BİRİ AYDINLARIMIZI YAKTI, BİRİ YÜREĞİMİZİ, BİRİ DE ŞİMDİ ORMANLARIMIZI YAKIYOR!…

Basın Açıklamasının Fotoğraflarına Buradan Ulaşabilirsiniz

Geçtiğimiz yılarda olduğu gibi, son günlerde Kürt ilerinde askeri operasyonların yoğunlaşması, yeniden çatışmalı bir ortamın yaşanması neticesinde ormanların yandığı haberlerini alıyoruz. Bölgede ormanlık alanlar günlerce hiç müdahale edilmeden göz göre göre içindeki canlılarla birlikte yanıp kül olmaktadır. Operasyona çıkan askerler operasyon dönüşünde geride sadece ateşe verilmiş binlerce hektarlık alanla birlikte dağlarda kül olmuş alanlar bırakıyor. Halkın kendi imkanlarıyla yangınların söndürmesine de izin verilmiyor. Böylece askerin çıkardığı yangınlar asker gözetiminde sönene kadar devam ediyor. Geriye kül olmuş ağaçlar, ekinler meralar kalıyor. Ormanlar yok edildikçe çevre dengesi bozuluyor. Özelikle Şırnak’ta, Siirt’te veTunceli’de yoğunlaşan orman yangınları bir aydan beri duman eksik olmuyor. Sadece Siirt’te bir ayda 50 bin hektar alan ormanın kül olduğu biliniyor, yangınlara müdahale ise askerler tarafından izin verilmiyor. Ülkenin her yerinde alev alev yanan ormanlar var; fakat İzmir’in ya da Antalya’nın ormanları yandığı zaman tüm yangın söndürme uçaklarıyla birlikte Bakanlar da hemen orda oluyorlar. Ve diyorlar ki ciğerimiz yandı. Peki, burası ciğeriniz değil mi yoksa burası kedi ciğeri mi? Bu kadar acımasızlık olur mu?

Ülkenin başka yerlerinde küçücük alanlar yanarken bile tüm olanaklarıyla sefer olan Orman Genel Müdürlüğü, bölgedeki orman yangınları karşısında sessizliğini ve suskunluğunu korumaya devam ediyor. Bilinen bir deyim var ‘Yananı Allah görür’ diye. Ama Orman Genel Müdürlüğü’nün görmediği kesin. Ya ortalıkta çevreci kılığına girmiş ve doğanın koruması konusunda ahkam kesenlere ne demeli? Doğal yaşamın ve doğanın korumasında, korunması gereken doğanın hangi coğrafyada olduğuna bakarak karar vermek en hafif tabirle çifte standarttır. Başlarında bulundukları örgütlere sivil toplum örgütü ya da demokratik kitle örgütü ya da diyenlerin ne kadar sivil ya da demokrat oldukları böylece açığa çıkmış oluyor.

Anlaşılan mesele bir bölgeye aitse gözler kör, kulaklar sağır, vicdanlar kara akılar ise tutulmuştur. Çevresine doğasına saygısı olamayan toplumların ne büyük doğal afetlerle ve büyük sıkıntılar yaşadıkları hepimizce bilinen bir gerçektir. Yasalara göre orman yakmak insanlık suçudur ve af kapsamına girmiyor. Biz ekolojik anlayışımızın gereği olarak hiçbir biçimde ormanın yakılmasına doğanın tahrip edilmesini istemiyoruz. Bu vahşeti ve kıyımı yapanlara sesleniyoruz: İnsanlık suçu işliyorsunuz. Tarih sizi affetmeyecek! Biz insan hakları savunucuları olarak orman yakmakla hiçbir sorun çözülmeyeceğini bilmekteyiz. Sorunun çözülmesi isteniyorsa çatışmalı ortamın kalkması ve demokratikleşme adımların atılması gerekmektedir. Barışa giden her yol denemelisiniz. Kendi topraklarını bombalayarak yurttaşlarını aşağılayarak onları yok sayarak sadece kin, nefret ve öfkeyi yükseltirsiniz. Kürt sorunun çözümü demokrasiyi geliştirmede, insan hakları iyileşmede değil de orman yangınlarında arayan zihniyetin kimseye bir şey kazandırmadığı açıktır. Bölge insansızlaştırılmak isteniyor, doğaya karşı müthiş bir tahribat var. Biz bunun ciddi manada adli, idari, meclis insan hakları komisyonu ve il insan hakları komisyonlarınca incelenmesi ve araştırılmasını istiyoruz. Bölgede söndürülmeyen orman yangınlarına karşı hukukçuları, sendikacıları, doğacıları göreve çağırıyoruz.

Orman canlı yaşamın sürmesinde vazgeçilmez olan doğal varlıklarımızdır. Dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun, koruması, yaşatılması herkesin ortak sorunudur. Daha fazla geç kalınmadan yanı başımızdaki yangını söndürelim. Yoksa gün gelir o ateş hepimiz yakar.

İHD Siirt Şubesi

 

Bir cevap yazın