Barışın tesisi ve sürekliliğinin sağlanması, silah teslimi

 

Devletler arasındaki ilişkilerde olduğu gibi, her bir devletin içinde de, salt silahların kullanılmaması, barış durumunu göstermez. Böyle bir durum savaşın durması olarak açıklanabilir. Ya da silahlı çatışmalardan sonra bir mütareke ile de savaşın yokluğu gibi bir durum da ortaya çıkabilir.

Kant’ın pek haklı olarak vurguladığı gibi, “içinde yeni bir savaşın tohumlarını barındıran bir anlaşma, barış” değildir.

Bir ülke içersinde cereyan eden silahlı çatışma ya da savaşın, pek çok sebebi bulunabilir. Bir ülkede çeşitli ayaklanmalar da olabilir. Bu çatışma ya da ayaklanmaların silahlı çatışmaların bir tarafının askeri üstünlüğü ile sonuçlanması ya da ayaklanmaların bastırılması, o ülkede, barışın tesis edildiği ve askeri yöntemlerle de sürekliliğinin güvenceye alındığı şeklinde yorumlanamaz. Barış içersindeki bir toplum için başka ve temel olan ilkeler ve yöntemler vardır. Bu ilkelerin tanınması ve uygulanması ile barış içinde bir toplum yaratılır. Bu yöntemlerle de barışın sürekliliği sağlanabilir. İlkeler, insan hakları ve demokratik standartlardır. Yöntemler de, demokratik bir toplumda insan hakları hukukunun sağladığı güvencelerdir. İnsan haklarına dayalı bir rejim, barış rejimidir; çatışma kültürünü ve ortamını yok edecek olan da insan hakları ve demokrasidir. Böylece, çatışmanın sebebi olabilecek,eşitsizliğe dayalı ekonomik ve sosyal koşulların oluşmasına olanak tanınmaz; tanınan ve uygulanan kişisel ve siyasal haklarla da temel haklar güvenceye bağlanmış ve uygulanmasına olanak sağlanmış olur.

1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin Başlangıç maddesi yukarıda değindiğimiz konuda, hem devletlerarası ilişkiler için, hem her bir ülkede uygulanması gerekli rejim için de, bize fikir vermektedir.

Abdullah Öcalan’ın, bir grup PKK militanının, silahlarıyla birlikte teslim olmaları ve Başkanlık Konseyi’nin de bu doğrultuda karar vererek, düşündüklerini realize edeceklerine dair açıklamaları, bize barış içinde bir toplumun ilişkilerini anımsattı. 15 yıl süren çatışma ortamından, milyonlarca insanın acılarının ardından, böyle bir girişim, Türkiye toplumunun geleceğini yeniden inşa için olanakların hala var olduğunu gösterdi. Bugün toplumun çeşitli kesimlerinin yapması gereken, hala Öcalan’ın samimiyetini ölçmek ve siyasal projesinin doğruları, yanlışları ve yeterliliği üzerine tavır almak değil, seçtiği yöntemin Türkiye toplumuna sunduğu olanakların toplum ve devlet yönetimince, insan hakları standartlarının yükseltilmesindeki etkileri üzerine yoğunlaşmak olmalıdır. Yeniden bir çatışma ortamına sürüklenmemek için, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hızla ve açık yüreklilikle, insan hakları ve demokratik standartların geliştirilmesi adımlarını atmalıdır. Daha fazla bir süre otoriter ve baskıcı sistem sürdürülemez. Tüm yurttaşlar için insan hakları ve temel özgürlükler tanınmalı ve uygulanmalıdır. Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgenin sosyo ekonomik bakımdan ihmal edildiği, büyük bir gelir dağılımı eşitsizliğinin yaşandığı bir olgudur. Ancak sorun yalnızca sosyo ekonomik bakımından geri kalmışlıktan ibaret değildir. Bölgenin yönetim usulü ve farklı yargısal süreçlerle, Kürt yurttaşların dil ve kültür sorunları çok ciddi problemlerdir. O nedenle, hem ülkemizde yaşayan herkes için demokrasi, vazgeçilmezdir; hem de bölgenin ve bölge insanın her bakımdan kalkınma ve gelişme olanak ve fırsatlarından yararlanmalarını sağlayacak koşulların yaratılması gereği ortadadır.

İHD, Pişmanlık Yasası’na yönelttiği eleştiriyi saklı tutmaktadır. Sorunun çözümünde, pişmanlık yasası, bireysel bazı olanakları, bazı insanlara sunabilir. Ancak bu, pişmanlık yasasının etik ilkelere aykırı olduğu gerçeğinin üstünü örtemez. Silah teslimi ise Pişmanlık Yasası’nın kapsamının dışında ve daha geniş kapsamda değerlendirilmesi gereken politik çalışmadaki tercihi ortaya koymaktadır.

Bize göre,politik çalışmasını silah ve diğer şiddet araçları dışındaki demokratik araç ve yöntemlerle sürdürmek isteyenlere ya da kendisini politik yaşamdan uzak tutmak isteyenlere bir olanak sağlamak için,

Demokratik araç ve yöntemi herkes için, genel ve meşru bir ilke olarak önermek ve benimsetmek için,

Ülke yönetimine her düşünceden ve inançtan insanı katabilmenin yollarını açabilmek için,

Tüm politik tutuklu ve hükümlüleri özgürlüklerine kavuşturabilmek için,

Türkiye’de insan hakları hukukuna dayalı bir siyasal ve hukuksal rejime sağlıklı geçiş için,

Toplumsal barışın tesisi ve sürekliliğinin sağlanabilmesine yol açabilmek için,

Genel Af’fın koşulları herzamankinden daha fazla oluşmuş ve ihtiyaç haline gelmiştir.

Sayın Başbakan’ın, teslim olacak PKK’lılar için verdiği güvenceler, çok önemli ve pozitif yaklaşımların ifadesidir. Hukuksal işlemler hızla, adil yürütülmelidir. Hiç kimseye işkence ve onur kırıcı muamele yapılmamalıdır. Hukuksal yardımda bulunmak isteyen avukatlar engellenmemelidir. Teslim olanların ailelerine haber verilmelidir. Evlatlarının durumu hakkında bilgilendirilmelidir.

İHD, politik mülahazaların dışında, silah teslimini ve silahsız ve şiddet araçsız politik mücadele perspektifini, bu ülkede yaşayan herkes için, (Türk, Kürt ayrımı yapmadan) çok önemli ve pozitif bir gelişme olarak değerlendirmektedir.

Hüsnü Öndül
Genel Başkan

Bir cevap yazın