3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Özgür Olmayan Basın!

1993 yılında Birleşmiş Milletler, 3 Mayıs gününü “Dünya Basın Özgürlüğü Günü” olarak kabul ve ilan etti.

Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğüdür. İfade özgürlüğü hem Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nde (Madde 19) hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (madde 10) bir insan hakkı olarak düzenlenmiştir. Bir insan hakkı olarak, basın yayın organları hem bilgiye, habere ve yoruma ulaşmanın hem de ulaşılan bilgi, haber ya da yorumun yayılmasının en önemli araçlarından biridir.

Türkiye genel olarak ifade özgürlüğü, özel olarak da basın özgürlüğü açısından sistemik ve yapısal sorunların yaşandığı bir ülke durumundadır.

Sayıları her gün değişmekle birlikte şu anda 150’den fazla gazeteci tutukludur. Freedom House’un (Özgürlük Evi) yayımladığı istatistiklere göre Türkiye, basın özgürlüğü açısından 199 ülke arasında 163. sıradadır. Bu sıralamadaki yeri itibarıyla Türkiye, “özgür olmayan ülkeler” arasındadır.

Türkiye hem mevzuat hem de uygulama açısından (idarenin ve yargının pratikleri bakımından) ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün en fazla sınırlandırıldığı ülkelerden birisidir.

Söz gelimi Türk Ceza Kanunu’nda ifade özgürlüğünü sınırlandıran 40’tan fazla madde bulunmaktadır. Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. Maddesi ile 7/2 Maddesi bizatihi ifade özgürlüğünü sınırlandırmak ve cezalandırmak için kullanılmaktadır. Bilgiye erişim ve yayma hakkının sınırlandırılması bakımından “devlet sırrı” kavramının kullanıldığı 30’dan fazla yasa bulunmaktadır. “Gizli”, “gizlilik”, “açıklanamaz” ve “yayımlanamaz” kavramları kullanılarak haber ya da bilgiye erişim ve yayma sınırlamalarının bulunduğu 60’tan fazla yasa bulunmaktadır. Bütün bunlara kolluk güçleri ve idarenin getirdiği sınırlamalar/kısıtlamalar ve yargının AİHM içtihatlarına aykırı karar pratikleri de eklenmelidir.

Bugün Türkiye, (20’si sonradan iade edilen) 180 yazılı ve görsel basın ve yayın kuruluşunun yargı kararı olmaksızın OHAL KHK’larıyla kapatıldığı, basın yayın kuruluşlarının mülkiyetine de OHAL KHK’larıyla el konulabildiği bir ülkedir. Kapatma ve el koymaların genel olarak ifade özgürlüğü, özel olarak da basın özgürlüğünün ağır bir ihlali olduğu tartışmasızdır.

Ayrıca, Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu raportörleri Christoph Grabenwarter, Regina Kiener, Martin Kuijerand, Herdis Kjerulf Thorgeirsdottir tarafından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM içtihatlarına dayanılarak OHAL Kararnameleri ve Anayasa’nın ilgili maddeleri hakkında hazırlanan Görüş, 10-11 Mart 2017 tarihlerinde düzenlenen Venedik Komisyonu’nun 110.  Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir.

Olağanüstü Hal Kararnameleri’nin değerlendirildiği bu görüş, İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) tarafından Türkçeye çevrilmiştir

Sonuç olarak, hükümete şöyle talep ve tavsiyelerde bulunabiliriz:

  • Yargısız el konulan basın yayın organları sahiplerine iade edilmelidir. Kapatılan ve el konulan basın yayın organlarında çalışanların hakları güvence altına alınmalı ve alacakları ödenmelidir.
  • Gazetecilerin yazdıkları yazılar nedeniyle örgüt üyeliğinden veya örgüte yardım etmekten ya da örgüt propagandası yapmaktan yargılanmaları kabul edilemez. Bu uygulama basın özgürlüğü üzerinde bir tehdittir, bundan vazgeçilmelidir.
  • Gazetecilerin tutuklu yargılanması da kabul edilemez. Tutuklu yargılama da ifade ve basın özgürlüğü üzerinde ciddi bir tehdittir. Gazeteci tutuklamalarından vazgeçilmelidir.
  • OHAL’in kendisi ve pratikleri ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden birisidir. OHAL’in kaldırılması gerekir.
  • İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğü ile ilgili mevzuatın bir bütün olarak ulusalüstü insan hakları belgeleri ve AİHM içtihatlarıyla uyumlu olacak şekilde gözden geçirilmesi gerekir.
  • Soruşturma, kovuşturma ve yargılama makamları (savcılar ve yargıçlar) AİHM içtihatlarına göre davranmalıdır. Bu, aynı zamanda insan haklarının korunması bakımından Anayasa’nın 90. Maddesi’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası bir yükümlülüğüdür.

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde özgür olmayan basının özgürleşmesi için hak mücadelesi devam edecektir!

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın