Raporu pdf halinde indirmek için: Ajanlaştırma Özel Rapor 2023-2025
Zorla ajanlaştırma, tehdit ve baskı ile bilgi vermeye zorlama, kaçırılma ve güvenlik birimleriyle iş birliğine zorlanma gibi uygulamalar, önceki raporlarda da ifade edildiği üzere, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimini takip eden Olağanüstü Hal (OHAL) ile muhalefetin bastırılması amacıyla kullanılmıştır. OHAL’in Temmuz 2018’de kaldırılmasına rağmen halen devam etmekte olan bu uygulamalar sıradanlaşarak devlet politikasının uzantısı haline gelmiştir. Haziran 2025 tarihinde hala devam eden başvurular ve basına yansıyan haberler, benzer hak ihlallerinin devam ettiğini, şikâyetlerin etkili bir şekilde soruşturulmadığını ve cezasızlık politikasının bu alanda da kendisine yer bulduğunu göstermektedir.
Bahsi geçen uygulamalar, kişinin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü, güvenlik ve özgürlüğünü ve insan onurunu tehdit etmektedir. Hukuksuz doğası ve doğasına içkin fiillerin nitelikleri sebebiyle bu uygulamalar, insan hakları ihlali teşkil etmektedir. Kişinin fiziksel ve/veya psikolojik şiddet, işkence, aldatmanın yanı sıra, kendisine veya aile üyelerine yönelik tehditler aracılığıyla, bilgi vermeye, muhbirliğe ve iş birliği yapmaya zorlanması, bir diğer ifade ile zorla ajanlaştırılması, hum ulusal hem de uluslararası hukukla koruma altına alınan hakları ihlal etmektedir.
Ekim 2023 ile Haziran 2024 tarihleri arasında, Ankara’da gerçekleşen olaylara dair toplam 23 başvuru yapılmıştır. Yapılan başvurulardan 5’i Ankara’da bulunan İHD Genel Merkez’ine, geri kalan 18’i ise İHD Ankara Şubesi’ne yapılmıştır. Başvuru yapan farklı meslek ve yaş gruplarından kadın ve erkekler, kendisini Emniyet mensubu olarak tanıtan kişiler tarafından kayıt dışı ifade vermeye, baskı, tehdit ve yanıltma ile ajan olarak çalışmaya zorlanmıştır. Direnç gösteren kişiler çeşitli işkence ve kötü muamelelere maruz kalmış, gözaltı ve tutuklamalarla, kendileri yahut ailelerinin başına kötü şeyler gelmesi ile tehdit edilmiştir.
Her biri yasal olarak reşit olan muhalif gençlerin aileleri aracılığıyla üzerlerinde baskı oluşturmak amacıyla, ailelerine protestolardaki görsellerinin gösterilmesi ile tehdit edildiği ve hatta ailelerine zarar verilmesi tehdidinde bulunulduğu görülmüştür. Daha da ileri gidilerek ailelerinin arandığı ve “çocuklarına sahip çıkmaları”nın nasihat edildiği gözlemlenmiştir. Gençlerin aileleri aranarak yürüttükleri yasal faaliyetler ve bulundukları yasal kurumlara ilişkin yanlış ve abartılı beyanlarda bulunularak aileler manipüle edilmiştir.
Başvurucular ve aileleri, başvurucunun faaliyetlerine devam etmesi durumunda gelecekte memur olamayacağı, iş ararken geçmişinin sorun yaratacağı söylenerek korkutulmaya çalışılmıştır. Halihazırda memur olanlar, aile üyelerinin işlerinin tehlikede olması söylemi ile tehdit edilmiştir.
Başvurucuların bazıları, protestolar sonrası gerçekleşen gözaltılar sırasında Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait şubelerde, resmi gözaltılar sırasında ajanlığa zorlamıştır. Bu kişiler, ilerleyen tarihlerde katıldığı diğer protestolar sırasında da hedef alınmıştır.
Başvuruculardan bazıları, serbest bırakıldıktan sonra, gözaltı işlemleri sırasında karşılaştığı polisler tarafından aranarak taciz edilmiştir.
Başvurucuların özel hayatlarına ilişkin hareketlilikleri yasadışı bir şekilde takip edilerek, kendilerine bu konuda hesap sorulduğu gözlemlenmiştir.
Bu uygulamaları gerçekleştiren şahıslar bazen başvuruculara kendilerini hiç tanıtmamaktadır. Ancak başvurucuların can güvenliği olmadığını polise söylese dahi görmezden gelindiği durumlar görülmüştür.
Bazı başvurucular, evlerinden çıktıkları sıradan bir günde, bazen kendi mahallelerinde bazen metro çıkışları yahut AŞTİ gibi yerlerde, tanımadığı kişiler tarafından yolu kesilerek bahsi geçen uygulamalara maruz bırakılmıştır.
Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan politik mahpuslar, iradesi dışında yalan, aldatma ve yanıltma aracılığıyla koğuşlarından alınarak kendilerini kolluk görevlisi olarak tanıtan kişilerle görüşmeye zorlandığı gözlemlenmiştir.
Bazı başvuruculardan bazılarının sağlık sorunları ve işsizlik gibi durumları istismar edilmeye çalışılmıştır.
Bunların yanı sıra, Mayıs 2025’te yapılan 5 ayrı başvuruda görüldüğü üzere, Mayıs 2025’te İHD Ankara Şubesi’nde bu uygulamalara ilişkin basın açıklaması yapan gençlerin tamamının ailesi aranarak çocuklarına sahip çıkmaları söylenmiştir. Basın açıklamasının medyaya yansıyan görüntülerinin, bu şahıslar tarafından bazı ailelerle paylaşıldığı görülmüştür.
Daha önceki raporlarımızda ifade ettiğimiz önerilerimiz halen geçerliliğini korumaktadır.
- Cumhuriyet Başsavcılıkları başta olmak üzere İçişleri Bakanlığı, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu, TİHEK, Valiliklerin İnsan Hakları Kurulları insan hakları ihlalleriyle ilgili kuruluş amaçlarını yerine getirmeli, resen raporda bahsedilen ihlallerin takibini yaparak etkin bir adli ve idari soruşturma yürütülmesine katkı sunmalıdır.
- TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu kolluğun denetlenmesine yönelik olarak bir alt komisyon kurmalı ve başvuruları değerlendirmelidir.
- Güvenlik ve istihbarat birimleri faaliyetlerini hukuka uygun bir biçimde sürdürmeli, kişilerden baskı, tehdit ve aldatma yöntemleriyle delil elde etme çabasından vazgeçmeli, TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu alt komisyon kurarak istihbarat örgütlerinin yasa dışı faaliyetleri konusunda araştırma yapmalıdır.
- İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Kolluk Gözetim Komisyonu, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi kriterlerine uygun biçimde faaliyet göstermeli, kolluğun hesap verebilirliğini sağlamalıdır.
İnsan Hakları Derneği
Ankara Şubesi



