POLİS DEVLETİ HIZ TANIMIYOR AHMET ATAKAN’IN ÖLDÜRÜLMESİNİ KINIYORUZ

Antakya’da dün gerçekleşen protesto gösterisine müdahale eden polis saldırısında 22 yaşındaki Ahmet Atakan gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu yaşamını yitirmiştir. Son üç ay içerisinde demokratik haklarını kullanarak protesto ve gösteri haklarını kullananlara saldırı sonucu altıncı ölüm gerçekleşmiştir.. Bu insanlık dışı müdahale ve öldürmeler kabul edilemez.

Güvenlik güçlerinin toplantı ve gösterilere aşırı ve orantısız güç kullanarak müdahalesi işkence kavramına yeni bir boyut kazandırmıştır. Bunun en uç ve ağır örnekleri 1 Mayıs 2013’te İstanbul’da ve yakın günlerde Taksim Gezi Parkı protestoları sırasında yaşanmış ve hala da yaşanmaktadır.

Haziran ayında başlayan gösterilerde ülke çapında yaklaşık 2 milyon 500 bin kişinin katıldığı “Gezi Parkı protestolarına” polisin aşırı/orantısız/ölçüsüz müdahalesi sonucu 6 gösterici yaşamını yitirmiş, Türk Tabipleri Birliği‘nin (TTB) 10 Temmuz 2013 tarihli verilerine göre 8038 kişi de yaralanmıştır. 60 kişi ağır yaralı. 5 kişinin ise hayati tehlikesi mevcuttur. 103 kişi kafa travmasına uğramış, 11 kişi gözünü kaybetmiş, 1 kişinin de dalağı alınmıştır.

Yaralanmalar, protesto gösterilerine yönelik polisin göz yaşartıcı gazı, basınçlı su ve plastik mermi ile vahşice müdahalesi, yakalama ve gözaltı işlemleri sırasında yapılan linç düzeyinde kaba dayak vb. işkence uygulamaları ve eli sopalı sivil kişilerin göstericilere saldırıları sonucunda oluşmuştur.

Gezi Parkı protestolarına müdahale sırasında 130 bin civarında göz yaşartıcı gazı fişeği kullanmıştır. Kimyasal gaza maruz kalan kişilerde ise gazın doğrudan toksik etkisiyle veya “gaz kapsüllerinin” vücutlarına isabet etmesi sonucu ciddi yaralanmalar ve ölümler olmuştur. Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili BM Sözleşmesi’nde göz yaşartıcı kimyasal maddelerin kontrolsüz ya da kötüye kullanılması halinde (yakın mesafeden, kapalı alanda kullanımı ya da miktarı açısından) kimyasal silah olarak kabul edileceği belirtilmektedir. Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM), 10 Nisan 2012 tarihinde aldığı bir kararla “kontrol altındaki kişi ve gruplara” yönelik olarak yaygın uygulanan “göz yaşartıcı gaz” kullanımını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve diğer kötü muamele yasağını düzenleyen üçüncü maddesinin ihlali olarak değerlendirmiş ve Türkiye’yi mahkûm etmiştir.

AKP Hükümeti ve Başbakan Suriye ve Mısır’daki ölümleri kınarken, kendi ülkesinde polis saldırılarında insanlar ölmeye devam ediyor. Başbakan Mısır’daki bir genç için gözyaşı dökerken, kendi ülkesinde öldürülenleri terörist ilan edip adeta ölümü hak ettiklerini söyleyebilmektedir. Hükümetin otoriter uygulamaları Türkiye’yi tam bir polis devleti haline getirmiştir.

Hükümet, bir yandan Kürt Sorununun demokratik çözümü konusunda adım atmayarak Türkiye’de çatışmalı sürecin yeniden başlama tehlikesini yaratmış, diğer yandan da toplumsal gösterilere yönelik güvenlik güçlerinin aşırı ve orantısız müdahalesi nedeniyle gösterilerin daha da artmasına sebep olmaktadır. Gerek Kürt sorunu, gerekse de diğer toplumsal sorunları görmeyen ve bu konuda adım atmayan hükümet ülkeyi hızla uçuruma doğru götürdüğünü görmemekte ve görmek istememektedir. Hükümetin kutuplaştırıcı siyaset tarzı yeni çatışmaları içinde barındırmaktadır.

İHD olarak, hükümeti gerek Kürt sorununda gerekse Alevilerin ve toplumun diğer kesimlerinin taleplerini görüp acilen demokratikleşme adımları atmaya çağırıyoruz.

Güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanmasının önüne geçilmeli ve toplumsal gösterilerin bir hak olduğu kabul edilmelidir.

Eskişehir’de Ali İsmail Kormaz’ın ölümünden sonra valinin yaptığı bir açıklamayı şimdi de Antakya valiliği ve Emniyeti yapmakta, Ahmet Atakan’ın yüksekten düşme sonucu öldüğü iddia edilmektedir. Oysa hastanede muayenesine katılan doktorlar, valilik ve emniyetin açıklamasının doğru olmadığını ve otopsi sonucunun beklenmesini ifade etmektedirler. Buna rağmen Valilik ve emniyetin açıklamalarının güvenlik güçlerini korumaya yönelik olduğu görülmektedir. Türkiye cezasızlık politikasından acilen vazgeçmelidir. Polisin Hükümeti, Hükümetin polisi koruduğu ülkelere polis devleti denir.

Antakya’da öldürülen Ahmet Atakan’ın ölümünden sorumlu olan güvenlik güçleri ve diğer yetkililer hakkında derhal soruşturma açılmalıdır.

Hükümet üyelerine ve Başbakana sesleniyoruz, Mısır ve Suriye’yi bahane ederek halka zulüm yapmaktan vazgeçin ve ölümleri durdurun.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın