Barış Bir Şanstır!

İnsan Hakları Derneği olarak kuruluşumuzdan bu yana Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözümü için kararlılıkla çaba gösterdik. Bugün de aynı inançla, aynı umudun peşindeyiz. Barış için bir şansımız var — ve bu şans artık her zamankinden daha yakın.

11 Temmuz 2025 tarihinde PKK’nin Süleymaniye’de düzenlediği temsili silah yakma töreninde silah bırakma iradesini açıklamasının ardından, bugün yaptığı yeni açıklamayla Türkiye’den tamamen güçlerini çektiğini duyurması, insan hakları savunucuları açısından son derece önemli bir gelişmedir. Bu açıklama, uzun yıllardır süren çatışmalı dönemin coğrafyamızda tamamen sona ermesi yönündeki umudu ve inancı güçlendirmiştir.

İnsan hakları savunucuları olarak bizler, barış sürecine katkı sunmak ve üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirmek konusunda kararlıyız. Çünkü Kürt meselesinin barışçıl çözümü yalnızca Kürt halkının değil, bu ülkede yaşayan tüm halkların ve özellikle de emekçilerin ortak ihtiyacıdır. Savaşın sona ermesi, yıllardır savaşa ve çatışmaya harcanan kaynakların yeniden topluma, emekçilere, çocuklara ve geleceğe yönelmesi anlamına gelir. Bu nedenle özellikle işçi ve emekçi sendikalarına bu süreçte büyük sorumluluklar düşmektedir.

Kürt hareketinin bugünden itibaren attığı bu yeni adımın ardından, siyasal iradenin de üzerine düşeni hızla yerine getirmesi gerekmektedir. Her şeyden önce, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını derhal uygulaması ve siyasi mahpusların serbest bırakılması zorunludur.

Hasta mahpusların tahliyesi önünde hiçbir engel bulunmamaktadır; mevcut yasa ve tıbbi raporlar buna imkân tanımaktadır. Ayrıca Terörle Mücadele Yasası’nın kaldırılması, infaz yasasında eşitliğin sağlanması, uluslararası sözleşmelere aykırı tüm hükümlerin ortadan kaldırılması ve AİHM kararlarına uygun şekilde “umut hakkı” düzenlemesinin bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bunlara ek olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından yaşamsal öneme sahip olan İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması da zorunludur. Biz insan hakları savunucuları olarak, barış için sahip olduğumuz şansı ve umudu kaybetmek istemiyoruz.

Bu nedenle, barış sözcüğüyle heyecanlanan herkesi ve tüm toplumsal kesimleri, seslerini yükseltmeye ve bu sürece katkı sunmaya davet ediyoruz. Barış bir şanstır.

Ve bu kez, o şansı birlikte değerlendirmek elimizde.