1 Mayıs’ta Savaşa Karşı Barışı, Ölümlere Karşı Yaşamı Savunalım!

Amerika’da işçi sınıfının 1880’li yıllarda yürüttüğü 8 saatlik çalışma günü mücadelesi, kanlı bir şekilde bastırılıp birçok işçinin polis kurşunuyla öldürülmesi ve bazılarının da idam edilmesi üzerine1889’da Paris’te toplanan II. Enternasyonal 1 Mayıs, “İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik ve Mücadele Günü” olarak kabul etti.

1889’dan itibaren İşçi sınıfı ve tüm emekçiler bütün dünyada 1Mayıs’ı bir hak alma, birlik ve mücadele günü olarak kutlamaya başladılar. İşçi ve emekçiler 1 Mayısta kimi zaman savaşlara, kimi zaman baskılara, kimi zaman ekonomik ve sosyal haklarının kısıtlanmasına tepki gösterdiler. Her ülkenin içinde bulunduğu koşullar, hakların ve özgürlüklerin kısıtlanması işçi ve emekçilerin direnişinde önemli rol oynadı.

1914/18 Birinci paylaşım savaşı, 1939/45 İkinci paylaşım savaşı sırasında dünyanın birçok yerinde işçi ve emekçiler savaşa karşı çıkarak ve bu savaşın işçi ve emekçilerin savaşı olmadığını, emperyalistlerin dünyayı ve dünyanın hammadde ve pazarlarını paylaşım savaşı olduğunu belirterek bütün dünya ezilenlerinin kardeşliğini savundular. Bazı ülkelerde ise sendikalar ve işçi sınıfını temsil ettiğini söyleyen örgütler emperyalist savaşları ve kendi ülkelerinin ulusal burjuvazisini desteklediler.

Örneğin ICFTU/ITUC 1990’larda Yugoslavya’da, Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’daki bölgesel savaşlarda ve bu savaşlara da bağlı olarak gerçekleşen göç hareketlerin konusunda herhangi bir tavır göstermedikleri gibi kimi sendikalar, milliyetçiliği körükleyip, savaşları desteklediler.

Bu durum 1990’lı yıllarda ve günümüzde de devam etmektedir. Dünyada ve Türkiye’deki sendikaların bir kısmı savaş, göç, çevre, kadın ve çocuk hakları konusunda ya sessiz kalmakta yada doğrudan hükümetlerin politikalarına destek vermektedirler.

Türkiye’de de kendisine işçi ve memur sendikası sıfatını yakıştıran birçok ‘sendika’ hükümetlerin ekonomik-sosyal halkaların kısıtlanması politikalarına doğrudan destek verdikleri gibi, Kürt sorununda da milliyetçi, şoven, savaş politikalarına doğrudan destek olmaktadırlar. Bu sendikalar savaşın halkların birbirine karşı kışkırtılmasına, milliyetçiliğin, ırkçılığın pekiştirilmesine neden olduğunu görmezden geldikleri gibi, işçi ve emekçilerin bu çatışmada bir çıkarlarının olmadığını, tam tersine haklarının kısıtlanmasına, ekonomik ve sosyal koşullarının günden güne kötüleşmesine neden olduğunu görmek itemiyorlar.

2016 1 Mayıs’ı geçmiş yıllardan farklı olarak ülkemizde savaşın tırmandığı şehirlerin, ilçelerin tank/top ateşiyle yakılıp yıkıldığı, sokağa çıkma yasaklarının insanların yaşamını sürdüremeyeceği boyutlara ulaştığı, yüz binlerce insanın yaşadığı yerleri terk edip kendi ülkesinde mülteci haline geldiği, yüzlerce sivilin dünyanın gözleri önünde katledildiği bir dönemde gerçekleştirilecektir. Anayasal ve yasal hakların rafa kaldırıldığı, savaş hukuku, insancıl hukuk, uluslar arası hukuk vs hiçbir hukukun artık fiilen işlemediği bir dönemde 1 Mayıs’a girilmektedir.

Çalışanların kıdem tazminatları haklarının gasp edilmeye çalışıldığı, kiralık işçi büroları aracılığıyla işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarının tamamen yok edilmek istendiği, kölelik koşullarının dayatıldığı bir dönemde 1 Mayıs ‘kutlanacaktır’.

Yıllardır Taksim’in işçi ve emekçilere kapatıldığı, bu yıl da yine Taksim’e izin verilmediği, IŞİD’in bombalı saldırı tehditleri ile mitinglerin yasaklanmaya, katılımların da engellenmeye çalışıldığı bir ortamda 1 Mayıs ‘kutlanacaktır’.

Tüm işçiler, emekçiler, kent yoksulları, Kürt ve Türk ulusundan ezilen, sömürülen herkes 1 Mayıs’ı başta savaş politikaları olmak üzere, hak gasplarına, kadın cinayetlerine, çocuk tacizlerine, ekolojik tahribatlara karşı bir mücadele günü haline getirmelidir.

1 Mayıs’ta savaşa karşı barışı, milliyetçiliğe karşı halkların eşitliğini ve kardeşliğini, ölümlere karşı yaşamı savunalım. İnsan hakları ve özgürlüklerinin daha fazla kısıtlanmasına izin vermeyelim. Ülkemizde ve bölgemizde savaşı durdurmak için daha fazla mücadele edelim, İşçiler ve tüm ezilenler olarak birlik ve dayanışmayla ancak başarabiliriz.

 

Yaşasın 1 Mayıs

 

Savaş değil barış istiyoruz.

 

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

 

 

 

Bir cevap yazın