TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’NDE MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ RAPORU

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’NDE MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ RAPORU

28 HAZİRAN 2010

İHD İSTANBUL ŞUBESİ

ORDU İÇERİSİNDE ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ

 

 

1991/ 2001 YILLARI ARASINDA ORDU İÇERİSİNDE YAŞANAN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ

Resmi açıklamalara gore, 1991 ve 2001 yılları arasında TSK içinde 815 şüpheli asker ölümleri yaşanmıştır.

————————————–

 Resmi rakamlarda açıklanan intiharın yanına “kaza” ile ölen askerlerin sayısı eklenildiğinde ortaya çıkan bu bilançonun daha da ağır olduğu tahmin edilmektedir. 

1991/2001 YILLARI ARASINDA ORDU İÇERİSİNDE ŞÜPHELİ İNTİHAR GİRİŞİMLERİ

1991 ve 2001 yılları arasında Türt Silahlı Kuvvetleri içinde 433 şüpheli intihar girişimi yaralamalarla sonuçlanmıştır.

“1991 yılından sonraki 10 yılın resmi verisi, sonraki 10 yılın basına yansıyan verilerden tahmini bilançosu ile birleştirildiğinde bile askeri sınıflandırmaya göre bir taburun 800-900 askerden, bir bölüğün ise 100 askerden oluştuğu düşünüldüğünde TSK bünyesinde 20 yılda 2 tabur ya da 15-18 bölük askerin “intihar ve şüpheli ölüm sonucu yaşamını yitirdiği ortaya çıkıyor.”

JANDARMA İÇERİSİNDE YAŞANAN ŞÜPHELİ ÖLÜMLER

 

 

2000-2009 YILLARI ARASINDA JANDARMA İÇERİSİNDE YAŞANAN ŞÜPHELİ ÖLÜMLER

 

TSK’da artık hemen her gün şüpheli bir ölüm haberi gelmektedir.

Fakat dikkat çekici taraf ise şüpheli ölümlerin hemen hepsi Kürt olmasıdır.

 

Şüpheli ölümlere ilişkin TSK’dan ve Hükümetten bu güne kadar ciddi bir açıklama yapılmamaıştır. 

YILLARA GÖRE JANDARMA ÖLÜMLERİ

 

2000 Yılında yaşanan jandarma ölümleri

66 Kişi

2001 Yılında yaşanan jandarma ölümleri

42 Kişi

2002 Yılında yaşanan jandarma ölümleri

50 Kişi

2003 Yılında yaşanan jandarma ölümleri

31 Kişi

2004 Yılında yaşanan jandarma ölümleri

37 Kişi

2005 Yılında yaşanan jandarma ölümleri

34 Kişi

2006 Yılında yaşanan jandarma ölümleri

33 Kişi

2007 Yılında yaşanan jandarma ölümleri

28 Kişi

2008 Yılında yaşanan jandarma ölümleri

40 Kişi

2009 Yılında yaşanan jandarma ölümleri

30 Kİşi

 

TOPLAM 401 Kişi

“2000-2009 yılları arasında Jandarma Genel Komutanlığı’nda görevli er ve erbaşların intiharına ilişkin de bilgi verdi. Buna göre on yılda 401 er veya erbaş intihar ederken en çok 66 intihar ile 2000 yılında yaşandı.”

“Şüpheli ölümler Türk Silahlı Kuvvetleri listelerinde “askeri zayiat” olarak yer alırken, ailelere, “Kaza kurşunu”, “intihar etme”, “elektrik ve yıldırım çarpması”, “yüksekten düşme”, “birlik içinde trafik kazası”, “eğitim sırasında mühimmat patlaması”, “yılan sokma”, “kalp krizi” şeklinde olması, asker ailelerinde büyük tepkiye neden oldu çünkü aileler bu gerekçelere inanmamaktadırlar.”

DERNEĞİMİZE YAPILAN BAŞVURULAR VE BİZE UALAŞAN BİLGİLERDEN OLUŞAN “ORDU İÇERİSİNDE YAŞANAN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ

1998 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

6 kişi

1999 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

9 kişi

2000 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

3 Kişi

2001 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

2002 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

2003 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

2004yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

8 Kişi

2005 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

2 Kişi

2006 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

5 Kişi

2007 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

23 ölü 30 yaralı

2008 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

28 Kişi

2009 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

38 Kişi

2010 yılında yaşanan şüpheli asker ölümleri

23 kişi

(Asker ölümleri ve asker intiharlarında Türkiye dünyada birinci sırada yer almaktadır.)

 1998 YILINDA MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ

Ali Özcan – Sivas-Suşehri-Kuzçukur köyü doğumlu

Manisa Krkağaç Jandma Er Eğitim Alayı’nda askerlik yapan Ali Özcan’ın 27 Şubat 1998 tarihinde G-3 marka asker silahı ile öldüğü ve ölüm nedeninin intihar olduğu açıklanmıştır. “Ali Özcan’ın ailesi intihar söylemini inandırıcı bulumadığını belirterek Dosyada gereken hiçbir inceleme yapılmamış ve takipsizlik kararı verilmiştir. Ali Özcan’a ilişkin dava dosyası (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) AHİM’e gönderilmiştir.”

Aydın Arslan-Giresun/1974 doğumlu

Derneğimize 1 Mayıs 1998 tarihinde başvuruda bulunan Salih Arslan; Torunu Aydın Arslan’ın 27 Haziran 1994’te askerlik yapmakta olduğu Cezevinde nöbet sırasında ölü bulunduğunun kendilerine bildirildiğini beyan ederek. “Bu ölüm bize inandırıcı gelmedi. Aydın intihar edecek biri değildi. Ölüm şeklini ve intihar gerekçesini şüpheli buluyoruz. Şüphelerin kalkması için mezarın açılarak cenazeye tekrar otopsi yapılmasını talep ettik. Ancak bu başvurumuz reddedildi. Torunumun ölümünü şüpheli buluyoruz ve dava açılmasını istiyoruz” diyerek derneğimizden hukuki yardım talebinde bulunmuştur.

Selim Aktaş-Kargı/1978 doğumlu

Derneğimize 2 Temmuz 1998 tarihinde başvuruda bulunan Elmas Aktaş; oğlu Selim Aktaş’ın Bilecik 9. Er Eğitim Tugayı’nda Er olarak bulunduğu sırada intihar ettiğinin kendisine bildirildiğini beyan ederek “ oğlum Selim Aktaş, Bilecik 9. Er Eğitim Taburu’nda 12 günlük asker iken oğlumun intihar ettiğine dair bize haber verildi. Oğlumun ölümü kuşkuludur. İntihar ettiğine inanmıyorum. Oğlumun kesin ölüm nedenini öğrenmek için yaptığımız otopsi başvurusu reddedildi. Oğlumun ölüm nedininin tespit edilmesi için derneğinizden hukuki yardım talep ediyorum” diyerek oğlunun ölümü hakkındaki kuşkuları ifade etmiştir.

Selim Aktaş-Çorum/1978 doğumlu

29 Nisan 1998 tarihinde derneğimize başvuruda bulunan Elmas Aktaş, tarihinde Çorum ili Kargı ilçesi Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede

1)  “oğlum Selim Aktaş asker ikenevimeze gelen iki jandarma, oğlumun hasta olduğunu belirterek bize bir kâğıda yazılı telefon numarası vererek bu numarayı aramamızı söylediler. Numarayı benim bayılmam sebebiyle komşum aramış, telefona çıkan şahıs, çocuğumun öldüğünü ve cenazeyi nereye istedimiğimizi sormuş, bizde, babasının yanına gömmek istediğimiz için, cenazeyi yakınlarım alarak, Çorum’un Kargı İlçesi Demirören Köyü Mezarlığı’na gömmüşler.

2) Cenazeyi gömdükten bir müddet sonra ise, bize APS’yle atılmış bir mektup geldi. Mektupta “ölü muayene tutanağı ve otopsi tutanağı” yazılı kâğıt çıktı. Raporun 3. Satırında oğlum Er Selim Aktaş’ın “intihar ettiği” yazılı idi. Hâlbuki bize oğlumun intihar ettiği söylenmedi.

3) Bu sebeple oğlumun ölümünden şüpheliyim, oğlumun neden öldüğünü ve ölüm sebebini öğrenmek istiyorum. Oğlumun mezarının açılarak otopsi yalmasını talep ediyorum” diyerek başvuruda bulunmuştur.

Elmas Aktaş’ın yaptığı tekrar otopsi yapılması talebi üzerine İçişleri Bakanlığı-Jandarma Genel Komutanlığı imzalı bir cevabi yazıyla Selim Aktaş’a otopsinin yapıldığı ve tekrar bir otopsiye gerek olmadığı bildirilmiştir.

22 Temmuz 2008 -Şırnak′ta Maden Tabur Komutanlığı′nda görevli İzmir nüfusuna kayıtlı Ömer Dirik adlı askerin elektrik çarpması sonucu yaşamını yitirdiği öne sürüldü. Fakat ailesi otopsi raporlarda ölüm nedeni çelişkilerle doludur. Denmiştir.

Kemal Volkan – 01 Mart 1977/Erzincan – Kemah doğumlu

27 Ağustos 1998 tarihinde derneğimize yazılı olarak başvuruda bulunan Hüseyin Volkan, yakını Kemal Volkan’ın askerliğinin yaptığı sırada yaşamını yitirdiğini belirterek “ 9 aydır Manisa Askerlik Şubesi’nde vatani görevini yapmakta olan Kemal’in kendi silahıyla ihtihar ettiği bize bildirildi. Kemal’in cenazesine otopsi yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz ama bize bir otopsi tutanağı da vermediler. Kemal’in intihar etttiğine inanmadığımız için askeri yetkililerden otopsi talebinde bulunduk ancak reddedildi. Kemal’in intihar etmesi için bir neden yoktu.  Biz Kemal’in ittihar ettiğine inanmıyoruz, derneğinizden bu konuyu araştırıp adımıza hukuki girişimlerde bulunmasını talep ediyoruz” demiştir.

Zeki Altunbaş-Yozgat/1956 doğumlu

Derneğimize 26 Kasım 1998 tarihinde başvuruda bulunan Cafer Altuntaş; “yakınım Zeki Altunbaş, 1980 yıllarında Yalova’da Askeri Darbeden sonra aldığı bir ceza nedeniyle her gün karakola imza vermek zorunda idi. Bu sürgün cezası sürdüğü sırada askere çağrıldı. Askerliğini yapmak üzere Çanakkale Er Eğitim alayı’na gitti. Zeki, asker iken Yalova’da süren bir operasyonda yakalanan bazı kişiler Zeki’nin adını vermişler. Bunun üzerine Çanakkale’de gözaltına alınıp Yalova’ya getiriliyor. Yalova Emniyet Müdürlüğü’nde uzun süre işkence ile sorgulandıktan sonra eski davalardan Selimiye Askeri Kışlası’na götürülmesine karar veriliyor. Ancak o günden sonra kendisinden bir daha haber alamadık. Zeki’nin akibetini sormak üzere gittiğimiz askeri yetkililer bize “Zeki Altunbaş, Selimiye’ye getirilmek üzere bindirildiği Kartal –Yalova Vapuru’ndan atlayarak kaçmıştır” denildi.

Bu cevabın verilmesinin ardından Yozgat –Sorgun’da ve Ankarar’da bulunan akrabalarımızın evleri jandarmalarca basılarak arandı.  Bugüne kadar yaptığımız hiçbir başvurudan sonuç çıkmadı. Bizim haberimiz olmadan Sorgun’dakiu nufüs kütüğünden kaydını silmişler.”diyerek derneğimizin hukuki yardım talebinde bulunmuştur.

Zeki altunbaş, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden önce Sosyalist Gençlik Derneği yöneticilği yaptığı ve Bu nedenle yargılandığı öğrenildi.

1999 YILINDA MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ 

Sinan Yaklav – 1978/İstanbul doğumlu

29 Ocak 1999 tarihinde derneğimize yazılı olarak başvuruda bulunan Semra Yaklav, oğlu Sinan Yaklav’ın Erzurum-Hınıs’ta askerlik yaptığı sırada oğlunun ölüm haberini aldığını belirterek “ Oğlum Sinan Yaklav, Manisa Kırkağaç’ta Komando Eğitimi gördükten sonra Erzurum Hınıs’a gönderildi.  1 Eylül 1998 tarihinde evimize telefon açan askeri yetkililer, “oğlunuz, operasyon sırasında seken bir kurşunun isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Başınız sağolsun, ailesi olarak buraya gelin” diye bize haber verdiler. Oğlumun cenazesi üç gün sonra İstanbul’a geldi. Oğulumun otopsisine bizim aileden giren olmadı. Bize otopsiden sonra sadece yüzünü gösterdiler.  Oğulumun cezanesini toprağa verilmesinden sonra konuyla ilgili olarak soruşturma başlatıldığına dair bir karar verdiler bize. Ancak; daha sonra bir tebliğ almadık. Olaydan bir hafta sonra yanına gittiğim Hınıs Cumhuriyet Savcısı “şimdi vaktim yok. Beni sıkma” diyerek benimle görüşmedi. Ayrıca görüşmeye çalıştığım jandarma yetkilileri de “sen kimsin?” diyerek beni tersledi. Oğlumun ölümünü şüpheli buluyorum. Olayın bir kaza olduğuna inanmıyorum”diyen anne Semra Yaklav, konuyla ilgili olarak derneğimizde bir basın açıklaması yapma ve konunun hukuki boyutunun derneğimizce takip edilmesi talebinde bulunmuştur.

“Sinan Yaklav’ın ölümü hakkında askeri yetkililerce hazırlanan dosyada “ Sinan Yaklav’ın bir operasyon dönüşü silahının mandalının düşmesi sonucu kendi silahında çıkan bir merminin başına isabet etmesi sonucu ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiğini, bu kadar dikkatsiz davranmasına neden olan olayın katıldığı bir operasyon dönüşü kırsal alanda “şarjörünü kaybetmesi ve yapılan arama sonucunda bulamaması nedeniyle içinde bulunduğu tedirginlik” ibarelerine yer verilmiştir.”

Maşallah Yılmaz-Muş/1979 doğumlu

Şırnak’ta askerlik yaptığı sırada intihar ettiği açıklanarak cenazesi yakınlarına teslim edilen Maşallah Yılmaz’ın ağabeyi Abdullah Yılmaz, 4 Şubat 2000 tarihinde derneğimize başvuruda bulunarak “ Maşallah, barış süreci ile birlikte üç kere polis tarafından Bursa’da gözaltına alındı. Her seferinde askere gitmesi için tehdit ediliyordu. Bunun üzerine askerlik görevini yapmak üzere İsparta’ya gitti. Ancak burada da keyfi bir biçimde gözatına alınarak işkenceye maruz kaldı. Acemi Askerliği bitince usta er olarak Şırnak’a gönderildi. Kendisiyle yaptığımız telefon görüşmelerinde kendisine kötü davranıldığını, yüzüne karşı inançlarına ve yakınlarına küfür edildiğini, can güveniliğinden endişe ettiğini söylüyordu.

1 Ekim 1999 tarihinde intihar etti diyerek bize Maşallah’’n cenazesini teslim ettiler. Ardında tüm aile bireylerine ayrı ayrı yazılmış mektuplar verildi. Bizlere bu mektupları Maşallah’ın yazdığı söylendi. Biz bu mektupların düzmece olduğu düşüncesindeyiz çünkü Maşallah hiçbir mektubunu mehmetçik diye bitirmezdi. Mektuplarını hep son imparator diye bitirirdi. Bu şüphelerimiz üzerine yaptığımız araştırmada kardeşimin JİTEM mensubu Uzman Çavuş Murat Avcı tarafından kasten öldürüldüğünü öğrendik. Ve davacı olduk. Bu kişi “müessir fiil’den 5 ay hapis cezası aldı. Ancak bu ceza Yargıtay’da bozulunca aynı mahkeme bu sefer beraat verdi. Kardeşimin ölümünden sorumlu olanlar serbestçe dolaşıyor” diyerek derneğimizden hukuki yardım talebinde bulunmuştur.

“Yılmaz ailesi, Maşallah Yılmaz’ın askerde ölümünden sonra konuyla ilgili olarak tüm yetkili mercilere suç duyurusunda bulunmuşlardır. Bu suç duyuruları sonucu Uzman Çavuş Murat Avcı “ ölüme sebebiyet vermek”ten tutuklanıp Diyarbakır Kapalı Cezaevi’ne konulmuş. Ancak bir süre sonra tahliye edilmiştir.”

Lokman Bilmez-Batman-Kozluk-Taşlıdere /1978 doğumlu

8 Nisan 1999 tarihinde Afyon Bayat İlçe Jandarma Komutanlığı’nda görevli erlerden Lokman Bilmez’in intihar ettiği açıklandı. Jardarma Komutanlığı yetkilileri intihar olayına ilişkin olarak Lokman Bilmez’in ailesine yaptıkları açıklamada “Lokman, Tüfeklik Odası’na kimsenin olmadığı bir sırada girip, yere koyduğu ve ayağıyla tetiğini bastığı bir G-3 marka otomatik tüfekle kendini vurarak intihar etti” dediler. “Lokman Bilmez’in ailesi, intihar iddiasının inandırıcı olmadığını beyan ederek sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.”

Süleyman Aksoy-Malatya-Akçadağ /1975 doğumlu

28 Nisan 1999 tarihinde Hollanda’dan sınırdışı edildikten sonra askere alınan Süleyman Aksoy’un 12 Temmuz 1999 tarihinde görev yaptığı GATA’da bulunan bir köprüden aşağı atlayarak intihar ettiği açıklandı. Konuyla ilgili olarak 17 Şubat 2000 tarihinde derneğimize başvuruda bulunan Süleyman Aksoy’un babası ali Aksoy, “Oğlum 1993 yılında Almanya’ya gitti. Almanya’da mültecilik talebinin red edilmesi üzerineingiltere7ye kaçak olarak gitmeye çalışırken Hollanda’da polis tarafından gözaltına alındı. Hollanda’da bir cezaevinde 6 ay tutuklu kaldıktan sonra 28 Nisan 1999 tarihinde sınırdışı edildi. Atatürk Havalimanı’nda görevli polislerce gözaltına alındıktan sonra 2 gün boyunca gözatında tutuldu. 2 Mayıs’ta askerlik şubesine teslim edildi. Oğlum Acemi Askerlik görevini Etimesgut’ta yaptı. Dağıtım izni için eve geldi ve evde 10 gün kaldı. Usta Er olarak Ankara’daki GATA Hastanesi’ne verildi. Orada Piyade Er olarak göreve başladı. 3 Hafta dolmadan 12 Temmuz 1999 tarihinde GATA Köprüsü’nden aşağı atlayarak intihar ettiği haberini aldık. Oğulumun cenazesini teslim aldıktan sonra 13 Temmuz 1999 tarihinde gömdük. Oğlumun ölüm haberini almadan 3-4 gün önce oğlum eve arayarak annesiyle telefonda görüşmüş ve “ anne, beni hem göreve gönderiyorlar, hemde takip ettiriyorlar, nasıl iş anlayamadım” demiş. Biz ailece Süleyman’ın intihar ettiğine inanmıyoruz. Askeri yetkililer bize “oğlunuzu nişanlısı terkettiği için bunalıma girdi ve intihar etti” dediler. Fakat bu mümkün değil çünkü oğlumun her hangi bir nişanlısı yok. Süleyman’ın öldürüldüğünü düşünüyoruz. Hollanda Devletinden de davacıyım. Suçlu buluyorum. Eğer oğlumu geri göndermeselerdi böyle bir sonuç olmazdı.” Diyer derneğimizden hukuki yardım talebinde bulunmuştur.

Aydın Arslan-Giresun/1974 doğumlu

Derneğimize 1 Mayıs 1998 tarihinde başvuruda bulunan Salih Arslan; Torunu Aydın Arslan’ın 27 Haziran 1994’te askerlik yapmakta olduğu Cezevinde nöbet sırasında ölü bulunduğunun kendilerine bildirildiğini beyan ederek. “Bu ölüm bize inandırıcı gelmedi. Aydın intihar edecek biri değildi. Ölüm şeklini ve intihar gerekçesini şüpheli buluyoruz. Şüphelerin kalkması için mezarın açılarak cenazeye tekrar otopsi yapılmasını talep ettik. Ancak bu başvurumuz reddedildi. Torunumun ölümünü şüpheli buluyoruz ve dava açılmasını istiyoruz” diyerek derneğimizden hukuki yardım talebinde bulunmuştur.

Selim Aktaş-Kargı/1978 doğumlu

Derneğimize 2 Temmuz 1998 tarihinde başvuruda bulunan Elmas Aktaş; oğlu Selim Aktaş’ın Bilecik 9. Er Eğitim Tugayı’nda Er olarak bulunduğu sırada intihar ettiğinin kendisine bildirildiğini beyan ederek “ oğlum Selim Aktaş, Bilecik 9. Er Eğitim Taburu’nda 12 günlük asker iken oğlumun intihar ettiğine dair bize haber verildi. Oğlumun ölümü kuşkuludur. İntihar ettiğine inanmıyorum. Oğlumun kesin ölüm nedenini öğrenmek için yaptığımız otopsi başvurusu reddedildi. Oğlumun ölüm nedininin tespit edilmesi için derneğinizden hukuki yardım talep ediyorum” diyerek oğlunun ölümü hakkındaki kuşkuları ifade etmiştir.

29 Nisan 1998 tarihinde Derneğimize yazılı başvuruda bulunan Elmas Aktaş, Çorum ili Kargı ilçesi Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede “oğlum Selim Aktaş asker iken evimize gelen iki jandarma, oğlumun hasta olduğunu belirterek bize bir kağıda yazılı telefon numarası vererek bu numarayı aramamızı söylediler. Numarayı benim bayılmam sebebiyle komşum aramış, telefona çıkan şahıs, çocuğumun öldüğünü ve cenazeyi nereye istedimiğimizi sormuş, bizde, babasının yanına gömmek istediğimiz için, cenazeyi yakınlarım alarak, Çorum’un Kargı İlçesi Demirören Köyü Mezarlığı’na gömmüşler. Cenazeyi gömdükten bir müddet sonra ise, bize APS’yle atılmış bir mektup geldi. Mektupta “ölü muayene tutanağı ve otopsi tutanağı” yazılı kâğıt çıktı. Raporun 3. Satırında oğlum Er Selim Aktaş’ın “intihar ettiği” yazılı idi. Hâlbuki bize oğlumun intihar ettiği söylenmedi. Bu sebeple oğlumun ölümünden şüpheliyim, oğlumun neden öldüğünü ve ölüm sebebini öğrenmek istiyorum. Oğlumun mezarının açılarak otopsi yalmasını talep ediyorum” diyerek başvuruda bulunmuştur.

Elmas Aktaş’ın yaptığı tekrar otopsi yapılması talebi üzerine İçişleri Bakanlığı-Jandarma Genel Komutanlığı imzalı bir cevabi yazıyla Selim Aktaş’a otopsinin yapıldığı ve tekrar bir otopsiye gerek olmadığı bildirilmiştir.

1 Mart 1977 Erzincan doğumlu 27 Ağustos 1999- tarihinde derneğimize yazılı olarak başvuruda bulunan Manisa Askerlik Şubesi’nde askerlik görevini yaparken askeri yetkililerce “intihar” ettiği söylenerek cenazesi ailesine teslim edilen Kemal Volkan, ailesi tarafından İstanbul’da bulunan Güzelyalı Mezarlığına gömülmüştür.  

İsmail Güneş – Malatya-Akçadağ/1972 doğumlu

Mehmet Ali Güneş, kardeşi İsmail Güneş’in Kıbrıs’ta askerlik yaptığı sırada intihar ettiğinin kendilerine bildirildiğini beyan ederek,  “  Kardeşim İsmail Güneş, Sivas’ta bir buçuk ay acemi askerlik yaptıktan sonra Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri’ne usta er olarak gitmiştir. Ancak Kıbrıs’a gittikten 1 ay sonra yani 23 Mart 1999 tarihinde kardeşimin “silahla intihar ettiği” haberini aldık. Kardeşim acemi Birliği’nden dağıtım izni için eve geldiğinde oldukça sevinçli idi. Her hangi bir moral bozukluğu yoktu. Usta Birliği olan Kıbrıs’a da mutlu bir şekilde gitti. Bize ölüm haberi ulaşmadan iki gün önce İsmail’le yaptığım bir telefon görüşmesinde “çok mutlu olduğunu, her hangi bir sağlık probleminin olmadığını” söyledi. Bu olaydan bir ay önce yaptığım telefon görüşmesi sırasında, kendisi konuşma zorluğu çekince bir iki kelime “Kürtçe” konuştu. Tam o sırada ahizeden kardeşime birilerinin bağırdığını duydum. Bunun üzerine kardeşim konuşmasına Türkçe olarak devam etti. Biz âlice, kardeşim İsmail Güneş’in intihar ettiğine inanmıyoruz. İntihar edecek bir yapısı ve nedeni yoktu. Kardeşimin ölümü son derece şüphelidir” diyerek derneğimizden hukuki yardım talebinde bulunmuştur.

Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri, 230. Motorlu Piyade Alayı – 2. Tabur, 5. Bölük’te askerlik görevini yaptığı sırada “intihar” ettiği açıklanan İsmail Güneş’in davasını derneğimizden hukuki destek talebinde bulunmuştur.

Zeki Altunbaş-Yozgat/1956 doğumlu

Derneğimize 26 Kasım 1998 tarihinde başvuruda bulunan Cafer Altuntaş; “yakınım Zeki Altunbaş, 1980 yıllarında Yalova’da Askeri Darbeden sonra aldığı bir ceza nedeniyle her gün karakola imza vermek zorunda idi. Bu sürgün cezası sürdüğü sırada askere çağrıldı. Askerliğini yapmak üzere Çanakkale Er Eğitim alayı’na gitti. Zeki, asker iken Yalova’da süren bir operasyonda yakalanan bazı kişiler Zeki’nin adını vermişler. Bunun üzerine Çanakkale’de gözaltına alınıp Yalova’ya getiriliyor. Yalova Emniyet Müdürlüğü’nde uzun süre işkence ile sorgulandıktan sonra eski davalardan Selimiye Askeri Kışlası’na götürülmesine karar veriliyor. Ancak o günden sonra kendisinden bir daha haber alamadık. Zeki’nin akibetini sormak üzere gittiğimiz askeri yetkililer bize “Zeki Altunbaş, Selimiye’ye getirilmek üzere bindirildiği Kartal –Yalova Vapuru’ndan atlayarak kaçmıştır” denildi.

Bu cevabın verilmesinin ardından Yozgat –Sorgun’da ve Ankarar’da bulunan akrabalarımızın evleri jandarmalarca basılarak arandı.  Bugüne kadar yaptığımız hiçbir başvurudan sonuç çıkmadı. Bizim haberimiz olmadan Sorgun’dakiu nufüs kütüğünden kaydını silmişler.”diyerek derneğimizin hukuki yardım talebinde bulunmuştur. “Zeki altunbaş, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden önce Sosyalist Gençlik Derneği yöneticilği yaptığı ve Bu nedenle yargılandığı öğrenildi.”

2000 YILINDA MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ

Ali Haydar Kalan – Karakoçan/1979 doğumlu

31 Ocak 2000 tarihinde derneğimize başvuruda bulunan İsmet Kalan, oğlu ali Haydar Kalan’ın Şanlıurfa 20. Zırhlı Tugay Destek Kıtaları Oto Takımı’nda askerlik yaptığı esnada intihar etti denilerek cezasinin kendilerine teslim edildiğini beyan ettikten sonra devamla” Oğlumun ölümü şüphelidir. Ölümünün araştırılmasını ve kesin ölüm nedeninin açığa çıkarılmasını istiyorum. Eğer otopsi yapılmışsa mezarı tekrar açılıp yeni otopsi yapılmasını istiyorum. Çünkü oğlum, askerlik yaptığı sırada bize gönderdiği mektuplarda ve yaptığımız telefon görüşmelerinde kendisine sürekli olarak baskı uygulandığını ve sağ görüşlü askerler tarafından ölümle tehdit edildiğini söylüyordu. Oğlum 2’5 ay askerlik yaptığı süre içinde tehdit edildiğini söylüyordu. Bu nedenle oğlumun intihar ettiğine inanmıyorum. O günlerde orada görevli olan tüm askerlerden ve askeri yetkililerden davacıyım. İnsan Hakları Derneği’nin bize hukuki diestek vermesini istiyorum.

“İsmet Kalan, oğlunun ölümünden sorumlu tuttuğu askeri yetkililer hakkında Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla suç duyurusunda bulundu.”

N…. Ö…… -Batman Beşiri doğumlu

6 Ocak 2000 tarihinde derneğimize başvuruda bulunan A.Ö., “Kardeşim N.Ö.’nün bir dönem Hizbullah sempatizanı olarak çalıştı. Ancak bir süre sonra görüş ayrılığına düşerek Hizbullah’tan ayrıldı. Hizbullah’tan ayrıldıktan 1 yıl sonra gönüllü olarak askere gitti. Kardeşim askeriliğini Hatay’da yapıyordu. Kardeşim askerlik yaptığı süre içinde bir kaç defa subaylarla tartışmıştır. Bize kardeşimin askerden firar ettiği bildirildi. Bu bizim aile tarafından inandırıcı bulunmadı çünkü kardeşimin firar etmesi için bir neden olmadığı gibi, terhisine de sadece üç gün kalmıştı. Kardeşimin firar ettiğinin bildirilmesinin ardından Suriye sınırında kalbinden iki kurşunla vurularak öldürülmüş olarak bulundu. Kardeşimin ölümünden görevli Yüzbaşı Hüsnü Dündar ve Astsubay Şükrü Erdurar adlı kişiler sorumludur. “Kardeşimin ölümüne ilişkin bize neden gösterilmediği gibi ayrıntılı bir bilgi de verilmedi. Biz bu olayın andınlatılmasını istiyoruz. Bu nedenle İnsan Hakları Derneği’nin bize gereken hukuki desteği vermesini istiyoruz” diyerek derneğimizden hukuki yardım talebinde bulunmuştur.” 

13 Nisan 2000- Van ili Çaldıran ilçesinde uzman çavuş olarak görev yapan 35 yaşındaki Ali Bozdoğan, ateşli silahla intihar ettiği belirtilmiştir. 

2004 YILINDA MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ

8 Mart 2004- Tunceli ili Pertek İlçe Jandarma Komutanlığı’nda görevli astsubay Âdem Köksal (33) 8 Mart günü, karakolda intihar etti söylendi. Aile oğlumuzun ölümü şüphelidir.“askeri yetkililer olayın zaiyat olarak kapatmak istemektedirler.” fakat biz bu gerekçeyi inandırıcı bulmuyoruz. Oğlumuzun ölümü intihar değildir. Denildi. 

28 Nisan 2004- Ankara’ya bağlı  Mamak İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde çalışan ve Çamlıca lojmanlarında oturan polis memuru Atalay K. Tabancayla vurulmuş olarak bulunmuştur. 

2 Mayıs 2004- İzmir Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli 4 yıllık polis memuru Önder Çiçek (27) Bozyaka’daki Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü garajı içinde bulunan nöbet kulübesinde kendi silahıyla intihar etti. Çelik’in, geride her hangi bir intihar notu bırakmadığı, “ailesi, oğlunun herhangi bir sorunu bulunmadığını belirterek, ölümü kuşkuludur. Denilmiştir. 

29 Haziran 2004- Bulucanlar Jandarma Karakolu, 3. Tim’de bulunan Mustafa Özaycı silahla intihar ettiği iddia edilmiştir. Bu açıklama aileyi tatmin etmemiş ve aile suç duyursunda bulunulmuştur. 

17 Kasım 2004- Batmanlı doğumlu asker Cuma Onar, askerliğini yaptığı Midyat’ta 16 Kasım günü terhisine bir gün kala çenesine dayadığı G-3 silahıyla intihara teşebbüs etmiş ve yaralı olarak hastaneye kaldırılan Cuma Onar intihar teşebbüs gerekçesi öğrenilememiştir. 

03 Aralık 2004- Mardin ili Nusaybin ilçesi 2. Hudut taburuna bağlı Kozluca Jandarma Karakolu’nda Abdullah Kara (23), kendi silahıyla intiğhar ettiği iddia edilmiştir. Kastamonu doğumlu asker Abdullah Kara baskı altında olduğunu arkadaşları tarafından doğrulanmıştır. 

07 Aralık 2004- Bitlis’in Tatvan ilçesinde askerlik yapan Mehmet Yılmaz, 7 Aralık 2004 tarihinde arkadaşının silahıyla nöbette olduğu esnada intihar ettiği iddi edilmiştir. Mehmet Yılmaz’ın ailesi bu durumu çelişkili bularak, eğer, bu bir intiharsa neden kendi silahıyla yapmadı” biz bu olayın araştırılmasını talep ediyoruz. Ve hukuki haklarımızı arayacağız denilmıştır. 

17 Aralık 2004- Bitlis Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü bünyesinde 2004 yılı içinde göreve başlayan Mehmet Çalık(30), 17 Aralık günü Emniyet Müdürlüğü binasında ölü olarak bulunmuştur. 

2005 YILINDA MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ 

17 Ağustos 2005- Muş ili Bulanık ilçesi Erentepe Jandarma Komutanlığı’nda askerlik yaptığı sırada Ramazan Kılıç, bilinmeyen bir nedenle intihar ettiği söylendi. Fakat ailesi bu gerekçeye inanmadığını belirterek, olayın incelenmesi için, İnsan Hakları Derneği Muş Şubemize giderek hukuki destek talebinde bulunmuştur. 

24 Aralık 2005– Urfa’da askerlik yapan Âdem Peker açıklanmayan bir gerekçeyle intihar ettiği iddia edilmiştir. 

2006 YILINDA MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ 

23 Ocak 2006- Şırnak’ta askerlik yapan Kenan Temizer bilinmeryen bir nedenle intihar ettiği ailesine bildirlimiştir.

06 Nisan 2006- Konya’nın Hüyük ilçesi Jandarma Bölük Komutanı Kıdemli Astsubay Başçavuş A.Ö’nün öldürülmesiyle ilgili olarak olay yerinde yapılan incelemede 7 adet boş kovan bulunduğu öğrenildi. Bölük Komutanı A.Ö, bölük komutanlığı sınırları içindeki lojmanlarda tartıştığı mesai arkadaşı bir astsubay tarafından vurulmuş, kaldırıldığı Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde kurtarılamamıştı. Olay yerinde yapılan incelemede 7 adet boş kovan bulunduğu, Başçavuş A.Ö’ye 4 kurşun isabet ettiği öğrenildi. Yetkililer, olaydan sonar Hüyük İlçe Emniyet Amirliği’ne teslim olduğu açıklanan cinayet zanlısı İlçeJandarmaKomutanlığı’ndagörevliastsubayın teslim olmadığı, polis ve jandarma tarafından halen arandığı bildirildi. Olayla ilgili s oruşturma sürdürülüyor.

03 Temmuz 2006- Adana Askeri Cezaevi’nde yapılan işkence sonucunda hayatını kaybeden Murat Polat’ın ailesinin hukuki süreç başlatmasının ardından bir yarbay ve 29 asker hakkında Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Devam eden dava takipsizlik kararıyla sonuşlandı. Ölen ve işkence gören kişilerin asker olduğunu göz önünde bulunduran 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Askeri Ceza Yargılama Kanunu’na göre duruşmanın bir askeri mahkemede yapılmasını uygun bulmasının ardından dava yeniden açılarak devam edilmektedir. Tutuklu hiç bir asker bulunmamaktadır.

22 EYLÜL 2006 – İstanbul Alemdag Kışlası eğitimtaburunda askerliğini yaparken nöbet tuttugu sırada intihar ettiği söylenildi. Diyarbakır doğumlu İlyas Savuran’ın amcası Ali Savuran, Diyarbakır Merkez Komutanlığı ile Alemdağ Kışlası EğitimTaburu’ndan yetkili bir yarbayın kendilerini aradığını ve İlyas’ın gece 03.00 sıralarında nöbet tuttuğu sırada nöbet değişimi için gelen askerleri tanımadığı için silahıyla taradığını bildirdiklerini ifade etti. Amca Savuran, kendilerini arayan yarbayın, İlyas’ın diğer askerleri taramasının ardından kendisini intihar ettiğini belirttiğini kaydederek, İlyas’ın askerliğinin bitimine 2 ay kala intihar etmesinin zor olduğunu söyledi. Yetkililer hakkında dava açacaklarını belirten Amca Savuran, Türkiye’de sonuç almaları halinde davayı AHİM’e taşıyacaklarını kaydetti. Askeri yetkililerin İlyas’ın intihar etmesi nedeniyle resmi tören düzenlemeyeceklerini aktardığını belirten amca Savuran, ancak öldürdüğü iddia edilen asker için ise bayrak töreni düzenleneceğinin bildirildiğini söyledi. Amcası, Yeğenim lise mezunuydu. Babası derici, herhangi maddi bir sıkıntısı yoktu. Çok neşeli biriydi. Kimlikte yaşı büyüktü. Normalde silah kullanmasını bile bilmezdi. Eline almasını bilmezdi. Arkadaşları onu çok seviyordu. Sevilen bir çocuktu. Arkadaşları onun için ağlıyor”dedi.

03 Ekim 2006 – Tunceli Hozat Tabur Komutanlığı’nda askerlik yapan Mardinli Mehmet Hakan’ın intihar ettiği iddia edildi. Hakan ailesi ise çocuklarının herhangi bir sorunu bulunmadığını, intihar ettiğine inanmadıklarını belirtti. Tunceli Hozat Tabur Komutanlığı’nda 4 aydır askerlik yapan Mardin’in Midyat İlçesi Çalpınar Köyü nüfusuna kayıtlı, Mehmet Hakan, 30 Eylül akşamı yaşamını yitirdi. 2 Ekim günü Midyat Tabur Komutanlığı’na bağlı askerler, Hakan ailesinin evine gelerek, arama yaptı. Daha sonra Midyat Orduevi’ne çağrılan baba Mustafa Hakan’a burada oğlunun intihar ederek, yaşamına son verdiği söylendi. Olaydan 2 gün sonra kendisine haber verilmesine tepki gösteren baba Hakan, ‘Midyat Orduevi’nde bir yetkili oğlumun intihar ettiğini, intihar ettiği için de resmi tören düzenleyemeyeceklerini söyledi’ dedi.’İntihar edeceğine inanmıyoruz’En son 15 gün önce görüştükleri oğlunun intihar etmiş olabileceğine inanmadığını söyleyen Hakan, ‘Bana 30 Eylül akşamı saat 18.00-20.00 saatleri arasında nöbet değişimi sırasında intihar ettiği söylendi. Cenazenin de akşam askerler tarafından getirileceği söylendi. Ancak cenaze daha bize gönderilmedi. Dün akşam gittik, Bugün saat 09.00-10.00 arasında geleceği söylendi. Gelmeyince tekrar tabura gittik, kimse ilgilenmedi. Saat 13.00’da gelir dendi. Bekliyoruz’ diye konuştu. Hakan, oğlunun cenazesini görmediği için nasıl öldüğü konusunda bilgi sahibi olmadıklarını belirtmiştir.

2007 YILINDA MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ

31 Mart 2007– İzmir’in Gaziemir ilçesinde askerlik yapan Ferit Gülşen asker’ de kaldığı binanın 4.kattında kendisini atarak intihar ettiği açıklandı. Aile bunun bir intihar olduğuna inanmadığını, oğlumuzun ölüm nedenini bize doğru söylesinler diyerek, sitemde bulunmuştur.

15 Mayıs 2007– Van′ın Özalp ilçesinde bulunan Harabekışla 6. Hudut Takım Komutanlığı′nda görevli tank taburunda görevli asker 21 yaşında olan Ökkeş Onaylı, akşam sınır bölgesinde keşif ve gözetleme faaliyeti sırasında mevzisinde ölü olarak bulunmuştur. Osmaniye’de oturan aile suç duyurusunda bulunacağını belirtmiştir. 

28 Mayıs 2007- Kırıkkale 9. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda askerliğini yapan Batman doğumlu İsmail Acet, 28 Mayıs günü nöbetten çıktıktan sonra gittiği koğuşunda tüfekle intihar etti. 

28 Mayıs 2007– Aydın’ın Çine ilçesi Jandarma Komutanlığında, nöbet tutan G.Ş. ile Serkan T’nin sohbet ettiği sırada G.Ş’nin emniyeti açık unutulan tüfeğinin ateş alması Serkan T vuruldu. T,  olay yerinde hayatını kaybetti. Jandarma yetkilileri ölen Serkan T’nin, İzmir nüfusuna kayıtlı olduğunu belirtmişlerdir.

28 Mayıs 2007Aydın′ın Çine ilçesi Jandarma Komutanlığında, nöbet tutan G.Ş. ile İzmir nüfusuna kayıtlı Serkan T′nin sohbet ettiği sırada G.Ş′nin emniyeti açık unutulan tüfeğinin ateş alması sonucunda Serkan T.hayatını kaybetmiştir. Aile durumun araştırılması için savcılığa başvurduğunu söylemiştir.

15 Haziran 2007- Elazığ‘da, silahıyla kendini vurarak intihar eden Eren Erdil, memleketi Adıyaman‘da toprağa verildi. Palu ilçesi Arındık Jandarma Karakolu’nda askerlik yapan Eren Erdil, mevzi nöbeti sırasında silahıyla kendini vurarak intihar ettiği iddia edildi. Adıyaman nüfusuna kayıtlı Eren Erdil’in Fırat Üniversitesi Fırat Tıp Merkezi’ne getirilen cenazesinin yapılan otopsi sonrasında Adıyaman‘a gönderildi. Ailesine ölüm nedeniyle ilgili herhangi bir bilgi verilmemiştir.

24 Haziran 2007– Kayseri 12. Askeri Hava Üssü′nde askerlik yapan Ali Mayda, nöbet sonrası silahını teslim etmek için, diğer nöbetçi askerlerle birlikte askeri araca bindiğini ve silahı iki bacağının arasına aldığı sırada, silahın ateş aldığını ve hayatını kaybettiği belirtilmiştir.  

24 Temmuz 2007- Tezkeresine 1 ay kalan Mehmet Meral, Diyarbakır’a cephane getirmek için 8 araçla konvoy eşliginde gidilirken, görev dönüşünde, Bitlis’in Ahlât ilçesinde bindikleri aracın lastiği patladı. Araç komutanı ve şoför lastigi değiştirirken Mehmet Meral’de diger silah arkadaslarıyla cephane dolu aracın etrafında nöbet tutuklarını ve o esnada asker arkadaslarından birinin silahı kaza ile patladığı ve kurşun Mehmet Meral’e isabet etmiş, Mehmet Meral’ın hayagtını kaybetmiştir.  Aile bu duruma tepki göstererek, bu bir kaza değil, bu bir cinayettir. Hukuki bütün yollara baş vurcaklarını belirtmişlerdir.

1 Ekim 2007- Kars Merkez Jandarma Komutanlığı′na bağlı Boğatepe Karakolu′nda askerliğini yapan Mardin Nusaybin doğumlu Erdal Arslan, askeri yetkililer tarafından ailesine, “Arslan′ın görev esnasında kendisini G3 piyade tüfeğiyle vurarak intihar ettiğini iddia edilmiş”. Arslan′ın babası Abdullatif Arslan ise, olayın infaz olduğunu belirterek karakol yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirtmişlerdir.

15 Ekim 2007Kırşehir′in Mucur ilçesine bağlı Kızılağıl köyü nüfusuna kayıtlı Deniz Teğmeni Emrah Şahin, Balıkesir′in Erdek ilçesindeki Mayın Filosu Komutanlığı′nda deniz teğmeni olarak görev yaptığı sırada ateşli silahtan çıkan kurşunla hayatını öldüğü bilgisi ailesine verilmiştir. Baba Sezai Şahin, “Oğlum ilk görev yeri olan gemide nöbet tuttuktan 10 dakika sonra, alnından ateşli silahla vurulmuş vaziyette yaralı olarak bulundu.” Bu bilinçli bir cinayettir. Hukuki haklaırmızı arayacağız. Denilmiştir.

16 Ekim 2007-Abdulrakıp Abıka’ya, Mardin’de askerlik yaparken nöbet değişimi sırasında, belli olmayan bir yerden gelen kurşunla hayatını kaybettiğini askeri yetkililerden öğrenen aile, bu çocuğumuza karşı kasten yapılmış bir cinayettir. Denilmiştir.  

22 Kasım 2007Kuzey Irak’taki Bamerni Üs Bölgesi’nde nöbet görevini icra eden Piyade Er Sezer Altun ateşli bir silah sonucu yaşamını yitirdi. Fakat aile oğlumuz sürekli “Baba beni burada bırakmayın, beni öldürecekler”diyordu. Oğlum haklıymış oğlumu öldürdüler, çünkü oğlum tehdit altındaydı..

 29 Kasım 2007– Yüksekova 21′inci Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı′nda gece çevre nöbeti tutan Komando Er Fehim Yavaş, telsiz anonslarına cevap vermedi. Bunun üzerine nöbet yerine giden devriyeler, Fehim yavaş nöbet yerinde kanlar içinde bulundu. Komando Er Fehim Yavaş′ın göğsüne aldığı mermi ile öldüğü otopsi raporla açıklandı.

31 Aralık 2007- Mardin’in Midyat İlçesi askerlik şubesi önünde nöbet tutan er Serdar Akçe, silahıyla kendini vurarak yaşamına son verdiği ileri sürüldü.  Fakat aile oğlumuz ölüme zorlanmıştır. Çünkü hiç bir sorunu yoktu.

2008 YILINDA MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ

31 Ocak 2008Mardin’in Midyat ilçesi askerlik şubesi önünde nöbet tutan Serdar Akçe ile Derik’in Soğukkuyu Jandarma Karakolu’nda askerlik yapan Emrah Yücekaya’nın intihar ettiği açıklandı. Yücekaya’nın intiharı oldukça şüpheliydi. Çünkü Yücekaya’nın intihar ettiği gün koğuş arkadaşı Ufuktan Alaylı da öldü. Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar, ikinci askerin ölümünü, “İntihar eden askerin silahından seken kurşunlardan birinin Alaylı’nın başına isabet etmesi sonucu öldüğü” şeklinde açıklamada bulunulmuştur.

Şubat 2008– Adıyamanlı Hamza Eren Erdin adlı asker Elazığ’ın Palu İlçesi’nin Arındık Jandarma Karakolu’nda G–3 piyade tüfeği ile intihar ettiği iddia edildi.  Askerin intihar nedeni ise, “geçirdiği bunalım” sonucunda intihar ettiği şeklinde açıklama yapılmıştır.

29 Şubat 2008- Şırnak’ta askerlik yapan 21 yaşındaki Zonguldaklı Hüseyin Arı’nın, nöbet sırasında intihar ettiği öne sürülülmüştür. (İntihar gerekçesi açıklanmamıştır.)

3 Mart 2008- Batman’ın  Sason ilçesi Acar Karakolu’nda görevli Ali Hüseyin Erdil adlı askerin intihar ettiği iddia edilmiş fakat, intihar nedeni ise devlet sırıdır denilerek,  Ailenin ısrarlarına rağmen otopsu raporu açıklanmamıştır.

14 Mart 2008- Şırnak’ın Silopi İlçesinde bulunan Haç Konaklama Tank Taburu’nda görevli bir askerin intihar ettiği öğrenilmiştir.(Hakkında fazla bilgi edinilmemiştir.)

17 Mart 2008- Diyarbakır’da askerlik yapan Caner Aydın, nöbet tuttuğu sırada, intihar etti. Aynı gün Çanakkale’de askerlik yapan Giresun doğumlu asker A.K. ise, izin için gittiği İstanbul Şişli’de bir kamyonetin kasasında kendini asarak hayatına son verdi.

20 Mart 2008– İstanbul’da askerlik yapan Muş’un Malazgirt İlçesi nüfusuna kayıtlı Menduh Argöz, iki kurşunla öldürülmüş halde ailesine teslim edildi. Ölüm nedeni konusunda herhangi bir açıklama yapılmayan Argöz’ün odada ölü bulunduğu söylenmiştir.

5 Mayıs 2008- Çorum’da askerlik yapan Mustafa Dallı,girdiği ruhi bunalım sonucu arkadaşının silahını alarak intihar ettigı söylendi. Ailesi, bu gerekçenin doğru olmadığını belirterek, oğlumuzu ölüme götüren nedenin açıklanmasını istiyoruz dedi.

1Nisan 2008– Bitlis’in Mutki İlçesi’nde Tolga Kandemir adlı askerin, ‘yanlışlıkla ateş alan silahından çıkan kurşunla’ öldüğü ileri sürüldü. Fakat, Tolga Kandermir’in arkadaşları, “olayın nasıl geliştiği konusunda hiç kimse bilgi edinememiştir.” Diyerek, ölümün kuşkulu olduğunu ifade etmişlerdir.

7 Nisan 2008-  Kayseri Kara Kuvvetleri Komutanlığı İsmail Seydişehir Kışlası Mühimmat bölüğünde nöbet tutan Urfalı H.K. isimli askerin intihar ettiği askeri yetkililer tarafından açıklandı.

11 Mayıs 2008- Çorum Jandarma Komando Tabur Komutanlığı’nda, ismi gizlenen bir askerin intihar ettiği öğrenilmiştir.

13 Mayıs 2008- Ağrı Doğubeyazıt İlçesi’nde askerlik yapan Tunceli-Mazgirt nüfusuna kayıtlı Fırat Koçak’ın intihar ettiği iddia edildi. Fırat Koçak’ın nasıl intihar ettiğine ilişkin herhangi bir bilgi verilmemiştir.

22 Mayıs 2008–  Bornova’da bulunan 57. Topçu Tugayı’nda askerlik yapan Gökhan Barutçu, Balçova’daki Teleferik Tesisleri yanındaki ağaçlık alanda iple kendini ağaca asarak yaşamına son verdi. Yine Mayıs 2008’de İzmir Foça Komanda Taburu’nda da bir asker intihar etti, bir asker intihar girişiminde bulundu. Görgü tanıkların anlatımlarına gore askerlerin, gördükleri işkence nedeni ile intihar ettiği öğrenilmiştir.

29 Mayıs 2008– Malatya doğumlu Barış Köroğlu, Erzurum’daki birliğinden terhis olduktan beş saat sonra intihar etti. Derneğimize yapılan başvuruda “ kardeşlerinin ölümünden TSK’nın sorumlu olduğunu belirtmişlerdir.”

6 Haziran 2008– Adapazarı 1010 Tank Palet Fabrikası’nda görevli iken tayini Şırnak’a çıkan iki çocuk babası Uzman Çavuş Serdar Arslan) başına tabancayla ateş ederek intihar etti. Denilmiştir.

7 Temmuz 2008- Diyarbakır Dicle ilçesinde, Kralkızı Jandarma Taburu’nda görevli piyade komando er Yücel Özyer, nöbet tuttuğu sırada başına G3 tüfeği ile ateş ederek intihar ettiği iddia edilmiştir. Arkadaşları “olayı anlayamadıklarını kendisinin hiç bir sorunu olmadığını ve neşeli olduğunu söylemişlerdir.”

8 Temmuz 2008- Kıbrıs Lefkoşa 2. Mekanize Piyade Alayı’nda askerlik yapan Mesut Dağbay’ın intihar ederek öldüğü askeri yetkililerce ailesine bildirilmesi, Dağbay’ın ailesi tarafından şüphe ile karşılandı. Savcılığa başvuran aile, sadece oğlunun ölmüş vaziyette çekilen fotoğraflarını görebildi. Dağbay ailesi “intihar ederek değil, askerde vurularak öldürüldüğüne inandıklarını belirterek,” eğer burada sonuç alamazsak davayı AİHM’e götüreceklerini söylemişlerdir.

31 Temmuz 2008– İstanbul Alemdağ 15. Füze Üssü Komutanlığı’nda sekiz aydır askerlik yapan Feyzullah Işık birliğinde ölü olarak bulundu. Olay, tutanaklara ‘intihar’ olarak geçerken, ailesi askeri savcılığa başvurarak soruşturma açılmasını istedi. Adli Tıp Kurumu askeri tutanaklarda karnından vurularak intihar ettiği iddia edilen Işık’ın kalçasından vurulduğu kurşunun iç organlarını parçalayarak karnından çıktığı yönünde rapor verilmiştir.

Tibet Çakır  1986 Van Özalp doğumlu- 17 Temmuz 2008 tarihinde derneğimize gelip yazılı başvuruda bulunan Tibet Çakır;  “25 Mayıs 2006 yılında askerliğim için Kütahya’daki birliğime teslim oldum. Burada acemi birliğimi tamamladıktan sonra Muğla Dalaman’da bulunan usta birliğime teslim oldum. Askerliğin 10. ayında 22 Şubat 2007 tarihinde nöbet tuttuğum gün başıma ne geldiğini bilmiyorum. 10 gün sonra hastanede iken gözlerimi açtım. Olay günü nöbette bulunan kişileri tanıyorum. Aileme bu olaydan bir gün sonra haber verdiler. Aileme kapıya sıkıştığımı söylemişlerdir. Sağlık durumum kötüdür, birçok ameliyat geçirdim.” Diyerek, derneğimizden hukuki destek talebinde bulunmuştur. 

Başvurucu ve Mağdur: 1987 Bitlis doğumlu/ Abdullah Taştop28 Ağustos 2008 tarihinde derneğimize gelip yazılı başvuruda bulunan Abdullah Taştop; “Kardeşim İsmail Taştop askerliğinin acemi birliğini Samsun’da yaptı. Usta birliği için Şırnak‘a gönderildi. Kardeşimin terhisine 13 gün kalmışken bulunduğu askeri birliği, 25 Şubat 2008 ‘de bizi arayarak,  kardeşimin yaralı olduğunu söylediler. Biz ailece yoldayken kardeşimin öldüğünün haberini aldık. Askeri birliğe gittiğimizde kardeşimin cenazesini göstermeden, cenazeyi verdiler bize. Kardeşimle ilgili askeri raporda, kardeşimin Volkan Kuzgun’un silahı ile intihar ettiği belirtilmiştir. Cenazeyi kaldırırken kardeşim arka tarafından kurşunlandığını gördük. Çünkü arkada bulunan delik küçük ön tarafta bulunan delik ise büyüktü.” Diyerek, derneğimizden hukuki destek talebinde bulunmuştur.  

8 Eylül 2008- Elazığ Jandarma Tabur Komutanlığı bünyesinde askerlik yaparken PKK ile çıkan çatışmada hayatını kaybettiği askeri yetkililerce ailesine bildirilen asker Ali Yüksel’in intihar ettiği iddia edildi. Er Yüksel’in intihar ettiği haberi asker savcılığın başlattığı soruşturmaya ‘takipsizlik kararı vermesi’ ve kararı aileye tebliğ etmesiyle ortaya çıkmıştır.

2 Ekim 2008- Siirt Komando birliğinde askerliğini yapan İsmail Bahar’ın operasyona çıktığı sırada intihar ettigi açıklandı. Fakat babası  Zekeriya Bahar,”Burada başka bir iş var. Ben, buna inanmıyorum diyerek, oğium, İsmail Bahar üç kurşunla vurulmuştur. Biz bunun intihar olduğuna inanmıyoruz. Oğlumun ölümü araştırılmasını talep ediyorum dedi.

1 Aralık 2008– Nusaybin ilçesinde askerlik yapan Yunus Akın Can askerliğinin bitmesine beş ay kala kendisini silahla vurarak intihar ettiği iddia edilmiştir.

02 Aralık 2008- Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde askerlik yapan Piyade Teğmen Özgür Ekizoğlu izne geldiği Van askeri lojmannında ölü olarak bulundu. Ekizoğlu’nun yapılan otospi raporunda silahla vurulduğu belirlendi. Fakat TSK’a tarafından eğitim zayiatı olarak kayıtlara geçtiği öğrenildi. Aile savcılığa yaptığı suç duyurusunda olayın bilinçli bir cinayet olduğunu belirtmişlerdir.

2 Aralık 2008- Mardin’in Nusaybin İlçesinde sınır taburunda görev yapan 22 yaşındaki Rize doğumlu Yusuf Arıcan’ın, nöbet sırasında G-3 silahıyla kendini vurduğunu “intihar” olarak açıklanan ölüm nedeni otopsi raporla arasında çelişkilerin bulunduğu belirtilmiştir..

3 Aralık 2008- Diyarbakır Lice’de 6 aydır askerlik görevini yapan Piyade Er Kerim Başaran (20), cumartesi sabahı mevzi nöbeti tuttuğu sırada tek kurşunla karnından vuruldu.  Kerim Başaran olay yerinde hayatını kaybetti. Amcasının oğlu Süleyman Başaran, kuzeninin intihar etmek için hiçbir neden olmadığını söyleyerek, bu bir intihar değil, bir cinayetttir.

 4 Aralık 2008-  Ankara Yenikent 11. Havadan İkmal Bölüğü’nde askerliğini yapan Ağrı Doğubayazıt nüfusuna kayıtlı Yılmaz Öztürk, gece intihar ederek yaşamını yitirdiği iddia eildi. Yılmaz Öztürk’ün ağabeyi Vedat Öztürk Ankara otogarından indikten hemen sonra, askerler tarafından alınarak morga götürüldüğünü ve herhangi bir yere başvurmasına izin verilmediğini söyleyerek, kardeşi için talep ettiği otopsinin yapılmadığını belirterer, bu durum bizi kuşkulandırmıştır. Denild.

2009 YILINDA MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ 

11 Ocak 2009– Bingöl Genç İlçesi Servi Jandarma Karakolu’nda nöbet tutan Batman doğumlu jandarma er Edip Yaman, (22) elinde bulunan G3 silahıyla intihar ettiği söylenmiştir. Servi Jandarma Karakolu’ndan helikopter ile Elazığ Askeri Hastanesi’ne getirilen Yaman’ın cenazesi, otopsi için Fırat Üniversitesi Hastanesi’ne götürülürken, Batman’dan Elazığ’a gelen Edip Yaman’ın Amcası Şerif Yaman, iki gün önce yeğeniyle konuştuğunu ve soğuk havanın dışında, yeğeninin herhangi bir sorunu olmadığı belirtmiştir.

29 Ocak 2009- Hakkâri Yüksekova  İlçesi’ne bağlı Çobanpınar Sınır Karakolu’nda Ağrı Patnos doğumlu Burhan Güzelaydın  intihar ederek yaşamını yitirdiği iddia edildi. İntihar ettiği öne sürülen askerin gerçek ölüm nedeni ise, ailesinin talebiyle Hakkâri Savcılığı’nın talimatıyla yapılan otopside intihar etmediği, iç organlarının parçalanması sonucu öldüğü tespit edilmıştır.

5 Şubat 2009Mardin’in Kızıltepe  İlçe Jandarma Komando Taburu’nda görevli Muhammed Türkan isimli askerin kaza kurşunu ile öldüğü açıklanmıştır..

19 Şubat 2009- Asker Serhat Yıldız, Antep Hayrat Jandarma Karakolu’nda görev yaparken 19 Şubat’ta intihar ettiği söylendi. Şehit Kamil Devlet Hastanesi’nden verilen raporda Yıldız’a isabet eden G-3 mermisinin sırtından girip, göğsünden çıktığı belirtildi. İstanbul Gülsuyu Mahallesi’nde oturan ailesine haber veren binbaşı, ‘Oğlunuzu bir kaza sonrası kaybettik, göğsünden bir kurşun girmiş’ dedi. Cenazeyi teslim eden Çayırlıdere Jandarma Karakol Komutanı ise ölüm sebebini ‘intihar’ olarak açıklanmıştır.

2 Mart 2009-  Hatay’da askerlik yapan Diyarbakır doğumlu Ahmet Cengiz’in ailesine çocuklarının 2 Mart günü intihar ettiği haberi verildi. Abisi, kardeşi ile ölümden beş gün önce telefonla konuştuğunu, fırında görevli olduğu için kendisine nöbet ve silah verilmediğini söylediğini kaydetti. Fakat kardeşimin silahla intihar ettiğini söylemişlerdir. Fakat biz aile olarak bu durumu çelişkili buluyoruz.

28 Mart 2009- Aydın Albaslan’ın terhis olduktan sonra intiharı seçmesi ‘ölümü isteyecek kadar bir genç ne yaşamış olabilir?’ sorusunu akıllara getirdi. Tunceli’li olan Albaslan (27) bir buçuk yıl önce askere gitti. 25 Mart’ta geçici terhis belgesi alarak evine döndü. Döndüğünde ailesinin tanıyamayacağı kadar değişmiş ve içine kapanmış olan Albaslan, 28 Mart’ta kendini asarak intihar etti. Albaslan’ın gidişi ile gelişi arasındaki farkı ve anlatımlarını düşünen yakınları, arkadaşları ve ailesi intihara sürüklendiği söylenmiştir.

19 Mart 2009- Yüksekova’da askerlik yapan Harun Taşdemir, 19 Mart günü yaşamını yitirdi. Ardından

çelişkili açıklamalar yapıldı. Ölüm haberini veren Kırşehir Jandarma Komutanlığı’nın aileye ilettiği faksta ‘sınır boyunda intikal sırasında öldüğü’ yazarken, bölük astsubayı ‘yatağında ölü olarak bulunmuştur. Diye açıklamada bulunulmuştur.

4 Mart 2009- Marmaris Merkez Komutanlığı ormanlık arazide, ağaca iple asılmış halde bulundu. Yerleşim merkezlerine bakan askeri bölgedeki ormanlık arazide bir ağaçta asılı duran cenaze, otopsi için Aksaz Deniz Üs Komutanlığı Askeri Hastanesi’ne götürüldü. Marmaris Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, gazetecilerin bölgeye yaklaşmasını engel oldu. (ismi öğrenilemedi)

6 Mart 2009– Şanlıurfa 20. Zırhlı Tugay 1. Tank Taburu Karargah bölüğünde askerlik yapan Van Özalp’lı Seyfettin Berk’in cenazesi askerler tarafından “Oğlunuz intihar etti” denilerek, cenaze aileye teslim edilmiştir. Çocuklarının intihar etmediğini ve öldürüldüğünü iddia eden Berk ailesi İHD Van Şubesi’ne başvurmuştur.

2 Nisan 2009- Ankara Elmadağ ilçesi Yeşildere Harp Karargâhı Komutanlığı’nda bir askerin 2 Nisan 2009 tarihinde  nöbet tuttuğu sırada kendi silahıyla intihar ettiği iddia edilmiştir.  Ailesi’nin İzmir’de yaşadığı öğrenilen Van doğumlu askerin ismi açıklanmamıştır.

3 Nisan 2009- Etimesgut Hava Lojistik Tugay’nda askerlik yapan Batmanlı ismi öğrenilemeyen bir asker nöbet sırasında intihar ettiği iddia edilmiş ve cenazesi İstanbul Zeytinburnu’nda ailesi tarafından defnedildiği öğrenilmiştir.

4 Nisan 2009- Sakarya Adapazarı 1. Motorlu Piyade Tugayı’nda askerlik yaparken intihar ettiği iddiasıyla yaşamını yitiren, Van Çatak doğumlu Adil Şipal’in ailesi, “daha önce çocuklarının öldürüleceğine dair Çatak İlçe Jandarma Komutanlığı’na dilekçe ile başvurduğu öğrenilmiştir.”

12 Haziran 2009– Van Asayiş Kolordu Komutanlığı emrinde görev yapan asker Mustafa Bozdoğan’ın kaza sonucu yaşamını yitirdiği iddia edilmiştir.

21Haziran 2009- Elazığ Karakoçan İlçesi’ne bağlı Koyacık Köyü Jandarma Karakolu’nda nöbet tutmak için nöbet yerine giden, Mardin Midyat doğumlu Serder Kurt isimli asker nöbeti devralacağı sırada ve ismi açıklanmayan bir askerin silahından çıkan kurşunla yaşamını yitirmıştır. Aile “çocuğumuz Kürt olduğu için baskı altındaydı” diye belirtmişlerdir.

14 Haziran 2009Tunceli’de cinnet geçirdiği iddia edilen Tokat doğumlu asker Sedat Saka, G-3 piyade tüfeğiyle arkadaşları Yahya Köklü (Ordu) ve Turan Yeter’ı (Maraş) öldürdükten sonra aynı silahla intihar ettiği belirtilmiştir.

20 Temmuz 2009- Kıbrıs Lefkoşa’ya bağlı Güneyli 2. Tabur 4. Bölükte askerlik yapan Muş Varto doğumlu Davut Yıldırım’ın (22) ölümü ile ilgili olarak, askeri yetkililer tarafından yapılan açıklamada “çocuklarının kafasına silahla ateş ederek intihar ettiğine dair” bilgi verildiği öğrenilmiştir.

“Bütün engellemelere rağmen cesedi gören abisi Cevdet Yıldırım, kardeşinin kafasının ezilerek öldürüldüğüne  dair bir açıklamada bulunulmuştur.”

2 Temmuz 2009– İzmir Foça 1. Bölük’te askerlik yapan, Ağrı Patnos doğumlu asker Önder Temel’in ölümüne ilişkin askeri yetkililer, “geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiğini belirtmişlerdir.” Temel’in cenazesi, kendi köyünde toprağa verilirken, Temel’in ailesi ölüm nedenini tam olarak öğrenemediklerini belirterek, otopsi raporu bize gösterilmedi, şüpheliyiz denilmiştir.

7 Temmuz 2009- Yalova’da askerlik yaptığı sırada intihar ettiği iddia edilen Batman nüfusuna kayıtlı Sait Özdemir’in ölümü ile ilgili aile, cenazeyi getiren yetkililerden birinin altı kurşunla intihar etmiştir, demesiüzerine, olayın bir intihar değilde, bir öldürme olabileceği konusunda, ailenin şüphelerini dahada arttırmıştır.

9Temmuz 2009- Tunceli’de askerlik yapan Afyon Karahisar doğumlu asker Mutlu Ölçer kaza kurşunuyla öldüğü iddia edilmiştir. “Fakat yetkililerin demeçlerinde bir çok çelişkilli ifadeler bulunmaktadır. Ilk ifadenin trafik kazasında öldüğü ve daha sonar ağız değiştirilerek kaza kurşunu ile yaşamını yitirdiği açıklanmıştır” fakat, aile otopside çocuklarının cesed’dini gördüklerini belirterek, sırtından kurşunun girişi olduğunu belirtmişlerdir.

10 Ağustos 2009- Dağlıca Taburu’nda askerlik yapan 20 yaşındaki Mehmet Karataş isimli Mardin’li asker, arkadaşının silahından çıkan “kaza kurşunla” hayatını kaybettiği iddia edildi.

26 Ağustos 2009– Hakkâri Yüksekova İlçesi Çobanpınar Köyü Jandarma Karakolu’nda Ramazan Oruç adlı askerin intihar ettiği iddia edildi. Oruç adlı askerin, sabah saatlerinde nöbet tutuğu sırada silahı boğazına dayayarak intihar ettiği yetkililer tarafından ailesine bilgi verilmiştir.

14 Eylül 2009- Hakkâri Yüksekova İlçesi’nde uzman çavuş Ahmet Solgun’un kaza sonucu öldüğü bildirildi. Yüksekova Yeşiltaş Köyü Jandarma Karakolu’nda görevli olduğu öğrenilen uzman çavuş’un, silahının kaza sonucu ateş almasıyla öldüğü ileri sürüldü. Kaza sonucu öldüğü ileri sürülen uzman çavuşun kimliği hakkında bilgi verilmedi.

18 Eylül 2009- Mardin doğumlu Hüsamettin Kasım Askeri Hastane’de intihar ettiği iddia edildi. Askerin ailesi olay bir intihar değil, bilinçli yapılmış bir ölümdür.açıklamasında bulunulmuştur.

26 Eylül 2009- Mardin Dargeçit doğumlu Hüsamettin Kasım’ın, tutuklu bulunduğu askeri cezaevinden kaldırıldığı Maltepe Askeri Hastanesi’nde kendini tavana asarak intihar ettiği iddia edildi. Kasım Ailesi, çocuklarının herhangi bir sorunu olmadığını belirterek, “Kendisiyle konuştuğumuz gecenin sabahında onun intihar haberini aldık” dedi.

30 Eylül 2009 – Cizre Düzova Jandarma Karakol Komutanlığı’nda ‘bilinmeyen bir nedenle’ öldüğü belirtilen Uzman Çavuş Ahmet Solgun’un (24) Uzman çavuşun ailesi cenaze töreninde askerlere tepki gösterdi: ‘Telefon açtı, ‘Beni sıkıştırıyorlar, Beni kurtarın’ dedi. Iki saat sonra çocuğumuzu ölü olarak bize gönderilmiştir.

18 Eylül 2009- Tahir Pektaş’ın derneğimizeyapmış olduğu başvuruda oğlum Semih Pektaş: 28.MKNZ PT.UG.Komutanlığı, 2.TB. 1.BL. Mamamk /Ankara’da askerlik yapmaktayken, 18 Eylül 2009 tarihinde; oğlunun gece nöbetinde intihar ettiği kendilerine bildiriliyor. Askeri yetkililerle görüşülüp, otopsi raporunu isteyen aileye, otopsi raporunu göndereceklerini söyliyorlar. Belli bir süre sonra, kendilerine olay yeri tutanağı gönderiliyor. Ailenin Otopsi raporunu almak için şubemize başvuruda bulundular. Bizde Genel Merkezimizle görüşerek, aileyi Genel Merkeze yönlerdim. Arkadaşların da ilgilendiğini biliyorum. Olayın nasıl sonuçlandığını doğrusu ben de bilmiyorum. Denilmiştir. 

05 Kasım 2009-  Askerliğinin bitmesine 5 ay kalan 21 yaşındaki Sedat Horoz’un cenazesi otopsi için Diyarbakır’a götürüldü. Yapılan otopsinin ardından Adana Askeri Hastanesi’ne getirildi. Askerin ölüm raporunda “ateşli silahla yaralanma sonucu ölüm” yazdığını belirten baba Horoz, “Doktor bizzat kendisi inceledi. Verilen otopsi doğru. Ateşli silahla olmuş” dedi.  Oğlunun ölüm sebebini bayramdan sonra araştıracaklarını belirten baba Horoz, “Raporda ateşli silahla yaralanma sonucu ölüm yazıyor. İntihar diye bir şey yok. İntihar etmesi için de hiç bir neden yok. Hiç bir sorunu yok. Ailesi, ne maddi ne manevi, ne de askerlikle ilgili bir sorunu yoktu. Gençti bizi bıraktı gitti” şeklinde açıklamada bulunmuştur.

10 Kasım 2009- Tuzluca Canderviş Jandarma Komutanlığı’nda görevliyken 10 Kasım 2009’da kendisine zimmetli G-3 piyade tüfeğiyle intihar ettiği öne sürülen Jandarma er Davut Yıldız’ın ölümüne ilişkin soru önergesine Bakan Atalay yanıt verdi. Yıldız’ın cenazesinin gerekli tüm adli ve tıbbi işlemlerin tamamlanması üzerine Iğdır Cumhuriyet Başsavcılığının defin ruhsatı ile birlikte Iğdır İl Jandarma Komutanlığı emrinde görevli personele teslim edildiğini kaydeden Bakan Atalay, er Yıldız’ın 11 Kasım’da defnedildiğini, bütün işlemlerinin ise ailesinin kontrolü ve refakatinde yapıldığını söyledi. Yıldız’ın intihar etmesiyle ilgili adli soruşturmaya halen Ağrı 12’nci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığınca devam edilmektedir.

11 Kasım 2009 – Tekirdağ Hayrabolu’da askerlik yapan Kemal Şimşek, bölüğünde bulunan bir çam ağacına kendisini LPG tüp hortumuyla asarak intihar etti.( Daha fazla bilgi ordu sırıdır diye verilmedi)

29 Aralık 2009- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin Gazimagosa kentindeki birliğinde intihar eden muhabere er Güven Atay’ın cenazesi memleketi Elazığ’da toprağa verildi.  Atay’ın cenazesi KKTC’den önce uçakla Ankara’ya, daha sonra ambulansla El azığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna getirildi. Hastane morgundan ailesi ve yakınları tarafından pikapla alınan cenaze daha sonra Fevzi Çakmak Mahallesi’ndeki baba ocağına getirildi. Atay’ın yakınları, burada tabuta sarılıp gözyaşı döktü. Daha sonra Gülmez Mezarlığı’na götürülen Atay’ın cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Güven Atay’ın dört ay önce askere gittiği ve herhangi bir psikolojik sorununun bulunmadığı öğrenildi. Güven Atay, bağlı bulunduğu birlikte 27 Aralık’ta silahla intihar ettiği iddia edilmişti. 

10 Aralık 2009- Tunceli Ovacık ilçe Jandarma Komutanlığı`nda kısa dönem askerlik yapan aslen Siirt doğumlu Şakir Bağış (25) nöbet dönüşü sabah saatlerinde bilinmeyen bir nedenle silahıyla intihar etti. Olayın sonra Elazığ Asker Hastanesi`ne kaldırılan Şakir Bağış`ın hayatını kaybettiği öğrenildi.Ölen askerin cenazesi Hatay İskenderun ilçesinde gönderildi. Olayla ilgilli Elazığ 8. Kolordu Komutanlığı soruşturma başlattığı öğrenilmiştir. 

2010 YILINDA MEYDANA GELEN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ 

3 Ocak 2010- Başkale Jandarma Komando Taburu’nda askerlik yapan Müslüm Arı’nın telefonla konuşurken ailesine, ‘Komutan beni öldürecek’ dedikten bir gün sonra intihar ettiği iddia edilmiştir. Aile bu durumun “intihar” olmadığını belirterek oğlumuz öldürülmüştür. Açıklamasında bulunarak hukuki haklarını arayacaklarını belirtmişlerdir. 

15 Ocak 2010- Ergün Önen Bilecik 2’nci Jandarma Er Eğitim Tugayı’nda gece eğitimi esnasında kimin silahından çıktığı belirlenemeyen G-3 mermisinin vücuduna isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti. Batman doğumlu olan askerin ailesi, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirtmiştir. 

30 Ocak 2010-Tekirdağ Malkara İlçesi 95’nci Zırhlı Tugay Komutanlığı Kemalettin Eken Kışlası’nda görev yapan Ankara doğumlu Asteğmen Alpin Tekin, açıklanamayan bir nedenle makam odasında hap içerek intihar ettiği iddia edilmiştir. 

08 Şubat 2010 – Diyarbakır Lice ilçesi 2’inci Motorize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı birlikte askerliğini yapan Ankara doğumlu Serkan Göçmen’in (21) nöbet esnasında açıklanmayan bir nedenle intihar ettiği iddia edilmiştir. 

09 Şubat 2010 –Piyade Çavuş Mesut Yücel Konya merkez Meram ilçesindeki Merkez Komutanlığı’nda askerliğini yapan Piyade Çavuş Mesut Yücel, nöbet tutarken, başına ateş ederek intihara teşşebüs ettiği açıklamasından sonra,  ağır yaralı bir şekilde hastaneye kaldırılan Adana

Doğumlu asker Mesut Yücel hayatını kaybettiği açıklanmıştır.

16 Şubat 2010- Oğuz Kartal Erdek Mayın Filo Grup Komutanlığı’nda askerliğini yapan asker Oğuz Kartal (21) askeri yetkililer tarafından, “sabah erken saatlerde ateşli silahla intihar ettiği iddia edilmiştir.”açıklamasında bulunulmuştur. 

16 Haziran 2010- Mardin Kızıltepe ilçesi Merkez Komutanlığında nöbet sırasında intihar ettiği iddia edilen,  İsparta doğumlu asker Hüseyin Doğan’ın otopsi raporu açıklanmadan memleketine gönderilrek toprağa verilmiştir. 

08 Mart 2010-  Pendik Askerlik şubesinde önceki gün ölen asker Ömer Öncü’nün intihar ettiği iddia edilmiştir. Askeri yetkililer herhangi bir açıklmada bulunmamıştır. 

14 Mart 2010- Abdullah Özden Kırıkkale Mühimmat Komutanlığı Yahşihan Mühimmat Ana Depo Komutanlığı’nda Askerlik yapan, İsparta doğumlu Abdullah Özden (23), “gece nöbet sırasında tüfeğiyle intihar ettiği iddia edilmiştir.” 

19 Mart 2010- Yüksekova’da askerlik yapan Kırşehir doğumlu Harun Taşdemir, 19 Mart günü nedeni açıklanmayan bir şekilde yaşamını yitirdi.  Ardından çelişkili açıklamalar yapıldı. Ölüm haberini veren Kırşehir Jandarma Komutanlığı’nın aileye ilettiği faks’ta ‘sınır boyunda intikal sırasında öldüğü’ yazarken, bölük astsubayı ‘yatağında öldü’ açıklamasında bulundu. Aile, yapılan açıklamaların çelişkili olduğunu belirterek sitemde bulunmuştur. 

28 Mart 2010- Antep İl Jandarma Komutanlığı’nda askerliğini yapan ve izinden yeni döndüğü öğrenilen Adana doğumlu Jandarma Piyade Er Hasan Çakır, 28 Mart 2010 tarihinde, nöbet tuttuğu kulübede G-3 piyade tüfeğiyle intihar ettiği iddia edilmiştir. 

4 Nisan 2010- Kıbrıs’ta bulunan Lefkoşa 4. Zırhlı Top Tabur Komutanlığı’nda askerlik yapan Batman doğumlu Yılmaz Demiray isimli askerin intihar ettiği iddia edildi. Yetkililerden gelen açıklamalara inanmadıklarını belirten Demiray’ın yakınları, suç duyurusunda bulunacaklarını belirtmişlerdir. (Terhisine üç ay kalmıştı)

08 Nisan 2010- Çerkezköy’de bulunan 3. Zırhlı Tugay’da askerlik yapan asker Erdi  Alkan, koğuşunda ölü bulunmasının ardından gözler kışlada şüpheli şekilde yaşanan ölümlere çevrildi. Son bir buçuk ayda 9 asker, şüpheli bir şekilde ölürken kayıtlara ‘intihar’ ve ‘kaza’ olarak geçti. Tekirdağ’ın Çerkezköy İlçesi’nde bulunan 3. Zırhlı Tugay’da askerlik yapan Erdi Alkan terhisine üç ay kala yaşamını yitirdi. Yatağında ölü bulunan Alkan’ın ailesini yetkililerin verdiği ‘yataktan düştü, zehirlendi, kalbi durdu’ şeklindeki çelişkili bilgiler ailesinde öldürülmüş olabileceği şüphesini güçlendirdi. Aile, “Özellikle Kürt askerlerin ağırlıkta olduğu asker ölümlerine her gün bir yenisi eklenmiştir.” Denildi.

25 Nisan 2010- İzmir’de askerlik yapan Hayrettin Gençarslan adlı gencin, görev yaptığı Askeri Hastane’de intihar ettiği bildirildi. Hatay semtindeki Asker Hastane’de askerliğini yapan 20 yaşındaki Hayrettin Gençarslan’ın, piyade tüfeğiyle kendisini çene altından vurarak intihar ettiği iddi edildi. “Silah sesini duyan askerler tarafından yetkililere haber verildiği açıklamasında bulunulmuştur.” 

30 Nisan 2010- İskenderun Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığın’da görevli Sivas doğumlu Deniz Piyade Er Ahmet Turan Parlak’ın intihar ettiği iddia edilmiştir.

01 Mayıs 2010- Şaban Koçak Kendisi Iğdır Sınır Karakolu’nda askerlik yaparken intihar ettiği iddia edilerek, ailesine çelişkili bir şekilde bilgi verilmiştir. Fakat aile bu “çocuğumuzun intihar edebilecek hiçbir gerekçesi bulunmuyordu. Kendi silahıyla intihar ettiğini bize söylediler. Otopsi raporunuda görmedik talep etmemize rağmen bize bilgi verilmedi.” Denilmiştir.

24 Mayıs 2010 – Mithat Kızılkaya Van’ın Başkale ilçesine bağlı Akçalı vatani görevini yapan oğlu Sait Kızılkaya’nın intihar ettiği bilgisini verdiklerini söyledi. Ailesi Adana’da yaşamakta… İzinden dönünce görev yaptığı karakola gitmek için bulunduğu toplama merkezinde intihar ettiği edilmiştir. Ailesi olyın bir intihar olmadığını çocuğumuzu öldürdüklerini belirtmişlerdir.

27 Mayıs 2010 – 1. Hudut Taburu 2. Piyade Bölüğü’nde askerlik yapan  Mersin doğumlu Mithat Özer (20) Meriç Nehri boyuna, nöbet değişimine gelen askerler tarafından ateşli silahla göğsünden vurulmuş olarak bulunmuş, ağır yaralı olarak kaldırıldığı Keşan Devlet Hastanesi’nde de hayatını kaybetmiştir. Aile çocuğumuzun ölümü kuşkulu bir ölümdür. Bunu araştıracağız. Denilmiştir.

2 Haziran 2010-Sivas Temeltepe Kışlası’nda asker olan T.K (22) sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle intihar ettiği iddia edilmiştri. Bunalımda olduğu olduğu iddia edilen askerin olay yerinde hayatını kaybettiği söylenmiştir.

06 Haziran 2010- Mardin 7. Piyade Alay Komutanlığı’na bağlı Mürsel Karakolu’nda askerliğini yapan Emrah Demiral’ın terhisine 3 ay kala intihar ettiği iddia edildi. Emrah Demiral (21) adlı askerin karnına tüfekle ateş ettiği bildirildi. Kızıltepe Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Demiral, tüm müdahalelere rağmen hayatınıkaybetmiştir.

15 Haziran 2010- Zonguldak Devrek 2. Jandarma Eğitim Komutanlığı’nda askerliğini yaparken önceki gün intihar ettiği iddia edilen, Mardin Dargeçit nüfusuna kayıtlı 1986 doğumlu Hamza Deniz’in 17 günlük asker olduğu bilgisi verilmiştir.

15 Haziran 2010- Dersim Pülümür İlçesi’ne bağlı Küllü Jandarma Karakolu’nda bir askerin intihar ettiği iddia edildi. Otopsi raporu beklenmeden TSK olaya ‘intihar’ dedi. Ancak Metin Ekinci’nin sırtından vurulduğu, kurşunun göğsünden çıkması kuşkulu olduğunu söyleyen amcası Kenan Ekinci dört ay önce askere giden Metin’in intihar etmediğini öldürüldüğünü söylemiştir. Ve otopsi raporunu beklemeden olayın intihar oplduğunu söyleyen askeri yetkililerden şimdi açıklama bekliyoruz. Ancak yetkililerden diğer kuşkulu ölümlerde olduğu yine ses yok.‘’Bizde askerlik yaptık, G-3 mermisinin girdiği yer, sadece kendi oyuk deliğini açacak şekilde, çıktığı yer ise patlatacak şekildedir. Olayın aslını öğrenmek istiyoruz. Bu kesinlikle intihar değil’’ gerekirse olayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacaklarını belirtmiştir.

Hamza Deniz Mardin –Dargeçit doğumlu- Mesleği Coğrafya öğretmeni.

13 Haziran 2010 tarihinde derneğimize gelerek başvuruda bulunan mağdur Hamza Deniz’in yakınlarının beyanlarına göre; Hamza Deniz liseyi Mardin’de bitirdikten sonra Üniversiteyi kazanarak Coğrafya bölümünde okumaya başlamış ve tecilini bozarak bölümünü bitirmeden askerliğe gitme kararı almıştır. 

Zonguldak Devrek 2.Tabur 1.bölük de askerliğini yapmaktaydı.11 Haziran 2010 tarihinde saat 12.00 de ailesini arayarak sohbet etmiş. 13 Haziran 2010 saat 10.00 da askeriyeden yetkililerden biri telefonla aileyi arayarak Hamza Denizin kayıp olduğunu bildirmişlerdir. Aynı gün saat 12,00 de Aile bölüğü aramış bölükten aldıkları bilgi Hamza Denizin sabah saat beşte namaz kılmaya gitmiş ve tuvalette ayakkabı bağı ile intihar ettiği bildirilmiştir. Askerin Cenazesi Ankara’ya Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir. Şu anda ailesi Adli Tıptan Cenazeyi almaya gitmiştir. Otopsisinde bulunmamızı ve olayla ilgili takip ve hukuki yardım talep etmektedir. 

*Raporumuz, Derneğimize yapılan başvurular, TBMM’ye verilen soru önergelerine verilen cevaplardan ve medyadan derlediğimiz bilgilerden oluşmaktadır.

İHD İSTANBUL ŞUBESİ

Bir cevap yazın