Saddam’ın Yargılanması

Saddam Hüseyin'nin Irak'ı işgal eden güçlerce yakalanması, insan hakları açısından değerlendirilmesi gereken konuları da gündeme getirmiştir. Bu konular,

1) Saddam'ın statüsünün belirlenmesi,

2) Şu anda maruz kaldığı muamele,

3) Gelecekte maruz kalacağı muamele ya da yargılanması şeklinde sınıflandırılabilir.

1. Saddam Hüseyin savaş esiridir. Bu özelliği nedeniyle Uluslararası İnsancıl Hukukun koruması altındadır. Kendisine Cenevre Sözleşmeleri çerçevesinde muamele yapılacaktır. Irak Devlet Başkanı olarak, ABD ve koalisyon güçleri tarafından ülkesine karşı yapılan saldırıya karşı silahla yanıt vermiştir. Dolayısıyla Saddam Hüseyin ABD ve koalisyon güçlerine karşı savaştığı için yargılanamaz. Ayrıca hemen belirtmeliyiz ki, ABD ve koalisyon güçleri bir saldırı savaşını başlatmakla, barışa karşı suç işlemişlerdir. Saddam Hüseyin, ancak savaş sırasındaki insancıl hukuka aykırı eylemleri söz konusu olduğunda bu tür suçları nedeniyle yargılanabilir. Saddam Hüseyin önceki dönem işlenen insanlığa karşı işlenen suçlar nedeniyle yargılanabilir. İHD'ye göre, örneğin, Halepçe katliamı, işkence ve infazlar nedeniyle sorumlu tutulmalı ve yargılanmalıdır.

2.Saddam Hüseyin yakalandığında medyada teşhir edilmiştir. Onur kırıcı muameleye maruz bırakılmıştır. Şu anda da, tam bir tecrit altında tutulmakta, ailesinin ve avukatlarının kendisini ziyaret etmesine izin verilmemekte; nerede tutulduğu konusunda bilgi verilmemekte, savunması için hukuksal yardım alma olanaklarından yoksun bir şekilde tutulmaktadır. Oysa, Cenevre sözleşmelerine göre, tutulduğu yer konusunda Kızılhaç'a ve ailesine bilgi verilmesi zorunludur. Kızılhaç'ın ve ailesinin kendisini ziyaretine olanak sağlanması gerekir. Saddam'ın nerede tutulduğu bilinmemektedir. Bunun dışında tutulduğu koşullar ve maruz kaldığı muameleler konusunda (işkence ve onur kırıcı muameleye tabi tutulup tutulmadığı konusunda) dünya kamuoyu bilgiye sahip değildir. Şu andaki tecrit durumu da Cenevre sözleşmelerine aykırıdır. Ayrıca belirtmeliyiz ki, yalnızca Saddam Hüseyin belirtilen koşullarda tutulmamakta, işgalci güçler genel olarak gözaltına aldıklarına, esirlere ve tutuklulara, insancıl hukuk ve insan hakları hukukunun ilkelerine aykırı muamele yapmaktadır.

3.İnsancıl hukukta düzenlenen üç tür suç vardır. Bunlar,

a) Barışa karşı suçlar, ("Bir saldırı savaşını ya da antlaşmaları çiğneyen bir savaşı yönetme, hazırlama, başlatma ya da sürdürme" suçları barışa karşı suçlardır.)

b)Savaş suçları (Savaş sırasında işlenen adam öldürme, kötü muamelede bulunma, esirleri öldürme, yağma, sebepsiz kentleri ve köyleri tahrip etme gibi suçlardır. Bu suçlar zamanaşımına uğramaz.

c)İnsanlığa karşı işlenen suçlar (Adam öldürme, yok etme, köleleştirme, sürgün etme suçları, savaştan önce ya da savaş sırasında sivil halka karşı işlenmiş insanlık dışı ya da dinsel ya da politik nedenle yapılan baskılar gibi suçlardır.)

Bu tür suçları işleyenler, bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanırlar ve İnsancıl hukukun savunma hakkı bağlamında tanıdığı bütün olanaklardan yararlanırlar.

Saddam Hüseyin de, işlediği iddia edilen suçlardan ötürü, ancak bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanabilir.

Somut durumda, Saddam Hüseyin Irak'ta yargılanacaksa, mahkemenin bağımsız ve tarafsızlığının sağlanması gerekecektir. Bir ulusal mahkemenin yargılama faaliyetinde bulunabilmesi, öncelikle o ülkenin egemen bir ülke olup olmadığı sorunuyla ilgilidir. Irak işgal altındadır. Ülkeyi yönetenler, halkın iradesi ile yönetme yetkisini bünyelerinde taşımamaktadır. Zaten "geçici yönetim" olarak adlandırılmaktadırlar. Ülkenin anayasasının hazırlanması, adil seçimlerin yapılması gibi sınırlandırılmış görev ve yetkilere sahiptirler. ABD'de Birleşmiş Milletler tarafından "işgal gücü" olarak nitelendirilmektedir. Belirtilen durumda, işgal altındaki bir ülkenin yargısının işgalci/lerin iradesinden bağımsız olduğunu kabul etmek olanaklı görülmemektedir.

İşgalci bir güç olarak, ABD ve koalisyon güçlerinin bir mahkeme oluşturması da kabul edilemez.

İşgalci güçlerden ABD Uluslararası Ceza Mahkemesinin yetkisini tanımamıştır. Irak da, işgale uğramadan önce, Uluslararası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisini tanımamıştı. Belirtilen durumda, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin de bugünkü koşullarda, yargı yetkisi bulunmamaktadır.

Yukarıda açıklamalar ışığında, Saddam Hüseyin'in ancak Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulabilecek ad hoc nitelikteki mahkemelerde adil yargılanma ilkelerine göre yargılanabileceği ortaya çıkmaktadır. Eski Yugoslavya ve Ruanda'da işlenmiş suçların yargılanması için oluşturulan uluslararası mahkemeler, bu nitelikteki mahkemelerdir.

İHD'nin talepleri:

İHD, ilkesel düzeyde, işkence ve ölüm cezasına karşı çıktığı ve herkes için adil yargılanma ve savunma hakkını savunduğu için, konu ile ilgili olarak aşağıdaki taleplerini Türkiye ve dünya kamuoyuna duyurur:

1. Saddam Hüseyin'in şu anda bulundurulduğu koşulların kamuoyuna açıklanmasını, tecrit altındaki gözaltı uygulamasına son verilmesini, avukatlarının hukuksal yardımından yararlandırılmasını ve ailesi ile görüştürülmesini, bağımsız kendi seçtiği hekimlere muayene ettirilmesini, asla işkence ve onur kırıcı muameleye tabi tutulmamasını istiyoruz.

2. Saddam Hüseyin, ülkesi işgal altında olduğu için işgal güçleri tarafından oluşturulmuş Özel Irak Mahkemelerinde değil, Birleşmiş Milletler tarafından kurulmuş ad hoc nitelikteki bağımsız ve tarafsız bir mahkemede, adil yargılanma ilkelerine uygun olarak yargılanmalıdır.

3. Saddam Hüseyin, ölüm cezası verilmesi talebiyle yargılanmamalıdır. Maddi ceza yasalarında ölüm cezası barındıran hiçbir yerde, bu yer uluslararası nitelikte olsa bile, yargılanmamalıdır. Bütün bu taleplere rağmen, maddi ceza yasalarında ölüm cezası bulunan bir yerde yargılandığı takdirde de, ölüm cezasına çarptırılmamalıdır.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın