İsmet Ayaz’a Mektup

 

Sevgili İsmet AYAZ;

İHD Genel Merkezimizin cezaevlerindeki hasta tutuklu ve hükümlülerin sorunlarına dikkat çekmek amacıyla başlattığı etkinliğin 8. mektubunu sizlere gönderiyoruz. Yazdığınız mektuplarınızda, sağlık sorunu olmadan cezaevine girdiğinizi, cezaevi yaşamının zor koşullarını, insan haklarına aykırı uygulamaları, tedavinizin geciktirildiğini ve ağırdan alındığını, sağlık sorunlarınızı anlatmaktasınız.

Bizler yaşadıklarınızı dışarıya yansıtmaya ve acılarınızı, çığlıklarınızı aktarmaya çalışıyoruz. İnsan hakları savunucuları olarak bunu çok iyi görmemize rağmen, asıl yaşadıklarınızı görmesi gerekenler, görmüyor, görmek istemiyor. Onlara inat onlar görene dek bizler sesiniz ve çığlığınız olmaya devam edeceğiz. Cezaevleri bir ülkenin aynasıdır. Orada yaşananlar ülkenin demokrasi standardını göstermektedir. Ülkemizdeki mahpuslar haklarını aradıklarında keyfi uygulamalarla karşı karşıya kalıyor, tedavileri yapılmıyor, disiplin cezasına çarptırılıyor sadece toplumdan değil yaşamdan da izole edilmeye çalışılıyor.

Sevgili İsmet AYAZ;

15 yıldır cezaevinde siyasi hükümlü olarak tutulduğunuzu, şu anda Adıyaman E Tipi cezaevinde kaldığınızı, defalarca resmi kurumlara başvurduğunuz halde sonuç alamadığınızı ifade ediyorsunuz.

Ülke gündemini işgal eden konulardan birisinin de cezaevlerinde bulunan tutuklu hükümlülerin sağlık sorunları olduğunu, sizin de 1998 yılından bu yana sağlık sorunlarıyla boğuşmakta olduğunuzu, gelinen aşamada yaşadığınız ciddi sağlık sorunlarının var olduğunu ve bunların varlığınızı ortadan kaldıracak düzeye ulaştığını ifade ediyorsunuz.

Rahatsızlığınızın 1998’den beridir devam ettiğini, çok kritik düzeye ulaştığını, on yıldır beslenme sorunlarıyla uğraştığınızı, bu on yıllık süre içinde tek beslenme kaynağınızın patates ve bayatlamış ekmek olduğunu, farklı hiçbir şey yiyemediğinizi, vücudunuzun farklı besin gruplarına ciddi reaksiyonlar gösterdiğini, yediğiniz ekmeğin taze, yağlı ya da tuzlu olması halinde komaya girip acil servise kaldırıldığınızı ifade ediyorsunuz. Sayısız defa hastaneye kaldırıldığınızı, birçok tahlil ve tetkikten geçirildiğinizi, ancak hiçbir olumlu sonuç alınamadığını, en son 11.03.2008 tarihinde yine komalık duruma geldiğinizi acile kaldırıldığınızı, fakat acil servisin yapacağı bir şey olmadığından yeniden cezaevine gönderildiğinizi ifade ediyorsunuz.

Bir küp şeker gramajında farklı bir besin, peynir vb. gibi gıda yediğinizde komalık duruma geliyor ve hastaneye kaldırılıyormuşsunuz. Bayat ekmek, patates ve su dışında her hangi bir gıda alamıyorsunuz.

On yıl içinde iyi beslenmediğinizden fazlasıyla zayıflamışsınız. Bağışıklık sisteminizin iflasın eşiğine geldiğini, uzun zamandır verilen ilaçları da kullanamadığınızı, vücudunuzun artık ilaçları kabul etmediğini, sadece B 12 eksikliği için vitamin verildiğini, Dodex iğnesi yapılınca bedeninize sıcak hararet ve soğuk ter bastığını ve ardından iç baygınlıkla ayaklarınızın bağının çözüldüğünü, yere düştüğünüzü, tansiyonunuzun bu aşamada neredeyse sıfırlandığını, ilacın tabletini alsanız bile emilim bozukluğu nedeniyle hiçbir faydasını görmediğinizi bizlere yazıyorsunuz.

Bu güne kadar Bursa–Elbistan-Malatya-Adıyaman’da birçok kez Devlet Araştırma Hastanelerine sevk edildiniz. Son birkaç yıldır Adıyaman Devlet Hastanesi ile Malatya İnönü Hastanesinde yapılan testlerde ortak bir tanı ile hastalığınıza “ÇÖLYAK” denildi.

Bu hastalığın çok az rastlanan bir hastalık olduğu ve cezaevi koşularında tedavisinin olmadığı bilinmektedir. Bu hastalığa bağlı olarak birçok değişik türden rahatsızlıklarınız da oluşmuş; Megloblastik anemi, miyalji, boyun-kol ve bacaklarda sinirlerin dejenerasyonu, buna bağlı nerolojik etkiler, uyku sorunu, sendeleme, denge kaybı, göz kararması, düşmeler, kollarda uyuşma ve ellerde titreme, gribe benzer semptomlar, peptik ve gastrit ülser, bulbit ve hipertiroid devam ediyormuş. Bu arada atipik pnomi (zatürre) geçirmişsiniz kemik ve kas zayıflaması gibi birçok hastalığınızda var.

Otuz dört yaşında olmanıza rağmen bünyenizin fizyolojik olarak küçük bir çocuk kadar zayıflamış olduğunu, aldığınız gıdaların (patates-bayat ekmek) ise simetrik gramaj ölçüsünde ve günlük miktarı aşmayacak düzeyde olması gerektiğini, zihnen ve bedenen erken yorulduğunuzu, halsizlik, sürekli bitkin düşme, unutkanlık, zihin karmaşıklığı, odaklanma ve konsantrasyon bozukluğu yaşadığınızı, ışık, ses ve kokudan aşırı rahatsız olduğunuzu, beceri ve yeteneklerinizi yitirdiğinizi, gözlerinizde görme kaybının ilerlediğini, mevsim değişikliğine bağlı kanla karışık mukos akıntısının başladığını, ikinci bir kişi olmadan günlük zaruri ihtiyaçlarınızı karşılayamadığınızı, sürekli sinirli ve depresif ruh hali içinde olduğunuzu ifade ediyorsunuz.

Ayrıca 1994/68 Esas ve 1995/5 Karar sayılı dosyasından eski TCK’nın 168/1 maddesinden hüküm giydiğinizi, 15 yıla yakındır cezaevinde olduğunuzu, 1 Nisan 2005’te yürürlüğe giren 5237 sayılı yeni TCK ile cezai sınırların değiştirildiğini, düzenlemenin lehinize olduğunu, mahkemeye başvurduğunuzu, olumsuz yanıt aldığınızı, 19.06.2008’de Yargıtay’ın dosyanızı ilgili düzenlemenin lehinize olup uygulanmamasını yasaya aykırı bularak bozulmasına karar verdiğini, bu karar olmasına karşın hükümlülük şartlarınızda düzenleme yapılmadığını, üç yıldır fazladan cezaevinde tutulduğunuzu ifade ediyorsunuz.

Sevgili İsmet AYAZ;

Bu ülkede cezaevinde olmak çok zor. Sağlığınıza dair yazdıklarınızı okurken hissettiklerimizi tarif etmemiz, yaşadıklarınızın size nasıl acı ve ızdırap verdiğini anlamamak mümkün değil. Bu ülkede demokrasi ve hukuk adına yaşananlardan dolayı utandığımız anlar gittikçe artıyor. Cezaevlerinde bulunan tutuklulara “eşit sağlık ve eşit adalet” uygulaması beklentilerimiz de her geçen gün artıyor.

Durumunuza dikkat çekmek amacıyla bu ayki mektup etkinliğimizi sizinle yapıyor, cezaevlerinde yaşanan tüm uygulamaların bu ülkenin ayıbı olduğunu vurguluyor, sadece duvarlardan oluşan cezaevlerini yıkarak bir şeylerin değişmeyeceğini, zihinlerde oluşan cezaevlerinin yıkılması dileğiyle, derhal çıkarılmanızı umuyor, sevgilerimizi size iletiyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın