Sivas Katliamı – 10. Yıl

Sivas Katliamının üzerinden tam 10 yıl geçti. 10 yıl önce 35 aydın insanımız diri diri yakıldı. Bu olaylar nedeniyle bazı insanlar yargılandılar ve bunlardan bir kısmı çeşitli cezalar aldı. Fakat hala olayın öncesinde ve sonrasındaki koşullar, devlet yetkisi kullanan kamu yetkililerinin sorumlulukları, dönemin hükümetlerinin idari ve siyasi sorumlulukları, bu olayın toplumsal barışta yaptığı tahribatlar tam olarak araştırılmış ve tespit edilmiş değil.

Bazı olaylar sonuçları itibariyle, toplumun gelecekteki ilişkilerini derinden etkileyen, yaşanan travmayı gelecek kuşaklara aktaran etkiler yaparlar. Sivas katliamı bu tür olayların tipik bir örneğini oluşturmaktadır. Şayet olay, hukuki, siyasi, yönetsel ve toplumsal boyutları ile irdelenmez ve gerekli önlemler alınmaz ise salt görünürdeki birkaç sorumlunun cezalandırılması, olayın geleceğe yönelik etkilerini ortadan kaldırmaya yetmez.

Olayların meydana geldiği dönemde TBMM'nde bir araştırma komisyonu kurulmuş ise de, komisyon çalışmalarının ve hazırlanan raporun toplumu tatmin ettiği söylenemez. Kaldı ki, komisyon raporunun dayanağını oluşturan anlatımlar ve diğer belgeler de kamuoyundan gizlendi.

Her şeyden önce, Devletin Sivas Katliamı ile ilgili sorumluluğu kabul edilmeli ve bu çerçevede devletin sorumluluğunun gereği olarak da,

  • Başta mağdur aileler olmak üzere tüm toplumdan özür dilenmelidir.
 
  • Katliamda ölenlerin ailelerinin maddi ve manevi zararları karşılanmalıdır.

  • Olaylarda sorumluluğu olan kamu görevlileri hakkında idari ve cezai kovuşturma açılmalıdır.

  • Sivas pilot kent kabul edilmek suretiyle tüm yurtta, din ve mezhep farklılığının toplumsal barışı zedelememesi, farklı kesimler arasındaki güvensizliğin ortadan kaldırılması ve herkesin (dinsizlik dahil) kendi inancını serbestçe yaşayabilmesi konularında, devlet-sivil toplum işbirliği ile projeler geliştirilmelidir. Ayrıca;

  • İdari ve yasal tüm mevzuat gözden geçirilmeli, din ve mezhep ayrımcılığı içeren hükümler mevzuattan çıkarılmalıdır.

  • Devletin, din ihtiyaçlarını düzenleme anlayışı tartışmaya açılarak, tüm mezhep ve dinlere karşı eşit uzaklıkta olmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.

  • Devlet içerisindeki dini ve mezhepsel yapılanmalar ve kadrolaşmalar tasfiye edilmeli, kamu görevlilerinin kendi din ve mezhep inançlarını dışarıya vuracak işaret ve davranışları kesin bir şekilde yaptırıma bağlanmalıdır.

Çağdaş, demokratik ve laik bir devlette esasen var olması gerekli olan bu hususların gerçekleştirilmesi zor değildir. Önemli olan sorumluluğun ve eksikliklerin siyasi iktidarlar ve devlet erkini kullananlar tarafından kabul edilmesidir. Ancak, konu önemlidir ve toplumsal barışı ve insan haklarını doğrudan ilgilendirmektedir. Sivas Katliamının 10 yılında; TBMM'ne, Hükümete ve diğer devlet kurumlarına sorumluluklarını tekrar hatırlatıyor, 10 yıl önce kaybettiğimiz 35 aydınımızı sevgiyle anıyoruz.

Yusuf ALATAŞ
Genel Başkan Yardımcısı

Bir cevap yazın