HADEP’li Belediye Başkanlarının tutuklanması

Siyasal partiler- hükümet etmekte olanlar da dahil- yasalar karşısında eşittirler.

Seçimle işbaşına gelenler, meşruiyetlerini, adil bir seçim sürecinde elde ettikleri oylardan alırlar.

Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar, bir siyasal partiye ve mensuplarına, "uyarı" adı altında suçlamalar yöneltirse, bu siyasal değerlendirmelerin bugünkü koşullarda, yargısal süreçlerin başlatılmasına etkisi tartışılamaz. Hele bu değerlendirmeler, yargı gölgesi ile pekiştirilmişse ve yargısal süreç diye nitelendirilen süreç devam ederken de yinelenirse, konunun salt hukuk ilkeleri ile açıklaması yapılamaz.

Sivil kişiler hakkında, sivil savcılar tarafından düzenlenmiş yakalama emirlerinin, askeri otorite tarafından yerine getirilmesi ve gözetim yerinin ve ifade alacak olanların askeri mekanlar ve askeri otorite olarak tayin ve tesbiti, Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını düzenleyen 5. maddesine ve adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesine aykırıdır. Hazırlık soruşturmasında avukatın hukuksal yardımından yararlandırılmamaları, tartışılır olmakla birlikte, yasaya uygun olabilir, ama hukuka ve Sözleşme' ye açıkça aykırıdır. Sayın Adalet Bakanı'nın, soruşturmanın kırsaldan başladığı ve o nedenle Jandarmanın ifade aldığı yolundaki değerlendirmesi, hukukun zorlanması ve inandırıcı olmayan açıklama ve değerlendirmedir.

Türkiye'nin bir "kanun devleti" olduğu fikrinde bir tartışma yok. Kanunlar var ve bu kanunlar, özellikle insan hakları ve özgürlükleri konusunda, insan hakları hukukuna aykırı kanunlardır. Hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan hakları ve azınlık hakları diye özetlenen ve Kopenhag kriterleri olarak adlandırılan ölçütler de, tam da bu noktada gündeme gelmektedir. Türkiye'nin başta gelen sorunu, kanun devletinden, yukarıdaki kavramlara dayanan bir devlete geçiş sorunudur.

Toplumdaki iyimserlik havasını dağıtan tasarruflardan kaçınmak gerekir.

Hükümet, "iyi niyetli uyarı" anlamını aşan açıklama ve girişimlerden uzak durmalıdır. Yürütme organı, yurttaşlara ve yurttaş girişimlerine, yalnızca hukuk ölçütü ile yaklaşmalıdır.

Yurttaşlar, hükümet ve yasama organından, hızla, insan hakları ve demokratik standartların yükseltilmesini beklemektedir. Yurttaşlar, kendi haklar ve özgürlükler alanını, dış politikada araç olarak kullanan eğilimleri ve anlayışları reddetmektedir.

Belediye Başkanlarının özgürlüklerine kavuşacaklarına olan inancımızı koruyoruz.

Hüsnü Öndül
Genel Başkan

Bir cevap yazın