İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARINA, SİVİL DEMOKRATİK SİYASET YAPANLARA ÖZGÜRLÜK

14 Nisan 2009 tarihinde başlayan ve çeşitli tarihlerde devam eden KCK operasyonları kapsamında çok sayıda seçilmiş belediye başkanı, siyasetçi, insan hakları savunucusu ve sendikacı tutuklanmıştır. İHD Diyarbakır şube yöneticileri Roza Erdede ve Aslan Özdemir 14 Nisan 2009’dan beri, İHD Genel Başkan yardımcısı ve Diyarbakır şube başkanı Avukat Muharrem Erbey 24 Aralık 2009 tarihinden beri tutukludur. Haklarında açılan davanın ilk duruşması toplam 151 kişi ile birlikte 18 Ekim 2010 günü Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacaktır.

İnsan hakları çalışmaları dışında, hiçbir yasa dışı çalışması olmadığını bildiğimiz arkadaşlarımızın tutuklu olarak yargılanmasını kabul edilemez buluyoruz. Tutuklu yargılama istisna, tutuksuz yargılanma ise kural olmalıdır. Ancak, bu evrensel ilke Türkiye’de ters düz edilmiştir. Bu da Türkiye’de hukukun üstünlüğüne uygun bir yargı yapılanması olmadığını ve hukuk güvenliğinin bulunmadığını göstermektedir. Hiçbir şiddet eylemi ile suçlanmayan arkadaşlarımızın tutuklu yargılanması insan hakları çalışmalarına olan karşı duruşu da göstermektedir. Oysa yargı mensuplarının insan hakları çalışmalarını desteklemesi ve kolaylaştırması gerekmektedir. İçişleri Bakanlığı’nın 2004/139 Sayılı Genelgesiyle yürürlüğe konulan BM İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi bunu da içermektedir. Ancak, Türkiye her zaman olduğu gibi bu konuda da uluslararası taahhütlerini uygulamamakta ısrar etmektedir.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Türkiye’de demokrasi ve insan hakları sorunu olduğunu, bu sorunun en önemli halkalarından birinin de Kürt Sorunu olduğunu ısrarla dile getirmiştir. Demokrasi güçlerinin ve Kürt Halkının mücadelesi sonucu Kürt sorununun varlığını resmen kabul etmek zorunda kalan devletin, hala bu sorunun çözümünde demokratik ve barışçıl yöntemlere uygun bir çözüm üretmemesi sürecin sancılı yaşanmasına neden olmaktadır. Şiddet politikalarının egemen olduğu dönemde ve militarist yapıya uygun olarak teşkilatlanmış bulunan özel yargılama sisteminin başta Kürtler olmak üzere insan hakları savunucularına ve diğer toplumsal muhalefet kesimlerine yönelik hukuk dışı uygulamaları devam etmektedir. Mevcut anayasaya bile aykırı olan özel yetkili ve görevli ağır ceza mahkemelerinin ve bu mahkemelerinin işleyişini sağlayan ceza mevzuatının kaldırılması zamanı gelmiştir. İnsan hakları savunucuları, yargılanacaksa ancak olağan mahkemelerde yargılanabilir.

İnsan hakları savunucularına yönelik hukuk dışı uygulamalar sadece bu arkadaşlarımızla sınırlı kalmamıştır. Demokratikleşme söyleminin en çok kullanıldığı 2009 yılında İHD MYK üyesi avukat Filiz Kalaycı 9 ay, İHD Onur Kurulu üyesi Yüksel Mutlu 6 ay ve İHD Rize Eski Şube yöneticisi gazeteci Gençağa Karafazlı 14 ay tutuklu yargılanmıştır.

İHD Eski Adana şube başkanı Ethem Açıkalın ve şube yöneticisi Mustafa Bağçiçek haklarında açılan davalar ve verilen hapis cezaları nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kalmışlardır. 2010 yılında yargı yoluyla baskı uygulamaları devam etmiştir. Siirt şube başkanımız Vetha Aydın 16 Mart 2010’da tutuklanmış ve hala mahkeme önüne çıkmayı beklemektedir. Bu süreç zarfında çok sayıda İHD Üyesi de tutuklu olarak yargılanmaktadır.

İnsan hakları savunucuları insan hakları ve demokrasi alanında atılacak her türlü olumlu adımı koşulsuz desteklerler. Ancak siyasal ihtiraslar uğruna demokrasicilik oyunu oynayan siyasal iktidarların durumunu da teşhir ederler. Siyasal iktidarın hukukun üstünlüğüne uygun bir yargı yapılanmasını gerçekleştirmesi ve herkes için hukuk güvenliğini teminat altına alması gerekmektedir. Mevcut ceza mevzuatındaki ifade özgürlüğünü engelleyen ve yasaklayan ceza maddeleri olduğu sürece, CMK’daki ağır tutuklama koşulları varlığını sürdürdükçe, terörle mücadele kanunu kaldırılmadıkça ve olağandışı yargılama faaliyetinde bulunan mahkemeler devam ettiği sürece hiç kimsenin güvende olamayacağını, siyasal iktidar mensupları dahil herkesin haksız yere tutuklanıp yargılanabileceğini de belirtmek isteriz. İnsan hakları savunucuları için talep ettiğimiz tutuksuz yargılanmayı ve adil yargılanma hakkını herkes için de istemekteyiz.

18 Ekim’de başlayacak olan KCK davasında yargılanan insan hakları savunucularının, seçilmiş belediye başkanları, siyasetçilerin ve sendikacıların tutuksuz yargılanmasını ve adil yargılanma hakkı ilkesine uygun bir yargılama yapılmasını talep etmekteyiz. Bu davayı gerek Türkiye içinden gerekse de uluslararası alandan insan hakları savunucularının yoğun bir katılımla takip edeceğini belirtmek istiyoruz. İnsan hakları savunucularına, seçilmiş belediye başkanlarına ve sivil demokratik siyaset yapanlara özgürlük istiyoruz!

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın