OHAL Valiliği

OHAL Valiliği diye bir idari birim, olağanüstü hal hukuksal olarak kalkmış olmasına karşın var mıdır?
Vardır.
Hukuksuz olarak vardır.
OHAL Valiliği, 2935 sayılı Olağanüstü Hal Yasası'na dayanılarak çıkarılan 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye göre var-DI.

Türkiye'de yürürlükte bulunan yasalara göre, unvanların taşınması ve yetkilerin kullanımı kaynağını anayasadan ve yasalardan alır. Yine, merkezi ve yerel idarenin düzenlenmesi, yetkilendirilmesi anayasal ve yasal kurallara bağlanmıştır.
Olağanüstü yönetim usulleri (sıkıyönetim, seferberlik ve olağanüstü hal) geçici olmak durumundadır.
1987 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal, 30 Kasım 2002 tarihi itibariyle sona ermiştir.
OHAL kararnameleri Olağanüstü Hal'in kalkmasıyla otomatik olarak yürürlükten kalkmıştır.
OHAL'in ilanı ile birlikte yürürlüğe sokulan toplam 19 Kararnamenin üçü hariç hiçbiri TBMM'nin onayına sunulmamıştı.

Anayasa'nın 91. maddesi temel hak ve özgürlüklerin ancak yasayla sınırlanabileceği amir hükmünü taşıyordu. Kararnamelerle temel hak ve özgürlükler sınırlanamazdı. Ama tam 15 yıl boyunca, kararnamelerle özgürlükler sınırlandı. Hak arama yolları kapatıldı. Bunlar yetmiyormuş gibi, AB'ye uyum adı altında çıkarılan yasalar arasına, OHAL kalktıktan sonra otomatik olarak yürürlükten kalkması gereken KHK'lerden 430 sayılı Kararnamenin gözaltı koşullarına ilişkin hükümlerinde değişiklik yapıldı. Oysa ortada hukuksal olarak geçerli bir hukuk metni yoktu ki, değiştirilmesi söz konusu olsun.

Olağanüstü durum(hal) ortadan kalkmışsa, o duruma göre geçici nitelikteki normatif düzenlemeler de ortadan kalkar. Eğer olağanüstü yönetim usulü, hukuksal olarak olağan yönetim usulü olsaydı, olağan durumu uzatmak doğrultusunda her 4 ayda bir, TBMM'ne olağan durumun uzatılması tezkeresi gönderilmezdi.
Fiili durum ise bambaşka.
OHAL Valiliği işbaşında. Şimdi de "göç koordinatörlüğü" görev ve yetkisi ile donatılmış olarak görev yapacak-MIŞ.

Türkiye, Anayasa'sının 2. maddesinde yazılı olan "hukuk devleti" ilkesini özümsemiş bir ülke midir, yoksa yazılı hukukun dışında, fiilen uygulanan yönetim biçimine mi sahiptir?

Türkiye hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olduğu bir ülke mi olacak, yoksa, gizli anayasa ve yasaları olan ve silahlı bürokrasinin iradesinin halk iradesinin üstünde olduğu bir ülke olarak mı yoluna devam edecektir?

Türkiye yeni dönemde, en çok da bu soruya vereceği net yanıtla- sivil iradenin üstünlüğü ilkesinin gereği olarak demokratik bir ülke olma yolunda ilerleme, ya da militarizm- kendi seçimini yapmış olacaktır.

Hüsnü Öndül
Genel Başkan

Bir cevap yazın