28 MART 2006 DİYARBAKIR OLAYLARINA İLİŞKİN İNCELEME RAPORU

28 MART 2006 TARİHİNDE DİYARBAKIR’DAKİ CENAZE TÖRENİ SONRASI GERÇEKLEŞEN HAK İHLALLERİNİ

ARAŞTIRMA – İNCELEME RAPORU

OLAY
Muş Merkez, Diyarbakır Kulp, Bingöl Genç ve Solhan ilçeleri arasında bulunan alana yönelik düzenlenen operasyonda 24.03.2006 günü yaşamını yitiren 14 silahlı militandan 4’ünün cenazeleri, (Diyarbakır doğumlu Bülent Tanışık, Diyarbakır Lice doğumlu Muzaffer Pehlivan, Diyarbakır Çınar doğumlu Fatih Çetin, Diyarbakır Kulp doğumlu Mahmut Güler) Malatya Devlet Hastanesinde yapılan otopsi işlemleri sonrasında 28.03.2006 günü Diyarbakır’a getirilip Yeniköy Mezarlığına defnedilmiştir. Defin işleminden sonra başlayan toplumsal olaylar, Ofis semtinden başlamak üzere Diyarbakır’ın birçok semtine sıçramıştır. Cenaze törenine katılan kitle mezarlık dönüşü, mezarlık güzergahında bulunan ve etrafında geniş güvenlik önlemleri alınan 10 Nisan Polis Karakolu önüne geldiğinde polis müdahalesiyle karşılaşmış ve cenaze töreni sırasında çok sayıda F-16 uçağının mezarlık üzerinde sorti yapmaları dikkat çekmiştir.

Panzerlerle kitleye müdahale eden polise, gençler; molotof kokteylli ve taşlarla karşılık vermiş ve bu esnada, polis, biber gazı kullanarak havaya ateş açmıştır. Açılan ateş sonucu Mehmet Akbulut (18) isimli bir kişi ağır yaralanmış (bu şahıs daha sonra 31.03.2006’ da yoğun bakıma alındığı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde hayatını kaybetmiştir), göstericilerin attığı molotof kokteyllerinin isabet ettiği panzerler tutuşmuştur. Müdahale esnasında Cihan Haber Ajansı ve TV 21’in muhabirleri de yaralanmıştır.

Ofis semtine giren bir grup gösterici güzergahlarında bulunan resmi kurum, parti binası, banka şubesi ve işyerlerinin camlarını kırmıştır. Olayların büyümesi üzerine, başta Bağlar semti olmak üzere esnaf kepenklerini kapatmaya başlamıştır.

DİYARBAKIR’DA GERÇEKLEŞEN OLAYLAR

28 Mart 2006 Salı
28 Mart Salı günü, gösteriler, ağırlıklı olarak; Kuruçeşme, Bağlar Merkez, Mardinkapı, Melikahmet semti, Oryıl, Medine Bulvarı, Sakarya ve Emek Caddesinde devam etmiştir. Birkaçı ateşli silah yaralanması olmak üzere yaklaşık 70 kişi yaralanmış; 29’u çocuk olmak üzere 100 dolaylarında gözaltı gerçekleşmiştir. Ateşli silah yaralanması sonucu yaralanan şahıslardan Mehmet Akbulut (18) 18:30 sıralarında D.Ü. Tıp Fakültesine kaldırılmış ve 31.03.2006 günü saat 08.15 sıralarında yaşamını yitirmiştir. Akşam saatlerinde, Büyükşehir ve alt kademe belediye başkanları ile DTP yöneticilerinin olayların durması için Valilik ve eylemciler ile yaptığı görüşmeler sonucunda saat 21.30 dolaylarında olaylar sona erdirilmiştir. Aynı gün yaralanan şahıslardan Halit Söğüt (78), daha sonra 3 Nisan 2006 tarihinde yaşamını yitirmiştir.

29 Mart 2006 Çarşamba
Olaylar, zikredilen yerler ve çevresinde 29 Mart günü daha da boyutlanarak devam etmiştir. Aynı gün sabah saatlerinde birçok mahallede yeniden eylemlerin başlaması üzerine, kepenkler kapatılmıştır. Olaylar daha sonra Dicle Üniversitesi Kampüsüne de sıçramıştır. Eylemlere sert müdahalede bulunan özel hareket timleri ve çevik kuvvet polisleri, evlerin ve bazı işyerlerinin camlarını kırmaya, bazı noktalarda bedensel hareket ve sinkaflı küfür ve hakaretlerle halkı tahrik etmeye başladıkları gözlenmiştir. Yine güvenlik görevlileri, okul çıkış saatlerinde gelişigüzel bir şekilde öğrencileri dövmüş ve darp etmiştir. Bağlar Emek Caddesi, Kuruçeşme, Körhat, Balıkçılarbaşı, Huzurevleri başta olmak üzere birçok mahalle, cadde ve sokak polis, kar maskeli özel harekat tim ve çevik kuvvet ekipleri, merkezi yerlere ise polis ve askeri tanklar yerleştirildiği görülmüştür. Askeri görevlilerin kamu binalarının güvenliğini almaya başlamasından sonra saat 14.00 itibariyle Devlet Hastanesinin giriş-çıkış denetiminin bütünüyle Jandarmaya devredilmesiyle şehir askeri darbenin uygulandığı bir kent görünümünü almıştır. Ayrıca yaralı ve ölülerin bulunduğu Devlet Hastanesi Acil Servisine girişlerin tümü yasaklanmıştır. Güvenlik güçleri, göstericilere müdahale ederken gaz bombası, tazyikli su, ateşli silah kullanmışlardır. Gözaltına alınan kişiler, sokak ortasında ciddi biçimde darp edilmiş ve bizzat havaya değil ancak gösterici kitle hedef gözetilerek kısa ve uzun namlulu silahlar ile ateş edilmiştir. Aynı gün, 28 kişi ateşli silah kurşunlarının vücutlarına isabet etmesi sonucu yaralanmış ve 29 Mart’ da gerçekleşen oransız ve aşırı güç kullanımı sonucu, Tarık Ataykaya (22) ve İsmail Erkek (8) ateşli silah yaralanması sonucu ve Mehmet Işıkçı (19) da darp sonucu yaşamını yitirmiştir. Yine, daha sonra kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Mustafa Eryılmaz (26) ile Emrah Fidan (17) güvenlik güçlerinin 29 Mart tarihinde açtığı ateş sonucu yaralandıktan sonra yoğun bakım ünitesinde tedavi gördüğü Dicle Üniversitesi Tıp Fak. Hastanesinde 03.04.2006 tarihinde yaşamını yitirmiştir. Yine Abdullah Duran (9), Sakarya Cad. Duran Ap. 2/2 no’lu evlerinin balkonundan dışarıyı izlerken, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirmiştir. Bunların dışında vücutlarının değişik yerlerinden yaralanan ve darp edilen, aralarında hayati tehlikeyi atlatamayan yaralılar da hastanelerde tedavi altına alınmıştır.

Diyarbakır’a, Mardin ve Batman’ın yanı sıra Elazığ, Şanlıurfa ve Malatya’dan takviye ekipler olarak asker-polis güvenlik gücü gelmiş; Diyarbakır’ın Ergani İlçesi’ndeki 16. Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan da çok sayıda zırhlı personel taşıyıcı ve tank, sabahın erken saatlerinden itibaren Seyrantepe mevkiindeki 7. Kolordu Komutanlığı’na kaydırılırken, getirilen çok sayıda tank ve askeri araç, Ofis semti ve İstasyon bölgesinin yakın noktalarında konumlandırılmıştır.

Olayların sona ermesi için Valilik ile yapılan görüşmeler sonrası, Anakent Belediye Başkanı Osman Baydemir, alt kademe belediye başkanları, DTP il yöneticileri ve Demokratik Kitle Örgütü temsilcileri, olayları yatıştırmak amaçlı, saat 19.00 sıralarında görüşmeye resmi araçları ile giderken, güvenlik güçlerinin fiziki ve psikolojik saldırısına maruz kalmışlardır. O esnada Anakent Belediye Başkanı Osman Baydemir’ in koruması, yüzünden aldığı darbeyle yaralanmış ve koruma aracının camları kırılarak araç tahrip edilmiştir. Bunun üzerine tekrar Vali Efkan Ala ile yapılan görüşme sonrasında Vali Yardımcısı Ahmet Aydın’ın katılımı ile birlikte çeşitli noktalardaki göstericiler ile görüşülmüş, saat 22.00 dolaylarında olaylar durma noktasına gelmiştir. Vali Efkan Ala, Saat 23.00′ de yaptığı basın toplantısında; 3 kişinin [Tarık Ataykaya (23), Mehmet Işıkçı (18) ve Abdullah Duran (9)] yaşamını yitirdiğini, 200 kişinin gözaltına alındığını ve 130’u güvenlik görevlisi olmak üzere 250 kişinin yaralandığını açıklamıştır.

30 Mart 2006 Perşembe
Uzun ve kısa namlulu silahların yoğun olarak kullanıldığı, güvenlik güçlerinin aşırı ve orantısız güç kullandığı 29 Mart günü yaşamını yitiren 3 yurttaş için 30 Mart 2006 günü, Yeniköy Mezarlığında cenaze töreni yapılmıştır. Cenazeye katılan topluluk saat 14.30 dolaylarında cenazeleri Bağlar-Medine Bulvarı üzerindeki camiden alıp mezarlığa giderken, yol güzergahında ve Mardin anayolu üzerinde bulunan 10 Nisan Polis Karakoluna bazı kişiler tarafından taş atılmış; Karakoldan atılan gaz bombası ve kullanılan ateşli silahlar nedeni ile Enes Ata (8) isimli çocuk hayatını kaybetmiştir. Böylesi olayların meydana gelmemesi için DTP’nin yol güzergahında görevlendirdiği ve kollarında görevli kolluğu DTP üyelerinin, hem herhangi bir taşkınlık ve arbede meydana gelmemesi, hem de olayın büyümemesi için gösterdikleri çabalar, İHD’nin gözlem heyeti tarafından yerinde tespit edilmiştir. Yine İHD üyelerince oluşturulan gözlem heyeti, cenazeye katılan topluluğun, defin sonrasında taziye yerine giderken ve 10 Nisan Polis Karakoluna 100 metre mesafede olduğu sırada, Medine Bulvarından hızla ve siren çalarak gelen bir polis otosunun (Şordland marka), Karakola yakın olan dörtyol ağzına gelip, oradan polis karakoluna girerek, dörtyolda bulunan çok az sayıdaki insanı ve daha çok mezarlıktan gelen kalabalığı provoke ettiğini gözlemlemiştir. Bunun üzerine kitlenin bir kısmı tarafından Karakol görevlilerine yönelik başlatılan taşlama ile birlikte 10 Nisan Polis Karakolundan kitlenin üzerine doğru gaz bombası kullanılmış, ateşli silah sıkılmıştır. O esnada polisin açtığı ateş sonucu, İsmail Erkek (8) adlı çocuk yaşamını yitirmiştir. O ana kadar, Bağlar, Balıkçılarbaşı, Huzurevleri bölgelerinde kepenkler kapalı iken, çocukların yaşamını yitirdiklerinin duyulması ve çıkan olayların büyümesi üzerine kepenk kapatma tüm kente yayılmış ve olaylar, daha önceki günler gerçekleşen semtlere tekrar sıçramıştır.

30 Mart 2006 günü gerçekleşen olaylar esnasında olay yerinde bulunan İHD gözlem heyeti, şunları tespit etmiştir:

  • Polisler, önceki günden farklı olarak helikopterlerden de kitlenin üzerine gaz bombası atarken, kitle doğrudan hedeflenerek mermi sıkmış, aşırı derecede gözyaşartıcı gaz kullanmıştır. Ayrıca, gelişigüzel bir şekilde, eyleme katılan katılmayan ayrımı yapılmaksızın, polis, ara sokaklara da girerek insanları şiddetli bir şekilde darp etmeye, gözaltına almaya ve binaların içine girerek psikolojik ve fiziksel şiddet kullanmıştır.
  • Kitlenin dağıtılması için kullanılan gaz bombalarının havaya atılması gerekirken, doğrudan kitlenin üzerine atılması, yaşam hakkına yönelik ihlal kastıyla hareket edilidğini ortaya çıkartmıştır.
  • Cenaze töreni esnasında kalabalığın üzerinden F-16 savaş uçakları ile askeri helikopterler uçmuş; kitle psikolojik olarak gerginliğe sürüklenmiştir.
  • Cenaze töreninden dönen kalabalık, Medine Bulvarı, Emek Caddesi, Hatboyu Caddesi, Sakarya Caddesi, Cezaevi mevkii, Urfakapı, Sunay Caddesi, Mardinkapı, Koşuyolu Parkı civarında polisle çatışmaya girmiştir.
  • Havanın kararmasının ardından da olaylar devam ederken, Emek Caddesi üzerindeki gruplara özel harekat timleri ve çevik kuvvet ekipleri panzerler eşliğinde müdahale etmiş; müdahale esnasında çevredeki binaların camları polisler tarafından taşlarla kırılmış, evlere gaz bombaları atılmış ve çevredeki yurttaşlar tehdit edilmiştir.
  • Aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alınmıştır. Gözaltı merkezlerine zorunlu müdafilik için gönderilen avukatlar, fiziksel ve sözlü şiddete maruz bırakılmışlardır. Av. Selahattin Çoban, 30 Mart 2006 tarihinde yaşadıklarını şöyle aktarmaktadır: “… 30.03.2006 tarihinde saat 15.00 sıralarında CMK Uygulama Merkezi tarafından 14 kişiye (12-18 grubu) müdafi olarak atanmam nedeniyle TEM Şubeye gittim. Ancak karşılıklı taşlama olduğu için, Nizamiyeye yetişemedim. Köşede nöbet tutan resmi giyimli polis memuruna avukat olduğumu ve gözaltılar için geldiğimi söyleyince, “kanı bozuk o………… çocukları taş atıyor…” cevabını aldım. İki adım ötede sivil giyimli güvenlik görevlilerince kuş lastiği (sapan) ile polis okulunun avlusunun içinden kalabalığa taş atıldığına şahit oldum. Nizamiyeye varamadım. Aynı günün gecesi saat 20:30 sıralarında tekrar aynı yere gittim. Köşe başındaki sivil vatandaş, bana dönerek, “… abi girme, ateş ediyorlar, seni vururlar !” dedi. Bunun üzerine CMK Uygulama Merkezine telefon açıp, içeriye gireceğimin haber verilmesini istedim ve içeri gittim. Çocukların tamamı dövülmüş, sövülmüştü. Şikayetlerinde, bulundukları yerde minder olmasına rağmen, beton zeminde yatırıldıklarını ve iki öğün yemek verildiğini; bazıları, özellikle Çarşı Polis Karakolunda üstlerinin soydurularak üzerlerine soğuk su döküldüğünü ve sopalarla dövüldüklerini beyan ettiler. Ayrıca ben tam dışarı çıkarken silah sesleri ve patlama sesleri geldi. Nizamiyede ve avlu ile bahçe civarında yaklaşık 200-220 resmi ve sivil polis vardı. Bir anda hepsi hareketlendi ve bahçe içindeki bu kalabalığın ‘…hepsini öldürün! Hepsini öldürmeden gelmeyin!’ şeklinde bağırdıklarını duydum.”
31 Mart 2006 Cuma
31 Mart Cuma günü, kent genelinde kepenklerin kapalı olduğu gözlenmiştir. Saat 10.30 dalaylarında daha önce ağırlıklı olarak olayların meydana geldiği semt ve caddelerde olaylar tekrar başlamış; ateşli silah kullanma oranı daha da artmış, olaylar dışında duran yurttaşlara yönelik darp ve gözaltı vakaları yaşanmaya başlamıştır. 30 Mart günü yaşamını yitiren Enes Ata (8) ile İsmail Erkek (8)’ in cenazeleri, sabaha karşı saat 05.00′ de sadece ailelerinin katılımı ile kendi köylerinde defnedilmiş; şehir içinde defnedilmelerine izin verilmemiştir.

28 Mart günü ateşli silah mermisine bağlı olarak yaralanan Mehmet Akbulut (18), 31 Mart Cuma günü Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde yaşamını yitirmiş; şehir merkezinde defnedilmesine izin verilmediği için cenazesi, nüfus kayıtlarının bağlı bulunduğu Dicle ilçesi Batur Köyünde defnedilmiştir.

Aynı gün, daha önceden tutuklu bulunan 24 Barış Annesinin Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görlen duruşmasından çıkan Diyarbakır Barosuna bağlı 5 kadın avukat [Av.Ayla Akat, Av.Meral Danış Beştaş (Baro YK üyesi), Av.Aygül Demirtaş (İHD MYK ve Diyarbakır Şube YK üyesi), Av.Melihe Yıldırım (İHD Diyarbakır Şube YK üyesi), Av.Evin Akgül], Adliye binası önünde bir polisin sözlü saldırısına, tehdit ve hakaretine maruz kalırken, Av.Ayla Akat ayrıca fiziki şiddete maruz kalmıştır. Ayrıca İl Merkez Jandarma Komutanlığı’nda tutulan 16 kişi için zorunlu müdafi olarak atanan Diyarbakır Barosu avukatlarının da askerlerin hakaretine maruz kaldıkları bilgisi İHD Diyarbakır Şubesine verilmiştir.

Benzer şekilde Diyarbakır Barosu avukatlarından (aynı zamanda Pir Sultan Abdal Derneği Diyarbakır Şube Başkanı) Av. Cafer Koluman da, 31 Mart Cuma günü Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesinde tutulan müvekkillerine zorunlu müdafilik hizmeti vermek için gittiğinde, Şube Giriş Kapısı Nizamiyesinde bulunan polislerin fiziki saldırısına uğramış, darp edilerek burun kemiği çatlamıştır. Av. Koluman tarafından konuyla ilgili suç duyurusunda bulunulmuştur.

1 Nisan 2006 Cumartesi
1 Nisan Cumartesi günü, kent normal yaşama döndü. Belediye çalışanları tarafından, cadde ve sokaklarda bulunan birikintiler temizlenmeye başlandı. Bununla birlikte sokaktan, işyerlerinden ve evlerden gözaltına alınanlar oldu.

Diyarbakır Barosu CMK Uygulama Merkezi, gözaltındakilerin çoğunluğunun TCK’nın 302. maddesi gereğince “örgüt adına eylemlerde bulunmak” iddiasıyla tutuklandığını, diğerlerinin ise “örgüt üyeliği”, “yasadışı örgütlere yardım yataklık”, “halkı isyana, kin ve düşmanlığa teşvik etmek”, “güvenlik güçlerine silahlı, molotoflu, bıçaklı saldırıda bulunmak”, “halkı yağmaya teşvik etmek”, “kamu kurum ve kuruluşlara, siyasi parti binalarına, resmi ekip otolarına, polis panzerlerine molotof kokteyli atmak” ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmekten tutuklandığını belirtti. Aynı açıklamada, 1 Nisan 2006 günü yaptığı açıklamada; 28-29-30-31 tarihlerinde Diyarbakır’ da yaşanan olaylar ile bağlantısı olduğu iddiasıyla 417 kişinin gözaltına alındığını, mahkemeye sevk edilen gözaltındaki çocuklardan 31’inin tümü olmak üzere 167 kişiden 155’inin tutuklandığını açıklamıştır. Ayrıca gözaltına alınanlardan 190’ının çocuk olduğu belirtilmiştir.

2 Nisan 2006 Pazar
Kent genelinde gözaltılar, güvenlik güçleri tarafından insanlar üzerinde gerçekleşen fiziksel saldırı ve darp vakaları, 2 Nisan Pazar günü de azalma göstermeden devam etmiştir. Yine bugün, daha önceden (30 Mart günü) kafasından aldığı darbeler sonucu D.Ü.Tıp Fakültesi Beyin Cerrahi yoğun bakım servisinde tedavi altına alınan Halit Söğüt (78) yaşamını yitirmiştir.

2 Nisan Pazar günü saat 16:00 itibariyle kayıt altına alınan gözaltı sayısının 546 olduğu anlaşılmıştır. Mahkemeye sevkedilenlerden 236’ sının tutuklandığı, Diyarbakır’da bulunan cezevlerinin dolu hale geldiği, bu nedenle tutuklanan 86 kişinin Mardin E tipi kapalı cezavine gönderildiği, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevinin de dolmasından dolayı, tutuklananların Mardin-Nusaybin ilçesindeki cezaevine gönderilmeye başlandığı tespit edilmiştir.

GÜVENLİK GÜÇLERİ TARAFINDAN DİYARBAKIR’DA GERÇEKLEŞTİRİLEN YAŞAM HAKKI İHLALLERİ
Güvenlik görevlilerinin, olayların başladığı 28 Mart 2006 günü saat 17.00 sıralarına kadar ateşli silah kullanmadığı ancak 17.00 sıralarından itibaren güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu birçok kişi yaralanmış ve yaşamını yitirmiştir. Ateşli silah mermilerinin ve cisimle gerçekleşen darbelerin, özellikle göğüs ve baş gibi öldürücü noktalara isabet etmesi dikkat çekmiştir.

28 Mart 2006 – 3 Nisan 2006 Tarihleri Arasında Güvenlik Güçleri Tarafından Yaşam Hakkı İhlal Edilen Yurttaşlar:

1) Mehmet AKBULUT (18): 28 Mart 2006 günü il merkezinde güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu, ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak ağır yaralanmış, tedavi altına alındığı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde 31.03.2006 tarihinde yaşamını yitirmiştir (31.03.2006 tarihli ekte bulunan otopsi tutanağına göre; kişinin ölümünün ateşli silah mermisi çekirdeği yaralanmasına bağlı karaciğer harabiyeti, iç kanama ve kanama şoku sonucu meydana gelmiş olduğu…).

2) Halit SÖĞÜT (78): 28 Mart 2006 günü 14.30 sıralarında güvenlik görevlileri tarafından kafasına aldığı sert cisim darbesiyle ağır yaralanan Halit Söğüt, tedavi altına alındığı Devlet Hastanesinde 2 Nisan 2006 tarihinde yaşamını yitirmiştir.

3) Tarık ATAYKAYA (22), Mobilya işçisi: 29 Mart 2006 günü saat 13:30-14:00 sıralarında Bağlar Medine Bulvarı Hayat 2 Ap. yanında (Çeltik Fabrikası arkasındaki Metin Mobilya yanı) güvenlik güçlerinin açtığı silahlı ateş sonucu (30.03.2006 tarihli otopsi tutanağı ektedir; buna göre ölümün ateşli silah mermisi (gaz fişeği) yaralanmasına bağlı beyin harabiyeti ve kanaması sonucu meydana gelmiş olduğu…) aynı gün Devlet hastanesinde yaşamını yitirmiştir. Olaya tanıklık eden İ.D. ve M.Ş.D., İHD Diyarbakır Şubesine 03.04.2006’da gelerek şu tanıklık ifadesini vermişlerdir: “…29.03.2006 günü öğlen 13:30-14.00 sıralarında, ben, M.Ş.D. ve Tarık, Bağlar Medine Bulvarından evimize doğru yürüyorduk. Biz yolda yürürken, panzerler gövde gösterisi yapıyordu. Bunun üzerine orada bulunan insanlar çok tedirgin oldu. O esnada elleri silahlı özel tim kıyafetli güvenlik görevlileri, karşıdan çıktılar. Sayıları 6-7 civarındaydı. Bunlar, etrafa gelişigüzel ateş açıyorlardı. Yere çöküp kitleye doğru nişan alıyorlardı; havaya doğru ateş etmiyorlardı. O esnada büyük bir kargaşa oldu. Herkes kaçmaya başladı. Biz de korkup koşarken, arkamdan bir el silah sesi duydum. Dönüp baktığımda Tarık’ı yerde gördüm ve yanına gittim. Tarık o esnada şuurunu kaybetmişti. O esnada M.Ş.D. de yanımıza geldi. Ben ve M.Ş.D., Tarık’ı hemen yandaki binanın içine aldık. Orada bir evin kapısını çaldık ve telefonla ambulans çağırmalarını söyledik. Biz binanın içindeyken yüzünü yıkadık, o esnada kafasından darbe almış olduğunu anladık. Ambulans gelmeyince 5 dakika sonra, M.Ş.D., iki defa dışarı çıkarak araba aradı. Polisler tekrar insanlar üzerine silah doğrultunca binanın içine geri geldi. Daha somnra Tarık’ı alıp dışarı çıktık. Oradan geçen bir pikap, bizi aldı ve Devlet Hastanesine götürdü. Orada ilk müdahalesi yapıldı ancak çok kısa zaman sonra yaşamını kaybetti.”

4) Mehmet IŞIKÇI (19), Mobilyacı: 29.03.2006 günü saat 17:30-18:00 sıralarında Emek Caddesinde güvenlik güçlerinin sert cisimle darp etmesi sonucu kaldırılmış olduğu Devlet Hastanesinde kısa zaman sonra yaşamını yitirmiştir. Olayı gören görgü tanıkları, kendisinin saldırıya uğradığı yerin karşısındaki binada oturan akrabalarıdır (ekteki 30.03.2006 tarihli otopsi tutanağına göre, ölüm, künt, kafa, göğüs ve batın travmasına bağlı kafatası kırığı, beyin kanaması, sağ akciğer ve karaciğer rüptüründen gelişen iç kanama ve kanama şoku meydana gelmiş olduğu….).

5) Abdullah DURAN (9), İlköğretim öğrencisi: 29.03.2006 tarihinde saat 17:30 sıralarında, ailesiyle birlikte ikamet etmekte olduğu Sakarya Caddesi Duran Ap. 2/2 no’lu adresli evin balkonundan sokaktaki olayları izlemekte olan Abdullah Duran, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirmiştir. Şubemize başvuruda bulunan maktulün amcası Mehmet Duran, olayın gerçekleştiği anda balkonda ayrıca diğer yeğeni Eyüp Duran’ ın ceketinin de kurşunlardan isabet aldığını belirtmiş, yeğenini öldüren polislerden şikayetçi olduğunu belirterek İHD’ den hukuksal destek talep etmiştir (ekteki 30.03.2006 tarihli otopsi tutanağına göre, ölümün, ateşli silah mermisi ile kalp ve her iki akciğer yaralanmasından gelişen iç kanama ve kanama şoku sonucu meydana gelmiş olduğu…)

6) Enez ATA (8), İlköğretim öğrencisi: 28 ve 29 Mart tarihlerinde güvenlik güçlerince yaşam hakları ihlal edilen 3 sivil yurttaşın 30 Mart 2006 tarihli cenaze töreni esnasında çıkan olaylar esnasında, güvenlik güçlerinin tekrar ateşli silah kullanması sonucu, Kuruçeşme semtinde vücuduna isabet eden mermi sonucu yaşamını yitirmiştir. Şubemize hukuksal destek için başvuruda bulunan baba Selamettin Ata, şu beyanlarda bulunmuştur: “… 30 Mart 2006 günü öğlen saatlerinde oğlum Enez Ata, okula almadıklarını söyleyerek, her zamankinden daha erken saatte eve geldi. Saat 13:20 sıralarıydı. Önlüğünü çıkarttıktan sonra hemen evimizin yakınında olan teyzesine gideceğini söyledi ve evden çıktı. Ben de onun her zaman gittiği teyzesine gitmiş olduğunu düşündüğümden, önce rahattım. Daha sonra saat 15.00 sıralarında teyzesini telefonla aradım. Ancak O, bana Enez’ in oraya gitmediğini belirtti. Bunun üzerine ailecek onu aramaya başladık, akrabalarımıza gittik ve okula gittik. Ancak okul bomboştu. Birkaç saat aradıktan sonra eve geri geldim ve teyzem beni telefonla arayarak, bazı kimselerin, TV’ da Enez’i yaralı vaziyette birinin kucağında gördüğünü söyledi. Bunun üzerine önce Çocuk Hastanesi Acil Servisine gittim ancak orada değildi. Daha sonra Devlet Hastanesine gittim. Acil serviste oğlumun cesedini görünce kendimi kaybettim. Otopsi için gelen savcı, bana Enez’ in vücuduna (kalbiyle midesi arasına) saplanan kurşunu gösterdi. Beni zorla arabaya bindirdiklerini hatırlıyorum; polis bizi zorla nüfusumuzun bağlı olduğu Çınar ilçesi Aşağıkonak Köyü’ ne gönderdi; oğlumu Diyarbakır’ daki mezarlığa gömmemize izin vermediler. Oğlumu öldürenlerden şikayetçiyim; Derneğinizden hukuksal destek talep ediyorum…”

7) Mahsum MIZRAK (17), PVC ustası, camcı: Görgü tanıklarının, 30.03.2006 günü 10 Nisan Polis Karakolu tarafından gözaltına alındığına tanıklık edilmesine rağmen, ailesi, Karakollara, Baroya, İHD’ ye, Emniyet Müdürlüklerine ve Hastanelere başvurularda herhangi bir netice alamamıştır. Son olarak aile, 03.04.2006 tarihinde saat 18:00’ da Devlet Hastanesine gitmiş ve 30.03.2006 tarihinden beri kimliği belli olmayan ceset olarak morgda tutulduğunu öğrenmiştir (…ekteki 30.03.2006 tarihli otopsi tutanağına göre, kişinin ölümünün, ateşli silah mermisi (gaz fişeği) yaralanmasına bağlı beyin harabiyeti ve kanaması sonucu meydana gelmiş olduğu…)

8) Emrah FİDAN (17), Lise 3. sınıf öğrencisi: 29.03.2006 tarihinde öğleden sonra saatlerinde il merkezinde güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonrasında ateşli silah yaralanması sonucu Dicle Üniversitesi Tıp Fak.’de yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alınmış ve 03.04.2006 ‘da saat 08:00 sıralarında yaşamını yitirmiştir (ekteki 03.04.2006 tarihli otopsi tutanağına göre, kişinin ölümünün, ateşli silah saçması ile beyin kanaması sonucu meydana gelmiş olduğu…). İHD’ ye başvuruda bulunan baba Medeni Fidan, şu beyanlarda bulunmuştur: “…Oğlum Emrah Fidan, 29.03.2006 günü saat 15:00 sıralarında evden çıktı ve akşama doğru eve gelmediği için meraklandık. O nedenle hastanelere gidip sorduk. Devlet Hastanesi Acil Servisinde bana üzerinde “Emrah Fidan” isminin yazılı olduğu bir belge gösterdiler. Hemşirelerle odalara baktık ancak bulamadık. Bunun üzerine karakollara gidip sorduk, Emniyet Müdürlüğüne gidip sordum ve oradaki bir polis bana, “….git oğlunu Osman Baydemir’den sor!..” şeklinde bana bağırdı ve beni kovdu. O gece oğlumun izine hiçbir yerde rastlayamadım. Ertesi gün tekrar Devlet Hastanesine gittim. Oradaki polis bana, oğlumun ayağından hafiften yaralanmış olduğunu söyledi. 30.03.2006 tarihinde D.Ü. Tıp Fak.’ ne gittik ve sorduk. Bize önce elbiselerini gösterdiler; pantolonunun arka cebinde kimliği de vardı; buna rağmen Nurşin Doğanşahin ismiyle hastaneye girişi yapılmış. Yoğun bakım servisinde kaldı ve 03.04.2006 günü sabah saat 08:00 sıralarında yaşamını yitirdi. Oğlumu öldüren güvenlik güçlerinden şikayetçiyim…”

9) İsmail ERKEK (8), İlköğretim öğrencisi: 28 ve 29 Mart tarihlerinde güvenlik güçlerince yaşam hakları ihlal edilen 3 sivil yurttaşın 30 Mart 2006 tarihli cenaze töreni esnasında çıkan olaylar esnasında, güvenlik güçlerinin tekrar ateşli silah kullanması sonucu, 10 Nisan Polis Karakolu civarında vücuduna isabet eden mermi sonucu yaşamını yitirmiştir.

10) Mustafa ERYILMAZ (26): 29 Mart 2006’da güvenlik güçlerinin kullandığı oransız ve aşırı güç ile ateşli silah kullanmasından dolayı ağır yaralanmış; daha sonra 31 Mart 2006’da yaşamını yitirmiştir. Ailesinin Diyarbakır’da cenazeyi gömmesine izin verilmediği için, cenaze Silvan’da defnedilmiştir.

YAŞANAN OLAYLAR ESNASINDA YARALANANLAR
28 Mart 2006 tarihi itibariyle Hastanelerde tedavi gören yaralı sayısını (kesin olmamakla birlikte) 200 olarak tespit etmekle; ismi belirlenen yaralılar aşağıda sunulmuştur. Yine kesin olarak saptanmamakla birlikte, 182’i sivilin güvenlik görevlilerince yaralandığı ve atılan taşlar neticesinde 18 güvenlik görevlisinin yaralandığı bilgisine ulaşılmıştır.

 
1. A. Cengiz Korkut
2. A. Hakim Kaya
3. A. Hamit Aker
4. A. Hamit Alkan
5. A.Kadir Kömürcü(16)
6. A.Rahman Kaya
7. A.Vahap İlhan
8. Abdullah Akayurt
9. Abdullah Akdemir
10. Abdullah Akkavak
11. Abdullah Çabuk(40)
12. Abdullah Pola
13. Abdullah Yaşar
14. Abdurrahim Zilan(31)
15. Abdurrahman Akınlı(14)
16. Abdurrahman Beğik
17. Abdurrahman Kaya(76)
18. Abdurrahman Tutuş
19. Abdurrahman Yaşa(14)
20. Adil Deniz
21. Ahmet Akyüz
22. Ahmet Balkaş
23. Ahmet Buçlungan(47)
24. Ahmet Güler
25. Ahmet Kaçan
26. Ali Hatun
27. Avni Çelik
28. Ayaz Kaya
29. Ayhan Şansal
30. Aziz Açmaz
31. Aziz Şeker
32. Bahattin Baydemir
33. Batal Işık
34. Bayram Çöker
35. Bayram kaçmaz
36. Bekir Karatekin
37. Bilal Gömücü
38. Cafer Koluman
39. Cahit Acu
40. Cansız Alıcı
41. Cihan Sönmez
42. Cuma Akyüz
43. Cuma Akyüz
44. Elif Karaca
45. Emine Buyruk
46. Emre Ersoy(16)
47. Ender Cafer
48. Erdal Çalışır
49. Erdal Kaya
50. Erhan Aktar
51. Eşref Darıkaya
52. Eylem Viran
53. Fahriye Karaçan
54. Faruk Karadeniz
55. Fatih Ün
56. Faysal Turan
57. Feride Koç
58. İsmini Açıklamak istemeyen bir kişi
59. Fırat Yıldız(19) 
60. Fuat Aslan
61. Garip Sanmaz(10)
62. Gülbahar Adsız
63. H. İbrahim Taş(17)
64. Hacı Gezer
65. Hakim İpek
66. Hakkı Sanal
67. Halil Deniz
68. Halil Sagül(76)
69. Hasan Aytala
70. Hasan Babatlı
71. Hikmet Engin
72. Hivadar Hazar
73. Hüsamettin Kartan
74. İbrahim Usun
75. İlyas Aktaş
76. İrem Ekinci
77. İzettin Eren
78. Kadir Deniz(13)
79. Kadir Duman(7)
80. Kadir Karlı
81. Kemal Seçme
82. Lemate Alçin
83. Leyla Çiftçioğlu
84. Lorin Birtane
85. M. Emin Adıyaman
86. M. Emin Aslan
87. M. Emin Güçlü
88. M. Salih Kaplan,
89. M. Serhat Ağırmat
90. Mahmut Badır
91. Mahmut Bayram
92. Mahsun Akdemir
93. Mehmet Akdemir
94. Mehmet Anaç
95. Mehmet Ardıç
96. Mehmet Aslan
97. Mehmet Çelik
98. Mehmet Demir
99. Mehmet Ekin
100. Mehmet güngör
101. Mehmet Kaplan
102. Mehmet Kılıç
103. Mehmet Kılıçdoğan
104. Mehmet Mercan(34)
105. Mehmet Şimşek
106. Mehmet Taman
107. Mehmet Taşan
108. Mehmet Torum(18)
109. Mehmet Turan
110. Mekto Oktay
111. Meryem Günden
112. Metin Alici
113. Mihraç Canpiliç
114. Mithat Ekin
115. Miyeser Altıntop
116. Muhammed Yakışır
117. Muhittin Aytaç
118. Muhsin Akdemir(14)
119. Muhyettin Aytekin
120. Murat Akyüz
121. Murat Çoban(22)
122. Murat Dağ
123. Musa güzel
124. Musa Kaya(29)
125. Mustafa Acan
126. Mustafa Doğan
127. Necati akyol
128. Nihat Güneş
129. Nizamettin Dursun(36)
130. Nurşen Akşen
131. Nurullah Yılmaz
132. Oğur Erdoğan
133. Okan Aydoğan
134. Onur kaya
135. Osman Çakır
136. Ömer Doğan
137. Ömer Karakoç
138. Özkan Alaca
139. Pervin Timurtekin
140. Pivan Kaya
141. Ramazan Şimşek
142. Remzi Kulakçıoğlu
143. Sabiha Aslan
144. Saliha Çelik
145. Salim Aydın
146. Sedat Eryılmaz
147. Sedat Kaya
148. Selahattin Anar
149. Selim andan
150. Selim Veznedaroğlu
151. Semra Tunç
152. Serdar Tezgel
153. Serhat Keçelioğlu
154. Seyfettin ……..
155. Sıtkı……..
156. Süleyman Eren
157. Süleyman Eren(25)
158. Süleyman Kefen
159. Süleyman Yıldırım(23)
160. Şakire Kızılaslan
161. Şehriban Tuşlamak(9)
162. Şenay Sertunç
163. Şeyhmus Aktar
164. Şeyhmus Eren
165. Şeyma Ay
166. Tayfur Eraslan
167. Veysel Taşan
168. Yelda Velioğlu
169. Yemlihan Ergün
170. Yılmaz Dinç
171. Yusuf Bal
172. Yusuf Eren
173. Yusuf Ülgün
174. Zilan Taş
175. Zülfü Biroğlu 
Diyarbakır Valiliği tarafından 28-31.03.2006 tarihlerinde devam eden olaylara ilişkin Bilgi Notunda, 161 sivil ve 199 güvenlik görevlisinin yaralandığı; 31’inin halen tedavi gördüğü açıklanmıştır.

DİYARBAKIR BAROSU CMK UYGULAMA MERKEZİ İLE İHD DİYARBAKIR ŞUBESİNE YAPILAN GÖZALTI VE TUTUKLAMA BAŞVURULARI

28.03.2006 itibariyle Diyarbakır’da başlayan olaylarla birlikte 05.04.2006 gününe kadar gerçekleşen gözaltı ve tutuklama dökümüdür:

1) Gözaltı Sayısı : 563

Yaş Gruplarına Göre;

a) 12-18 yaş grubu (ÇOCUK) : 200

b) Yetişkin yaş grubu : 363

2) Savcılığa Sevk Edilenlerin Sayısı : 554

3) Tutuklu Sayısı : 382

Yaş Gruplarına Göre;
a) 12-18 yaş grubu (ÇOCUK)tutuklu sayısı : 91
b) Yetişkin yaş grubu : 291

04.04.2006 tarihinde öğlen saatlerinden itibaren DTP İl Yöneticileri Musa Farisoğulları, Necdet Atalay, Nusret Atlı ve Muhlis Altun ile Diyarbakır Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü ve Tes-İş 1 No’lu Şube Başkanı Ali Öncü ile Tüm-Bel Sendikası Diyarbakır Şube Başkanı Edip Yaşar, gözaltına alınarak TEM Şubeye götürülmüşler; 05.04.2006 günü Savcılık ve Sorgu Hakimliği aşamasında devam eden 12 saatlik sorgunun ardından saat 22.00 sıralarında tutuklanarak Diyarbakır D Tipi Cezaevine gönderilmişlerdir.
CMK Uygulama Merkezi, zorunlu müdafiilik atamaları dışında ailelerin kendi avukatlarını atadığı gözaltı vakaları da olduğundan, gerçek sayının bunun üzerinde olduğunu ifade etmektedir.
Diyarbakır Valiliği tarafından, 28-31.03.2006 tarihleri arasındaki olaylara ilişkin açıklanan Bilgi Notunda, Gözaltı sayısı 566 ve Tutuklama sayısı 354 olarak verilmektedir.

İŞKENCE, GAYRİİNSANİ VE ONUR KIRICI MUAMELE MAĞDURLARI
Gerek Diyarbakır Barosunun 04.04.2006 tarihli Basın Açıklamasında belirttiği üzere ve CMK Uygulama Merkezince görevlendirilen avukatların ulaştığı tespitlere göre, gerekse de İHD Diyarbakır Şubesine yapılan başvuruların ortaya çıkarttığına göre, gözaltına alınan şahısların tamamı işkence, gayriinsani ve onur kırıcı muamelelere maruz kalmıştır. Yine yaralananlarla yapılan görüşmeler, sadece gözaltına alınanlara değil ancak sokaktan geçen insanlara, evlere yapılan baskınlar esnasında, vs. ağır fiziksel darp, işkence uygulandığını açığa çıkartmıştır. İHD Şubemize yapılan işkence ve tedavi talepli başvurular, halen devam ettiği için, bu süreçte yaşanan işkence vakalarına ilişkin özel bir rapor önümüzdeki günlerde ayrıca açıklanacaktır.

Bununla birlikte, örnek babında, Şubemize yapılan işkence başvurucularından bazı örnekler (ciddi bir korku, gerginlik ve tehdir ortamı yaşandığından, mağdurların açık kimliklerini bu aşamada belirtmeyi uygun görmemekteyiz) aşağıda sunulmuştur:

1) F.K. (kadın, 46 yaşında): 05.04.2006 tarihinde Şubemize başvuruda bulunan F.K., özetle şu yakınmalarda bulunmuştur: “… 28 Mart 2006 tarihinde, küçük kızımı okuldan almak için Koşuyolu semtine doğru giderken polisler beni durdurdu ve ısrarla taş attığımı söyleyerek beni gözaltına almak istediler. Birşey dememe izin vermeden beni döverek gözaltına aldılar. Önce Emniyet Müdürlüğündeki spor salonuna, sonra TEM Şubeye götürüldüm. Bizleri sürekli dövüyor küfür ve hakaret ediyorlardı. Bir yandan da “…Osman Baydemir gelsin sizi kurtarsın!!” diye bağırıyorlardı. Gözaltının dışında yolda da beni ciddi şekilde dövüp darp ettiler, coplarla vücudumun her yerine (sırtıma, koluma, bacaklarıma ama özellikle kafama) coplarla vurdular. Aldığım darbelerden dolayı sürekli midem bulanıyordu. Sadece sabahları bize somun ekmek ve su veriyorlardı. 3 gün boyunca sadece bir akşam yemek verdiler; ama ben yiyemedim. Tuvalet ihtiyacımızı karşılamak istediğimizde de sürekli erteliyorlardı. Bir kadın polis saçlarımı çekti. Okuma yazma bilmediğim için bana zorla imzalatılan belgelerde neyin yazılı olduğunu bilmiyorum. Emniyet Müdürlüğünde gözaltında iken bir doktor ve hemşire vardı ancak bizi muayene etmeden sadece “neyiniz var?” diye sordular. İkinci gün avukatımın işkence gördüğümü anlaması üzerine talep etmesi nedeniyle beni Devlet Hastanesine götürdüler; orada muayene odasında polisler de içerdeydi. Orada da doktor beni hiç dinlemedi. Bana raporun bir örneğini verdi.”

2) A.T. (erkek, 14 yaşında, çocuk): 03.04.2006 tarihinde Şubemize başvuruda bulunan A.T., şu yakınmalarda bulunarak yardım talep etmiştir: 03.04.2006 tarihinde Şubemize başvuruda bulunan A.T., şu yakınmalarda bulunarak yardım talep etmiştir: “… Ben, 29 Mart günü Yüz Evler semtinde polislerce gözaltına alındım; gözaltına alındığım esnada yaklaşık 15 polis bana coplarla saldırdı; sağ kolum kırıldı ve o vaziyette yaklaşık yerde 100 metre boyunca beni sürüklediler. Daha sonra beni Emniyet Müdürlüğündeki spor salonuna götürdüler. Orada zor ve işkence yoluyla içeriğini bilmediğim birçok belge imzaladım. Gözaltına alındığım gece kolum kırık olduğu için beni saat 21:30 sıralarında Devlet Hastanesine götürdüler. Defalarca kez coplarla dayak yedim; tuvalete gitmemize izin vermiyorladı; sürekli “kalk-otur” şeklinde onur kırıcı muamele uyguluyorlardı. Sabaha karşı saat 03:00’de yat diyorlardı ve sonra sabah saat 05:00’de uyandırıp tekrar coplarla dövüyorlardı. Saçlarımı da çekiyorlardı. Benimle birlikte gözaltında olan H.K.’ ın kolu da kırılmasına rağmen, Bağlar Polis Karakolunda elektrik işkencesine maruz kalmıştı. Adliyeye ve hastaneye götürülürken araca binmeden önce ayaklarıma coplarla vuruyorlardı; yürürken de sürekli sırtıma coplarla vuruyorlardı. 12 saatte bir yarım somun ekmek ve su veriyorlardı. Sürekli küfür ve hakaret serfediyorlardı ve İstiklal Marşı dinletiyorlardı. Ayrıca Adliyeye götürürken karnıma vurdular. Ben tüm bu uygulamaları Savcıya da söyledim. Bunları yapan polislerden şikayetçiyim.”

KIZILTEPE
1 Nisan Cumartesi günü Ahmet Araç (27) ve 2 Nisan Pazar günü M.Sıddık Önder (22) isimli yurttaşlarımız, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaşamlarını yitirmişlerdir. Benzer şekilde taşlı saldırıda bulunan göstericiler üzerine aşırı ve orantısız güç kullanılarak güvenlik güçleri tarafından ateş açılmıştır.

İHD Mardin Şube Başkanı ve GYK üyesi Av. Hüseyin Cangir ile Şube Sekreteri Av. Erdal Kuzu, avukat ve İHD yöneticileri 2 Nisan 2006 Pazar günü Kızıltepe Piyade Alay Komutanlığında görevli Üsteğmen Askeri Hekim tarafından fiziksel ve psiokolojik şiddete maruz kalmışlardır. Bunu ispatlayan doktor raporları mevcuttur. Sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.

SİİRT
28 Mart 2006 tarihinde Siirt’ de gerçekleşen cenaze töreninin ardından, Muhlis Ete (17) isimli bir genç, polislerin açtığı ateş sonucu ağır yaralanmış ve bu haliyle 2 km kadar yerde sürüklenmiştir. Halen Dicle Ü. Tıp Fak.’ de tedavisi devam etmektedir.

BATMAN
29 Mart 2006 günü başlayan olaylar neticesinde polisin açtığı ateş sonucunda Fatih Tekin (3) isimli bir çocuk, yaşamını yitirmiştir.

İHD Batman Şube Sekreteri Abdullah Baytar, olaylarda gözlemci olarak bulunmasına rağmen polislerce şiddetli şekilde darp edilmiştir. Yine İHD Batman Şube üyesi Mürsel Kayar ile Denetleme Kurulu üyesi Reşit Yaray, gözlemci sıfatıyla bulunduklarını belirtmelerine rağmen, dövülerek gözaltına alınmış ve tutuklamanarak cezaevine konulmuşlardır.

TESPİTLER :
Diyarbakır’da ;

  • Onlarca işyerinin camları kırılmıştır (özellikle ofis semtinde 28.03.2006 tarihinde) tahrip edilmiş, bazı işyerlerindeki mallar ciddi zarar görmüştür);
  • Bazı resmi kurum ve kuruluşlara taşlı saldırılar gerçekleşmiştir;
  • Güvenlik güçlerinin araçlarına ve panzerlerine taşlı saldırılar gerçekleşmiştir;
  • Yollara molotof kokteylleri atılmış ve araba lastikleri yakılmıştır;
  • 6 sivil araç ateşe verilmiştir;
  • AKP ve MHP İl inaları tahrip edilmiştir;
  • Sokaklardaki bazı kaldırım taşları sökülmüştür;
  • Camlı otobüs durakları kırılmıştır;
  • Olayların başlangıç tarihi olan 28 Mart 2006 günü saat 17.00 sıralarına kadar göstericilere yönelik ateşli silah kullanmadığı ancak bu saatten itibaren aşırı ve orantısız güç kullanma suretiyle 10 sivil yurttaşın (5’i çocuk olmak üzere) yaşam hakkına kastedilmiştir;
  • Yukarıda belirtildiği üzere 563 kişi gözaltına alınmış ve 382 kişi tutuklanmış olmasına rağmen (bunların 91’i çocuktur) yaşam hakkı gibi son derece kutsal ve dokunulmaz olan hakkı ihlal eden güvenlik görevlileriyle ilgili herhangi bir idari veya adli soruşturma açılmamıştır;
  • Başta Başbakan, Adalet ve İçişleri Bakanları olmak üzere, Hükümet çevrelerinin “…kadın ve çocuk da olsa gerekeni yapacağız” gibi polisi şiddet kullanmaya sevk eden açıklamalarından sonra güvenlik güçlerinin kullandıkları güç babında son derece pervasız oldukları tespit edilmiştir;
  • Gerçekleşen gözaltılar ve ev baskınları, tansiyonu artırıcı ve keyfi olarak devam etmiş; nitekim 05.04.2006’ da 4 DTP yöneticisi ve Demokrasi Platformunun iki üyesi (sendika başkanları) tutuklanarak cezaevine konulmuştur.
  • Gözaltına alınanların tamamı işkence, gayriinsani ve onur kırıcı muameleye maruz kalmıştır;
  • Güvenlik görevlileri tarafından, sokaklarda gösterilere katılmayan kişilere yönelik de aşırı ve fiziksel şiddet kullanılmıştır.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİ İNSAN HAKLARI DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ

Bir cevap yazın