KÖYE DÖNÜŞ ÜZERİNE

"Hangi köylere geri dönüleceğine güvenlik güçleri değil,
o köyün nüfusuna dahil olan yurttaşlar (karar) vermelidir.
Güvenlik Güçlerinin görevi, geri dönülen köyde güvenliği sağlamak;
diğer kamu kesimlerinin görevi ise mağduriyetlerini gidererek,
geri dönülen köyde insani yaşam ortamının doğmasına gerekli desteği vermektir."

TBMM Araştırma Komisyonu (10/25) Raporu, 1998

Köye geri dönüş kapsamında Halkın Demokrasi Partisi tarafından düzenlenen ve İHD, TİHV, TMMOB, Göç-Der, ÖDP, TOHAV temsilcilerinden oluşan bir heyetin 26-27 Mayıs tarihlerinde Van'da zorunlu göç mağdurlarıyla yaptığı toplantı ve Van-Bitlis illeri içinde boşaltılan üç köye (Van ili Gevaş İlçesi Söğütlü Köyü, Bitlis ili Tatvan ilçesi Düzcealan (Çorsin) Köyü, Tatvan İlçesi Çevre (Êz) Köyü) yaptığı geziye ilişkin gözlemlerin sonucunda aşağıdaki tesbitlere ulaşılmıştır.

Türkiye'nin güneydoğusunda 1990'lı yılların başlarında yoğunlaşan köy boşaltma ve zorla göçettirme olgusu 1999 yılına kadar devam etti. Bu dönem içerisinde yaklaşık 3700 yerleşim alanından üç milyondan fazla bir nüfus kendi iradeleri ve denetimleri dışında yaşam ortamlarını terk etmek zorunda kaldı. 16 yıllık çatışma ortamında yalnızca yerleşim alanları yakılıp boşaltılmakla kalmadı, aynı zamanda yaylalara çıkmak yasaklandı, binlerce dönüm orman yakıldı. Boşaltılan, yakılan ve yıkılan yerleşim alanlarında yol, su, elektrik gibi temel altyapı olanakları da yok oldu. Tarlalar kullanılamaz hale geldi. Meyva bahçeleri yok edildi, ağaçlar kesildi. Yayla yasakları hayvancılığın yok olmasına neden oldu. Boşaltılan köylerdeki arazi ve mülkler köy korucuları tarafından hem tahrip edildi hem de el konuldu.

Yaşam alanlarından kopartılan insanlar, herhangi bir yer gösterilmeksizin sahipsiz bir biçimde bölgedeki ve bölge dışındaki kent merkezlerine göç etmek zorunda kaldılar. Barınma, iş, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlerden yoksun kaldılar. Üretim ve yaşam alanlarından kopartılarak temel hak ve özgürlüklerinden yoksunlaştırılan bu insanlar yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahkum edildiler. Aileleri parçalandı. Gittikleri yeni yerleşim alanlarında kimliklerinden ötürü saldırıya maruz kaldılar.

May 2001, Düzcealan(Çorsin) village in Bitlis provinceSon iki yıldır yaşanan barış ortamında köyüne geri dönmek isteyen mağdurların önüne çeşitli engeller çıkarıldı. Kaymakamlıklara ve Valiliklere yapılan onbinlerce başvuru yanıtsız bırakıldı. Hükümetin Köy-Kent ve Merkez köy uygulamaları bir başka zorlama olarak ortaya çıkarıldı. Köy-kent uygulamasıyla, kullanılamayan tarı m arazilerinin kullanımı da olanaklı değildir. Bu anlamda köy-kentler sosyo-ekonomik açıdan da doğru değildir.

Halıhazırda Valilikler tarafından geri dönüş izni verilen yerleşim yerlerine dönüş güvenlik güçlerinin engellemesiyle karşılaşmaktadır. Can güvenlikleri tehdit altındadır. Bölgede döşenmiş olan mayınların yerlerinin belirlenmesi ve temizlenmesi ile ilgili hiç bir çaba gösterilmemektedir. Ayrıca, köylerine geri dönmek isteyen mağdurların köylerine dönmeleri için Valilik ve Kaymakamlıklar tarafından hazırlanan format dilekçelerdeki köylerini terör nedeniyle terkettiklerine ilişkin maddeyi işaretlemeleri yönünde baskı yapılmakta, maddi ve manevi tazminat isteklerinde bulunmayacaklarına dair taahhüt istenmektedir. Dolayısıyla bir anayasal hak olan hak arama özgürlüğü ihlal edilmektedir.

Bu nedenlerle

1. Kişilerin yaşam ortamlarını seçmeleri ve zorla yerlerinden edilmeden önceki yaşam ortamlarına dönmeleri, en temel hak ve özgürlükleridir. İnsan hakları bakımından, kişi ya da toplulukların yaşam ortamlarına geri dönmeleri ya da başka bir yerde yerleşmeleri "gönüllülük" esasına dayandırılmalıdır.

