Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün Tutuklanmalarını Kınıyor ve Protesto Ediyoruz.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, gazetenin 29 Mayıs 2015 günlü sayısında “MİT Tırları” ile ilgili yaptıkları haber nedeniyle, dün (26 Kasım 2015) İstanbul’da, 7. Sulh Ceza Hâkimi tarafından tutuklandılar.

Haber, MİT’e ait olduğu belirtilen tırlarda yardım malzemesi değil silah taşındığı ile ilgiliydi.

Bu hususu Cumhurbaşkanı birkaç gün önce yaptığı açıklama ile dolaylı olarak doğrulamıştır. İki gazetecinin yaptıkları haber nedeniyle tutuklanmasını kabul edilemez buluyor, kınıyor ve protesto ediyoruz.

Gazetecilerin ifade özgürlüğü hakları ihlal edilmiştir.

Gazetecilerin tutuklanmaları nedeniyle belirtmek isteriz ki, ifade özgürlüğü alanında Türkiye’de a)mevzuattan, b)uygulamadan ve c)yargı örgütlenmesinden kaynaklanan yapısal sorunlar var.

a) Mevzuattan kaynaklanan sorunlar konusunda kısaca Anayasa dâhil en az 18 yasada yüzlerce maddede ifade özgürlüğüne aykırı düzenlemenin bulunduğunu belirtebiliriz. Bu yasaların dışında spesifik olarak en az 32 yasada “sır”, “devlet sırrı” gibi kavramlarla ifade edilen ifade özgürlüğü sınırlamaları bulunmaktadır. Ayrıca en az 60 ayrı yasada “gizlilik”, “yasak”, “açıklanamaz” gibi kavramlarla ifade edilen maddelerde ifade özgürlüğünü sınırlandıran düzenlemeler bulunmaktadır.

b) Uygulamadan kaynaklı olarak belirtmek isteriz ki soruşturma ve kovuşturma makamları, Anayasa’nın 90.maddesine(İnsan haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmelerin üstünlüğünü vurgulayan düzenleme) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46.maddesine(Kesinleşmiş AİHM kararlarının bağlayıcı olması ve buna uyulacağına dair düzenleme) uygun davranmamaktadır.

c) Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilkesi yaşama geçirilmemektedir. Hukukun üstünlüğü ilkesi AİHM’in Silver ve diğerleri/İngiltere kararında da belirtildiği gibi, kamu makamlarının bireyin hak ve özgürlüğüne müdahalesinin etkili hukuksal denetimi anlamına gelmektedir.

Hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşam bulmasının temel şartlarından birisi yargının bağımsız ve tarafsız oluşu ile hakimlik teminatıdır. Yargı örgütlenmesi, bu bakımdan son derece sorunlu durumdadır. Türkiye’de savcı ve yargıçlar bakımından da yurttaşlar bakımından da hukuki güvenlikten söz etmek mümkün değildir.

Son olarak, DGM ve CMK 250 ile görevli ve yetkili Mahkemeler zamanında sorgu hakimlerine verilen ve bunların kararlarına 3 kişilik heyet nezdinde itiraz edilebilen bir tutuklama prosedüründen sonra tek yetkili önce TMK 10. Madde ile görevli hakimler sonra ise “sulh ceza hakimlikleri” uygulamasına geçilmiştir. Bu son durumun özgürlükleri doğrudan yargı tarafından tehdit altında tutmanın farklı bir modeli olduğunu vurgulamak isteriz.

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 19, BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 19. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10.maddeleri ifade özgürlüğü hakkını düzenlemektedir. Bu hak habere ulaşmayı da haberi yaymayı da bir insan hakkı olarak içerir.

İfade özgürlüğü tutuklanamaz, hapsedilemez.

Herkesin, hepimizin hakkıdır, habere, bilgiye ulaşmak.

Hepimiz, insan olarak hakikati bilme hakkına sahibiz.

Can Dündar’a ve Erdem Gül’e özgürlük!

Düşünceleri nedeniyle tutuklanan herkese özgürlük!

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın