İHD MYK VE ŞUBE BAŞKANLARI TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ

Toplantının fotoğraflarına buradan ulaşabilirsiniz.

İHD, MYK üyeleri ve şube başkanları İzmir Gümüldür’de 25-26-27 Haziran 2010 tarihlerinde ortak bir toplantı yapmış ve toplantı sonucunda aşağıdaki sonuç bildirgesini kabul etmiştir.

Ülkemizin en önemli sorunu olmaya devam eden Kürt sorununda tekrar silahlı çatışmaların başlamış olması çok ciddi kaygı verici bir gelişme olarak değerlendirilmiş ve sorunun artık barışçıl ve demokratik yollarla çözülmesinin zorunlu olduğu tespiti bir kez daha yapılmıştır. Devletin 2009 yılında Kürt sorununu resmen kabul etmesi ve tanıması karşısında çözümü için gerekli adımları atmaması sorunun çözüm sürecine girmemesindeki en önemli sebeplerden birisi olmuştur. 2009 yılında yerel seçim sonuçlarının siyasal açıdan kabul edilmemesi, ceza mevzuatının başta ifade özgürlüğü olmak üzere siyasal çalışma yapma açısından yasak ve sınırlamalarla dolu olması, hükümetin açılım politikasındaki yol haritalarını açıklamaması, muhataplık ilişkisinin doğru temelde kurulamaması, açılım sürecinde yapılması düşünülen insan hakları ve insan hakları kurumları ile ilgili yasaların çıkarılmaması, kanunla itilafa düşen çocukların sorunlarının kalıcı olarak çözülmemesi, DGM’lerin devamı olan özel görevli ve yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılmaması, cezaevlerinde yaşanan yoğun hak ihlalleri, barış grubu üyelerinin hukuka aykırı bir şekilde tutuklanması, Anayasa değişikliğinde Kürt sorununu ilgilendiren hususların görmezden gelinmesi gibi sıralayabileceğimiz birçok husus yerine getirilmediğinden süreç tıkanmış ve bu noktaya gelmiştir.

İHD yirmi yıldır Kürt sorununun şiddetle çözülemeyeceğini, mutlaka insan haklarına dayalı bir yaklaşım gösterilmesi gerektiğini, gerek BM nezdinde gerekse de Avrupa Konseyi nezdinde kabul edilen uluslararası sözleşmelerin bu sorunun çözümünde yol gösterici olduğunu belirterek, sorunun çözülebilmesi için mutlaka silahların susmasının şart olduğunu ifade etmiştir. İHD, son bir yıldır Kürt sorununun çözümünde hükümetin açılım politikasını olumlu bulmuş, ancak yapılması gerekenlerin yapılmaması karşısında hükümetin siyasi irade eksikliğini bir an önce gidermesi gerektiğini sıklıkla ifade etmiştir. Hükümet, Kürt sorununu görüştüğü bizim gibi sivil ve demokratik kurumların görüş ve önerilerini hayata geçirmek yerine, klasik devlet tarzı olan MGK kararları ile yetinmiş, süreci tıkamıştır. Şiddette ısrar politikasının sonuçlarının Türkiye’de yaşayan halklara çok ağır sonuçları olacağının son otuz yıllık pratiklerden anlaşılması gerektiği açıktır. İHD, devletin yaklaşımını gözden geçirerek Kürt sorununun çözümünde Anayasal değişikliği gündemine almasının zorunluluk olduğu tespitini yapmıştır.

Son otuz yıldır halklara ve muhalif kesimlere karşı işlenen suçların açığa çıkarılması ve sorumluluğu bulunanların yargılanması, devlet içindeki çetelerin tasfiye edilmesi ve bu sürece müdahil olunması ile ilgili çabalarımızın artarak devam edeceği, Türkiye’nin artık yüzleşme sürecine girmesi gerekmektedir. Bu kapsamda oluşumuna öncülük ettiğimiz Gerçek ve Adalet İnisiyatifinin çalışmalarını devam ettirmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Barışa giden yolun adaletten geçtiği gerçeğinden hareketle adaletin uluslararası alanda etkili olması ve Türkiye’nin uluslararası ceza mahkemesini kuran Roma Statüsüne taraf olmasını sağlamak için oluşturduğumuz Uluslararası Ceza Mahkemesi Koalisyonu’nun çalışmaları etkili bir şekilde devam edecektir.

Türkiye’nin yeni ve demokratik bir anayasa ihtiyacı olduğu açıkça ortadadır. Anayasal değişiklik teklifi sırasında kamuoyuyla paylaştığımız görüşlerimiz çerçevesinde yeni ve demokratik bir anayasanın mutlaka yapılması gerektiği, sivil anayasacılık hareketinin daha da güçlenmesi için çaba içerisinde olacağımız tekrar ve ısrarla vurgulanmıştır.

İHD, insan hakları savunucularına yönelik yargı yolu ile baskı politikasını teşhir etmek, bu politikanın toplumsal muhalefete ve aydınlara, gazetecilere, sendikacılara, siyasetçilere ve seçilmiş insanlara yönelik artan baskıcı karakterini ortaya koymak, ceza mevzuatının bir bütün olarak özgürlükleri güvence altına alan bir içeriğe sahip olması gerektiği tespitini yapmıştır. Halen tutuklu olan başta İHD Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erbey olmak üzere, insan hakları savunucularının davalarının kitlesel olarak takip edilmesi için gerekli kamuoyu desteğinin alınmasına dönük çalışmalar yapılacaktır.

İHD, FİDH kongresinde alınan kararlar doğrultusunda, bölgemizde ölüm cezası uygulayan ülkelerin teşhir edilmesi, bu cezanın kaldırılması için aktif mücadele edilmesi, siyasal nedenlerle tutuklanan insanların salıverilmesi konusunda çalışmalarını devam ettirecektir.

İnsan hakları savunucularının, insan hak ve özgürlüklerinin tanınması, kullanılması, korunması ve geliştirilmesi konusunda verdikleri mücadelenin daha etkin gerçekleştirilmesini sağlamaya dönük insan hakları eğitimi programlarının hazırlanıp yürütülmesi ve Türkiye İnsan Hakları Hareketine bilimsel temelde katkı sunmak amacıyla İHD İnsan Hakları Akademisi’nin açılışı yapılacaktır.

İHD, tüm bu değerlendirmeler ışığında önümüzdeki dönem aşağıdaki konularda çalışmalar yürütme kararı almıştır:

1- Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü için öncelikle silahların susması, bunun için çatışmasızlık ortamının tesis etmesi gerektiği çağrısı yapılacaktır.
2- Kürt sorununda sivil ve demokratik toplum kesimlerinin daha fazla rol üstlenebilmesi için süreç hakkında daha fazla bilgi sahibi olma hakkımızın olduğundan hareketle, Hükümetin sivil ve demokratik toplum kesimlerini bilgilendirmesi için çağrı yapılacaktır.
3- 1 Eylül 2010 Dünya Barış Gününde, ülkemizde kalıcı bir barış ortamının sağlanması için eylem ve etkinlikler yapılacaktır.
4- Kürt sorununda çatışmalardan kaynaklı olarak meydana gelen ölümlerle ilgili olarak, toplu mezarların hukuka ve etiğe uygun bir tarzda açılmasının sağlanması, faili meçhul dosyaların açılarak faillerinin bulunup yargı önüne çıkarılması, kayıpların akıbetinin bulunması ve sorumlularının yargı önüne çıkarılması ile ilgili çalışmalarımız devam edecektir. Bu konuda Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi çalışmalarımız sürdürülecektir. Bu kapsamda devam ettirdiğimiz “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” temalı oturma eylemleri devam edecektir. Gerçek ve Adalet İnisiyatifinin 19-20 Haziran 2010 günlerinde Ankara’da yaptığı gerçek buluşması sonuç bildirisine uygun çalışmalar sürdürülecektir.
5- Asker ve polislerin şüpheli intiharları ile ilgili olarak özel bir çalışma yapılacaktır.
6- Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri özel olarak takip edilecek, özellikle ağır hasta mahpusların durumları sık sık kamuoyu gündemine taşınacak, bunların salıverilmesi ile ilgili çalışmalar yürütülecektir.
7- Başta insan hakları savunucuları olmak üzere aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler, seçilmiş insanlar, sendikacılar ve toplumsal muhalefet kesimlerine yönelik yargı yolu ile baskı politikasına karşı mücadele edilecek, bu kapsamda “Herkese ve Her Kesime Özgürlük” temalı kampanya yürütülecektir.

Bu kampanyada:
a- Türkiye’nin BM İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesine uyulması için çalışmalar yapılacak,
b- İfade özgürlüğü için ceza mevzuatının değiştirilmesi istenecek ve konuda özel bir rapor hazırlanacak,
c- Devlet Güvenlik Mahkemelerinin devamı olan ve hiçbir şekilde Anayasal dayanağı bulunmayan Özel yetkili ve görevli Ağır Ceza Mahkemelerinin kaldırılması amacıyla çalışmalar yapılacak,
d- Ağır tutuklama rejiminin ortadan kaldırılmasına dönük çalışma yürütülecek,
e- Çocuk Ceza Adalet sisteminin mevzuata uyarlanması için çalışmalar yürütülecektir.
8- Kadına ve Çocuğa yönelik şiddet başta olmak üzere cinsel taciz ve tecavüze karşı eylem ve etkinlikler yapılarak kamuoyu baskısı ile gerekli tedbirlerin alınması sağlanacaktır.
9- İHD İnsan Hakları Akademisi’nin açılışı 17 Temmuz 2010 günü gerçekleştirilecektir.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın