Gaziantep Katliamını Gerçekleştirenleri ve Arkasındaki Güçleri Kınıyor ve Lanetliyoruz.

20 Ağustos 2016 günü akşam saatlerinde Gaziantep merkez Şahinbey ilçesi Beybahçe Mahallesinde sokakta yapılan bir düğüne yönelik canlı bomba saldırısı gerçekleşmiş, bu saldırıda 50 insan yaşamını yitirmiş ve 100’den fazla yaralı olduğu belirtilmiştir. Hükümet yetkililerinin ilk açıklamalarına göre saldırıyı cihatçı çete yapılanmalarından olan IŞİD/DAEŞ in gerçekleştirdiği yönündedir. Saldırıda yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Saldırıyı gerçekleştirenlerin arkasındaki güçleri bir kez daha kınıyor ve lanetliyoruz.

Saldırı doğrudan doğruya Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Beybahçe Mahallesine ve bir Kürt düğününe yapılmıştır. Bu saldırının Suriye Rojavasında bulunan Kürt kantonlarına(Cizir, Efrin ve Kobane) yönelik cihatçı çete saldırılarından hiçbir farkı yoktur. Esasen cihatçı çete yapılanmaları Kürtlere ve onlarla birlikte mücadele yürüten devrimci demokratlara yönelik Türkiye’deki saldırılarına 5 Haziran 2015 tarihinde Diyarbakır’da başlatmış, 20 Temmuz Şanlıurfa Suruç, 10 Ekim Ankara, İstanbul Sultanahmet ve İstiklal Caddesi saldırıları ve bu saldırısı ile devam etmiştir. Daha önce de Reyhanlı’da birkaç kez sivillere yönelik araçla bombalı saldırı gerçekleştirmiştir. Bununla da yetinmemiş, Kilis kentine yoğun havan topu ve füze saldırılarında bulunmuştur. Görüldüğü gibi Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına bu kadar yoğun ve şiddeti artarak yapılan saldırılara karşı önleyici ve etkili tedbirler alınamamıştır. Bunun elbette sebepleri olduğunu düşünüyoruz.

1. Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği anti Kürt ve anti Şii politikadan vazgeçerek, Suriye iç savaşının sona erdirilmesinde barışçıl politikaları benimsemesi, Suriye’nin kuzeyinde çoğunluğu Kürt olan ve Kürtlerle birlikte yaşamayı tercih eden farklı etnik ve inanç gruplarının bir araya gelerek Kuzey Suriye federasyonu oluşturma isteklerine saygı duyması ve bu bölgenin cihatçı örgütler işgalinden kurtarılmasına karşı çıkamaması yani egemenliği olmayan bir başka ülke için kırmızıçizgi tehdidinden vazgeçmesi gerekmektedir.

2. Türkiye içeride ve dışarıda barış politikaları izleyerek halkını güvenlik ortamında tutabilir. 20 Ağustos günü KCK tarafından yapılan açıklamada, Abdullah Öcalan ile yeniden diyaloğa geçilmesi ve müzakerelerin başlatılması halinde çatışmasızlığın başlatılabileceğinin belirtilmesi oldukça önemlidir. Hükümetin bu çağrıya kulak vermesi ve biran önce iç barışı sağlayacak adımlar atması gerekmektedir.

3. Türkiye’nin güvenlik ve istihbarat birimlerinin başta Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa ve Hatay olmak üzere cihatçı çete yapılanmalarının yoğun olarak yerleştiği yerlerde operasyonlar yapması ve bu kişileri yakalayarak yargı önüne çıkarması gerekmektedir.

Türkiye sayısı giderek artan katliamlarla anılan ülke olmaktan çıkarılmalı, barışın konuşulduğu ülke haline gelmelidir.

İnsan Hakları Derneği

Bir cevap yazın