Bolu İzzet Baysal Üniversitesinde Yaşanan Olaylara İlişkin İHD Heyeti Raporu

9 Ocak 2014

I. OLAY, HEYETİN OLUŞUMU VE GÖRÜŞMELER

Bolu İzzet Baysal Üniversitesinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki illerden eğitim görme amacıyla gelen öğrencilerin 2013-2014 öğretim yılının ilk döneminde yaşadıklarıyla ilgili İnsan Hakları Derneği Genel Merkezimize ve Şubelerimize yapılan başvurular değerlendirilmiş olup, yerel ve ulusal basında ve kamuoyunda da yer alan olaylarla ilgili bir insan hakları heyetinin oluşturulmasına ve bu heyetin Bolu iline giderek, öğrenciler, İzzet Baysal Üniversitesi yetkilileri ve Bolu Valisi ile görüşerek bir rapor hazırlanmasına karar verilmiştir.

Heyette, İHD MYK Üyeleri Sevim Salihoğlu ve M.Emrah Şeyhanlıoğlu ile İHD Ankara Şube yöneticilerinden Serbay Köklü yer almış ve 8 Ocak 2014 günü Bolu’ya gitmişlerdir.

7 Ocak 2014 tarihinde Üniversite Rektörü ve Bolu Valisinden istenen yazılı randevu talebimize, rektörlük; 9 Ocak günü Üniversite de rektörlük seçimlerinin yapılacak olması nedeniyle rektör Hayri Coşkun’un yoğun olduğunu ve heyetle rektör yardımcısı Kenan Gümüştekin’in görüşeceğini, yine Bolu Valisi İbrahim Özçimen’in anılan gün için randevularının olduğunu ve heyetle vali yardımcısı Nurullah Ertaş’ın görüşeceğinin bilgileri verildi.

Heyetin öğrencilerle yapmış olduğu görüşmede ortaya çıkan bazı hususlarla ilgili Bolu emniyet müdürlüğü ve Bolu Cumhuriyet savcısı ile de görüşme ihtiyacı oluştuğundan İHD genel merkezi aracılığıyla Bolu Emniyet Müdürlüğü’nden randevu talep edildi, Emniyet Müdürü Bursa iline atandığından Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan Başaran ile görüşme gerçekleşti, Orhan Başaran görüşmede Terörle Mücadele Şube Müdür’ü Hakan beyi davet ederek bazı bilgileri Hakan beyden almamızı sağladı.

Heyet, daha önce randevu talep etmediği ancak olayların yargıya intikali nedeniyle Bolu Cumhuriyet Başsavcılığıyla yapılacak görüşmenin de gerekli olduğunu düşünerek Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gitti, Başsavcı izinli olduğundan Cumhuriyet savcısı Erkal Özkan ile görüşüldü. Çok büyük bir nezaketle bizi karşılayan ve dinleyen Savcı Erkal Özkan, dosyanın kendisinde olmadığını ancak dosyaya bakan Cumhuriyet Savcısı ile görüşebileceğimizi bildirdi. Heyet öğrencilerin şikayetleriyle ilgili dosya hakkında görüşmek üzere dosya Savcısı ile makamında görüşmüştür.  (Raporumuzun devamında, görüşmeler kısmında görüşme detaylarından bahsedilecektir.)

II. HEYETİN YAPTIĞI GÖRÜŞMELER

ÖĞRENCİLER

Heyetimiz; daha önce yaşamış olduğu bazı deneyimlerden hareketle, heyetlerle görüşen öğrencilere soruşturmalar açıldığını göz önünde bulundurarak, başvuruda bulunan öğrencilerin isimlerini saklı tutma kararı almıştır. Gereken soruşturmalar açıldığı ve talep edildiği takdirde yetkili kurumlara bu isimler beyan edilecektir.

Heyetin öğrencilerle gerçekleştirdiği görüşmede, özetle aşağıdaki hususlara değinilmiştir;

“Geçmiş yıllardan beri oklumuzda “kitap topluluğu” adını koyduğumuz öğrenci dayanışması stantları açarız, zaman zaman bu stantların önünden geçen bazı öğrenciler tarafından tahrik edici konuşmalar yapılır. 7 Ekim 2014 günü E. K. İsimli öğrenci kendisini okuldan tanıdığımız sivil polisin yanından ayrılarak stant’a yaklaşıp küfretti sonra tekrar polisin yanına gitti. Daha sonraki gün içlerinde E. K ve İ.B. isimli öğrencilerinde olduğu 20 kişi civarında bir grup ülkücü öğrenci bizi Orman’a çağırdılar biz gitmedik. Toplu olmanın daha güvenli olacağı düşüncesiyle bir grup arkadaş Bolu merkeze geldik oradan evlerimize dağıldık. O gün TEM şubeden olduğunu tahmin ettiğimiz ve adını da “Tahsin” olarak bize söyleyen polis memuru da bizi takip etti, neden bizi takip ettiğini sorduk oda bize, güvenliğiniz için dedi. Evlerimize girdikten tahminen 1 saat kadar sonra yurtta kalan arkadaşımıza saldırı olduğunu duyduk ve yanlarına gittik. Bizimle birlikte Çevik kuvvet ekipleri de geldi ve bizi biber gazı vs. ile dağıttılar. 15 kişi gözaltına alındık. Gözaltına alınmayan arkadaşlarımız ısrarla gözaltına alınan arkadaşlarını görmek isteyince adını “İbrahim Aydın” olarak bildiğimiz polis amiri bize, sizi arkadaşlarınızın yanına götüreceğim, sizlerin olay çıkarmayacağınıza güveniyorum bu yüzdende ekip almayacağım diyerek birkaç polis ve kendisiyle yürümeye başladık, 100 metre kadar gitmiştik ki karşımıza 150-200 kişi olduğunu tahmin ettiğimiz eli sopalı bir grup çıktı, bize saldırdılar ve biz bunun üzerine kaçarak dağıldık. Daha sonra bu grubun çeşitli yerlerden toplandığını, mesela “Arçelik” fabrikasına gidilerek “Kürtleri dövmeye gidiyoruz” gibi şeyler söylendiğini ve oradan da bu grubun içine bazı işçilerin dahil olduğunu duyduk ne kadar doğru bilmiyoruz. O sırada bizimle birlikte ve elinde silahı olan İbrahim Aydın ve yanındaki 1-2 kişi olduğunu gördüğümüz polis memurları kenara çekildi. Kendilerini aramamıza rağmen gelmediler. Bu arada göz altına alınan 15 öğrenci ertesi gün salıverildi. Konu ile ilgili okulda basın açıklaması yaptık ve Savcılıktan koruma talep ettik ancak tarafımıza konu ile ilgili hiçbir bilgi verilmedi. 27 Aralık 2014 tarihine kadar okulda ve sokakta küçük çaplı karşılaşmalar ve sataşmalar dışında bir şey yaşanmadı. Ancak 20-21 Aralık tarihlerinde üniversitemizde öğretim görevlisi olan Mustafa Yakup Keskin’in derslerde “okulda büyük olaylar çıkacak,bu saatten sonra herkes tarafını belirlesin” gibi açıklamalar yaptığını öğrendik.

27 Aralık 2013 günü halı sahadan çıkan bir öğrenciye, halı sahanın idari binasından 15 kişi kadar olduğu söylenen sopalı grup saldırıyor (K.A) ve öğrenci soyunma odasına kaçıyor, polis çağrılıyor. Saldırıya uğrayan öğrenci, saldıranlar arasında E.K ve S. D. İsimli öğrencileri görüyor ve şikâyetçi oluyor. Saldırıya uğrayan öğrencinin arkadaşları gelip öğrenciyi alıyor ve evlere dağılıyorlar.

Evlerimizin önünde sivil, resmi polis araçları beklemeye başladı, bazı öğrencilerin evlerin önüne farklı arabalarında geldiğini ve arabalardan ellerinde sopa olan kişilerin indiğini gördük, polisler hiçbir müdahalede bulunmadı. 29 Aralık Pazar günü İ., Ş. Ve E. İsimli öğrenciler şehir merkezinde yürürken “Reis i.” Bizi Mobese kameralarının olmadığı bir yere çağırdı, yanında 5 kişi daha vardı ve bize silahlarını gösterdiler. Arka tarafta polislerin geldiğini görünce kaçtılar, arkadaşlarımıza haber verdik ve karakola (Bahçelievler Polis Karakolu) şikâyet etmeye giderken onları (Saldırıya hazırlanan kişileri)karakoldan çıkarken gördük, birde onlar bizden davacı olmuşlar. Bu şikayet ve suç duyurusundan sonra çeşitli tarihlerde bizleri okuldan çağırarak ifadelerimizi aldılar.”

“30 Aralık günü Rıdvan İşler arkadaşımız öğlen 2-3 sıralarında okuldan çıkıyor, servise biniyor (Karaköy 47 numaralı servis aracı). Aynı servise 15 kişi civarında bir ülkücü grubu biniyor ve Rıdvan arkadaşımızı silahla tehdit ediyorlar, Rıdvan arkadaşımız ne yapıyorsunuz diye tepki gösterince de darp ediyorlar ve bıçakla arkadan kafa bölgesinden yaralıyorlar. Serviste bulunan diğer öğrenciler araçtan iniyorlar ve servis şoförünün her hangi bir müdahalesi de olmuyor. Bu olayı öğrenen öğrenciler merkezde servisi bekleyip Rıdvan arkadaşımızı alıp hastaneye götürüyorlar.7-8 dikiş atıldığını öğrendik. Sonra Rıdvan İşler Bahçelievler Karakoluna giderek şikâyetçi oldu. Bizler Rıdvan’ı almak için karakola gittik ve sonra evlere dağıldık.”

Rıdvan İşler’in yaralandığı 30 Aralık gününün akşamı nedense evlerimizin önünde normalde her akşam olan polisler ve araçları yoklardı ve gece boyunca Türk bayrağı asılı araçlar korna çalarak evlerimizin önünde dolaştı. 31 Aralık’ta, Üniversitemizde Rektör Yardımcımız Kenan bey arkadaşımız K. Y.’i çağırarak okula toplu biçimde giriş ve çıkışların yapılmaması için uyardı.”

“Yaşanan olaylar nedeniyle oluşan gergin ortam hala devam etmektedir, mecburen okula toplu giriş-çıkış yapmak zorundayız. Bu durumun Bolu’da duyulmasından sonra okula gidiş-gelişler sırasında taksi şoförlerinin bile bizlere karşı tavrı değişti.”

“Öğrencilerin kaldıkları evlerin hepsi biliniyor”

“İ.Reis isimli kişinin hakaretle suçlaması ve kampusta bir kişinin darp edilmesi ile ilgili 3 Ocak 2014 günü 7 öğrenci gözaltına alındı.”

“Bolu da öğrenci olaylarında genellikle 2. dönem daha fazla gerginlik olur, bu nedenle 2. dönem olayların daha kötü bir noktaya geleceği endişesi içindeyiz. Daha kötüsü bu nedenle okulu terk etmeyi düşünen arkadaşlarımız var.”

BOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI

Bolu Cumhuriyet Başsavcısı izinli olduğundan Cumhuriyet Başsavcısı Vekili Savcı Erkal Özkan ile görüşüldü. Çok büyük bir nezaketle heyeti karşılayan ve dinleyen Savcı Erkal Özkan, dosyanın kendisinde olmadığını ancak dosyaya bakan Cumhuriyet Savcısı ile görüşebileceğimizi bildirdi. Heyet, öğrencilerin şikayetleriyle ilgili soruşturma dosyası hakkında görüşmek üzere dosya Savcısının makamına gittiğinde öncelikle heyetin Bolu iline neden gittiği, insan hakları heyeti oluşturmanın amacı, tespitleri ve endişeleri hakkında dosya Savcısına bilgi vermiştir. Dosya Savcısı dosyada yer alan bir kısım eksikliklerden ve bir Savcı olarak ancak kendisine olayların ve kişilerin tam ve net biçimde bildirilmesi durumunda suç soruşturmasını sağlıklı biçimde yürütebileceğini belirtmiş ve ayrıca da kendisinin önleyici kolluk işlemleri ve adli işlemleri takip etmekle yükümlü olmadığından bahsetmiştir. Yapılan görüşmede heyet, başka illerde benzer olayların devamında vahim sonuçların ortaya çıktığı, bu nedenle adli makamların hassasiyet göstermesi gerektiğini belirterek ve ayrıca İHD’nin Bolu’da yaşanan öğrenci olaylarının takipçisi olmaya devam edeceğini vurgulayarak dosya Savcısıyla görüşmesini tamamlamıştır.

Dosya savcısı ile yapılan görüşmede savcının olumsuz tutum ve davranışları rapora yansıtılmamıştır. Konu ile ilgili Adalet Bakanlığı ayrıca bilgilendirilecektir.

BOLU EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ

Bolu emniyet müdürlüğünde görüştüğümüz İl Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan Başaran; “Geçtiğimiz günlerde Bolu’da yaşanan gerginliği biliyorum, hatta 30 Aralık günü yaşanan olayda yaralanan öğrenci için bende hastaneye gittim, öğrenciler tek taraflı sıkıntı yaşamıyorlar, karşı taraftaki öğrencilerle konuşup birde onları dinleseydiniz, biz sorun yaşamasınlar, hepsi eğitimlerini tamamlasın diye elimizden geleni yapıyoruz ama olaylarda sadece mağdur olanlar size başvuranlar değil, ayrıca bir olay yaşandığında müdürlüğümüze haber verilmesi gerekirken biz olayları çoğu kez sosyal medyadan öğreniyoruz, bazı ufak meseleler sosyal medyaya büyük olaylar olmuş gibi aksettiriliyor,  okulda bulunan Terörle Mücadele Şube Müdürünü çağırayım onunla da görüşebilirsiniz” şeklinde bilgi vermiştir.

Heyet: Karşı taraf olarak nitelendirilen öğrencilerle konuşma konusunda girişimlerinin olmadığını çünkü ilkesel olarak kendilerine başvurarak haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerle ve yaşamlarını sürdürdükleri yerdeki  idareciler ve yargı makamları ile görüşme yaptıklarını söyledi.

TEM Şube Müdürü Hakan Bey: ”il içerisinde herhangi bir gerginlik yaşanmaması için karşıt görüşlü öğrenci gruplarıyla sürekli iletişim halinde olduklarını, çoğu kez kendisinin bizatihi bu görüşmeleri gerçekleştirdiğini, tüm grupların hassasiyetleri olduğu ve kendilerinin tüm hassasiyetleri gözeterek bir denge içerisinde gruplara yaklaştığını” belirtmiştir.Bu şekilde gerçekleşen görüşmelerde de heyet olarak, kolluk kuvvetlerinin adli kolluk faaliyetlerinin yanı sıra önleyici kolluk faaliyetlerinin de yürütülmesi gerektiği hatırlatılmıştır. Farklı düşüncelere sahip kişi ve grupların başvurucular gibi başka illerden gelen farklı görüşlere sahip öğrenciler üzerinde baskı kurmak istemeleri durumunda vahim olayların yaşandığı, bu gibi kötü sonuçları önlemek için kolluğun taraflı davranmaktan kaçınması gerektiği hatırlatılmış ve gerekli önlemlerin alınması noktasında hassasiyet gösterilmesi talep edilmiştir.

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ

Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kenan Gümüştekin ve Rektörlük Genel Sekreteri   Doç. Dr. Erdal Bekiroğlu ile yapılan görüşmede;

Prof. Dr. Kenan Gümüştekin; “Üniversitemiz ülkenin seçkin üniversitelerinden biridir, sürekli gelişme halindedir, öğrenciler ile ilişkiler konusunda sıkıntımız yoktur, bahsettiğiniz olayları elbette bilmekteyiz ve çözümü konusunda elimizden geleni yapmaktayız, öğrencilerle iletişim bizim için esastır, son zamanlarda yaşanan olaylarla ilgili kitap grubundaki öğrencilerle ben bizzat görüştüm, üniversitemizde farklı görüşlere sahip öğrenciler var, tabi ki bu durumda birbirlerinin sinir uçlarına dokunmadan davranmaları gerekiyor, bizde buna dikkat ediyoruz, öğrencilerimizin yapmak istediği hiçbir eylem yada etkinliği engellemiyoruz, kapalı salon etkinliği de yapılıyor üniversitemizde, bazen etkinlikler çakışıyor bizde onların zarar görmemesi için önlem almaya çalışıyoruz, mesela 1998 yılında Kenan Mak isimli öğrencinin öldürüldüğü gün olan 3 Mayıs tarihinde Kenan Mak’ı anma programı yapmak istiyor öğrenciler aynı gün, aynı zamanda diğer bir grup Türkçülük günü kutlaması yapmak istiyor, bu durumda birbirlerine dokunmamaları konusunda hassas olmak gerekiyor, burası gayet demokratik bir ortama sahip bir üniversitedir fakat yapılan etkinliklerde özellikle grupların bir diğerinin sinir uçlarına dokunmaması ve tahrik edici olmaması gerekir” şeklinde görüşlerini paylaşmıştır.

Doç. Dr. Erdal Bekiroğlu; “Üniversitemizde şimdiye kadar bu yönlü olaylar hiç olmadı, biz üniversite olarak öğrencilerin yapmak istedikleri etkinliklere izin veriyoruz,  Kenan Mak için, Uludere için, Halepçe için eylem yaptılar biz bunları engelleyici bir tutum takınmadık.”şeklinde görüşlerini dile getirmiştir.

Heyet’in sonraki görüşmesi Bolu Valiliği ile olacaktı, ancak randevu saatlerinin yakınlığı, görüşmelerin önemi nedeniyle kısa kesilmemesinin gerekliliği ve kurumların mesafe olarak birbirinden uzak oluşu nedeniyle vali yardımcısı Nurullah Ertaş ile görüşmeye geciktik ve mesainin bitmesi nedeniyle görüşmeyi gerçekleştiremedik. Ertesi günü heyetimiz, valilik özel kalem müdürlüğünden Serpil hanımı arayarak elimizde olmayan nedenlerle randevu saatine uyamadığımız için özür dilemiş ve Nurullah Ertaş’a iletilmesi rica edilmiştir.

III. TESPİT VE DEĞERLENDİRMELER

–       Heyetimizce yapılan bu incelemede Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde okumakta olan Kürt öğrencilere yönelik saldırıların örgütlü bir grup tarafından planlı olduğu okulların yeni açıldığı Ekim ayının başından itibaren artarak devam ettiği görülmektedir.

–       Yaklaşık 3 aylık süreçte Kürt öğrencilere karşı emniyet güçlerinin de bildiği grup tarafından ayrı ayrı linç girişimi, fiziksel saldırı, silahla tehdit, bıçaklı yaralama eylemleri gerçekleştirilmiştir.

–       İdari yetkililer Kürt öğrencilere yönelik saldırıların basına yansımasından duydukları rahatsızlıkları heyetimize de dile getirirken; gerçekleşen bu saldırıların olağan gerginlikler olarak nitelendirmeleri dikkat çekici olmuştur.

