Ezidiler Niçin Kaçıyor?

IŞİD/DAİŞ isimli çete yapılanmasının Irak’ın Şengal bölgesine saldırması ile soykırımdan kurtulup kaçarak Türkiye’ye sığınmış bulunan Ezidilerin başta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin kurduğu kamptan olmak üzere bulundukları diğer belediye kamplarını terk ederek Avrupa’ya geçmek için Bulgaristan sınırına doğru hareket etmelerine tanıklık ediyoruz.

12-13-14 Haziran 2015 tarihlerinde derneğimizin Mülteci Hakları Komisyonu, Diyarbakır, Şanlıurfa-Viranşehir, Şırnak, Siirt, Batman-Beşiri, Batman-Merkez’de kurulu bulunan belediyelerce kurulmuş Ezidi Kamplarında yaptığı incelemelerde, ülkemize sığınmış Ezidilerin durumu gözlenmiştir. Heyetimizin bölge belediyelerinin denetimindeki Ezidi kamplarında yaptığı gözlem ve incelemelerin tümü yakın zamanda kamuoyu paylaşılacaktır. Ancak yaşanan somut ve acil durum nedeniyle şu hususları kamuoyuna açıklama ihtiyacı duymaktayız.

Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümeti, halihazırda mülteci ve sığınma hakkı bakımından politika ve işlevli bir organizasyondan yoksundur. Bu nedenle, ülkeye sığınmış mülteci ve mülteci gruplarına yönelik acil ve kapsayıcı bir destek sunamamaktadır. Hükümetin sıkça dile getirdiği ve övündüğü ülkemize sığınmış mültecilere ilişkin hizmetler, giriş yasağı nedeniyle incelemeyle teyit edemediğimiz devlet denetimindeki AFAD’a ait 26 kampta barındırılan 250.000 kişiyi geçmeyen sığınmacı ile sınırlıdır. Buna karşın, sayıları 2 milyon olduğu belirtilen Suriyeli mülteci ve on binlerce bireysel mültecinin bu tablo karşısında kendi kaderine terk edildiği bir ülke durumundayız.

Devletin mülteci politikasızlığının ve organizasyon eksikliğinin temel nedeni, mültecilerin hukuki statüsüne dair temel haklarına devlet olarak konulan coğrafik sınırlama –coğrafik çekince diye tanımlanan çekince ve sınırlamadır. Kısaca belirtmek gerekirse kendisine sığınanları, Avrupa Konseyi üyesi olan ülkelere mensup ise mülteci olarak tanıyan ancak Avrupa Konseyine üye bir ülkeden gelmemiş ise mültecilik hakkını sınırlayan bu çekince Türkiye Cumhuriyeti devletini sığınma hakkı konusunda adım atmasını ve sorumluluk almasını engel teşkil etmeye devam etmektedir.

Devletin, sığınma hakkı konusunda uluslararası ve ulusal mevzuatına koyduğu bu çekince, yaşanan somut gerçeklik karşısında, ülkesine sığınan milyonlarca Avrupa Konseyi üyesi olmayan ülke vatandaşını mültecilik başvuruları konusunda ya geçici çözümlere ya da tam bir kayıtsız olma ve yok sayma yaklaşımına itmektedir.

Türkiye’ye sığınmış Ezidilerin durumu yukarıda açıkladığımız tablo ile açıklanabilir niteliktedir. Türkiye, kendisine sığınmış ve hali hazırda belediye kamplarında kalan Ezidilere mülteci statüsü tanımamakta, tam bir kayıtsız ve yok sayma politikası gütmektedir.

Türkiye’ye sığınmış ve belediyelerin kurduğu Ezidi kamplarında kalan Ezidiler, Irak devleti vatandaşı olmaları nedeniyle Türkiye’de mülteci statüsü elde etme hakkından yoksundurlar. Kitlesel göçle gelmelerine rağmen, Bakanlar Kurulu tarafından Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununda (YUKK) tanımlanan Geçici Koruma Statüsü Ezidilere tanınmadığı için son dönemde sağlık hakkı bakımından tanınan imkan dışında geçici koruma altındaki Suriyelilerin yararlandığı hiçbir hak ve hizmetten de yararlanamamaktadırlar.

Ezidi halkı Türkiye’de sadece üçüncü ülkeye sığınma başvurusu alınacak (uluslararası koruma) bireysel mülteci olarak kabul edilmektedir. Bireysel mülteci başvuru süreci, BMMYK (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) Ankara Temsilciliği’ne ve GİGM’e (Göç İdaresi Genel Müdürlüğü) başvuru ve bu başvuru sürecinin sonucunu beklemek olarak özetlenebilir. Bu süreç ise yaşanan somut pratik nedeniyle en iyi ihtimal ile 5-6 yıl, kötü ihtimal ile 10 yıl gibi süre devam etmektedir. Bu süreç, olumlu sonuçlansa bile bireysel mültecinin, mülteci kabul eden ülkelere yerleştirilmesi uzun yıllar alabilmektedir. Maalesef BMMYK’da bu konuda kalıcı herhangi çözüm üretememektedir.

Yine Ezidiler bakımından diğer sığınmacılardan ayrı ve özel olarak bir kayıtsızlık halinin yaşandığının altını çizmek isteriz. Çoğu bölgedeki DBP’li belediyelerin oluşturduğu ve dayanışma amaçlı kamplarda kalan Ezidiler bakımından devlet kurumları pozitif herhangi bir sorumluluk üstlenmemektedir. Devletin ilgisi bazı şehirlerde ilgili devlet kurumlarının sadece kamp sorumlularını arayıp kampta kaç kişi var sorusundan ibaret olduğu yaptığımız incelemelerde ortaya çıkmıştır. Kampları kuran ve şu an sorumluluğunu üstlenen belediyelerin mülteciler bakımından yasal ve mali imkanlardan yoksun olmaları hali bahsi geçen belediyelerin tüm bu iyi niyetli çalışmalarını maalesef eksik ve yetersiz kılmaktadır.

Türkiye’nin coğrafik çekincesi nedeniyle Türkiye’de mülteci olarak tanınma ve kalma imkanı verilmemesi, uluslararası koruma için hizmet veren BMMYK’ın görüşme için dahi yıllar sonraya varan sürelerle verdiği randevular, Ezidilerin gelecekleri konusunda çözüm üretilmeyeceği kanaatini pekiştirmiş ve çeşitli bazı faktörlerin etkisi ile de insiyatif kullanarak gelecekleri için Türkiye’nin batı sınırlarına/Edirne’ye fiilen dayanma sonucunu yaratmış bulunmaktadır.

Ezidilerin göç yolarına çıkması ile birlikte İHD yönetici ve üyeleri çeşitli ziyaretler gerçekleştirmiş, temaslarda bulunmuşlardır. Edirne iline alınmayan Ezidilerin yaklaşık 2.000’i İstanbul Esenler Otogarı kenarında oturma eylemi yaparken İstanbul valiliği tarafından otobüslerle kamplarına geri gönderilmişlerdir. Devlet yetkililerinin sorumsuz tutumunu terk ederek, Ezidilerin bir başka ülkeye hangi koşularda gidebilecekleri konusunda bilgilendirilmelerini, insan kaçakçılarının suistimallerini önlemeye ve sorumluluk almaya davet ediyoruz. Derneğimiz Bulgaristan Elçiliğine başvuru yaparak hangi koşularda bu ülkeye gidilebileceğinin açıklanmasını ve Ezidilerin bu şekilde bilgilendirilmesini istemiştir.

Büyük bir kısmı belediyelerin sınırlı mali imkanlarla ve el yordamı ile oluşturduğu kamplarda kalan Ezidiler’in, devlet tarafından kalıcı ve güven telkin edici yasal düzenleme ve pratik adımlar hayata geçirilmediği takdirde başta göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti mağduru olma riski ile karşı karşıya olduğunun altını çizmek isteriz.

İHD olarak; başta hükümet ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM) olmak üzere yetkili ve sorumlu tüm kurum ve kişileri, özelde Ezidilerin genelde tüm mültecilerin statüleri konusunda yasal mevzuatımızdaki başta coğrafik çekince olmak üzere tüm engelleri bir an önce kaldırmaya, ülkemizdeki mültecilerin gelecekleri konusunda mülteciler lehine kalıcı ve kesin çözümler üretmeye, BMMYK’u (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) somut olay bağlamında Ezidilerin ve genelde ise tüm mültecilerin Türkiye’deki hukuki statüsü konusunda aktif rol almaya çağırıyoruz.

Kamoyunu, mülteciler ve özelde Ezidiler konusunda duyarlı olmaya, Ezidilere destek sunan belediyelere her türlü yardım ve desteklerini artırmaya çağırıyoruz.

 

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ MÜLTECİ HAKLARI KOMİSYONU

 

 

 

Bir cevap yazın