PKK/HPG Tarafından Alıkonulan Asker ve Polisler Serbest Bırakılmalıdır

1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesi ile Türkiye’de devam eden savaşın sona vermesi ve barışa giden yolun inşa edilmesi amacıyla bir kez daha barış çağrısı yapmak gerekmiştir.

Bugün alıkonulan asker ve polislerin aileleri ile birlikte bu çağrıyı yapıyoruz.

Türkiye’de, 24 Temmuz 2015 tarihinde silahlı çatışmaların maalesef yeniden başlaması ile birlikte PKK/HPG tarafından alıkonulan sivil ve güvenlik personeli konusu yeniden kamuoyu gündemine gelmiştir. Geçmiş dönemde insan hakları örgütlerinin çabaları sonucu alıkonulan kişilerin tamamı sağ salim teslim alınmış ve ailelerine kavuşturulmuştur. Temmuz-Ağustos 2015 döneminde alıkonulan 20 gümrük memuru İHD tarafından 8 Eylül günü Irak Federe Kürdistan Bölgesinde, PKK/HPG’ den teslim alınarak Türkiye’ye getirilmiş ve ailelerine kavuşturulmuştur.

PKK/HPG tarafından yolların kesilip, yol kontrolleri yapıldığı sırada alıkonulan asker ve polisler ise hala serbest bırakılmamıştır.

24 Temmuz 2015 günü Diyarbakır-Bingöl karayolunda polis memuru Vedat Kaya alıkonulmuştur.

28 Temmuz 2015 günü Diyarbakır-Bingöl karayolunda polis memuru Sedat Yabalak alıkonulmuştur.

13 Ağustos 2015 günü Diyarbakır-Lice karayolunda uzman çavuş Hüseyin Sarı ve Er Sedat Sorgun ile Süleyman Sungur alıkonulmuştur.

18 Eylül 2015 günü Dersim-Erzincan karayolunda astsubay Semih Özbey Alıkonulmuştur.

2 Ekim 2015 günü Dersim-Pülümür karayolunda Er Müslüm Altuntaş ve Er Adil Kavak alıkonulmuştur.

12 Aralık 2015 günü Şırnak merkezde uzman çavuşlar Sedat Vardar ve Ferdi Polat alıkonmuşlardır.

Ancak, PKK’nin kamuoyuna yaptığı açıklamalarda 13 kişinin bu şekilde alıkonulduğu belirtilmiştir. Bu durumda öncelikle bu kişilerin kimlik bilgilerinin ve görüntülerinin kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir.

Alıkonulan kişilerin aileleri ve yakınlarının İHD ve Mazlum Der’e başvuruları olmuştur. Bu kişilerin serbest bırakılması ve teslim alınması amacıyla daha önceden genel merkezlerimiz ve şubelerimiz tarafından çok sayıda açıklamalar yapılmıştır.

Mart 2013 yılında başlayan ve yaklaşık iki buçuk yıl süren çatışmasızlık sürecinin PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ve insan hakları örgütlerinin arabuluculuğu ile alıkonulan asker ve polislerin serbest bırakılması ile başladığını belirtmek isteriz.

Alıkonulanların serbest bırakılması ile birlikte kalıcı çatışmasızlığın sağlanması bakımından tahkim edilmiş bir ateşkesin zorunlu olduğunu ve böylece bir daha bu tip olayların yaşanmayacağını belirtmek istiyoruz. Türkiye’nin bir an önce 28 Şubat 2015 tarihli deklarasyon sürecine geri dönerek barış ve çözüm sürecini yeniden başlatması gerektiği kanaatindeyiz. Bunun için de öncelikle İmralı Adası’ndaki yüksek güvenlikli hapishanede tecrit altında tutulan Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve yasal haklarından yararlandırılması gerekmektedir. Bununla birlikte Hükümetin Kürt siyasetçilere yönelik yürüttüğü gözaltı ve tutuklama furyasına son vererek siyaset kurumunun itibarını zedelemekten vazgeçmesi ve Kürt siyasetini ötekileştirmemesi gerekmektedir.

PKK/HPG’nin elinde tuttuğu asker ve polislerin can güvenliğinden sorumlu olduğunu, ailelerin ve demokratik kamuoyunun alıkonulan kişilerin serbest bırakılması isteğini dikkate alması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor ve bu kişileri teslim alabileceğimizi belirtiyoruz.

Hükümetin de kendi vatandaşlarının özgürlüğü ve güvenliğinden sorumlu olduğunu, bu kişilerin serbest bırakılması için elinden geleni yapması gerektiğin, İnsan Hakları örgütlerinin girişimlerini desteklemesi ve bu konuda kolaylaştırıcı bir rol oynaması gerektiğini kamuoyu önünde önemle belirtiriz.

KCK’nin 20 Ağustos ve Kürt siyasetçilerin 31 Ağustos tarihli çağrıları dikkate alınarak savaşın son bulması ve yeni bir barış sürecinin başlayabilmesi için PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelerin başlatılmasının alıkonulanların serbest bırakılmasına da katkı sunacağını bir kez daha vurgulamak isteriz.

Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı kapsamında alıkonulanların serbest bırakılması gerektiğini hak örgütü olarak bir kez daha ifade ediyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın