Orgeneral Hurşit Tolon’un İnsan Hakları Savunucularını Hedef Alan Sözleri

Orgeneral Hurşit Tolon’un İnsan Hakları Savunucularını Hedef Alan Sözleri ile İlgili İnsan Hakları Örgütlerinin Temsilcilerinden Ortak Açıklama

Bir süredir devam eden İnsan Hakları Savunucularına yönelik tahammülsüz yaklaşımların bir yenisi ile karşı karşıya bulunmaktayız.

Bütün dünyada, özellikle de Türkiye’de insan hakları savunuculuğu zor ve riskli bir iştir. Bilindiği gibi, daha önce de, insan hakları savunucularını hedef gösteren açıklamalar, örtülü ya da açık tehditler ve hatta silahlı saldırılarla çalışmalarımız engellenmek istenmiş, görevimizi güvenli ve özgür biçimde yapamamamız için her türlü yola başvurulmuştu. Fakat insan hakları kuruluşları ve savunucuları her türlü baskı, engelleme ve tehdide karşın evrensel insan hakları ilkelerini savunmaktan vazgeçmediler.

İnsan hakları, özgürlükler ve demokrasi kavramlarının dillerden düşürülmediği günümüzde de, ne yazık ki aynı anlayış devam ediyor. İnsan haklarından ve bunu savunan kuruluşların çalışmalarından rahatsızlık duyan kişi ve kurumlar, her fırsatta insan hakları savunucularını hedef göstermeye, hak ve özgürlükleri birer engel olarak görmeye devam ediyor.

1.Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon’un yazılı ve görsel basına yansıyan söylemleri de yukarıda değinilen yaklaşımların son örneğini oluşturmaktadır.

Gösterilmek istenenin tersine; İnsan hakları savunucularının, kim tarafından ve kime yönelmiş olursa olsun şiddete karşı tutumları ulusal ve uluslararası kamuoyu tarafından çok iyi bilinmektedir.

Asker, polis yada sivil ayrımı gözetmeksizin herkesin yaşama hakkının korunması konusunda doğru bir sınav verdiğimizi raporlarımız, basın açıklamalarımız net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bir tek insanımızın dahi yaşamının risk edilmemesi için çaba gösteriyoruz. Bu bağlamda, askerlerin ölmesine üzülmememiz ya da gerideki ailelerin acılarını paylaşmamamız düşünülemez. Tersi anlama gelebilecek söylemleri de şiddetle reddediyoruz.

Devletin yetkili ve sorumlu makamlarında olanların, bir cenaze töreninin duygusal ortamında insan hakları savunucularını hedef alan ve saygınlıklarına yönelik olarak ağır sözler sarfetmeleri, hukukun egemen olduğu bir ülkede normal görülecek bir tutum değildir.1998 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi, devletlere insan hakları savunucularını koruma yönünde ayrıca özel bir görev de vermiştir.

Yaşama hakkını korumakla sorumlu olanların bu konuda insan hakları savunucularını hedef haline getirecek yaklaşımlardan kaçınmaları gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isteriz. Çatışmaların son bulmasını, her türlü sorunun hukuk ve demokrasi ilkeleri içerisinde çözülmesini her zaman ve her koşulda savunduk. Kimden ve nereden gelirse gelsin, savaşa ve şiddete karşı olduğumuzu hep yineledik. Bölgenin kara mayınlardan arındırılması konusundaki çabalarımız ve duyarlılığımız da açıktır.

İnsan hakları mücadelesinin toplumsal meşruiyetini zedeleyecek yaklaşımların ülkenin insan hakları karnesini de olumsuz etkileyeceği açıktır. Evrensel belge ve sözleşmelerle anayasada ifadesini bulan insan hakları değerleri özgür ve barış içerisinde yaşayabilmemizin teminatı olarak görülmelidir.

Tümüyle pasifize etmeye ve yıpratmaya yönelik olarak, insan hakları savunucularını hedef almak doğrudan insan hakları mücadelesini tehdit altına almakla kalmayacak, bundan sonra insan hakları savunucularına yönelik saldırıları da cesaretlendirecektir.

Biz toplumun bütün kesimlerini haklarını savunmayı ilke edinmiş örgüt temsilcileri olarak kendi haklarımızı savunma konusunda da birlikte hareket edeceğimizi ifade ediyoruz. İnsan hakları savunucuları ile toplum arasında gerilim oluşturmayı hedefleyen anlayışların hiç kimseye fayda sağlamayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz.

 
İHD TİHV MAZLUMDER Uluslararası Af Örgütü

Bir cevap yazın