Cizre, Silopi, Sur, Nusaybin ve Dargeçit’te Toplu Katliam Tehdidi Var. Sesimizi Duyuyor Musunuz?

Dün (21 Aralık 2015) sabah saatlerinden itibaren Türk Ordu Birliklerinin komutanları Silopi ve Cizre’de halka anons yaparak mahalleleri terk etmelerini, aksi halde olacaklardan sorumlu olmayacaklarını belirtmişlerdir. Aynı şekilde Sur, Nusaybin ve Dargeçit’te de Kürt kentleri zorla boşalttırılmaya devam etmektedir. Şu anda oldukça dramatik gelişmeler yaşanmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Cizre ve Silopi başta olmak üzere birçok Kürt kentinde bazı mahallelerdeki bazı sokak ve caddelerde hendek ve barikatları gerekçe göstererek, sokağa çıkma yasağı adı altında tamamen kanun ve hukuka aykırı bir şekilde sıkıyönetim ilan etmiştir. Buralarda silahlı kişilerin etkisiz hale getirilmesini sağlamak bahanesiyle topyekûn bir cezalandırma siyaseti devreye girmiştir. Türkiye kara kuvvetleri Ordusu, özel harekât polisleri, diğer özel kuvvetleri, adına Esadullah timleri denen ırkçı ve cihatçı olduğunu düşündüğümüz paramiliter güçleri ile sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde Kürt halkına topyekûn saldırı yapılmaktadır. İHD verilerine göre 24 Temmuz ile 22 Aralık tarihleri arasında 197 sivil yaşamını yitirmiş ve katledilmiştir. Bu süreçte kaç silahlı milisin veya silahlı gencin öldürüldüğü bilinmemektedir. Bu şekilde tamamen kuralsız ve acımasız kirli bir savaş yürütülmektedir. Türk Ceza Mevzuatı askıya alınarak masumiyet karinesi, sanık hakları, işkence yasağı, mutlak yaşam hakkı kuralı uygulanmamaktadır. Türk Yargısı tamamen devre dışıdır. Hiçbir şekilde etkili soruşturma yürütülmemektedir.

Sokağa çıkma yasağı adı altında uygulanan sıkıyönetimden etkilenen Kürt nüfusunun sayısı giderek artmaktadır. 16 Ağustos 2015’te başlayan ve halen devam eden bu süreçte Diyarbakır’da 8 ilçede toplam 32 kez, Mardin’de 3 ilçede toplam 9 kez, Şırnak’ta 2 ilçede toplam 7 kez, Hakkâri’de 1 ilçede 4 kez, Muş/Varto’da, Batman/Sason’da, Elazığ/Arıcak’ta birer kez sokağa çıkma yasakları ilan edilmiş, bu şekilde doğrudan doğruya yaklaşık 1 milyon 300 bin kişi etkilenmiş, ancak bir bütün olarak bütün Kürt kentleri etkilenmeye devam etmektedir.  Halen sokağa çıkma yasağının uygulandığı ilçelerde zorla yerinden edilme yaşanmaktadır. Yüzbinlerce kişi evlerini terk etmek zorunda kalmıştır.

14 Aralık 2015 tarihinden bu tarafa doğrudan doğruya Genelkurmay başkanı ve ordu komutanları da devreye girmiştir. Türk ordusu 10.000 kişilik bir ordu ile Cizre ve Silopi’de savaş yürütmektedir. Cumhurbaşkanı ve başbakan korkunç açıklamalarda bulunmakta, açık bir şekilde önlerine çıkan herkesi hendeklere gömeceklerini yani öldüreceklerini ifade etmektedirler.

Türkiye Devleti tıpkı 90’lı yıllardaki gibi hatta onu aşan bir şekilde tamamen kanun ve hukuk dışına çıkmıştır. Her şart altında korunmak zorunda olan yaşam hakkı ağır bir şekilde ihlal edilmekte, başta siviller olmak üzere her gün çok sayıda insan yaşamını yitirmektedir. Türkiye’de kanunlar tamamen devre dışı duruma getirilmiştir. Kuralsız ve acımasız bir kirli savaş yürütülmektedir. Türkiye BM ve Avrupa Konseyi bünyesinde onaylayıp yükümlendiği temel insan hakları ile ilgili sözleşmeleri açık bir şekilde ihlal etmektedir. Durum oldukça vahimdir.

Bugün bu kirli savaşın ulaştığı boyutu tekrar hatırlatmak ve demokratik kamuoyu ile uluslararası toplumun dikkatini Türkiye’nin Kürt kentlerine çekmek için bir kez daha açıklama yapıyoruz ve tüm dünyaya vicdan ve akıl sahibi herkese buradan haykırıyoruz. Aksi takdirde toplu katliamlar ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu süreçte PKK’ye yönelik eleştirilerimizin olduğunun bilinmesini isteriz.

Diyarbakır Sur İlçesi’nde son olarak 2 Aralık 2015’ten bu yana 20 gündür, Mardin Dargeçit’te 11 Aralık’tan buyana 11 gündür, Şırnak Cizre ve Silopi İlçeleri ile Mardin Nusaybin ilçesinde 14 Aralıktan bu yana 8 gündür devam eden sokağa çıkma yasaklarında gelinen aşama oldukça korkunçtur. Asker ve polis halka evlerini terk etmeleri çağrısı yapmaktadır. Tıpkı köy boşaltmalarda olduğu gibi. Bu kentler çok yakın ve ağır bir katliam tehdidi altındadır. Bugün sesimizi çıkarmazsak yarın çok geç olabilir.

Başta uluslararası toplum olmak üzere tüm duyarlı kesimleri tepki göstermeye, itiraz etmeye ve Türkiye Devleti’ne dur demeye davet ediyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın