İç Anadolu Hapishaneleri: 2017 Hasta Mahpuslar Raporu

Eylül 2017

İç Anadolu hapishanelerinde bulunan hasta mahpuslara ilişkin Rapor, mahpuslar ve yakınları tarafından yazılan Derneğimize gönderilen mektuplar, ailelerin Derneğimize başvuruları ve avukatların hasta müvekkilleri hakkında derneğimize iletmiş oldukları bilgiler nazara alınarak hazırlanmıştır. Hastaların bir kısmının raporları derneğimizde mevcuttur. Afyon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Bolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Eskişehir H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Kırıkkale F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Karabük T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında tespit edebildiğimiz 122 Hasta Mahpus bulunmaktadır. Rapor yazıldığı sıralarda Bolu’da bulunan Akif İpek Bandırma’ya, Bolu’da buluna Tayfur Tunç Kepsut’a gönderilmişlerdir. Daha önce İç Anadolu Bölgesi’ndeki cezaevlerinde kalan hasta mahpusların bir kısmının yeri tespit edilememiştir. Tespit edilemeyenler raporumuzda yer alamamıştır.

Mahpusların hastalık sebepleri genel anlamda; hapishanelerin fiziki koşulları (özellikle F tipi kapalı hapishanelerdeki koşullar), iklim şartları, hijyenik koşullar, beslenme sorunları, havalandırma kısıtlamaları, ısıtma sistemlerindeki yetersizliklerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Özel hastalıklar dışında, büyük oranda benzer kronik hastalıklar vardır. Mide rahatsızlıkları, Reflü, Astım, Akciğer Hastalıkları, Hemoroid,  Bağırsak Sorunları, Sinüzit, Kronik Baş ağrıları, Bel ve Boyun Fıtığı gibi birçok hastalık bu olumsuz koşullardan kaynaklıdır.

Mahkumların yeterince hareket imkanına sahip olmaması, sportif faaliyetlerden yeterince, bazen hiç de yararlandırılmamaları, havalandırma kapılarının erken kapatılması nedeniyle güneşten, gün ışığından yeterince yararlanamamaları, hijyenik koşulların yetersizliği, mahkumlara temizlik malzemesi verilmemesi bir yana ellerinde bulunan temizlik malzemelerinin alınması veya azaltılması, kişisel temizlik malzemelerinin mahkumların ellerinden alınmasından kaynaklanan ortak kullanım zorunluluğunun bulaşıcı hastalık riskini artırması, kimi hapishanelerde sıcak suyun yeterince verilmiyor olması, bazı kronik hastalıkların hapishanenin bulunduğu yerin iklim şartlarından kaynaklı olması veya hastalığı ağırlaştırması ya da sağaltımı zorlaştırması durumları hapishanelerde sağlık sorunlarının artmasına neden olmaktadır.

Hasta mahpusların sorunları şöyle sıralanabilir:

  1. Hapishanelerde yeterli sayıda doktor ve uzman doktor bulunmamaktadır. Pek çok hapishanede haftada sadece iki yarım gün doktor bulunmaktadır. Özellikle kalabalık hapishanelerde, bu süre yetersizdir ve hastalar başvurularından çok sonra doktora çıkabilmektedir.
  2. Hastaların sağlık dosyalarının üzerine örgüt ismi yazılması gerek sevklerinde gittikleri doktorun, gerekse diğer sağlık personelinin hasmane tutumlarına neden olabilmekte, hasta-doktor ilişkisi zarar görmektedir.
  3. Mahkûmlara çoğunlukla kelepçe açılmadan muayene dayatılmaktadır. Bazı durumlarda hapishane görevlisi ve /veya güvenlikten sorumlu asker görevliler kelepçeleri açmamakta, bazı durumlarda ise kelepçenin açılmamasını muayeneyi yapan doktor talep etmektedir. Diş tedavisinin dahi kelepçeli olarak yapıldığı durumlar vardır. Birçok hasta mahpus kelepçeli muayene ve tedaviyi kabul etmedikleri için hiçbir işlem yapılamadan tekrar hapishaneye geri getirilmektedirler.
  4. Bazı hasta mahpuslar, özelikle son dönemde, tetkik sonuçlarının ve raporlarının, talep etmelerine rağmen kendilerine verilmediğini iddia etmektedirler. Bu durum hastaları bilinmezliğe, hastalığı hakkında kuşkuya sürüklemektedir.
  5. Mahpuslar, gerek hapishane revirine çıkarılmalarında gerekse hastane sevklerinde aksamalar yaşamaktadırlar. Hasta mahpusların bu hususta vermiş oldukları şikayet dilekçeleri çoğunlukla işleme konulmamakta hatta bazı örneklerde soruşturmaya uğramalarına neden olmaktadır.
  6. Raporlarında periyodik kontrol yapılmasının gerekli olduğu belirtilen hasta mahpusların bu kontrolleri, sağlık raporlarında belirtilen sürelerde yapılmamaktadır.
  7. Yapılan işlemler çoğunlukla, tam iyileşme sağlamaktan ziyade, ağrıları azaltma, süreci uzatma, kontrol altında tutma gibi işlemlerdir. Hastalıklar kronikleşmekte, kesin tedavi sağlanamamaktadır. Bu durum hasta mahpusları gerek fiziki gerekse psikolojik olarak olumsuz etkilemekte, hastalık sürecini kötüleştirmekte ve yeni hastalıklara sebep olmaktadır.
  8. Daha önce bulundukları illerde tedavileri yapılan mahpusların sevk edildikleri illerdeki yetersiz imkânlar ve hapishanelerdeki uygulamalardan dolayı tedavileri neredeyse durma noktasına gelmiştir.
  9. Bazı hasta mahpusların tedavileri için gerekli olan ilaçlar idare tarafından karşılanmamış, mahpusun da maddi imkanları olmadığından ilaçla tedaviler aksamıştır.
  10. Hastalığı nedeniyle kendi başına hayatını sürdüremeyecek durumdaki hastaların,  infazın ertelenmesi başvuruları kabul edilmemektedir, bu da sağlık durumlarını kötüleştirmekte, ölüm sınırına kadar getirmektedir.
  11. Çoklu hastalıkları olan mahpusların bazı hastalıkları için hastane sevkleri yapılmakta, diğer bazı hastalıkları için ise neredeyse yıllardır tetkik ve tedavi yapılmamaktadır.
  12. Uzman doktorun teşhis ve tedavisinin gerektiği durumlarda, zaman zaman, hasta mahpus pratisyen doktor kontrolüne tabi tutulmaktadır.
  13. Uzun zaman hastalıklarla mücadele eden ve olumlu sonuç alamayan mahpuslar ilaca bağımlı halde yaşamak zorundadır. Uzun süreli ilaç kullanımı bedenlerinde tahribata neden olmaktadır.
  14. Bazı hasta mahpusların diyet yemeklerle beslenmesi gerekmektedir. Ancak kendilerine verilen yemekler, diyetlerine uygun değildir. Maddi imkanı olmayanların durumu bu açıdan oldukça zordur.
  15. Bazı ağır hasta mahpusların kendi özel durumlarından dolayı, geçirdikleri operasyonlarda yanlarında refakatçi kalması gerekmesine talepleri karşılanmamakta, hasta kendi başına bırakılmaktadır. Bu durum hastanın yaşamını dahi riske sokmaktadır.
  16. Özellikle atak geçiren hasta mahpusların sağlıklı mahpusların yanında ve kalabalık koğuşlarda olması gerekmektedir. F Tipi veya hücrede kalmaları onlar için hayati risk oluşturmaktadır.
  17. Hasta mahpuslar, hastane sevklerinde, muayene edilinceye kadar, ring araçlarında kelepçeli olarak bekletilmektedirler. Uzun süre (bazen saatlerce) havasız, dar ring aracında kışın soğukta, yazın sıcak hava şartlarında bekletilmeleri hastaları çok kötü etkilemektedir. Bir kısım hasta mahpus sırf bu nedenden ötürü hastaneye dahi gitmek istememektedir.

AFYON E TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

1)  Hakan Gökcan:

Afyonkarahisar E Tipi Cezaevi’nde bulunan adli hükümlü Hakan Gökcan, ameliyat olduğu sağ kolunu kullanamıyor ve yüzde 49 engelli raporu var. Ancak kalıcı engelli maaşı, üç yıldır bağlanmıyormuş.

BOLU F TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

1)  Nusret Amutgan:

Mide ameliyatı olmuş. Kronik gastriti, bel fıtığı, böbrek yetmezliği ve beyinde damar tıkanıklığı var.

6 Haziran 2017 tarihinde göndermiş olduğu mektubunda, diş rahatsızlığı olduğunu ancak kelepçeli olarak tedavi edilmeye çalışılmasından dolayı dişlerini tedavi ettiremediğini belirtmiş. Bel fıtığı ve beynindeki sorunlarının da tedavilerinin yapılmadığı, başvurularının dikkate alınmadığı yönünde şikayetleri var. Kendisine verilen ilaçların hepsinin alerji yapmaktadır ve mide sorunları da artmıştır.

2)  Deniz Şahin:

Karaciğer ve böbrekte kist var. Karaciğerdeki 4 cm, böbrekte 2 cm’dir. Ayrıca burnunda et ve kemik var. Sağ omuzumda yırtılma olduğundan omuz ameliyatı yapılmalı. Bunun dışında 18.11.2016 tarihinde karaciğerdeki kist nedeniyle ameliyat edilmiş ancak ameliyat başarısız olmuş. Doktorun dikkatsizliği mi, ihmalkarlığının mı neden olduğunu bilmiyor. Doktorlar tekrar ameliyat olması gerektiğini belirtmişler ve ilgili kontrollerini yapmışlar.  Burun ameliyatı da olması gerekiyor ancak ameliyatın yapılacağı hastanede mahkum koğuşu olmadığı gerekçesi ile erteleniyor. Omuz ameliyatı içinse ne ameliyat yapılıyor ne de fizik tedaviye gönderiliyor. 2 yıl önce fizik tedavisi yapılmış ancak iyileşmemiş. Ortopedi bölümüne ameliyat için sevk edilmiş ancak orası da tekrar fizik tedaviye yönlendirmiştir. Kurum reviri ise iki yıl dolmadan fizik tedaviye gönderilmeyeceğini kendisine aktarmıştır. Hastalıklarına dair raporlar hasta mahpusun kendisinde de mevcuttur.

3)  Refik Sünkür:

Sol kolu sakat ( 15 cm’lik kemik kaybı var). Kalp rahatsızlığı var, kalbinde pil takılı. Kronik mide ülseri, reflü ve boyun fıtığı var. Ayrıca troid hastasıdır.

4)  Sertaç Sapmaz:

Gece körlüğü var. Vücudunda kurşuna bağlı yaralar var. Bağırsak yırtığı nedeniyle kolortami torbası taşıyor.

5)  Bahattin Solhan:

1978 Mardin Nusaybin doğumlu ve 20 yıldır hapishanededir. Başının sağ tarafından aldığı mermi darbesi nedeniyle beyin travması geçirmiş ve ameliyat edilmiştir. Geçirdiği bu ameliyat nedeniyle 20 yıldır ömür boyu sürecek şekilde ilaç kullanıyor. En son gittiği Adli Tıp Kurumunun tam teşekküllü bir hastanede tedavisinin yapılması gerekir diye verdiği belgeyle beraber Diyarbakır hapishanesinde iken arada bir hastaneye götürülmüştür. Hastanede kontrol altında yapılması gereken tedavisi; bir kaç ayda bir hastaneye götürülerek, kontroller ve ilaçlarının dozajının artmasıyla devam etmiştir. Diyarbakır fakültesinin verdiği rapor doğrultusunda ”artık yapacağımız bir şey yok” denilip Ankara Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edilmiştir. Ankara’da Sincan hapishanesinde kaldığı süre içinde kontroller yoluyla tedavisi devam etmiş, kendisine ameliyat olması gerektiği; istenirse ameliyat yapacaklarını belirtip ameliyatın da %95 riskli olduğu belirtilip onayı kendisine bırakmışlardır. Beynin sağ tarafındaki tahribat yüzünden sürekli düştüğü için, geçirdiği bu nöbetlerin (Epilepsi hastalığından) F tiplerinde ve üç kişilik odalarda kendisini zorlayacağından, tekrar Diyarbakır’a dönmek istemiştir. Günde 6000 mg’a yakın ilaç kullanıyor (günde beş sefer Epilepsi ilacı). Yine başının sağ lobundan parça alınmış, sağ taraftan yara yerinden kemik alınıp öyle bırakıldığı için, her nöbet geçirmede ciddi risklerle yüz yüze kalmaktadır. Başındaki rahatsızlıktan dolayı vücudunun sol tarafının uyuşması, tutulmalar, nöbet geçirmeler, unutkanlık, baş ağrıları ve baş dönmeleri gibi rahatsızlıklar da oluşmuştur. Diyarbakır’dan sonra da 2016 Nisan ayında Bolu F Tipi Kapalı hapishanesine sevk edilmiştir.

Mevcut hastalıklarının yanı sıra hapishane koşullarının yarattığı zorluklardan dolayı oluşan hastalıklar ve kullandığı ilaçların etkisiyle de meydana gelen birçok hastalığı mevcuttur. Mide ve bağırsak hastalıkları, ülser, mide-bağırsak hastalıkları -iltihaplanmalar ve hemoroit hastalığı da oluşmuş durumdadır. Yine boyun ve bel bölgelerinde de uzun süreden beri fıtıktan kaynaklı sıkıntıları var. Bu hastalıklarla beraber Bolu hapishanesine gelmeden önce farkına vardığı ancak neden ve sonuçlarını bilmediği kimi rahatsızlıklar da başlamıştır. Özellikle sol göğüs ve göğüs altı kısmında ağrılar, bazen nefesinin kesilmesi, havaların bozulması ve çok soğuk olmasından da kaynaklı sırt, bel, omurga ve eklemlerinde sürekli ağrılar meydana gelmektedir.

Bolu’da sağlık durumu ile ilgili riskleri revir ve hastanedeki doktorlara aktarmış ama genel olarak görmezden gelinen bir durumla karşı karşıya kalmıştır.

6)  Ramazan Kıran:

Beyinde kist var. Migren, sinüzit, boyun fıtığı, reflü, hemoroid, el ve ayak bileklerinde romatizma var. var. Bağırsaklarla ilgili iyileşip, tekrarlayan bir hastalığı mevcut ve kaslarda magnezyum eksikliğinden kaynaklanan kramplar var.

7)  Hasan Alkış:

Hastalıkları ömür boyu sürecek hastalıklardır. Açık kalp ameliyatı olmuş ancak kalp yetmezliği sorunu devam etmektedir. Hipertansiyon hastasıdır ve bunun için günlük ilaçlar kullanıyor. Zaman zaman kullandığı ilaca rağmen tansiyonu anormal derecede yükseliyor ve bu durumlarda kullandığı ilacın dozajı arttırılıyor.

Behçet Hastasıdır; eklemlerine, sol gözüne ve damarlarına atıp tahribat yaratmıştır. İki ayrı zamanda felç geçirmiştir. Uzun bir tedavi süreci geçirmiş, kol ve bacaklardaki tutulma, hissizlik kısmen giderilmiş ancak sol yanı (kol ve bacak) hala güçsüz ve sık sık uyuşmaktadır.

Bir yıldan beridir nedenini bilmediği bir şekilde gözleri enfeksiyon kapıyor. Bunu görme hissinin azalması ve görme bozukluğundan hissetmiş, revire oradan da hastaneye ancak iki ay sonra gidebildiğinde yapılmış olan muayene ve tetkikler sonucunda gözlerinin enfeksiyon kaptığını öğrenmiştir. Bazı ilaç ve damlalar yazılmış ama bu enfeksiyon sürekli olarak tekrar ediyor.

Mevcut hastalıklarından dolayı 30.06.2015 tarihinde Ankara Numune hastanesi tarafından kendisine %43 engelli olduğuna dair rapor verilmiştir.

Kalp yetmezliği, yüksek tansiyon ve Behçet hastalığı devam etmekte, her biri için de günlük ilaç kullanmaktadır. Düzenli ilaç kullanmasına rağmen tansiyon ve Behçet hastalıklarının atak yapmasının önüne geçilememektedir ve durumu da ağırlaşmaktadır.

Kardiyoloji, Romatoloji, Göz ve Nöroloji (Sinüs ve trombosu- beyin behçeti) bölümlerine altı ayda bir kontrole gitmektedir. Tedavileri altı ay da bir muayeneye götürülmesi, kan değerlerine bakılması olarak yapılıyor. Ancak hastalıklarının durumunda bir iyileşme meydana gelmemekte ve hatta kontrol altına dahi alınamamaktadır.

Mevcut hastalıkları ve %43 engelli olmasından dolayı birçok ihtiyacını kendisi karşılayamıyor. Beraber kaldığı kişilerin de kendi ihtiyaçları olduğundan dolayı rehabilitasyon tipi hapishaneye sevkini de talep etmektedir.

04.10.2017 tarihinde gönderdiği mektuba göre; Bolu’da en son olarak Ocak 2017’de Romatoloji Bölümüne götürülmüştür. Aradan on ay geçmesine rağmen bir daha Romatoloji bölümüne götürülmedi. Oysa mevcut ilaçların üç ay süre sonunda, kan tahlili sonunda yeniden belirlenmesi gerekiyor. Aksi durumda ilaçların az veya fazla kullanımı (Imuran 50 mg tablet ve Colchicum Dispert ilaçları) telafisi mümkün olmayan tahribe yol açabilir.

2 Ekim 2017 Pazartesi günü hastaneye götürüldüğünde on aylık gecikme sonunda Romatoloji kontrolüne götürüldüğünü düşünmüş, ancak Tıp Fakültesi Romatoloji Bölümü yerine Devlet Hastanesi Dâhiliye Bölümüne götürülmüştür. Bunun nedenini beraber gittiği sağlık personeline (cezaevi revir personeline) sorduğunda memur; “Tıp Fakültesi Romatolojide bir Romatolog vardı, onu da gönderdiler. Şimdi Bolu’da Romatoloji ve Romatolog yok. Seni dâhiliyeye getirdik, burası ne yapacağımıza karar verecek” demiştir.

Dahiliye doktoru sağlık dosyasını inceledikten ve memurun da “Romatoloji Bölümünün olmaması üzerine size getirdik” demesi üzerine Doktor; “Açık kalp ameliyatı olmuş, Yüksek Tansiyon hastası, Behçet Beyin damarlarını tıkamış, gözüne, cilt ve eklemlerine atmış, ağır seyrediyor. Dahiliye olarak bizim takip edeceğimiz bir hasta değil, mutlaka bir Romatoloji polikliniğinde takip ve tedavi edilmeli. Ya kontrol, takip ve tedavisi il dışında Romatoloji olan bir yere götürülmeli ya da Romatoloji Bölümü olan bir ildeki cezaevinde tutulmalı” demiş.

Yani Bolu’da Romatoloji polikliniği ve Romatolog olmadığı için tedavi ve kontrolünün yapılması da mümkün değil. Her defasında zamanında il dışına Romatoloji bölümü olan bir yere götürülüp getirilmenin pratik olarak neredeyse mümkün olmadığı göz önüne alındığında tek ve doğru seçenek romatoloji bölümü olan bir yerdeki cezaevine kalıcı sevkinin ( hastalık ve tedavi ihtiyaçlarından dolayı) yapılması kalıyor.

8)  Hüseyin Sarı:

Parkinson hastasıdır. Kalp rahatsızlıkları, sematorfrom bozuklukları var. Hipertansiyon, hiper troid nodüler guatr hastalıkları var. Depresyon, astım, boyun düzleşmesi, D5-6-7-9-10-11 diskler arasında daralma, vejeneratif disk hastalığı var.

2007 tarihinden 2015 tarihine kadar aşırı derecede diz ve ayak uyuşması ve ağrı nedeniyle revire ve birkaç sefer de hastaneye gönderilmiş, her seferinde kan tahlili ve ağrı kesici ilaç tedavisi ile geçiştirilmiş. Röntgen ve MR çekilmediği için de tam konulamamıştır.

Yedi, sekiz yıl; sırt, bel ve kas ağrısı şikâyetleri ile aynı biçimde uğraşmış. MR çekilmeden kas gevşetici ve ağrı kesici ilaç yazılarak geçiştirilmiştir. 2015 yılında sağlık kuruluna girmek için geçici olarak gittiği Sincan F Tipi hapishanesinde hastaneye sevk yaptırarak röntgen ve MR çektirilmiş.

30.09.2015 tarihinde ve sonucunu öğrenemeden tekrar Bolu’ya gönderilmiştir. MR sonucunu F T.R uzmanına göstermek için aylarca sevkle uğraşmış, bu nedenle Bolu il sağlık Müdürlüğüne yazmış, belgeleri kendileri ile paylaşmış, yaşanan mağduriyetin giderilmesi bir yana 14.01.2016 tarihli cevaplarında “Tıbbi Nizamnamenin 6. Maddesi” işaret edilerek uygulama meşru görülmüştür” cevabı verilmiştir.  Hapishane disiplin kurulu başkanı da dilekçe yazdığı gerekçesi ile disiplin soruşturması açmıştır. Tüm bu uğraşlar sonucunda ancak 17.03.2016 tarihinde hastaneye gönderilmiştir.

24.08.2015 tahinde KBB hekimi nörolojiye sevk yapmış, 12.04.206 tarihinde viziteye çıkarılmıştır.

2014 yılından beri Parkinson tedavisi görüyor. Sincan Kampüsünde Doktor MR için sevk yapmış, randevu gününden önce Bolu’ya gönderildiği için MR çektirememiştir. Bolu Devlet Hastanesinde sevk yenilemek istemiş ancak yapılmamıştır. Halen beyin MR’ı çekilmiş değildir.

29.11.2016 tarihli sağlık kurulu raporunda TX BT bulguları nedeniyle pulmaner nodül takibi için 3 ay aralıklarla göğüs cerrahi kliniğine kontrol önerilmiştir ancak hala hastaneye götürülmeyi bekliyor.

9)  Hasan Şaşmaz:

Kalp hastasıdır. Hipertansiyonu var. Sol böbrekte tanısı konulamamış rahatsızlığı var. Sağ böbrekte sürekli taş oluşuyor. Düşük şeker, kolesterol, bel fıtığı, boyun ve sırt fıtığı var. Menüsküs rahatsızlığı var. Kıl dönmesi ameliyatı olmuş.

Hastalıkları konusunda son süreçlerden kaynaklı olarak herhangi bir gelişme yaşanmamış, ağır aksak yapılan tedavisi bu dönemde neredeyse durma noktasına gelmiş ve normal yapılması gereken kontrolleri yapılmamaktadır. Ayrıca bulunduğu ilde sağlık hizmetleri sınırlı olmasına rağmen gerekli sağlık hizmeti alacağı yerlere nakli yapılmamaktadır. Yine, kimi zaman revire çıkmakta zorlanmakta, iş yoğunluğu bahane gösterilerek çıkartılmamaktadır. Devlet hastanesi sağlık kurulu raporunda belirtilen kontrolleri bile yapılmamaktadır.

10)  Hayati Kaytan:

Beynindeki tümör nedeniyle ameliyat oldu. Sağ el sakat, sol omuzda kurşun yarasından kaynaklı sıkıntı var. Kar yanığından sol-sağ ayak parmakları kesik. Bel ve boyun fıtığı var. Midede sindirim zayıflığı mevcuttur, %60 engelli raporu var.

2009 yılında Ankara’da beyin tümörü ameliyatı geçirmiştir. Ameliyat sonrası kalan tümör artığı, 28 seans ile kurutulmuştur. 2009’dan bu yana hastalığı ile ilgili kontrol ve tıbbi takip, engeller ve sıkıntılar olsa da bir şekilde sürmektedir.

28 Temmuz 2016’da Bolu’ya sevk edilmiş. Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsüdür ve kendisi gibi hükümlü iki arkadaşı ile birlikte kalıyor. Dönem dönem epileptik nöbetler geçiriyor, yanında daha sağlıklı kişilerin olması gerekmesine rağmen, iki hasta mahpusla birlikte kalmaktadır..

