Nazilli E Tipi Cezaevi ile İlgili Basın Toplantısı Metni

Değerli Basın Emekçileri,

Nazilli E Tipi Cezaevinde, 33 tutuklu ve hükümlü, 24 Nisan (1989) günü açlık grevine başladı. Açlık grevine gidenler aynı zamanda, koğuş­ları kapadı. Cezaevi yönetimi, kimi koğuşların duvarını yıkarak içeri girdi. İçerdekileri sürüyerek dışarı çıkardı, yangın hortumlarını kullanarak ıslattı, külotları hariç soydu, dövdü ve hücreye attı.

Açlık grevine giden tutuklu ve hükümlülerin istekleri, haklı istekler olmakla birlikte, kabul edilmemişti. Ocak ayında başlatılan açlık grevi üzerine, cezaevi yönetimi, isteklerini kabul etmiş, grev bırakılmış, ama söz verilen istekler, gerçekleştirilmemişti. Bununla da yetinilmemiş, en doğal haklar, her gün biraz daha kısılmış, cezaevi yöne­timi, içerdekileri, adeta direnişe zorlamıştı.

Olayın ayrıntısına girmeden önce, Nazili E Tipi Cezaevi ile aynı nitelikteki, Gaziantep ve Eskişehir özel Tip Cezaevlerindeki uygulamaların bir karşılaştırmasını yapmak gereğini duyuyorum:

Gaziantep Özel Tip Cezaevinde:
  • Her ay bir kez açık görüş yapılmaktadır.
  • Bayramlarda, her gün, görüşçüler, sınırlama olmaksızın görüşebilmektedirler.
  • Açık ve kapalı görüşlerde her tür yiyecek alınmaktadır.
  • Koğuşlarda teyp ve radyo vardır.
  • Elektrik ocağı ve elektrikli fırın serbesttir.
  • Yasaklanmamış her yayın alınmaktadır.
  • Koğuşlar arası görüşmeler serbesttir.

Eskişehir Özel Tip Cezaevinde:

  • Açık ve kapalı görüşlerde her tür (çiğ ya da pişmiş) yiyecek alınıyor.
  • Her gün, her koğuştan dört kişi, ailesiyle telefon görülmesi yapabiliyor.
  • Aileler, dışarıdan telefonla arayabiliyor.
  • Koğuşlarda yemek pişirmek için elektrik ocağı var.
  • Yasaklanmamış yayınlar alınıyor.

Nazilli E Tipi Cezaevinde (ise)

  • Havalandırma dışında, hemen hiç bir hakları yok.
  • Dışarıdan açık görüşte bile yiyecek alınmıyor.
  • Kantinden alışveriş, bazı koşullarda, cezaevi müdürlüğüne dilek­çe verilerek yapılabiliyor.
  • Ocak ve benzeri aygıt alınmıyor.
  • Radyo ve teyp alınmıyor.
  • Bir-iki gazete dışında hemen hiç bir yayın alınmıyor,
  • Koğuşlar arası görüşme yasak.
  • Avukat görüşüne, çırılçıplak soyundurup arandıktan sonra, çıkabiliniyor.
  • Adalet Bakanlığı dahil diğer makamlara yazılan dilekçeler gön derilmiyor.
  • 23 Nisan’daki açık görüşte, görüş saati azaltıldı, yiyecek alın­madı, üçüncü dereceden akrabalar görüştürülmedi. Önümüzdeki şeker bayramında, üç gün sürecek açık görüşlerde, bir kez görüşen birinin ertesi günler görüşemeyeceği koşulu getirildi.

Nazilli E Tipi Cezaevindeki uygulamalar, öteki cezaevlerindeki uygulamalara göre farklı olduğu gibi, her geçen gün de bu haklar kısı­lıyor.

24 Nisan’da başlayan açlık grevi ve direniş nedeniyle meydana gelen olayları da satırbaşlarıyla bilginize sunmak isteriz:

  • Direniş üzerine, 6 kişilik koğuşa, altmışa yakın gardiyan gire­rek, içerdekileri, dışarıya sürükleyerek çıkarıyor. Külotları hariç giysilerini soyuyorlar. Yangın hortumuyla su sıkıyor ve dövüyorlar. Hücrelere konuyorlar. Giysileri verilmiyor. Battaniye de.
  • İkinci gün, saç kesme gerekçesiyle, yeniden ıslatılıp dövülüyor­lar. Esas yaralanma burada oluyor,
  • İkinci dayaktan sonra, cezaevi doktoru muayeneye geliyor, birço­ğunun ve özellikle dört kişinin hastaneye kaldırılması gerekti­ğini belirtiyor. Cezaevi müdürü hastaneye sevk etmiyor.
  • Üçüncü gün, giysileri ile birer battaniye veriliyor.
  • Direnişe katılanlara 3 ay mektuplaşma, 3 ay görüş yasağı ile 15 gün hücre cezası veriliyor.
  • Avukatların görüşmesi yasaklanıyor. Avukatlar, ancak, 2 Mayısta görüşebiliyor.
  • 33 kişi, başlattıkları açlık grevini hücrelerde sürdürüyor. Şeker ve tuz almalarına izin verilmiyor. Borular, mazotlu olduğu için, mazotlu su içmek durumunda bırakılıyorlar.
  • Yaralı olanlar arasında Yüksel Gemici, Hüseyin Arlıer, Zafer Koç ve Sezai Ekinci'nin adları geçiyor.
  • Ailelerine ilettikleri bilgilere göre, yaralanan garidiyan yok. "Rapor alındıysa, bunun bir tertip olduğunu belirtiyorlar.

Şunları da eklemek gereğini duyuyoruz:
(1) Nazilli E Tipi Cezaevindeki keyfi uygulamaları ve insan onuruy­la bağdaşmayan baskıları, içerdekilerin, halka, ancak açlık greviyle ve pasif bir direnişle duyurabildiklerine dikkati çekiyor ve olayların, yoğun baskılardan kaynaklandığını, sorum­luları ilkin burada aramak gerektiğini belirtmek istiyoruz.
(2) Cezaevleri, içerdeki insanın kıskaç içine alındığı, bunaltıldığı, direnişe değin zorlandığı yerler değildir. Bunu, bir kez daha anımsatmak gereğini duyuyoruz.
(3) Yargıyla belirlenen cezalardan ayrı olarak, cezaevleri, ayrı bir cezalandırma ve eziyet etme yeri olmaktan çıkarılmalıdır.
(4) İçerdekilerin haklı istekleri kabul edilmeli, bu cezaevinin koşul­ları, benzer nitelikteki cezaevlerinin düzeyine getirilmeli, açlık grevinin sona erdirilmesinin koşulları sağlanmalıdır.

"Değerli basınımızın ilgisini ve bilgisini dileriz.

 

3 Mayıs 1989

Muzaffer İlhan Erdost
İHD Ankara Şube Başkanı
 

Bir cevap yazın