Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanlarından ve derneğimiz üyesi Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016 tarihinde yapılan siyasi bir yargı operasyonu ile gözaltına alınmış ve tutuklanarak Edirne F Tipi Hapishanesine götürülmüştü.
Sayın Demirtaş’ın 9 yıllık tutukluluk süreci içerisinde hakkında yapılan yargılamaların hukuki saikler barındırmadığı çok farklı çevreler tarafından dile getirildiği gibi bu husus Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar ile de sabittir.
Son olarak 8 Temmuz 2025 günü AİHM tarafında Selahattin Demirtaş’ın tutukluluk durumu hakkında verilen hak ihlali kararına karşı Türkiye Cumhuriyeti temsilcileri tarafından mahkemenin büyük dairesine yapılan itiraz başvurusu ret edilerek söz konusu ihlal kararı kesinleşmiştir.
Bugün 9 yılını geride bırakan tutukluluk durumuna ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından tespit edilen hususlar şu şekildedir:
- Başvuranın bir suç işlediğine dair makul bir şüphe bulunmaması nedeniyle Sözleşmenin 5. maddesinin 1. fıkrası ihlal edilmiştir.
- Tutukluluk süresinin yeterli ve ilgili gerekçelerden yoksun olması nedeniyle Sözleşmenin 5. maddesinin 3. fıkrası ihlal edilmiştir.
- Anayasa Mahkemesi’nin yargısal incelemesinin gecikmesi nedeniyle Sözleşmenin 5. maddesinin 4. fıkrası ihlal edilmiştir.
- Başvuran ve avukatlarının soruşturma dosyasına erişiminin engellenmesi nedeniyle Sözleşmenin 5. maddesinin 4. fıkrası ihlal edilmiştir.
- Tutukluluğun Sözleşme dışı amaçlarla (siyasi faaliyetlerin engellenmesi) uygulanması nedeniyle Sözleşmenin 18. maddesi ihlal edilmiştir.
İnsan Hakları Derneği olarak, HDP milletvekillerine, belediye başkanlarına ve Kürt siyasetçilerine yönelik gerçekleşen tutuklamaların, ulusal ve uluslararası hukukla bağdaşır bir yanının olmadığını, aksine planlanmış siyasi kararlarla alındığını her defasında önemle belirmiştik.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Seçme, Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma haklarını düzenleyen 67. Maddesinin, yine ifade, örgütlenme ve propaganda hakkını düzenleyen 24 ve 25. Maddelerinin, Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını düzenleyen 19. Maddesinin açık bir şekilde sistemli şekilde ihlal edildiğine ve tutukluluk koşullarının bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapmış, tutuksuz yargılamanın önemine işaret etmiştik.
Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun devamı, yalnızca bir bireyin özgürlüğünün ihlali anlamına gelmemekte; aynı zamanda Türkiye’de demokratik siyasetin alanını daraltmakta, toplumun adalet duygusunu zedelemekte ve Kürt meselesinin demokratik çözümü umutlarının yeşerdiği ortama da zarar vermektedir.
Bizler, hukuk devletinin temel ilkelerine ve yargı bağımsızlığına inanan insan hakları savunucuları olarak; adaletin, demokrasinin ve insan haklarının bir gereği olarak, seçilmiş siyasetçilere yönelik yargısal operasyon süreçlerinin uluslararası mahkemeler tarafından defalarca hukuksuz bulunduğunu hatırlatıyoruz.
Bu nedenle Sayın Selahattin Demirtaş’ın ve hukuka aykırı biçimde cezaevinde tutulan tüm siyasi mahpusların bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
İnsan Hakları Derneği



