İHD 5.OLAĞAN GENEL KURULU

İnsan Hakları Derneği’nin 5.Olağan Genel Kurulu, Türkiye’nin en kritik bunalımlarından birini yaşadığı bir dönemde toplandı. Yaşanan krizin boyutları ekonomik siyasal toplumsal bakımdan en kapsamlı nitelikleri içermektedir.

12 Eylül askeri cuntasının bizlere mirası olan sistem, siyasal ve yasal boyutları ile tamamen iflas etmiştir. Söz konusu sistem, ülkedeki tüm ulusal ve etnik grupların, farklı sınıfların, farklı cinslerin, farklı inanç gruplarının ve farklı siyasal akım ve geleneklerin hoşgörü temelinde birarada yaşama koşullarını yok etmektedir.

Sistemin ana tıkanma noktası Kürt sorununun çözümsüzlük noktasına getirilmiş olmasında yatmaktadır. Olağanüstü Hal Bölgesi’ndeki insan hakları ihlallerinin en önemli kaynağını, Kürt sorununun çözümsüzlüğünü dayanan politikalar oluşturmaktadır. Bu sorunun çözümünde atılacak en acil adım, yüütülen kirli savaşa ivedilikle son verilmesi ve Kürt soruna eşit ve adil bir çözüm bulunmasına olanak sağlayacak ortamın sağlanması için vazgeçilmez olan koşulsuz bir ateşkesin derhal ilan edilmesidir.

12 Eylül’ün mirası olan rejim, Türkiye’deki insan hakları ihlallerinin ana kaynağını oluşturmaktadır. Sayısız yasa, basın ve düşünceyi ifade etme özgürlüğünü kısıtlamakta, Kürt sorununun açıkça tartışılması “terörizm” sayılmakta, Terörle Mücadele Yasası ile Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasası, işkence, gözaltında kayıp, yargısız infaz gibi olayların soruşturulmasını engellemektedir.

İHD Genel Kurulu, öncelikle 12 Eylül Anayasası’nın yerini alacak, uluslararası belgelere dayalı ve bir toplumsal uzlaşma belgesi olan yeni ve demokratik bir anayasayı hazırlayacak bir Kurucu Meclis’in toplanamsı için gerekli demokratik ortamın yaratılması çağrısında bulunur. Anayasa ve tüm yasal sistem, evrensel insan hakları düzeyine getirilmelidir. Düşünceyi ifade, örgütlenme, dernek ve sendika kurma, gösteri yapma vb.haklara ve bunların kullanımına ilişkin tüm engeller kaldırılmalıdır.

Türkiye’deki sistemli insan hakları ihlallerinin en önemli kaynaklarından biri, bazı devlet güçlerine bir çeşit “dokunulmazlık”, yani bir anlamda “suç işleme özgürlüğü” tanınmış olması durumudur. Bu bağlamda önleyici bir önlem olarak, 12 Eylül sorumlularının yargı önüne çıkması sağlanmalıdır. Bu önlemin yararlı ve önleyici olduğu birçok ülkede görülmüştür.

Türkiye’de Kürt kimliği de dahil tüm kimliklere serbestçe kendini ifade etme özgürlüğü sağlanmalıdır.

Ölüm cezası kaldırılmalı, Türkiye idam cezasının Avrupa’ad tek uygulandığı ülke konumundan çıkmalı, 6 No’lu Protokol imzalanmalıdır.

Bugün geldiğimiz evrensel insan hakları düzeyinde, sadece yurttaş hakları değil, toplumsal grupların sahip olduğu haklar anlayışı da geçerlidir. Bu çerçevede azınlık hakları anlayışı da hukuk sistemimiz içinde yerini almalıdır. “Soykırım” insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve zamanaşımına tabi değildir. Muhtemel soykırımların önlenmesine yönelik çaba insan hakları mücadelesinin en önemli başlıklarından birini oluşturmaktadır. Yürütülen kirli savaşın boyutları artık köy boşaltma ve yakmalara, doğal çevrenin tahrip olunmasına ulaşmıştır. Büyük bir içi nüfus hareketi meydana gelmiş, bir mültecilik olgusu doğmuştur. Bu bir çeşit etnik arındırma uygulamasıdır. Bunun bir sonraki adımı ise soykırımdır. Bu tehlike önlenmeli ve insanların yerlerine, yurtlarına dönmeleri sağlanmalı, zararları tazmin edilmelidir.

Türkiye’deki emekçilerin bütün toplumsal kazanımlarının ve geleceklerini tehdit altına alan bir gelişim ise özelleştirme kampanyasıdır. Aileleri ile birlikte milyonlarca emekçinin geleceği tehdit altındadır. Bu kampanya derhal durdurulmalıdır. Şu anda 21 cezaevinde siyasi tutsakların açlık grevleri devam etmektedir. Kazanılmış haklar tehdit altındadır, hukuk dışı uygulamalara gidilmekte, şiddet uygulanmaktadır. Aileler de tarifsiz acılar içindedir. Bu yaranın kanayışı ivedilikle durdurulmalı, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyinin Tutuklu ve Hükümlülere Uygulanacak Minimum Standartlar kabul edilmelidir.

Düşünceyi ifade etme ve sabatsal yaratı üstündeki tüm yasaklamalara son verilmelidir. Cezaevindeki, düşüncesini ifade ettikleri için tutulan tüm yazar, gazeteci, yayıncı, milletvekili ve sendikacıların serbest bırakılmaları sağlanmalıdır. Türkiye’de yüzbinlerce insan 12 Eylül sisteminin doğrudan mağduru olmuş, sabıkalı kılınmış ve haklarını kullanamz durum sokulmuşlardır. Acil ve koşulsuz bir ateşkesi yanında koşulsuz bir genel af da vazgeçilmez bir ihtiyaç haline gelmiştir. Zindanlar boşalmalı, insanların yitirdikleri tüm haklar iade edilmelidir.

İHD 5.Olağan Genel Kurulu, işkencesiz, kayıpsız, fiili infazsız, sürgünsüz, yasaksız, idamsız , tüm temel hak ve özgürlüklerin tanındığı yeni bir ülke yaratmak, demokratik ve sivil bir oplum kurmak için tüm siyasal ve toplumsal grupları ortak çaba harcamaya çağırır.

İHD Genel Yönetim Kurulu Adına
Akın Birdal
Genel Başkan

Bir cevap yazın