–       Kürt bölgelerinden gelmiş olan öğrenciler hem Bolu İdari Makamları hem de Bolu Rektörlüğü tarafından “terör” kapsamında değerlendirilmekte öğrenciler ile geliştirilen ilişkiler TEM Şube aracılığı ile yürütülmektedir.

–       Kürt öğrencilerin evleri takip altında olup evler aynı zamanda Bolu ilindeki örgütlü milliyetçi çevrelerce taciz edilmektedir.

–       Kürt öğrencilerin, ciddi biçimde tedirgin oldukları ve kendilerini güvende hissetmedikleri, tek başlarına il merkezinde dolaşmaktan imtina ettikleri, kendilerine karşı daha vahim saldırıların gerçekleşmesinden korktukları, yaşadıkları olaylar nedeniyle özellikle emniyet teşkilatına karşı güvensiz oldukları açık biçimde tespit edilmiştir.

–       Adli makamların ve emniyet güçlerinin özellikle önleyici tedbirler alınması konusunda yeterli düzeyde hassasiyet göstermedikleri anlaşılmıştır.

–       Kürt öğrenciler ile muhatap olan TEM memurları öğrencilere karşı saldırı halinde olan ülkücü öğrencilerle samimi görüntüler vermekten çekinmemektedir.

–       Görüşme sırasında TEM amirinin saldırıları yapan grup ile ilgili “Ülkücü Camia” nitelendirmesi, yine Emniyet Müdür Yardımcısı’nın heyetimizi ülkücü öğrenciler ile görüşmediğimiz için eleştirmesi saldırıyı gerçekleştiren ülkücü gruba yönelik emniyet güçlerinden doğru sempati ile yaklaşıldığı duygusunu heyetimizde oluşturmuştur.

–       Gerekli adli ve idari tedbirlerin alınmaması, yaşanan olaylarla ilgili etkili bir soruşturma yürütülmemesi durumunda yaşanan olayların tekrar etmesinin ihtimal dahilinde olduğu gözlemlenmiştir.

–       Abant İzzet Baysal Üniversitesinde öğrenim gören Kürt öğrencilerin yaşam hakkının, eğitim hakkının ve ayrımcılık yasağının ihlal edilmesi riski mevcuttur.

–       Yerel yöneticiler ve Üniversite Rektörlüğü ile yapılan görüşmelerde de olayların yaşandığı kabul edilmekte, fakat olayların sorumluları olarak öğrenciler içerisindeki gruplaşmalar gösterilmektedir.

–       Yaşam hakkı ve eğitim hakkının engellenmesi ile ayrımcılık yasağının delinmesi, ciddi sonuçları olan ve toplumsal barış ortamını zedeleyen ihlallerdir.

–       Güvenlik görevlileri tarafından vatandaşla ilişkilerde; ideolojik davranma, görev ve yetki sınırını aşma, görevi ihmal etme gibi uygulamalara göz yumulmamalıdır. Hukukun kayırmacılık özelliği yoktur, olmamalıdır. Hukukun bağlayıcılığı herkes için geçerlidir.

Sonuç olarak heyetimiz, Bolu ilinde 2013-2014 öğretim yılının ilk döneminde yaşadıkları olayların, geçmişte başka il / üniversitelerimizde yaşanan olaylar gibi daha da kötü sonuçlar doğurmaması için kurumların yasal görevlerini hangi gerekçeyle olursa olsun ayrımcılığa sebebiyet vermeden eşitlik ilkesine uygun olarak yerine getirmeye, başta can güvenlikleri olmak üzere öğrencilerin eğitim/öğretim haklarını gerçekleştirmeye olanaklı kılacak bir ortamı sağlamaya davet etmektedir.

Sevim Salihoğlu                Emrah Şeyhanlıoğlu                    Serbay Köklü

İHD Merkez Yönetim         İHD Merkez Yönetim                     İHD Ankara Şb. Yönetim Kurulu Üyesi                        Kurulu Üyesi                                  Kurulu Üyesi

Bir cevap yazın