11 TEMMUZ 2025 SİLAH İMHA TÖRENİ GÖZLEM ve TESPİT RAPORU

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), 10-11 Temmuz 2025 tarihlerinde PKK tarafından gerçekleştirilen silahların imhası törenine ilişkin gözlem ve tespitlerini rapor haline getirdi. Rapor, İHD Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında kamuoyuna duyuruldu.
Rapora ulaşmak için lütfen buraya tıklayın…

Raporu sunan İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban ve ÖHD Eş Genel Başkanı Ekin Yeter, açıklamalarında şunları ifade ettiler:

Demokratikleşme için Barışa, Barış için
Hakikat ve Adalete İhtiyacımız Var

27 Ağustos 2025

Bir asrı aşkın süredir çözümsüz bırakılan Kürt meselesi, Türkiye’de evrensel insan haklarına dayalı bir demokrasinin inşasının önündeki engellerin en başında yer almaktadır. Meselenin ağırlaştığı, silahın ve şiddetin egemen olduğu her dönem, başta Kürt coğrafyası olmak üzere tüm Türkiye’de ağır insan hakları ihlallerini, ekolojik ve kültürel yıkımı, zorunlu göçü, ekonomik ve siyasal krizleri, kısacası bir bütün olarak anti-demokratik ortamın doğurduğu sosyal krizleri beraberinde getirmiştir. 

Kuruluş amaçları arasında temel bir insan hakkını,  “barış hakkını” savunmak olan İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) olarak, Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik çözümü için geçtiğimiz yılın Ekim ayında ortaya çıkan imkanın gerçeğe dönüşmesi için ciddi çaba içerisine girdik. Bu süreçte düzenlediğimiz barış konferansları, yayınladığımız raporlar ve diğer faaliyetlerimizle hem barış için taraflara yol göstermeye hem de barışın toplumsallaşması için üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalıştık. 11 Temmuz 2025 tarihinde gerçekleştirilen silahların imhasına törenine katılmamız yönünde DEM Parti tarafından bizlere iletilen davete de, İHD ve ÖHD olarak bu sorumlulukla olumlu karşılık verdik. Tören günü silah bırakan militanların kimlik bilgileri ve imha edilecek silahların envanterinden oluşan dosyanın İHD, ÖHD ve TİHV heyetine teslim edilmiş olmasını, sürece sivil toplumun katılımı bakımından kıymetli bulduğumuzu vurgulamak isteriz. Törene dair gözlemlerimizin detaylarını, sürece ilişkin görüş ve önerilerimizi bugün sizlere sunduğumuz raporda bulabilirsiniz.  

Bizler, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın silahsızlanma ve fesih çağrısı ile başlayan, PKK’nin silahsızlanma kararını kamuoyuna duyurması ve nihayetinde 11 Temmuz 2025 tarihinde sembolik olarak silahların yakılarak imha edilmesi töreni ile devam eden süreci, Kürt Meselesinin siyasi ve hukuki zeminde çözümü açısından kritik ve önemli gelişmeler olarak değerlendiriyoruz. Ancak silahların bırakılmasının “güvenlik” parantezi içerisinde teknik bir mesele gibi algılanmaması gerektiğini, sürecin siyasal ve hukuki bir dönüşümü gerektirdiğini konunun tüm taraflarına ve tüm toplumsal aktörlere hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz. 

Silahların bırakılmasına, bireysel ve kolektif hak ve özgürlüklerin güvenceye alındığı, hukukun üstünlüğünün, evrensel insan hakları ve demokratik normların tesis edildiği bir sürecin eşlik etmesi zaruridir. Dünya örnekleri göstermektedir ki; barışın toplumsallaştırılması için toplumsal güvenin yeniden inşasına, bu inşa için de geçmişle yüzleşilmesine, çatışmalı sürecin bireyler ve toplum üzerinde yarattığı travmanın etkilerini azaltacak, onarıcı bir sürece ihtiyaç vardır. Geçiş dönemi adaleti diye tanımladığımız bu sürecin sağlanması için gerekli mekanizmaların kurulması, sürecin kalıcı bir barışa evrilmesi açısından, en az çatışan tarafların müzakere etmesi kadar büyük bir önem taşımaktadır. 

TBMM bünyesinde kurulan “Millî Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun çalışmaları bu bakımından kıymetli bir adım olsa da 20 Ağustos 2025 tarihli oturumda Barış Annelerinin Kürtçe konuşma taleplerinin engellenmesi gibi örnekler, ne yazık ki bahsettiğimiz onarıcı bir çözüm iklimi ile tezat oluşturmaktadır. İHD ve ÖHD olarak, çözüm iradesini ve sürece yönelik toplumsal desteği zayıflatan bu tür ayrımcı uygulamaların tekrarlanmaması konusunda ilgili tarafları bir kez daha uyarma gereği duyuyoruz. 

Ayrıca komisyonun kanunla değil de TBMM başkanlık kararıyla kurulması, 6 aylık kısa bir süre görev yapacak olması, henüz sivil toplum örgütlerinin ve toplumsal kesimlerin komisyonla ilişkilerinin ve iletişimlerinin belirlenmemiş olması, sürecin tarafı olan PKK’nin lideri Abdullah Öcalan ile halen görüşülmemiş olması gibi eksiklikleri komisyonun gücünü ve etkisini azaltan hususlar olarak değerlendirmekteyiz.

Sürece ilişkin temel önerilerimizi aktarmadan önce vurgulamak isteriz ki, barışın en büyük güvencesi toplumun barışa duyduğu özlem olacaktır. Bu özlemin gündelik politik hesaplara kurban gitmemesinin garantisi, bizzat toplumun kendisidir. Bu nedenle sivil toplumun bu sürece etkin biçimde katılımı sağlanmalıdır. 

Unutmayalım ki, Türkiye’nin demokratikleşmesi, barışın toplumsallaşması ile mümkündür. Şimdi, geçmişten ders alarak, onurlu bir gelecek inşa etme zamanıdır.

Sürecin başarıya ulaşması için şu temel hususlarda adımların atılması gerekmektedir: 

  • Yalnızca çatışmanın taraflarının değil, tüm toplumun sürece dâhil olduğu bir yaklaşım benimsenmeli; karar alma süreçlerinde geniş katılım sağlanmasına özen gösterilmeli; çoğulcu, şeffaf ve toplumsal denetime açık mekanizmalar kurulmalıdır. 
  • İmralı Hapishanesinde halen büyük oranda tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın iletişim hakkı, müzakerelere aktif katılımını mümkün kılacak şekilde sağlanmalı, fiziki koşulları da uluslararası hukukla uyumlu hale getirilmelidir. 
  • Türkiye’nin demokratik dönüşümünün önünü açacak, barışı kalıcalıştıracak, toplumsal katılıma dayalı yöntemlerle hazırlayana yeni bir toplumsal sözleşme, yeni bir kurucu anayasa hazırlanmalı, Kürt halkının anadili ve kültürel tanınma başta olmak üzere eşit yurttaşlık talepleri anayasal güvence altına alınmalıdır. 
  • Antidemokratik Terörle Mücadele Yasası kaldırılmalı, hukukun üstünlüğü ilkesine dayanan insan hakları normlarına uygun yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir. 
  • Başta ağır hasta mahpuslar olmak üzere siyasi mahpusların karşı karşıya bırakıldığı ayrımcı ceza infaz uygulamaları kaldırılmalıdır, umut hakkına ilişkin mevzuatta ivedi şekilde düzenlemeye gidilmelidir. 
  • Hapishanelerdeki seçilmiş siyasetçiler derhal serbest bırakılmalı, görevden alınan belediye başkanları derhal görevlerine iade edilmelidir. 
  • Yine Kürt sorunun demokratik ve barışçıl bir zeminde çözümüne engel olan, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve benzeri uluslararası sözleşmelerdeki Türkiye’nin çekinceleri kaldırılmalıdır. 
  • Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmesine Karşı Sözleşmeye, Uluslararası Ceza Mahkemesi (Roma Statüsü), İstanbul Sözleşmesi gibi insan haklarını güçlendirecek sözleşmelere taraf olunmalıdır. 
  • AİHM ve Anayasa Mahkemesi Kararlarının gereği derhâl yerine getirilmelidir.
  • Silah bırakan militanların sivil siyaset ve demokratik hayata katılımlarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.