Yenişafak Gazetesi’nin 21.12.2012 Tarihli Dezenformasyon Haberine Karşılık Zorunlu Açıklama

25 Aralık 2012

Yeni Şafak Gazetesi ve TRT Haber İnternet Sitesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürlerini İnsan Hakları Derneğinden ve Ali Tanrıverdi’den özür dilemeye davet ediyoruz.

21 Aralık 2012 tarihli Yeni Şafak Gazetesi’de “Pozantı da İşkence İddiası Aynı Elden” başlıklı yazıda, Pozantı Cezaevi’ndeki işkence, taciz ve kötü muamele iddialarının KCK operasyonları sonrası ortaya çıkan ses kayıtlarının çürüttüğü belirtilmiş, bu ses kayıtlarının TRT Haber sitesinde yayınlandığı belirtilerek, İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi suçlanarak, bu iddiaların sanki olmamış gibi Ali Tanrıverdi tarafından derneğe başvuran çocuklara yazdırıldığına dair tamamen dezenformasyon içerikli bir haber yapılmıştır.

Pozantı Cezaevi’nde yaşanan işkence ve taciz olayları İHD Mersin Şubesi’ne 23-24 Mayıs 2011 tarihlerinde bizzat işkence ve tacize maruz kalan çocukların başvurusu üzerine şubemiz tarafından işleme alınmış, mağdurlar TİHV Adana Temsilcisine yönlendirilmiş, TİHV Adana Temsilcisi hekim tarafından değerlendirme raporu hazırlanmış, bu değerlendirme raporu üzerine Mersin Şubemiz tarafından 12 Temmuz 2011 tarihinde TBMM İnsan Haklarını İnceleme ve Araştırma Komisyonu’na, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne, Adana Valiliği İl İnsan Hakları Kuruluna gereğinin yapılması için müracaat edilmiş ve müracaat dilekçesi ekine derneğimize yapılan başvuruların fotokopileri ve TİHV Adana Temsilciliğinin hazırladığı fiziksel ve ruhsal ön rapor eklenmiştir. Başvuru formunun ön kısmı şube yöneticimiz tarafından doldurulmuş olup, başvuru ekindeki olayların anlatıldığı dilekçe ise bizzat başvurucular tarafından yazılmıştır. Başvuru formu ve ekindeki dilekçeler olduğu gibi yetkili makamlara gönderilmiştir. Konu aynı zamanda genel merkezimize de bildirilmiştir. Konu ile ilgili olarak derneğimiz taciz olayının çocuklar üzerindeki ruhsal etkisini düşünerek olayı basınla paylaşmamış, yetkili makamların tedbir almasını beklemiştir. Ancak daha sonra mağdurların bir muhabire yaşadıkları olayları anlatmaları üzerine olay basına intikal etmiş ve basına intikal etmesi ile beraber olay kamuoyuna mal olmuştur.

Olayların ve iddiaların ciddiliği karşısında Adalet Bakanlığı adli ve idari soruşturma açmış, sorumluların görev yerleri değiştirilmiş, adli soruşturma ise devam etmektedir. Bunun yanı sıra Pozantı Cezaevi kapatılmış, çocuklar Ankara Sincan Cezaevi’ne nakledilmiştir.

Pozantı cezaevinde yaşanan işkence ve tacizin mağdurlar üzerinde bıraktığı etki 17 Eylül 2012 tarihinde B.E’nin kaldığı evin 4. katından atlayarak intihara girişmesiyle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu olay aynı zamanda yaşananların inkar edilmesi ve mağdurlar üzerinde kurulan her türlü baskının nasıl sonuçlanabileceğinin de bir örneğini oluşturmaktadır.

Pozantı Cezaevi’nde yaşanan işkence ve taciz olayları dünya kamuoyunda mahkum olmuş en kötü olaylardan birisidir. Şube başkanımız Ali Tanrıverdi’nin insan hakları savunuculuğu kapsamında görevini yaparak işkence ve tacize karşı mücadele etmesi kimi çevreleri rahatsız etmiştir. Adana TMK 10. maddesi ile görevli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/1117 soruşturma nolu soruşturma dosyasında Ali Tanrıverdi ve bir çok kişi Adana 3 Nolu TMK 10. madde ile görevli hakimlik tarafından 28 Eylül 2012 tarihinde tutuklanmıştır. Hakimliğin sorgu zaptına bakıldığında, tutuklama nedeni olarak Ali Tanrıverdi’nin BDP Mersin Siyaset Akademisinde yapmış olduğu konuşmalar gerekçe gösterilmiştir. Ali Tanrıverdi halen Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutukludur.

TRT Haber’in ve Yeni Şafak Gazetesi’nin Mersin’deki tutuklu soruşturma ile ilgili ve özel olarak da Ali Tanrıverdi ile ilgili yapılmak istenen dezenformasyona kendilerini alet etmesini kınıyoruz. TRT’nin ve Gazetenin basın etik ve ahlak ilkelerine uygun yayın yapmasını ve derneğimiz ile birlikte Ali Tanrıverdi’den özür dilemesini bekliyoruz.

TRT’ye ve Yeni Şafak Gazetesi yazarlarına şunu hatırlatmak isteriz. Türkiye adeta yeni bir 28 Şubat süreci yaşamaktadır. Toplumsal muhalefeti oluşturan kesimler, Kürt legal siyasal hareketi, insan hakları savunucuları ve daha birçok çevre ve kesim siyasal iktidarın uygulamalarını eleştirdikleri ve sessiz kalmadıkları için özel yetkili mahkemeler aracılığı ile üzerlerinde yargı baskısı kurulmuştur. Bu baskı politikası uygulanmaya devam etmektedir. Siyasal iktidara yakın olanların muhaliflere ve doğruyu söyleyenlere yapılanlara seyirci kalması anti demokratik bir davranış olduğu kadar etik de değildir.

Ali Tanrıverdi insan hakları savunucusudur. Hiçbir kesim ve hiçbir çevre onun bu kimliğini karalamaya çalışmamalıdır.

 

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın