Afyon İli Sultandağı İlçesinde Kürtlere Yönelik Saldırı İddialarına İlişkin Araştırma-İnceleme Raporu

08.01.2013

OLAY

28 Aralık 2012 tarihinde Afyon ili Sultandağı ilçesinde meydana gelen kavga sonucu 18 yaşında olan Orhan Şahin adlı bir genç ölmüştür. Orhan Şahin’in ölümünden sonra 29 Aralıktan 2012 tarihinden itibaren 2 Ocak’ 2013 tarihine kadar bazı Kürt yurttaşların ev, işyeri ve arabalarına yönelik saldırıların gerçekleştiğine yönelik basın ve yayın organlarında çıkan haberler ve Derneğimizin Ankara Şubesi’ne yapılan başvuru sonucu İHD Genel Merkezi bir heyet oluşturmaya karar vermiştir. Heyet 04.01.2013’de Sultandağı’nda aşağıdaki inceleme ve tespitlerde bulunmuştur.

HEYETİN OLUŞUMU

İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi tarafından İHD Genel Sekreteri İsmail Boyraz, Genel Başkan Yardımcısı Hasan Erdoğan ve İHD Ankara Şube Başkanı Halil İbrahim Vargün’den oluşan bir heyet oluşturulmuştur.

HEYETİNGİRİŞİMLERİ

İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi, Afyon-Sultandağı’na gitmeden önce Sultandağı Kaymakamı, Sultandağı Emniyet Müdürü, Sultandağı Belediye Başkanı ve Sultandağı’nda Cumhuriyet savcılığı olmadığı için Çay İlçesi Cumhuriyet savcılığından 4 Ocak 2013 tarihi için randevu talebinde bulundu. Ayrıca, heyetin herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmaması için İçişleri Bakanlığı ve Afyon Valiliği’ne başvurarak heyetin güvenliğinin sağlanması talebinde bulundu. Bunun yanında İHD’ye başvuran mağdurlar ile iletişim kurularak 4 Ocak 2013 tarihinde heyetin Sultandağı’na gideceğini ve mağdurlarla görüşeceğini bildirdi.

Heyetimiz Sultandağı’na giderken Emniyet Müdürlüğünden polis memurları tarafında telefonla aranarak Emniyet müdürünün ve kaymakamın bizimle görüşeceğini bildirdiler. Ayrıca, Jandarma trafikte bizi arayarak yol boyunca yardımcı olacağını bildirdi.

Heyetimiz Sultandağı’na girdiğinde polis memurları sivil bir araç ile bize uzaktan refakat ettiler. Ailelerin yanına ve kaymakamlığa gitmemizde yardımcı oldular. Güvenlik güçleri heyetimize herhangi bir zorluk çıkarmadığı gibi yardımcı da oldular.

HEYET ÜYELERİNİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ GÖRÜŞMELER:

1. MAĞDURLARLA GÖRÜŞMELER

Heyetimiz saat 11.30’da ilk olarak, derneğimize mağdur olarak başvuran kavgaya karışan ve kavga sonucunda iki kardeşin yaralandığı ve iki kardeşin de tutuklandığı Kıran ailesiyle görüşmeye karar verdi. Kıran ailesini evi ilçenin hemen girişinde ve ilçe merkezinden biraz uzak bir yerde bulunmaktadır. Eve vardığımızda, evin önünde bir çevik kuvvet polis minibüsünün olduğunu gördük. Aile, ölen Orhan Şahin in cenazesi sonrası büyük bir kalabalığın evlerine yürüyüş yapması nedeniyle talepleri üzerine polislerin ilk günden itibaren koruma amacıyla evin önünde beklediğini bildirdi.

Kıran ailesi, Bitlis’in Adilcevaz İlçesinden yaklaşık 20 yıl önce Sultandağı’na göç etmiş. 7 kardeş ve 8 aile olarak yan yana evlerden oturuyorlar.  Yaklaşık 70-80 kişilik aile olduklarını söylediler.

Aile üyelerindeki yetişkinlerin çoğu yaz aylarında farklı illerde inşaatlarda çalıştıklarını, kışın da iş olmaması nedeniyle hep bir arada bulunduklarını belirttiler.
İlk olarak, kavgaya karışan İsa ve Musa Kıran’dan, sonra da ağabeyleri Serhat Kıran’dan bilgi aldık.

İsa Kıran, “ Akşam saat 19.30 sıralarında çarşıda, Musa amcam ve arkadaşlarımın voleybol maçı yaptığı spor sahasına doğru yürürken bir arabanın hızla bana doğru geldiğini gördüm ve kendimi kaldırıma attım. Onlara, az kalsın beni öldürüyordunuz dedim.  Aramızda bir gerginlik oldu. Arabanın içinde dört kişi vardı ve hepsi dışarıya çıkıp bana saldırdılar.  Ben de çarşıya doğru koşmaya başladım. İkisinin elinde bıçak vardı, birisi arkadan bana bıçağı fırlattı.  Sonra, bir markete sığındım ve beş-on dakika orada gizlendim. O orada kavga sırasında kulağımdan yaralandığımı anladım. Maçta olan Musa amcamı arayarak, gelip arabayla beni almasını istedim. Amcam,  şaka yaptığımı sanıp telefonu kapattı. Sonra, evdeki kız kardeşimi ve diğer amcamları aradım.  Amcam çarşıya gelip beni aldılar. O arada kavga ettiğimiz gruptaki insanların beni aradığını ve sayılarının arttığını gördüm. Yaklaşık elli kişi ile amcamlar arasında kavga başladı. Ben kulağımda, Musa amcam da birkaç yerinde bıçaklanmıştı. Eylaz, Sami ve Serhat amcam Musa amcam ve beni arabayla hastaneye götürdüler. O arada kavga ettiğimiz kişilerden Orhan Şahin ile bir kişiyi daha yaralı olarak getirdiklerini gördük. Kısa süre sonra da hastane bahçesinde bağırmalar, “ Herkes yerini bilecek, Kürtler dışarı, Kürtlere ekmek verenlere lanet olsun” diye bağrışmalar duydum. . Polis hastaneye geldi,  Musa amcam ve beni tedaviden sonra gözaltına aldılar.  Eylaz, Sami ve Serhat Kıran’ı da hastanede gözaltına aldılar. Mehmet Kıran, Kamuran Çimen ve Cumali’yi de evde gözaltına aldılar.  Beni ve Musa amcamı Sultandağı, diğer amcamları da Çay İlçesi Polis Karakoluna götürdüler. İki gün gözaltında kaldıktan sonra savcılığa çıkarıldık.  Size anlattıklarımı savcıya da anlattım. Eylaz ve Yılmaz Kıran tutuklandı, bizleri ise serbest bıraktılar.” Açıklamalarını yaptı.

Musa Kıran,  “28 Aralık Cuma günü akşam saat 19.30 sıralarında arkadaşlarla voleybol maçı yapıyorduk. Yeğenim İsa beni telefonla arayarak, amca ben kavga ettim gel beni al dedi. Ben de arabayla kendisini almam için şaka yapıyor sanarak yürüyerek gel dedim ve telefonu kapattım. Sonra İsa’nın kız kardeşi beni aradı amca İsa kavga etmiş ve kulağında yaralıymış dedi. Bunun üzerine derhal çarşıya koştum. Ben gittiğimde 50-60 kişilik bir kalabalık oluşmuştu. Ağabeylerim de gelmişlerdi.  Gruptan bize bıçakla saldıranlar oldu ve ben iki bacağımdan yaralandım.  Sonra diğer Orhan Şahin’in üzerine tanımadığım birkaç kişinin saldırdığını gördüm engellemeye çalıştım, ancak engelleyemedim. Benim kan kaybetmeye başlamam üzerine ağabeylerim beni ve yeğenim İsa’yı alıp hastaneye götürdüler. Mehmet, Cumali ve Serhat ağabeyim de hastaneye gelmişlerdi. Benim dikişlerim bittikten sonra Orhan Şahin’in ve bir kişinin daha yaralı olarak hastaneye getirildiğini gördüm. Hemşirelerin “ Orhan’ın kanını durduramazsak ölür” dediklerini duydum. Diğer yaralı da hemşirenin kardeşiymiş. Hemşire de bana “bundan sonra senin hayatın tehlikede” diyerek beni tehdit etti.

Hastane önünde kalabalık bir kitlenin toplandığını ve seslerinden anladım. “Herkes yerini bilecek, Kürtler dışarı, Kürtlere ekmek verenlere lanet olsun” diye slogan atıyorlardı. Beni yeğenim İsa’yı tedaviden sonra gözaltına aldılar.  Eylaz, Sami ve Serhat Kıran’ı ağabeylerimi de hastanede gözaltına aldılar. Mehmet Kıran, Cumali ağabeyimi ve Kamuran Çimeni de evde gözaltına aldılar.  Beni ve İsa’yı Sultandağı, diğer ağabeylerimi de Çay İlçesi Polis Karakoluna götürdüler. İki gün gözaltında kaldıktan sonra savcılığa çıkarıldık.  Savcıya beni yaralayan üç kişinin fotoğraflarını gösterdim.  Savcılıkta beni yaralayan 3 kişiyi resimlerinden teşhis ettim.  Savcı bana sen kavga sırasında “Bugün burada ya Kürtler ya da Türkler ölecek şeklinde” bağırdığım iddiasında bulundu. Bize saldıranların bazıları benim hakkımda böyle bir iddiada bulunmuş. Ben ise böyle bir şey söylemediğimi belirttim. Savcı bizi serbest bıraktı, Eylaz ve Yılmaz ağabeyleri mi de tutukladı.” Dedi.

Serhat Kıran, “Telefonla olayı öğrendim, ben, Mehmet ve Cumali ağabeylerim benim arabamla çarşıya gittik. Ağabeyim Sami ve Musa bıçaklanmış hastaneye gidiyoruz dedi. Hastane önüne gittiğimizde 200 kişilik bir kalabalık toplanmış olduğunu gördük. Birisi “Bunlara-Kürtlere- ekmek verenlere lanet olsun”  diyerek insanları kışkırttı. İnsanlar bize saldırdı, arabamızı tahrip ettiler. Polis gelip Eylaz, Sami ağabeyim ve beni hastanede gözaltına aldılar. Mehmet Kıran, Kamuran Çimen ve Cumali’yi de evde gözaltına aldılar. Yeğenim İsa ve kardeşim Musa’yı ı Sultandağı, Bizi de Çay İlçesi Polis Karakoluna götürdüler. İki gün gözaltında kaldıktan sonra savcılığa çıkarıldık. . Yılmaz ağabeyimi bütün esnaflar tanıyordu. Esnaflar Kürt olduğumuz için kardeşlerim Eylaz ve Yılmaz’ın, Orhan Şahin’i bıçakladığı yönünde ifade vermişler.  Oysa Yılmaz ağabeyim hiç kavgaya bile karışmadı, sadece Musa ve İsa’yı hastaneye götürdü.  Kardeşlerim Eylaz ve Yılmaz Kıran, Orhan Şahin’i öldürdükleri iddiasıyla tutuklandı, bizler ise serbest bırakıldık.” Dedi.

Kemal Kıran (63 yaşında, yaralanan Musa Kıran’ın amcası),

“Cenazeden sonra 300-400 kişilik bir grup evimizin yakınlarına kadar gelerek bağırdıklarını duyduk. Mezarlık ile bizim ev farklı yöndeler. Bizim evimiz mezarlığı çok uzaktır. Buraya kadar gelmişler. Ancak, polisler kalabalığın önlerini keserek eve saldırmalarını engelledi. Sonra da gaz ve tazyikli su sıkarak saldırganları dağıttı.

Belediye Başkanı ile görüştüm. Başkan bize “halk beni tehdit ediyor, ben arabuluculuk yapamam, bir şey yapamam” dedi. Biz de kimseyle bir problem yaşamak istemediğimizi belirttik.” Açıklamalarında bulundu.

Sait Kıran, “ Kaymakamın yanına gittim ve araya kan girdi, biz artık burada duramayız, bizim evlerimizi (8 evi) satın alın ve bu sekiz aileyi şehir dışına çıkarın dedim.  Bu ailenin ortak düşüncesi olmayıp benim kişisel düşüncemdi.  O an olayları yatışması için düşündüğüm bir çözümdü. Zaten ailemde bu öneriyi kabul eden de olmadı. Kaymakam ise, biz evlerinizi satın alamayız, sizin güvenliğinizi sağlarız, dedi. Ben ölen çocuğun ailesiyle görüşelim dedim. Kaymakam şimdilik elimden bir şey gelmez, ama esnafı toplayıp konuşurum dedi.

Biz bir haftadır evden çıkamıyoruz, çocuklar okula gidemiyor. Çavuş mahallesindeki Kürtlerin çocukları da okula gidemiyormuş. Kaymakam ve polis bize “çocuklarınızı güvenle okula gönderin bir şey olmaz, biz güvenliklerini sağlarız” dediler. Biz okulda bir şey olmayabilir, ancak yolda gidip-gelirken bir şey olur diye çocukları şimdilik okula göndermiyoruz. (Okula giden 5 öğrencimiz vardır.)Lisede Kürt çocukların kitaplarını diğer öğrenciler toplayıp yakmışlar.”

Bizler çarşıya gidemiyoruz, alış-veriş yapamıyoruz, ekmeklerimizi bile bir haftadır polisler getiriyor, hastalarımız hastaneye gidemiyor”.” Dedi.
Ceci Kıran, tutuklu Elyaz ve Yılmaz Kıran’ın annesi (70-80 yaşlarında Türkçe bilmediği için Kürtçe konuştu, Kürtçe bilen arkadaşlar çevirisini yaptı.)
Ceci Kırın “Kış ayında dışarı çıkamıyoruz, çocuklarımızın ihtiyacını karşılayamıyoruz, Bizi düşman görmesinler, biz kimseye bir şey yapmadık, bizim çocuklar işinde gücünde olan insanlardır. Hiç kimseyle problemleri yoktur.” Dedi.

Devlet Kıran( tutuklu Elyaz Kıran’ın eşi), “Tedavi görüyorum, düzenli olarak hastaneye gidip-gelmem gerekiyor. Ancak, hastaneye gitmeye korkuyoruz” dedi

Kıran ailesi aşağıdaki konularda da sıkıntılar yaşadıklarını belirttiler:
1. Güvenlik içerisinde burada yaşamak istiyoruz, 20 yıldır burada yaşıyoruz herhangi bir yere gitmek istemiyoruz.
2. Evimizin ihtiyaçlarını karşılamak için dahi çarşı pazara gidip gelemiyoruz.
3. Hastanelere dahi rahat gidip- gelemiyoruz. Bazı hastalarımızı polis hastaneye götürüp-getiriyor. Aile hekimimiz buraya gelip bizi burada muayene etti.
4. Çocuklarımız okullarına gönderemiyoruz.
5. Sürekli polis korumasında yaşıyoruz.

ÇAVUŞ MAHALLESİ’NDE SALDIRIYA UĞRAYAN MAĞDURLARLA GÖRÜŞMELER:

Kıran ailesinin evinden Çavuş mahallesine gidişimiz arabayla 10-15 dakika sürüyor. Kıran ailesinin oturduğu yerden10km kadar uzaklar. Ayrıca, Çavuş mahallesinde oturan Kürtlerin Kıran ailesiyle kan bağı akrabalık veya iş ortaklığı gibi hiçbir ilişkileri olmadığı gibi büyük bir kısmı da aileyi tanımıyor. Kıran ailesi Bitlis’in Adilcevaz İlçesinden gelmiş, oysaki Çavuş Mahallesinde mukim Kürt aileler ağırlıklı olarak Muş’tan, Ağrı’dan ve bölgedeki diğer illerden gelip Sultandağı’na yerleşmişler. Çarşının içinden geçtik. Esnafların büyük çoğunluğunun bayrak asmış olduğunu gördük. Ayrıca, Çavuş Mahallesi’nde de nerdeyse evlerin tamamında –aslına bakılırsa saldırıya uğramamış evlerin tamamında-  Türk bayrağı asılı olduğunu gördük.  evlerde bayrak asılı olduğunu gördük. Saldırıya uğrayan aileler bayrakların olayın olduğu akşam asıldığını söylediler. Ayrıca, bir polis memurunun saldırıya uğrayan evlere (4-5 ev) bayrak verdiğini, böylece sizi fark etmezler dediğini belirttiler. Evleri saldırıya uğrayanlar kişiler bayrak astığında da komşularının kendilerine “korkunca nasıl da bayrak asıyorsunuz” diyerek hakaretler ettiklerini belirttiler.

Çavuş Mahallesi’ne saldırı29 Aralık günü cenazenin kaldırılmasından sonra olmuş. Çarşıya yakın olan bu mahalleye yaklaşık 300-400 “Pis Kürtler dışarı, Kahrolsun Kürtler, Şehitler ölmez, vatan bölünmez” vb sloganları atarak taşlı sopalı saldırı olmuş.

Baykal sokakta bulunan Abidin Dikmen, Seyfettin Bakan, Atilla Temiz, Erhan Dilmaç ve Yıldız Coşkun’un evlerine taşlı saldırılar yapılmış. Evlerin kapı ve pencerelerinin kırılmıştı. Ayrıca, Abidin Dikmenin kapısında gördüğümüz otomobilinin de tamamen tahrip edilmiş olduğunu ve kullanılamaz hale geldiğini ve halen aracın içinin büyükçe taşlarla dolu olduğunu gördük. Ayrıca, Mehmet Dilmaç’ın çarşıda bulunan işyerine de gittik. Bütün camların ve içerideki bazı eşyaların kırılmış olduğunu ve kapının açık olduğunu gördük. Saldırıya uğrayan evlerin, araçların ve işyerlerinin fotoğrafını çektik.

Burada görüştüğümüz mağdurlar şunlardır. Aynur Dikmen, Abidin Dikmen, Seyfettin Bakan, Atilla Temiz, Erhan Dilmaç, Mehmet Dilmaç ve Yıldız Coşkun

Aynur Dikmen, “Kalabalık bir grup bizim evlere doğru geliyordu, . “ Pis Kürtler dışarı çıkın” diye bağırıyorlardı. Biz evde yemek yiyorduk, camlarımıza, kapımıza taşlar atıldı. 12 yaşında olan oğlum Yusuf Dikmen’in kafasına cam kırıkları geldi ve oğlum bayıldı. Ambulans çağırdık, kalabalık ambulansın geçmesini engelledi, polis ambulansı getirip oğlumu hastaneye götürdü.

Evimizin önünde bulunan arabamızı parçaladılar. Kullanılamaz duruma geldi.

Bir gün sonra kızımı bakkala ekmek almaya gönderdim, bakkal “Türk müsün? Kürt müsün?”  diye sormuş, kızım da Kürdüm deyince bakkal ekmek vermemiş, çocuğum ağlayarak eve geldi.  Hala bakkaldan ekmek alamıyoruz, ekmeklerimizi polisle alıp getiriyor. Bir haftadır iki çocuğumu okula gönderemiyorum.” Açıklamalarında bulundu.

Abidin Dikmen (Aynur Dikmen’in eşi), “ Cumartesi günü saat 19.30 -20.00 arası 300-400 kişinin ‘Kahrolsun Kürtler, Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez, Kürtler dışarı” diye bağırarak bizim mahalleye doğru geldiklerini gördüm.  Sonra bizim evleri taşlamaya başladılar. 4-5 evi taşladılar, arabamı tahrip ettiler, oğlum cama taş atılması sonucu bayıldı ve polis oğlumu hastaneye götürdü. Polis gelip barikat kurdu bizden yukarıda oturanlara saldırılmasını engelledi.

Komşularımız bir gencin ölüm haberinden sonra hemen evlerine bayrak asmışlardı. Komşularımızın hiç biri bize geçmiş olsuna gelmediği gibi tavır ve davranışları da değişti, bizi düşman gibi görmeye başladılar. Bizim bir gün önce olan kavga ile hiçbir ilişkimiz yoktur. Kavga edenleri bile tanımıyoruz. Ancak buna rağmen sokakta dolaşmaya korkar hale geldik. Çocukları okula gönderemiyoruz.” Dedi.

Atilla Temiz, “Biz evde yemek yerken sesler işittik, sonra baktık ki kalabalık bir grup Kürtlere hakaret eden sloganlar atarak bizim evleri taşlamaya başladılar. Polis geldi barikat kurup grubu dağıttı. İki çocuğum okula gidemiyor.”

Erhan Dilmaç, “ Ben 75. İlköğretim Okulunun yanında oturuyorum. 30 Aralık saat 20.30-21.00 arası ağabeyimin evinde oturuyorduk. Annem, eşim ve çocuklarımla evimize gitmek üzere dışarıya çıktık, o sırada tanımadığımız iki-üç kişi 100 metre kadar ileride bize doğru ateş açtılar.  Polis gelip civarda arama yaptı, ancak ateş açanları bulamadı.  Biz o kişiler hakkında şikâyetçi olduk. Fakat savcılık bizi ifadeye çağırmadı.”

Mehmet Dilmaç, “ Çarşıda esnaflık yapıyorum. İnşaat, Dekorasyon, Hırdavat, Mutfak dolapları işi ile uğraşıyorum. 28 Aralık Cuma günü akşam saat 22.00-23.00 arasında bir grup toplanıp çarşıda bulunan işyerime saldırıp, camları kırıp içerideki eşyalarımı tahrip etmişler. İşyerimi yakacaklarmış, ancak üst katta oturan kiracılarım çıkıp biz Kürt değiliz saldırmayın, yakmayın demeleri üzerine işyerini yakmaktan vazgeçmişler. Polis ve savcılık ifademizi almadı. Evimizden çıkmaya korkuyoruz. Bir haftadır sadece Cuma namazına gitmek için evden çıktık. Ekmeğimizi bile polisler getiriyor.

Ağabeylerimle aynı evde kalıyoruz. Bir odada 8 çocuk yatıyordu, gece sobadan çıkan gazdan çocuklar zehirlendiler. Ambulansları çağırdık, bazı komşularımız ambulansların geçmesini engellediler. Polisler gelip ambulanslarla çocuklarımızı hastaneye götürdüler.

Bir polis memuru bize getirip bayrak verdi, ortam yumuşasın size saldırı olmasın dedi. Biz de bayrakları astık. Bayrak bizim de bayrağımız dedik. Ancak komşularımız “korkudan nasılda bayrak asıyorsunuz” diyerek küfürler ettiler biz de bayrağı indirdik.

Seyfettin Bakan, “ Evim ve arabam saldırıya uğradı. İki-üç gün evden çıkamadık. Annem hastalandı, komşularımız ambulansın gelmesini engellediler. Komşularımızdan bazıları “yatmayın akşam yine saldıracağız” diye bağırıyorlardı.” açıklamalarını yaptı.

Yıldız Coşkun, (altmış yaşlarında bir kadın) “Eşim hasta Antalya’da hastanede yatıyor, ben de hastayım ve onun yanında kalıyorum. Ben evde yoktum, komşularım aradılar evimin pencerelerinin tüm camlarını kırmışlar. Polis geldi camlarınızı biz taktıracağız dedi.

Nadir Çimen, (Baykal sokakta saldırıya uğrayan evlerden yaklaşık bin metre daha aşağıda ve çarşıya daha yakın oturuyor.)
“Biz evde yoktuk, Annemi Akşehir’e hastaneye götürmüştüm. 2 Ocak gecesi evime saldırı düzenlenmiş camlar kırılmış, kapılara taşlar atılmış. 4 Ocak günü petrole otomobilim için gaz almaya gittim, beni tanıyorlardı, Kürt olduğum için gaz vermediler. Okuyan dört tane çocuğum var, birkaç gündür okula göndermeye korkuyorum.” Dedi

2) RESMİ YETKİLİLERLE YAPILAN GÖRÜŞMELER

Mağdurlardan bilgi aldıktan sonra Kaymakam ile görüşmeye gittik. İlçeye kaymakam atanmamış, ancak kaymakam vekili olan Mevlüt Şekerci ve Emniyet Müdürü ile Kaymakamın makamında görüştük. 

Kaymakam Mevlüt Şekerci, “Olaydan kısa bir süre sonra Valimiz geldi ve emniyet müdürümüz ve jandarma komutanımızın da katıldığı bir değerlendirme yaptık. Çevre il ve ilçelerden takviye emniyet gücü getirttik.

Cenazeden sonra 400-500 kişilik bir grubun Kıran ailesinin evlerine doğru yürüyüşe geçtiğini görüp polise derhal müdahale emri verdim. Polis biber gazı ve tazyikli su ile müdahale edip grubu dağıttı. Böylece Kıran ailesine saldırıyı engelledik. Cenazenin defninden bir gün önce Çavuş mahallesinde evleri taşlayanları kışkırtan ve içinde yer alanlardan 24 kişiyi polisimiz tespit etti, savcılığımızın emriyle bunlardan 19’u aynı gece gözaltına alındı. Beş kişi ise bulunamadı, hala kaçak durumdalar. 19 kişinin ifadeleri alındı ve haklarında mala zarar verme ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefetten işlem yapıldı, işlem yapıldı, serbest bırakıldı. İlçenin farklı bölgelerinde Cumartesi ve Pazar günü yürüyüşler yapıldığını ve vatandaşlara saldırılar düzenlendiğini öğrenince güvenlik güçlerimiz müdahale ettiler.

Pazartesi hem saldırıya uğrayanlar ile hem de esnaflar ile görüştüm. Esnaflar da üzüldüklerini belirttiler. Esnaflar ile Kürt vatandaşları bir araya getirdik. İki tarafta bundan memnun kaldıklarını belirttiler.

Siyasi partilerin ilçe başkanlarıyla görüşüp olaylara sebebiyet vermemelerini özellikle olayın Türk-Kürt çatışmasına dönüşmemesi gerektiğini belirttim.

Çocukların okullarına gitmesini sağlamaya çalışıyoruz. Okulların önlerinde de güvenlik güçlerimiz önlem aldılar. Lise öğrencileri pazartesinden itibaren okullarına gidecekler. İlimizdeki Rehberlik Araştırma merkezinden uzmanlar çağırdık okullarda çocuklarla görüşüyorlar.

Saldırıya uğrayan evlerin camlarını biz taktıracağız. Tahrip edilen arabalarla ilgili işlem başlattık. Güvenlik görevlileri olay yeri tespit tutanağı tanzim etmişlerdir. Emniyet müdürümüz esnafı gezip Kürt vatandaşlara alış-veriş konusunda sıkıntı çıkarmamalarını belirtmiştir.

Kıran,  ailesinden Sait Kıran bana gelip evlerini satıp gitmek istediklerini söyledi. Evlerini kaymakamlığın almasını istedi. Ben de böyle bir şey yapamayacağımızı ve kendilerinin güvenliğini sağlayacağımızı belirttim. “Gitmek isterseniz biz karışmayız, ancak böyle bir şey de önermeyiz” dedim. Esnaf ise gitmek isterlerse biz kendi aramızda 40-50 Bin Lira toplarız demişler.

Bir evde sobadan zehirlenen çocukların bir kısmı aileler tarafından, bir kısmı ambulanslar bir kısmı da polislerimiz tarafından derhal hastaneye götürülüp tedavileri yapıldı. Basında çıkan haberler ve Mecliste Sırrı Bey’in yaptığı konuşma doğruları yansıtmıyor. Doktor raporlarına bakabilirler.” Açıklamalarını yaptı.

Kaymakam Mevlüt Bey ve Emniyet Müdürü iki kez Kıran ailesini ziyaret ettiklerini açıkladı. Ayrıca, Kıran ailesinin evinin önünde bir haftadır güvenlik tedbirlerinin alındığını ve güvenlik güçlerinin orada sürekli beklediğini belirttiler.

Belediye Başkanı Osman Acar ile görüşme
Belediye’ye gittiğimizde başkan makamında değildi. Biz ise kendisinden randevu talep ettiğimizi belirtip beklemeye başladık. Görevliler “başkan ilçe dışında sizi sonra arayacakmış” diyerek başkanın bizimle görüşemeyeceğini bildirdiler. Ancak, bizim ısrarımız üzerine başkanı aradılar ve iki dakika sonra Belediye başkanı makamına geldi ve bir ihale toplantısında bulunduğunu belirtti.

Belediye Başkanı Osman Acar, “ ilçemizde otuz yıldır hiçbir ayrımcılık olmamıştır. Vali ve Kaymakam ile bir araya gelip olayları yatıştırmaya çalıştık. Yürüyüş yapanlarla görüşüp yatıştırmaya çalıştık. Kıran ailesi bize ilçeden gitmek istediklerini söylediler. Biz de esnaflara “ aile gidecekmiş dedik ve olaylar yatıştı” Ben Sultandağı’nın ileri gelenlerini topladım ailenin evini almak isteyen olup olmadığını sordum. Müteahhitlere sordum, kimse evleri almak istemedi. Ancak taşınmaları için 50.000TL toplayabileceğimizi söyledim. Aile kabul etmedi. Üç aile gitmiş. Diğerleri de gidecekmiş. Diğerleri de giderse bu sorun çözülür!” Dedi.

Belediye başkanına özellikle Kıran ailesi dışındaki saldırıya uğrayan Kürt aileleri ziyaret edip etmediği soruldu. Başkan da ziyaret etmediğini beyan etti. Kıran ailesinin geçmişte esnafla sorun yaşadığını, cenazenin defninden sonra kalabalığın tepkisinin bu nedene dayandığını söyledi.

HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER VE SONUÇ

1. Basit bir adli kavganın sonucunda Kürt yurttaşlara yönelik saldırının tesadüfî olmadığını, organize olduğunu ve beş bin civarında nüfusu olan bir ilçede bir anda büyük bir kalabalığın toplanmasının mümkün olmadığını düşünmekteyiz.
2. İlçe dışından gelip Kürtlere yönelik eyleme katılanların olduğu birçok kişi tarafından ifade edilmiştir.
3. Kıran ailesiyle yapılan kavga sonucu diğer mahallelere saldırıda bulunanların,  o mahallelerde Kürtlerin evlerini nasıl tespit ettiklerinin araştırılması gerekmektedir. Ya da bazı kişi ve grupların çavuş mahallesinden kimi Kürt yurttaşların anlattığı gibi olay öncesi bayrak dağıtılması ve evlere asılmasının istenilmesi ile Kürtlerin evlerini önceden belirlediklerini göstermektedir!
4. Olayın olduğu akşam ve sabah evlere bayrak asılmasının organize bir iş olduğu görülmektedir. Adli bir olaydan sonra olayın bir Türk-Kürt çatışmasına dönüştürülmek istendiğini göstermektedir.
5. Güvenlik güçlerinin Kıran ailesinin evine yapılan saldırıyı önlemesi ve bir haftadır aileyi koruması olumludur. 
6. Emniyet müdürü ani bir gelişme olarak ifade etse de güvenlik güçlerinin Çavuş mahallesine saldıran 300-400 kişinin saldırısını neden ve nasıl engelleyemediklerinin, şehir merkezi ile çavuş mahallesi arasında 4-5 km olup bunca olaya rağmen merkezden Çavuş mahallesine yürüyüşe niçin önlem almadıklarının da araştırılması gerekmektedir.
7. Kaymakama en kısa zamanda çavuş mahallesine gidip orada saldırıya uğrayanlarla da görüşmemesinin doğru olmadığını, o insanların devlet yetkililerinden destek beklediğini özellikle evlere bayrak asılması olayının son bulması, çünkü bayrak asılı olmayan evlere karşı bir şekilde düşmanlığı tahrik ettiğini belirttik. Kaymakam bey de bunun bir eksiklik olduğunu kabul edip en kısa zamanda aileleri ziyaret edeceğini söyledi.
8. Belediye Başkanı Osman Acar’ın Çavuş Mahallesine yönelik saldırıdan dahi bihaber olduğunu ya da görmezlikten geldiğini düşünüyoruz. Çünkü biz ailelerle görüşüp arabaların, evlerin camlarının kırık olduğunu görüp tespit ettik, fotoğrafladık. Belediye başkanı ise saldırı falan olmamıştır iddiasında bulundu! Biz de gördüklerimize mi size mi inanalım dedik. Belediye başkanının olaylardan habersizmiş gibi davranmasının cenazenin defni akabinde Kıran ailesinin evine sloganlarla yürüyen grubu “haklı” görmesinin problemli olduğunu düşünüyoruz.
9.  Osman Bey bize “Kıran ailesinin bir kısmı buradan gitti, diğerleri de giderse sorun çözülür, sorunlu aile bu ailedir” değerlendirmesini yaptı. Biz ise aileden hiçbir kişinin bir yere gitmediğini, kimsenin de gitmeyi düşünmediğini ve bu yönlü telkinde bulunmaması gerektiğini söylememiz kendisini şaşırtmıştır.
10.  Osman Bey ne Kıran ailesini ne de Çavuş mahallesinde saldırıya uğrayanları ziyaret etmediğini söyledi. Saldırıya uğrayanların ekmeklerini bile bir haftadır polislerin getirmesinden habersiz olması, çocukların okula gidip-gitmediğini dahi bilmemesi düşündürücüdür. Halkın oylarıyla seçilen bir kişinin kamu görevlilerinden bile daha duyarsız olması kabul edilemez bir durumdur.
11. Kaymakam ve emniyet güçleri ilçeye gidiş gelişimizde duyarlı davranmışlardır, güvenliğimizi sağlamaya özen göstermişlerdir.
12. Heyetimiz, Kürtlerin ev ve işyerlerine saldıranların bilinçli olarak bir etnik gruba karşı saldırı düzenlediğini düşünmektedir. Heyetimiz Sultandağı’nda yaptığı gözlemler ve görüşmeler sonucunda ırk, etnik kimlik, din, dil, renk ve cinsiyet gibi mağdurun ve mağdurların sahip olduğu temel ve değiştirilemez nitelikteki özellikler sebebiyle işlenen nefret suçlarının (hate crime) tipik bir örneğiyle karşılaşmıştır. Mağdurlar sadece ortak bir etnik kimliğe sahip olmalarından (Kürt olmalarından) dolayı her ne kadar pozitif hukukumuzda düzenlenmese de dünyanın birçok ülkesinde kabul edilen nefret suçunun ve nefret söyleminin mağduru olmuşlardır. Bu bir toplantı ve gösteri değil, doğrudan Maraş, Çorum, Sivas olaylarında olduğu gibi bir grubu linç ve yok etmeye yöneliktir. En basit tabirle güvenliksiz bir ortam yaratarak göçe zorlamaya yöneliktir. Dolayısıyla güvenlik güçleri ve adli makamlar olayı sadece bir gösteri olarak görememeleri, kışkırtanları, planlayanları ve amaçlarını ortaya çıkartmalı, etkin bir soruşturma yapılmalıdır. Aksi takdirde ülkenin her yerinde saldırganları cesaretlendirir ve nefret suçlarını meşrulaştırır.
13. Heyetimiz yaptığı görüşmeleri yeterli görüp savcılığın soruşturmasının hem kavga ve cinayet, hem de saldırganlar yönünde devem ettiğini düşünüp Cumhuriyet Savcısı ile görüşmeye gerek görmemiştir. Ancak, Ankara’ya dönerken olayı soruşturan Çay İlçesi Cumhuriyet Savcısı heyetimizi telefonla arayıp duyarlılığını belirtmiş, ilçe dışında olduğunu bizim randevu talebimizden akşam haberi olduğunu ifade etmiştir. Cumhuriyet Savcısı Çavuş Mahallesine saldırı ile ilgili olarak 24 şahıs hakkında gösteri yürüyüş kanuna muhalefetten soruşturma açıldığını teyit etmiştir. Ancak heyetimizce, saldırganların işlediği suçun takdirinin kendisinde olmakla birlikte, olayın sadece gösteri yürüyüş kanuna muhalefet olarak değerlendirilmemesi gerektiği, alenen halkı kin ve düşmanlığa sevk eylemi ve bir etnik gruba yönelik saldırı olması sebebiyle insanlık suçu işlendiği yönündedir. Şeklinde görüşümüz iletilmiştir. Cumhuriyet Savcısı ayrıca, bir bilgi talep etmemiz durumunda Adalet Bakanlığından izin alarak bize yardımcı olabileceğini belirtmiştir. Biz de kendisine duyarlılığı nedeniyle teşekkür ettik.

ÖNERİLER

1. Saldırıları organize edenler derhal ortaya çıkarılarak halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten yargılanmalıdır
2. Zarar gören halkın tüm zararları karşılanmalıdır.
3. Esnafın Kürtlere yönelik ayrımcı politikasının önüne geçilmeli, yaptıklarının nefret suçu olduğu esnafa açıklanmalı ve gerekirse dava açılmalıdır.
4. İlçe dışından ilçeye gelip saldırıya katılanların kim olduğu ve kimler tarafından çağırıldığı tespit edilmelidir.
5. Çocukların okullarına güven içinde gitmesi sağlanmalıdır. Ayrımcılık yapan kişiler ve memurlar tespit edilmeli, haklarından işlem yapılmalıdır.
6. İlçedeki sendika, siyasi parti ve kitle örgütleri ayrımcılık ifade eden açıklama ve eylemler yerine barış ve kardeşliğe hizmet edecek davranışlarda bulunmalıdır.
7. Hükümet ve devlet yetkilileri öncelikle sorumluluğun kendilerinde olduğu bilinciyle hareket etmeli, halk arasında ayrımları körükleyici söz ve davranışlardan kaçınmalıdırlar.
8. Nefret suçlarına yönelik yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır.

 

İsmail Boyraz                                          Hasan Erdoğan                                    Halil İbrahim Vargün
İHD Genel Sekreteri                              Genel Başkan Yardımcısı                   İHD Ankara Şube Başkanı

 

 

Bir cevap yazın