2. Merkezi idarenin bir tasarrufu olarak gerçekleştirilen zorunlu göçten kaynaklanan mal ve mülk zararlarının tazmin edilmesi, yaşam alanlarının insan hakları standardlarına göre oluşturulması, barınma, beslenme, sağlık, eğitim ve çalışma haklarının korunması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

3. Geri dönüş öncesi, boşaltılan tüm köyler ve bunların çevreleri mayınlardan temizlenmelidir.

4. Geriye dönüşte yaşanacak sıkıntıları gidermek ve öncelikle barınma koşullarını sağlamak için hem maddi hem de teknik yardıma gereksinim vardır. Valiliklerin köylerine geri dönenler için yaptığı yardım son derece yetersizdir. Bu yardımların düzenli, gerçek ihtiyaca yanıt verecek biçimde örgütlenmesi gerekmektedir.

5. Arıcılık, tütüncülük ve hayvancılık gibi ekonomik faaliyetlerin canlandrılması için gerekli donanımların sağlanması ve teşvik edilmesi gerekmektedir.

6. Eski yerleşim yerlerine dönmek isteyenlerin önündeki engeller ve baskılar kaldırılmalıdır. Bölgedeki can güvenliği sorununun ortadan kaldırılması gerekmektedir. Köye dönmek isteyenler üzerindeki güvenlik güçlerinin baskısına son verilmelidir. Geçici köy koruculuğu sistemi ortadan kaldırılmalıdır. Güvenlik güçleri ile bölge halkı arasında karşılıklı güvene dayanan ilişkilerin oluşturulması esastır. Geçmişte yaşanan şiddetin yarattığı korkunun ortadan kaldırılması yönünde çaba sarfedilmelidir. Şiddete maruz kalanların yaşadığı travmanın rehabilite edilmesi gerekmektedir.

7. Zorunlu olarak göç eden kişi ya da toplulukların geriye dönüş ya da yeniden yerleşim konusundaki tercihlerinin hayata geçirilmesinde devlet kuruluşları, güven duygusunun oluşturulması ve zorunlu göç mağdurlarının yaşamlarını yeniden kurmaya katılmalarını sağlamak üzere başta zorunlu göç konusunda çalışma yapan kuruluşlar olmak üzere, meslek örgütleri, insan hakları kuruluşları ve diğer sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapmalıdır. Bu çerçevede sivil toplum kuruluşlarının bölgede etkin çalışma yapmasını sağlayacak koşullar oluşturulmalıdır. Böylesi demokratik süreçlerle hazırlanacak kapsamlı bir bölgesel kalkınma planının hazırlanması zırunludur.

8. Köyüne dönmek isteyen herkesin geri dönüş koşullarının varolmasına rağmen bu olanağın sağlanması yönünde Valilikler ile Jandarma arasındaki çelişkinin giderilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Yaşamı yeniden sürekli kılacak ve yukarıdaki önerileri dikkate alacak bir uygulama hem bir sosyal yarayı tedavi edecek hem de ülke demokrasisine ve ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır. Gerçek barışın kurulması, temel hak ve özgürlüklere üstünlük tanıyan sağlıklı adımların atılmasıyla olanaklıdır.

Bizler bölge halkı ile dayanışma içerisinde olarak bu sorunu gerçek anlamda çözülünceye kadar sürekli gündemde tutacağız.

Bölgedeki güvenlik güçleri, yalnızca kendi yaşam alanlarına geri dönmek isteyenlere değil aynı zamanda soruna çözüm yolları arayan kuruluşlara da kuşkuyla yaklaşmaktadır. HADEP'in düzenlediği bu etkinliğe katılan heyet üyeleri ve ziyaret edilen köylere geri dönmüş olan köylüler güvenlik güçlerinin olağanüstü denetim uygulamasına maruz kalmışlardır. Sivil polisler tarafından sürekli izlenen Heyet, yol üzerinde Jandarma tarafından üç kez durdurulmuş, kimlik kontrolünden geçirilmiş, araçları ve üstleri aranmış, gezi notlarına el konulmuş, kaba muameleye maruz kalmıştır. Heyete, Van merkezine dönünceye kadar hiçbir yerde durmama emri verilmiştir. Ziyaret edilen ya da ziyaret edilmesi planlanan köyler ziyaret öncesi ve sonrasında güvenlik güçlerinin baskısına maruz kalmıştır. HADEP, TMMOB ve Göç-Der temsilcilerinin Van Valilisi ile görüşme talepleri de olumsuz karşılanmıştır.

İnceleme gezisine aşağıdaki kuruluş yöneticileri katılmıştır.

İnsan Hakları Derneği (İHD)
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)
Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)
Toplumsal Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV)
Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği (GÖÇ-DER)
Halkın Demokrasi Partisi (HADEP)
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP)

Bir cevap yazın