Beytüşşebap İlçesi Yeşilöz (Faraşin) Köylülerinin Köye Geri Dönüşlerine İlişkin İnceleme Raporu – II

VAKA

1995 yılında boşaltmak zorunda kaldıkları Şırnak İli Beytüşşebap İlçesine bağlı Yeşilöz Köyüne geri dönmek isteyen köylülerin 15.05.2003 tarihinden bu yana yaklaşık 35 gün boyunca Beytüşşebap ilçesi girişinde bekletildikleri, vatandaşların burada çadırlarda zor koşullarda yaşadıkları, köylerine gidemedikleri şeklinde derneğimize yapılan başvurular üzerine vakayı araştırmak üzere bir heyetle 9 Haziran 2003 tarihinde İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi tarafından yapılan incelemenin ardından hazırlanan raporla çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. İnsan hakları Derneği Genel Merkezi ve İHD Diyarbakır Şubesi Başbakan Tayip Erdoğan, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile TBMM İnsan hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ile bazı millitvekillerine durumu intikal ettirmiştir. Bu girişimlerin sonucunun öğrenilmesi ve konuya ilişkin kamuoyu duyarlılığının yaratılması amacıyla Bir İnsan Hakları Heyeti oluşturulmuş ve 18 Haziran 2003 günü Beytüşşebap’a tekrar bir ziyarette bulunulmuştur.

HEYETİN OLUŞUMU
Heyet; İHD Genel Sekreteri Feray Salman, İHD Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilcisi M.Hanefi IŞIK, İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Av.Muharrem ERBEY, İHD GYK Üyesi Mehdi PERİNÇEK, Göç-Der Diyarbakır Şube Başkanı Av.Serdar TALAY, MMO Diyarbakır Şube Sekreteri Necdet ATALAY, Diyarbakır Barosundan Av.Serhat EREN, Tek-Gıda İş 1 Nolu Şube Başkanı Arif AKKAYA, İMO Diyarbakır YKÜ Şefik AY’dan oluşmuştur.

HEYETİN YAPTIĞI GÖRÜŞMELER
Heyet üyeleri Beytüşşebap Kaymakamı Adil KARATAŞ ve köylerine dönemeyen Yeşilöz Köylüleri ile görüşme gerçekleştirmiştir.

Yeşilöz köylüleri ile yapılan görüşmede köylüler, çevre il ve ilçelerden kendi yaylalarına hayvanların getirildiğini, Beytüşşebap Kaymakamlığının diğer köylerden gelenlere bu yaylaları Mehmetcik vakfına yapılan bağış karşılığında izin verdiğini belirttiler.

İHD heyetinin yaptığı ilk araştırma ziyaretinin ardından 10 Haziran günü İlçe Jandarma Komutanlığından gelen bir yetkilinin İçişleri Bakanlığından geldiğini söylediği bir yazıyı kendilerine okuduğunu ve bu yazıda köye gidişlerin serbest olduğunun söylendiğini ifade ettiler. Ancak, yazının bir suretinin kendilerine verilmediği ve tebliğ edilmediği belirtildi.

13 Haziran ( Cuma) 2003 ve 16.Haziran (Pazartesi) 2003 günleri Ambulans ve bir doktorun geldiğini ve iki saatlik muayene yapıldığını, reçetelerin verildiğini belirttiler. Cuma günü yazılan reçetelerin ilaçları Kaymakamlık tarafından karşılanmasına rağmen, Pazartesi yazılan reçeteler için Kaymakamlığa başvurduklarını ve henüz bir yanıt alamadıklarını belirttiler. Aciliyet arz eden hastalarını kendilerinin Cizre’deki hastaneye gönderdiğini de belirttiler.

13.05.2003 tarihinden bu yana İHD heyetinin dışında herhangi bir yetkilinin kendilerini görmeye gelmediğini, banyo yapamadıklarını, tuvalet ihtiyaçlarını doğru ve sağlıklı koşullarda karşılayamadıklarını, içme suyu ihtiyaçlarını tek bir çeşmeden ve yerleşim alanının yanından geçen dereden karşıladıklarını ifade ettiler.

Köylerine acilen gitmek istediklerini, kışı aylarını aç geçirmek istemediklerini ve köyde çalışma döneminin yalnızca Haziran ve Temmuz ayları olduğunu belirten köylüler, aynı zamanda köyde olmamaları ve köy statüsünü kaybettikleri için Tarım Destekleme Fonlarından da yararlanma olanağını kaybetmekten endişe duyduklarını ilettiler.

Şu anda 140 aile, 300′ ü 12 yaşından küçük çocuk olmak üzere 775 kişi çok zor koşullarda yaşam mücadelesi verdiğini ifade eden köylüler, şu anda ailelerin %80’inin ekmek ihtiyacını karşılamakta bile zorlandığını belirttiler.

Heyet üyelerinin Kaymakam ile yaptığı görüşmede Kaymakam Adil Karataş, bir önceki inceleme heyetinin ziyareti ile bugüne kadar geçen sürede, Yeşilöz köylülerinin yerleştiği alana iki kez doktor gönderdiğini ve doktor tarafından önerilen ilaçların alınarak köylülere teslim edildiğini ifade etmiştir. Köy Hizmetleri Müdürlüğünün merkezi Diyarbakır’da bulunan Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğüne bağlı olarak çalıştığını, Yeşilöz köylülerinin köylerine geri dönebilmesi için gerekli olan yol açma çalışmalarının Kaymakamlık yetkisi dâhilinde olmadığını, ancak köylülerin talebini gerekli mercilere ilettiğini, bunun dışında başka bir şey yapmasının olanaklı olmadığını belirtmiştir.

Bir önceki ziyareti sırasında İHD tarafından kendisine verilen dilekçeye yönelik olarak cevabi bir yazı yazdığını, bu yazısını Şırnak Valiliğine ilettiğini ve İHD’ye yanıtın Şırnak Valiliği tarafından verileceğini de iletmiştir.

Ziyaret eden heyet, Kaymakam’ın yaşanan sorunları tespiti için köylülerin şu anda yaşamakta olduğu alana bir kez bile olsun gitmediğini gözlemlemiştir. Gitmeme nedenini “benim kapım açık her isteyen gelebilir” sözleriyle açıklayan Kaymakamın, kendi üzerine düşen sorumlulukları dilekçe alıp gerekli mercilere yönlendirmek, gerçek ihtiyaçları belirlemeksizin kendi yetkisi altında bulunan sağlık hizmetlerinin bazılarını karşılamak ve başka hiçbir şeye karışmamak şeklinde kesin sınırlar çizdiği de ayrıca gözlenmiştir.

Heyetin acil gıda tedariki ile ilgili taleplerini olumlu karşılayan Kaymakam, heyet ziyaretinin ertesi günü kendi bütçesinden harcayabileceği kadarıyla gıda temini yapabileceğini ve geri kalan gıda temini için gereken bürokratik işlemlere başlayacağını belirtmiştir.

“Biz kendilerine gelebilirsiniz demediğimiz gibi gidin de demeyiz. İstedikleri takdirde kendi olanaklarıyla köy yolunu açtırabilirler, buna kimsenin itirazı olmaz. Biz kimsenin köye geri dönmesini engellemiyoruz.” Sözlerini çok sıkça telaffuz ettiği gözlenmiştir. Heyetin ziyaretinin bir gün öncesinde Jandarma’nın Yeşilöz köylülerine gelerek İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen bir yazıyı okuduğu ve bu yazıda köye geri dönüşün serbest olduğu, köy yolunun bir ay içinde açılacağı, iki ay içinde ise elektriğin bağlanacağı konularının yer aldığı hususunda bir bilgisinin olmadığını ifade etti.

Heyet, köylülerin geçim kaynağı olan ot toplama zamanında yaşanan gecikmelerin köylülerin ekonomik anlamda aleyhine olduğu dolayısıyla köy yoklunun açılması için bir an önce girişimlerin sürdürülmesi konusunda Kaymakamlığın girişimlerde bulunması için ısrarlı talebine, bu benim yetkim dahilinde değil diyerek cevap vermiştir. Köy yolunun açılması için sivil toplum kuruluşlarının destek vermesini kolaylaştırıp kolaylaştıramayacağı ya da bu konuda bir görev paylaşımını kabul edip etmeyeceği konusunda sorulan sorulara ise genel geçer yanıtlar vererek ” sivil toplum kuruluşları her istediğini yapabilir” yanıtını vermiştir. Heyet, köylülerle gerçekleştirilen görüşme esnasında jandarmaya bağlı istihbarat görevlilerinin teyp kullanarak konuşmaları kaydettiğini açıklamasına rağmen Kaymakam, bu konuyu geçiştirmiştir.

TESPİTLER
Daha önce yapılan ziyaret ve bu ziyaret raporu temelinde İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi ve Diyarbakır Şubesi tarafından yapılan girişimler sonucunda köylülere yönelik olarak bazı hizmetlerin harekete geçirildiği gözlenmiştir. Sağlık hizmetlerinde yaşanan bu hareketlenme memnuniyetle karşılanmakla beraber yeterli olmadığı, verilen hizmetin insan onurunu koruma perspektifi temelinde gerçekleştirilmediği gözlenmiştir. Verilen hizmetin biçimi ve yetersizliğine yönelik vatandaşların yaptığı şikayetlerin ciddiyetle ele alınmadığı aksine “daha ne istiyorlar?” bakış açısı ile husumetle karşılandığı tespit edilmiştir.

Barınma ihtiyacının sağlıklı bir biçimde karşılanması konusunda herhangi bir adımın atılmadığı, herhangi bir yeni çadırın gönderilmediği tespit edilmiştir. (Çadır kentte 140 aile, 775 nüfus yaşamaktadır. Okulların tatil olmasıyla birlikte, büyük şehirde okula giden çocukların da geleceği ve böylece nüfusun 1500’e ulaşacağı tahmin edilmektedir. Her çadırda ortalama üç aile yaşamaktadır.)

*Banyo ve tuvalet ihtiyaçlarını hijyen bir ortamda gidermek için herhangi bir olanak sağlanmamıştır.

*Gıda maddeleri tükendiği için çadır kent sakinleri beslenme hatta açlık sorunuyla karşı karşıyadır.

*Vatandaşlara hizmet götürmekle yükümlü kamu görevlilerinin ve devlet temsilcilerinin kampı ziyaret etmemesi ve köylülerin sorunlarını çözme istekleri yolunda güven oluşturacak bir iletişim ve diyalog ortamından kaçınılmış olması taraflar arasında bir gerginliğe yol açtığı gözlenmiştir.

Yeşilöz köyüne dönebilmenin önündeki fiziksel engelin (kapalı yol) niteliği ve niceliği konusunda kamu yetkililerinin net bir bilgisi yoktur. Bu engelin kaç günlük bir çalışma gerektirdiği, ne kadar bir maliyet gereksindiği konusunda teknik bir çalışmanın mevcut olmadığı, varsa bile bunu bilme sorumluluğu taşıyan kamu görevlisinin bilgisi dâhilinde olmadığı hatta bilme yönünde bir gayret göstermediği gözlenmiştir.

Kamu yetkililerinin vatandaşların yaşadığı sorunu çözme konusunda bürokratik baktıkları, bir acil durum hassasiyeti göstermedikleri ve hatta çözümsüzlük ürettikleri gözlenmiştir.

SONUÇ VE TALEP
Resmi makamlarda, mağdur vatandaşların kendiliğinden hareke geçtikleri ve bu nedenle kendi başlarının çaresine bakmaları gerektiği anlayışı hâkimdir. İnsanlık dramının yaşandığı bir durumda, acil ve pratik çözümler uygulamak yerine, sorunun çözümü için ağır işleyen bürokratik yöntemler tercih edilmektedir.

Köylerinden göç etmek zorunda bırakılan köylülerin yaşadıkları travma ve mağduriyetlerin hiç yaşanmamış olarak algılanması ve dolayısıyla bu travmayı ortadan kaldıracak ve güven ortamını oluşturacak yaklaşımın geliştirilmemiş olması sağlıklı ve acil çözümü engellemektedir.

Türkiye’nin yakın bir zamanda onayladığı ve artık iç hukukumuzun bir parçası haline gelmiş olan iki önemli sözleşme BM Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin gereklerinin acilen yerine getirilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin şimdiye değin altına imza attığı ve hukukumuzun bir parçası haline getirdiği sözleşmelerin uygulanması aciliyet kazanmıştır.

Zorunlu göç nedeni her ne olursa olsun, zorunlu göçe maruz kalmış olan insanlar yani yerinden edilmiş insanlar devletin koruması altındadır ve özel tedbirlerin alınması gerekir. Yerinden edilmiş insanların kendi yaşam yerlerine kendi istekleriyle geri dönmelerini sağlıklı ve güvenli bir biçimde gerçekleştirmek Devletin sorumluluğundadır. Devlet bu sorumluluğunu yerine getirirken yiyecek, içme suyu, giysi, barınma gibi temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamakla mükelleftir. Vatandaşların bu haklarının hepsi iç hukukumuzda mevcuttur ve yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Ancak bu tedbirleri alırken arkasına yaslanılacak değer insan onurunun korunması ve saygı gösterilmesidir.

Yeşilöz köylüleri için acil olarak yapılması gerekenler iki aşamalıdır:
1. Köye giden yolun kapalı kısımlarının açılması için sorumlu kamu kuruluşlarının hızla harekete geçmesi ve en geç bir hafta içinde yol temizleme çalışmalarının başlatılması. Sivil toplum kuruluşları olarak bizler bu konuda üzerimize düşen her türlü sorumluluğu paylaşmaya hazırız.

2. Yeşilöz köylülerinin yaşam standartlarının acilen iyileştirilmesi için gerekli gıda, sağlık, temiz su ve barınak ihtiyaçlarının herhangi bir bürokratik işleme tabi tutulmadan giderilmesi için gerekli destek sistemlerinin oluşturulması. Özellikle hamile kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve hastalara yönelik acil destek programının hayata geçirilmesi.

Bu çalışmaları gerçekleştirirken, güven ortamını pekiştirecek bir yaklaşım sergilenmeli ve insan onurunun korunması ve saygı gösterilmesi esas alınmalıdır.

Biz, sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütleri olarak Yeşilöz köylülerinin kendi köylerine insan onuruna yaraşır biçimde geri dönüşünün takipçisi ve destekçisi olmaya kararlıyız.

Bir cevap yazın