Halepçe ve Beyazıt Katliamları – İHD Adana Şubesi

İnsanlık tarihi, sömürgeci devletlerin, kişisel iktidar hırsları ile dünyayı kana bulayan diktatörlerin yaptığı katliamlara defalarca tanıklık etmiş ve etmeye devam etmektedir.

Bugün, dünyanın en büyük insanlık trajedilerinden 16 Mart 1988 yılında Irak Kürdistan bölgesinde yaşanan Halepçe katliamının 27. yıldönümü. Diktatör Saddam Hüseyin ve sömürgeci rejimlerin kimyasal silahlarla çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 6.357 sivili öldürdüğü ve 14.765 kişiyi ağır yaraladığı gündür. Katliamdan sağ kurtulanlar zehirli gazların etkisiyle birçok ağır hastalıklara maruz kalmıştır. Birçok kişi sakat kalmış ve çoğu çocuk özürlü olarak dünyaya gelmiştir. Sömürgeci güçler, Kürtlere kendi özyurtlarında dahi yaşama hakkı tanımamıştır. Varlıkları, kimlikleri yok edildiği gibi soykırımlarla, katliamlarla Kürtler, egemenler ve işbirlikçi yerel güçleri tarafından tarih boyunca yok edilmeye çalışılmıştır. Kürtleri ve Kürdistanı tüm kadim halkları yok etme anlayışı bugün halen devam etmektedir. Dersim’de, Halepçe’de, Roboski’de Kürtler, uçakların bombaları ve zehirli gazlarıyla yok edilmeye çalışılmıştır. Diktatör Saddam Hüseyin, Halepçe katliamı nedeniyle Kürtlere soykırım yaptığı suçlamasıyla yargılanmasına rağmen bu suçtan değil başka bir katliamdan dolayı idama mahkum edilmiştir. Kürtlere karşı soykırım yapan, insanlık suçu işleyen tüm diktatörler ve failler cezasızlık politikalarından faydalanmışlardır.

Katliamın faili diktatör Saddam Hüseyin’e o dönemde zehirli gazları veren sömürgeci güçler, bugün timsah gözyaşları ile göstermelik kınama mesajı vermektedirler. Uluslararası siyasi kamuoyunun Bu katliam karşısındaki sessizliği halen devam etmekte, Birleşmiş Milletler bu insanlık suçunu halen soykırım olarak kabul etmiş değildir. “Uygar dünya devletleri” bu soykırıma sessiz kalarak soykırımı yapanın ortağı olmuşlardır.

Beyazıt katliamı

Bugün, aynı zamanda 16 Mart 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde 7 devrimci ve yurtsever öğrencinin katledildiği, 41 öğrencinin de yaralandığı Beyazıt katliamının 37. yıldönümüdür. Sonradan ortaya çıkan arşiv belgelerinde yapılacağı önceden bilinmesine rağmen katliam, devletin emniyet yetkilileri tarafından engellenmemiştir. Sorumlu olan ve katliama göz yuman tüm emniyet yetkilileri hakkında beraat kararları verilmiştir. Dün Beyazıt katliamına göz yuman anlayış bugün Hrant Dink katliamına göz yuman anlayıştır. Katliamı yaptığı iddia edilenler hakkında beraat kararları verilmiş ve cezasızlık politikasında faydalanmışlardır. Dava dosyası zamanaşımına uğrayarak Türkiye’nin karanlık tarihinde yerini almıştır.

“Yaradanı, yaratan’dan ötürü sevdiğini” iddia edenler, gözyaşı dökeceklerine sorumluluklarının gereği olarak; başta Beyazıt katliamı olmak üzere tüm katliamların faillerinin ve nedenlerinin ortaya çıkması, karanlık geçmişle yüzleşmenin sağlanması için ‘hakikatleri araştırma komisyonu’ kurulmasının çaba ve gayreti içinde olmaları gerekmektedir.

Bizler insan hakları savunucuları ve demokrasi güçleri olarak; bir insanlık trajedisi olan Halepçe katliamını Birleşmiş Milletler’in ve Türkiye’nin soykırım olarak kabul etmesini, Türkiye’nin karanlık geçmişle yüzleşmesinin sağlanması için hakikatleri araştırma komisyonunu kurulmasını talep ediyoruz. Bu talep ve şiarla Halepçe katliamında soykırıma uğrayanları, Beyazıt katliamında karanlık güçlerce yaşamını yitiren devrimci ve yurtsever öğrencileri saygıyla anıyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

ADANA ŞUBESİ

Bir cevap yazın