Bilindiği gibi, engelli haklarının korunmasına yönelik mevcut uluslararası metin ve kurallar, engellileri genel olarak kağıt üzerinde korumuş, bugüne dek onlar için somut çözümler üretmekte yetersiz kalmıştır. Bu durum dünyada böyle olduğu gibi ülkemizde de farklı değildir. Özürlüler Yasası adıyla bilinen ve 01.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5378 Sayılı Yasa, aradan geçen yaklaşık iki yıla rağmen engelliler bakımından demokratik ve eşit katılıma dönük mekanizmaları kuramamış, uygulamada hissedilir herhangi bir iyileşme gerçekleştirememiştir. Kuşkusuz bunun en büyük nedeni, kanun koyucunun yasayı yaparken “ayrımcılığın önlenmesi” perspektifinden yoksun olması ve “etkin hak arama mekanizmaları” oluşturamamasıdır.
İşte BM Engelli Hakları Sözleşmesi, bu eksikliklerin giderilmesinde önemli bir adım atmış, sözleşmeye ek olarak kabul edilen İletişime Dair Seçmeli Protokol sayesinde birey ve topluluklara ülkelerindeki iç hukuk yollarının tükenmesinin ardından, BM Engelli Hakları Komitesi’ne doğrudan başvuru olanağını kabul etmiştir.
Yine 4. Madde ile, "Devletler hiçbir engelliliğe dayanarak hiçbir ayrımcılık yapmadan tüm engelli bireylerin tüm insan haklarını ve temel özgürlüklerini bütünüyle güvence altına almak ve teşvik etmekle yükümlüdür" denilmiş, böylece ayrımcılığın önlenmesinde en büyük görev devletlere verilmiştir.
Tüm engel gruplarını kapsayarak, engellilerin eşit haklara sahip bireyler olarak yaşamasını öngören sözleşme, 7. maddesi ile doğrudan engelli çocukların haklarını düzenlemiş, taraf devletlere engelli çocuklar için ek tedbirler alma, çocuğun üstün yararına öncelik vermek ve onlarda kendilerini ifade olanakları oluşturarak, hak bilincinin anlaşılmasını sağlamak gibi yükümlülükler yüklemiştir.
Diğer ana konuları “Engellilerin topluma dahil olması”, “Klişelerden kurtulmak”, “Erişilebilirlik” ve “Yasalar önünde eşitlik” olarak sayılabilecek sözleşmenin yürürlüğe girebilmesi için, en az 20 ülkenin imzasına ihtiyaç bulunmaktadır. Yazım ve kabul sürecinin yaklaşık 5 yıl sürdüğü dikkate alındığında, yürürlüğe girmesi için geçecek fazladan bir günün dahi sorumlusu aralarında Türkiye’nin de bulunduğu devletler olacaktır.
İnsan Hakları Derneği, mevcut sorunları tek başına çözmesini beklemese de, engellilerin uğradığı ayrımcılığın ortadan kaldırılması yolunda atılacak adımları şiddetle desteklemektedir. BM Engelli Hakları Sözleşmesi de bu yolda önemli bir kazanım olmaya adaydır.
Engellilerin maruz kaldığı hak ihlalleri konusunda, sayılar ve başlıklar dahi bir çok şeyi anlatmaya yeter hale gelmiştir. Bu rakam ve ihlal başlıkları, sürekli tekrar edilen bir istatistik ve toplumsal bir günah çıkarmadan farklı bir tesire sahip olmalıdır. İnsan Hakları Derneği, sorunun en büyük nedeninin ve dolayısıyla muhatabının devletler olduğunun bilincindedir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti, BM Engelli Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri TBMM tarafından onaylanmalı ve engelli haklarının uygulamaya dönük korunması alanında diğer düzenlemelerle desteklenmelidir.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