2014 yılında beyninde sağ frontal bölgede (eski ameliyat bölgesi çevresinde) yeni kistlerin oluştuğu görüldü. Bir dönem nüks şüphesi oluşmuş ama ameliyat koşulları oluşmamıştır. 2016 sonbaharında beynin sol bölgesinde de kistlerin oluştuğunu öğrenmiştir. Beynin bir tarafında kist oluşmasının farkında olsa da diğer tarafta kist oluşması kendisini psikolojik olarak oldukça zorlamıştır.  Ankara’da Numune Hastanesinde MR Beyin Cerrahi Servisi hem de ışın tedavisi gördüğü için Onkoloji (Radyasyon Onkolojisinin) de takip etmesi gerekiyor olmasına rağmen 15 Temmuz 2016 tarihi sonrası Onkoloji servisine kontrole hiç götürülmemiştir. Bolu’da beyin MR’ı çektirmiş, Bolu Devlet Hastanesi MR’ı gördüğünde kendisini hemen Tıp Fakültesine sevk etmiştir. Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi ise beyin MR’ına bakıp beynin her iki tarafında kistleri gördüklerinde “madem şimdiye kadar Ankara Numune Hastanesi takip etmiş, durumu en iyi onlar biliyor” diye,  2016 Sonbaharında kendisini Ankara’ya sevk etmişlerdir. Şubat 2017’de yeniden Numune Hastanesine kontrole gitmiştir. Ailesine gönderdiği MR CD’lerine dışarıdan da bakıldığında farklı yorumlar getirilmiştir. Baş ağrıları daha evveline göre yoğunlaşmış ve ağrı kesiciler faydasız hale gelmiş, bu nedenle kendisi ameliyat olma kararı almıştır. Ancak revire çıkması bile bazen haftaları almaktadır. Uzun süreç sonunda 31 Temmuz’da Ankara Numune ve Araştırma Hastanesine sevki yapılmış, Ankara’da ring aracından indirilmeden bekletilmiştir. Yine kelepçeli muayene dayatılmış, muayeneden sonra Onkoloji servisine de gitmek istemiş ancak bu isteği karşılanmadan Bolu’ya geri götürülmüştür.

11)  Rıdvan Tanış:

Sara (Epilepsi) hastalığı var. Astım hastasıdır. Böbrek ve kalp (ritim bozukluğu) hastalıkları var. Elinde muhtemelen kırık var ve tedavi edilmiyor. Diş rahatsızlığı için gittiği hastanede kelepçeli olarak ameliyat edilmiştir.

12)  Nesip Aslankılıç:

Kalp yetmezliği var. Ayrıca prostat hastasıdır.

13)  Adem Artıkboğa:

Epilepsi hastasıdır.

14)  Mikail Aslan:

İki kurşunla karın altı bölgesinden yaralanmış ve uzun bir tedavi süreci geçirmiştir. İdrar yolları parçalandığı için hortum kullanarak idrar yapabilmektedir.

15)  Burhan Güneş

Boyun fıtığı var, fıtık nedeniyle uyumakta zorluk çekiyor.

(İBB) Spastik Kolon rahatsızlığı var ve bu rahatsızlık yemek yemesini engelliyor, yediği her yemek kendisinde ciddi sıkıntı yaratıyor.

Çok ileri seviye reflü hastası, mide kapakçığı sorunlu, çok az yemek yiyebiliyor ve son 4 yıldır diyet yapıyor. Ancak diyetten kaynaklı çok farklı sorunlar yaşamaya başlamıştır, B12 eksikliği vb. Reflü için hem sabah hem de geceleri proton pompaları kullanıyor. Düz bir yatakta uyuyamamakta, yatağının altına çok yüksek şeyler koyup 45° (derecelik) bir açıyla konumlandırıp ancak uzanabiliyor.

Kronik gastrit ve ülser hastası da olan Burhan Güneş, 4 yıldır tedavi olmasına rağmen hala iyileşememiştir ve buna doktorlarda pek anlam veremiyorlar. 2 kez endoskopi olmuş, değişen bir şey yok denilmiş.

Huzursuz Bacak Sendromundan da muzdarip. Nedeni bilinmeyen bir rahatsızlık, geceleri sağ bacağında yoğun ağrılar oluşuyor. Doktora defalarca gitmiş olmasına rağmen önceleri teşhis konulamamış, sonrasında bu teşhis konulmuştur.

Dizindeki ödem nedeniyle dizini (sağ) kapatamıyor, ciddi basınç yapıyor, 3-4 yıl önce MR çektirmiş. Ameliyat riskli ve tekrarlama ihtimali var, şırıngayla ödemi alma, suyu alma da tehlikeli ve çare yok denilmiş.

Alerjik Riniti var; son 3 yıldır alerji ilacı kullanıyor. Bir gün dahi kullanmasa; her 10 dakikada bir hapşırıyor, bademciği şişiyor, gözü yaşarıyor, kulağının iç kısmı kaşınıyor, burun akıntısı oluyor. Kendisini çok zorlayan bir hastalıktır.

Yüzünde çıkan lekeler: Yüzünde büyük kahverengi lekeler çıkıyor. Her doktor farklı bir teşhis koymakta; kimi vitiligo, kimi güneş lekeleri demiş, bir türlü sebebi bulunamamıştır. Yüzü renk değiştiriyor.

Kasık Fıtığı: Kasığında, yumurtanın iki katı büyüklüğünde bir şişlik var. Ayakta kaldığında sancı yapıyor.

Tüm bu rahatsızlıkları birbirini tetikliyor vaziyette, bünyesi oldukça zayıf, 55 kilodur. Diyet yaptığından dolayı, kan değerleri hep anormal değerlerdedir. Midesi B-12’yi ememiyor. Yemekler dokunuyor ve bu uyku bozukluğu yapıyor. Vücut direnci hep düşük ve yaz ayında bile üşümektedir.

16)  Yıldırım Demir:

1963 Van doğumlu, 22 yıldır hapishanededir. 2004 yılında Adana Balcalı Hastanesinde gözlerindeki rahatsızlıktan dolayı birinci anjiyoyu yaptırmıştır. O zaman ”Makula ve Arka Kutbun Dejenerasyonu” teşhisi konulmuştur. Bu hastalığın tedavisinin olmadığını ve gözünün yavaş yavaş körlüğe doğru gittiğini belirtmiştir. Sağ gözü şu anda %95 görmüyor, 5 kez göz anjiyosu olmuştur. (%22 özür oranı)

Prostat büyümesi hastalığı var, 6 yıldır sürekli olarak günlük ilaçlar kullanıyor ancak artık günlük ilaçlar yetersiz kalıyor. Kan değerleri ve PSA değerleri yüksek çıkıyor. (%15 Özür oranı).

Midesinde ciddi sorunlar; Reflü, Gastrit ve Les Gevşekliği var. Ya sürekli diyette yaşaması ya da ameliyat olması lazım, ancak hapishanede bunların olanaksız olduğunu belirtmiştir.

Kulaklarda çınlama ve işitme kaybı (Vertigo) nedeniyle de %4 özür oranı var. Bu rapor bir yıl öncesine aittir. Şu anda kulaklarındaki hastalıklardan dolayı baş dönmesi, yürüyememe ve denge kaybı yaşamaktadır. İlaçlarla ayakta durmaktadır.

Her iki dizde menisküs yırtığı var, 2 kez ameliyat için hastaneye yatırılmış ancak askerlerin uyguladığı baskılardan dolayı ameliyat olmadan hapishaneye geri getirilmiştir.

Bronşit ve hemoroid hastalıkları mevcuttur.

Ayrıca bel fıtığından dolayı belinden ameliyat olmuştur.

İki kez burnundan ameliyat olmuş ancak hala sorun yaşamaya devam ediyor.

Bu hastalıklarından dolayı avukatı infazın ertelenmesi için başvuruda bulunmuş, bu başvuru üzerine 29.03.2016 Tarihinde Nevşehir Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu Heyeti tarafından toplamda %41 oranında özürlülük raporu vererek hapishaneye geri gönderilmiştir. Hastalıkları artarak devam etmektedir.

17)  Ahmet Gümüş:

Mide rahatsızlıkları var. Sinüzit, migren ve kolda damar rahatsızlığı var.

18)  Ramazan Vural:

Yüksek Tansiyon hastasıdır. İrritabl bağırsak sendromu var. Bir gözü yok. Eklem romatizması hastasıdır.

19)  Cemal Tanhan:

1955 doğumlu ve 1994 yılından bu yana hapishanededir. Diyabet, tansiyon, kolesterol/trigliserit, anemi, reflü, göz hastalığı ve yaşlılıktan kaynaklı birçok hastalığı daha mevcuttur. Ağzında hiç diş olmadığından protez diş kullanıyor.

Son olarak üç ay önce kan tahlilleri alınmış, hapishane idaresi kan tahlil sonuçları, sağlığıyla ilgili belgeleri kendisine vermemiştir. Varsa bir masrafı tarafınca karşılanması koşuluyla son tahlil sonuçlarını istemesine rağmen “yasak” denilmiştir. Bu nedenle sonuçlarını bilmiyor. Ancak doktor aşırı demir eksikliği olduğu söyleyerek 15 günde yapılması gereken bir iğne yazmıştır. İdare bu iğneyi karşılamadığı için onun yerine hap yazılmış ve sürekli olarak bu hapı kullanmaktadır.

Hastalıklarının pek tedavi edilebilecek hastalıklar olmadığını belirtmiştir. Kansızlık yüzünden aşırı üşümektedir. Buna rağmen 11 yıldır Türkiye’nin en soğuk yerlerinden Bolu’da tutulmaktadır. Sürekli ailesinin ikamet ettiği ya da ona yakın ve sağlığına daha elverişli iklim koşullarının olduğu bir yere gitme talebi/dilekçeleri Adalet Bakanlığı tarafından reddediliyor. Bu talebinin karşılanmasını istiyor.

Hastalıkları nedeniyle özel diyetle beslenmesi gerekiyor. Ancak, kendisine diyet yemeği diye verilen yemeklerin diyetine uygun olmadığını belirtmiştir.

20)  Tayfur Tunç: (Kepsut’a Sevk edildi)

2008 tarihinde hipotroid ameliyat olmuş ve ilaç kullanmaktadır.

Baş ağrısı, mide gastriti ve mide ile ilgili çeşitli problemleri var.

23.07.2015 tarihinde çapraz bağlardaki yırtılma nedeni ile ameliyat olmuştur. Acilen ihtiyacı olan ilacın (inflamax kapsül) paralı olması nedeni ile hastane ilacı karşılamamıştır. Kendisinin de ilacı alma imkanı olmadığından alamamıştır. Kaslarında şiddetli ağrılar var. Paytak, topal yürümeye çalışmaktadır. İnflamax kapsül kullanmış olsaydı, şimdiye kadar iyileşmiş olabileceğini düşünmektedir

21)  Mehmet İlhan:

Ağır hafıza sorununun yanı sıra bacakta menisküs var. Mide kanaması sonucu yaşadığı sorunlar var.

22)  Fahrettin Şahin:

Mide-bağırsak sorunları var. Sağ bacağı sakat. Sık sık şekeri düşüyor; ayrıca hipertansiyon sorunları yaşıyor.

23)  Ali Ademan:

Yüksek tansiyon hastasıdır.

24)  Cesim Kahraman:

27 yıldır hapistir, 60 yaşına yakındır. Çeşitli hastanelerce tespit edilen ve raporlaştırılan hastalıkları vardır.

Hepatit B Hastasıdır.

Astım Hastasıdır.

İleri düzeyde mide ve kronik bağırsak sorunları bulunmaktadır.

5 ay önce ciltte kaşıntılı yaralar çıkmış, hala bu yaraları var, ancak tam ne olduğunu neden kaynaklandığını öğrenememiştir.

Gözlerde görmeme, ellerimde titreme gibi hastalıkları var.

Sese karşı aşırı bir hassaslaşma, uykuda düzensizlik gibi sorunlar da yaşıyor.

25)  Sinan Türkmen:

Kendisi müebbet hükümlüsü olup 25 yıldır hapistedir.

Hepatit B taşıyıcısı bir hasta mahpustur. Zaman zaman (uzun aralıklarla) kan tahlili dışında herhangi bir tedavi veya benzeri bir müdahale veya tedavi yöntemi uygulanmıyor. Kendi imkanlarının elverdiği ölçüde dikkat etmeye çalışıyor.

Yaklaşık 15 yıldır Behçet hastasıdır. Her iki gözüne etkisi nedeniyle Ankara Numune Hastanesinde, göz (üveyt) de 1 ay boyunca tedavi görmüştür. Buna rağmen her iki gözünde de kalıcı sonuçları (görmede azalma, leke, sinirlerde zayıflık, sürekli olarak ödem) oluşmuştur. Hapishane koşullarından dolayı sadece ilaçlarla kontrol altında tutmaya çalışıyor. İlaç temini konusunda şu ana kadar sorun yaşamamaktadır. Üç ayda bir sürekli olarak sevk olması ve kontrol edilmesi gerekiyor. Ancak ringin havasız oluşu, kimi zaman gidiş gelişlerdeki sıkıntı yüzünden problemler çıkıyor. Dizleri, el ve ayak bileklerinde, eklemlerinde kırıklık, şişkinlik, ödem oluşuyor. Bunların tümü Behçet Hastalığına bağlı olarak gelişiyor.

Her iki hastalığın da tedavileri zaten yapılamıyor. Ancak kontrol altında tutulmaları gerekiyor.

Özellikle Behçet hastalığının ilk dönemlerde her iki gözünde de neredeyse tam görme fonksiyonunu yitirmişti. Ankara Numunedeki bir aylık tedavi ardından belli bir gelişme olmuştur. Ancak hastalığın seyrini takip etmek ve nerede, ne zaman atak şeklinde dışa vuracağını kestirmek zor olmaktadır. Hem Çankırı’da hem de Bolu’da iki kere infazının ertelenmesi için müracaat yapmış, her ikisinde de hastane sağlık kurulunun hastalıklarını belgelemelerine ve rapor vermelerine rağmen tahliye talebi reddedilmiştir.

Ölümcül bir duruma gelmeden gerekli olan işlemlerinin yapılması ve başvurularının dikkate alınması talebi vardır.

26)  Serhat Öztürk:

Karaciğerde hemonjion var.

Uyku apnesi var.

Kas spazmı rahatsızlığı mevcuttur.

Vertigo hastasıdır.

27)  Cabbar Palabıyık:

Mide ülseri ve reflü hastasıdır.

28)  M. Çelebi Çalan:

Behçet, prostat, astım, ülser, reflü, migren, sinüzit, alerji, miyopi, periferik vasküler ve kulak çınlaması gibi birçok hastalığı var. Sincan 2 Nolu F Tipi Kapalı hapishanesinde bulunduğu süreçte durumu gözetilerek sürekli ve düzenli olarak Ankara Numune Hastanesine gidip kontrollerini yaptırabiliyordu. Ancak 28 Temmuz 2016 tarihinde Bolu F Tipi Kapalı hapishanesine geldikten sonra, düzenli olarak hastaneye gidip kontrollerini yaptıramıyor, kurum revirine çıkması dahi sorun haline gelmiş durumdadır.

Bolu F Tipi hapishanesinde kurum revirine çıkıp hastalıklarıyla ilgili olarak kurum doktoruna bilgi verme ihtiyacı duyduğundan dolayı dilekçe yazmış, aradan haftalar geçtikten sonra revire çıkarılmıştır. Doktorun yaklaşımı yüzeysel ve oldukça soğuk olduğundan dolayı hastalıklarıyla ilgili bilgi veremeden odasına geri dönmek zorunda kalmıştır. Birkaç hafta sonra Behçet Hastalığına bağlı olarak gözlerinden atak geçirmesi ve kasık fıtığındaki ağrıdan dolayı tekrar revire çıkması gerekmiş, bunun için dilekçe yazmış ancak revire çıkarılmamıştır. Bunun üzerine, Sağlık Bakanlığına ve Bolu İl Sağlık Müdürlüğüne birer dilekçe yazmıştır. Dilekçelerinden 2 gün sonra revire çıkarılmış ve hastaneye sevki yapılmıştır. Gözlerine müdahale edilmiş ve fıtık için de doktorlar tarafından ameliyat önerilmiş, Aralık 2016 tarihinde ameliyat olmuştur. Dört gün hastanede kaldıktan sonra tekrar hapishaneye geri getirilmiştir. İlaçlarını kullanmasına ve düzenli olarak pansumanını yapmasına rağmen ameliyat yerinde morarma ve şişkinlik oluşmuştur. Kurum doktorundan kendisini hastaneye sevk etmesini talep etmesine rağmen bu yapılmamış, iki hafta sonra dikişlerinin zaten sökülmesi için hastaneye gideceği söylenilmiştir. Dikişlerinin sökülmesi için hastaneye gittiğinde ise doktor, durumumun normal olmadığını, neden daha önce hastaneye gelmediğini sormuştur. Doktor ameliyatlı bölgede oluşan şişkinliğe ve morarmaya acil olarak müdahale etmiş, enjektör ile biriken kanı çekip almıştır. Doktor, şişkinliğe ve morarmaya Akdeniz Anemisinin neden olmuş olabileceğini, ailesinde Akdeniz Anemisi olup olmadığını sormuş ve bu konuyla ilgili mutlaka tetkiklerini yaptırması gerektiğine dikkat çekmiştir. İki kız kardeşi Akdeniz Anemisidir. Bu durumu hapishane doktoruyla paylaşmış ama hala hastanede doktorunun istediği tetkiki yaptırabilmiş değildir. Ameliyatının üzerinden uzun süre geçmesine rağmen iyileşemediğini belirtmiştir. Ameliyat yerinde belli oranda şişkinlik ve morarma hala devam etmektedir ayrıca ağrı ve sancısı vardır. Hastaneye gidip kendisini ameliyat eden doktora görünmek için yaptığı başvurular sonuçsuz kalmıştır.

Ülser ve reflü tedavisi olmuştur, tedaviden sonra doktorların önerisi ile her sabah aç karnına günde 1 tane “Nexium 40 mg” ilacını kullanmaktadır. On bir aydır midesinde çok şiddetli ağrılar var. Ağzına bir şey atar atmaz midesi guruldamaya başlıyor ve yediği şeyler küçük parçalar şeklinde ağzından dışarı çıkıyor. Sabah uykudan kalktığında ağzından akan mide suyundan dolayı yastığı ıslanmaktadır. Sık sık kabız oluyor, öncesinde yemek yemek kendisi için bir işkenceye dönüşmüş durumdadır. Şu anda midesi için Nexium 40 mg, Gaviscom ve Metsil Fort 80 mg olmak üzere toplamda üç ilaç kullanıyor ve buna rağmen rahatsızlığı devam ediyor. Hastaneye gidip kontrollerini yaptıramıyor.

Bolu’ya sevk olduktan sonra kendisinde farklı bir rahatsızlık baş göstermiştir. Bazen vücudundaki bütün enerjinin birden boşaldığı hissine kapılıyor, terliyor, titriyor ve hareketten düşüyor. Böylesi durumlarda titremeden dolayı ellerinin dahi kontrolünü sağlayamıyor. Yine konuşurken dili ağırlaşıyor, yürürken ise iradesi dışında dizleri kırılıyor. Merdivenlerden inip çıkmada çok zorluk çekiyor. Bu durumu yarım saat ile bir saat arasında devam ediyor. Bunun nedenini bilmiyor, hastaneye gitme konusunda sorun yaşandığı için bu rahatsızlığı ile ilgili olarak doktorlara bilgi verme imkanının olmadığını belirtmiştir.

Bolu’nun soğuk iklim koşulları ve nemli havası astım, sinüzit, alerji, migren ve ülser hastalıkları üzerinde olumsuz etki etki yapmıştır. Migren ataklarından dolayı sürekli başı ağrıyor, sinüzitten dolayı sürekli burnu tıkanıyor ve astımdan dolayı nefes almakta güçlük çekiyor. Astım için “Ventasal 100 mcg” ve “Alvesco 160 mg” spreylerini kullanmaktadır.

Bolu F Tipi hapishanesine sevkinden sonra hastaneye sadece Behçet, fıtık ameliyatı ve bir sefer de diş tedavisi için götürülmüştür. Prostat, astım, ülser, sinüzit, migren ve diğer hastalıklar için henüz hastaneye götürülmemiştir. İlaçlar için revire dilekçe yazıyor, ilaçları bu şekilde getiriliyor. Doktor muayenesine ve kontrolüne tutulmadan ilaçlarını almaktadır.

29)  Ayhan Dağ:

Koah hastasıdır ve romatizma hastalıkları da var.

30)  Murat Satılmış:

Nefes darlığı, kronik gastrit, bel-boyun fıtığı hastalıkları var.

31)  Osman Tunç:

Mide-bağırsak hastalıkları ve alerji rahatsızlıkları var.

32)  Bayram Arı:

Astım hastasıdır.

33)  Feridun Kurt:

Kuyruk sokumu yanlış kaynamış. Bel fıtığı var. Kalçalarda kireçlenme, kollarda iltihaplanma var.  Tansiyon ve astım hastasıdır. Kolesterolü var.

34)  A. Rezak Gülmez:

Midede benek (iyi huylu, takip ediliyor) var. Mide ülseri, reflü ve gastrit yarası var. Burun kanaması ve bronşit rahatsızlıkları var.

35)  Barış Atmaca:

Reflü hastasıdır. Sinüzit rahatsızlıkları var.

36)  Aydın Adıyaman:

Reflü, ülser hastalıkları var. Fıtık rahatsızlığı var.

37)  Seyfettin Bahar:

Kronik Hepatit-B hastasıdır. Gastrit, reflü hastalıkları var. Boynunda ve belinde fıtık var. Varis hastalığı var.

38)  Medeni Tarhan:

Guatr ve Migren hastasıdır. Ayrıca varis rahatsızlığı, romatizması ve sinüziti var.

39)  M. Ali Çelebi:

Hipertansiyon (oynak) hastasıdır. Ayrıca reflü, bel fıtığı ve mide-bağırsak iltihaplanması var.

40)  M. Emin Akkuş:

İleri derecede damar hastalıkları ve çoklu damar varisleşmesi var. Üç kez varis ameliyatı oldu.

41)  Rıdvan Çelik:

Yaklaşık 15 yıldır bel rahatsızlığı yaşamakta, belde fıtık oluşmuştur, 2016 yılında hastanede fizik tedavi önerilmesine rağmen fizik tedaviye götürülmemiştir.

Alerjik Rinit hastalığı var; alerjinin kaynağı ve tedavisinin nasıl yapılacağı konusunda hiçbir şey yapılmamıştır. Sürekli burnu tıkalı, ilaca bağımlı halde yaşadığını belirtmiştir. Bazen ilaç kullanmasına rağmen nefes almakta zorlanıyor, gece uyuyamıyor, sabahlamak durumunda kalıyor.

Burnu kırık, ameliyat olmasına rağmen eğrilik ve tıkanıklık var. Alerjik Rinit ile bir araya gelince bu durumun çekilmez olduğunu aktarmıştır.

Midesinde ülser var; kullandığı ilaçlarla zaman zaman düzelse de hastalık bir döngü şeklinde tekrarlanıyor.

Taş olduğundan dolayı safra kesesinden ameliyat olmuş, safra kesesi olmadığı için hazım sorunu yaşıyor ve bu da midesindeki ülser sorununu artırıyor.  İlaca bağımlı olarak yaşıyor.

Böbrekle bağlantılı hastalığı var. Geçmişte böbrekte kum birikmesi yönlü bir teşhis konulmuş, şu anda ki durumu taş mı, kum mu, iltihap mı belli değil. Özellikle kış aylarında yatağa bağlıyor.

Kronik baş ağrıları var, belli aralıklarla ilaç kullanıyor. Ağrılarının nedenini bilmiyor, teşhis konulmuş değil. Hastaneye sevki yapılmamıştır.

Vücudunun çeşitli yerlerinde lekeler var, nedeni belli değil, sonradan oluşmuş lekeler.

Görme kaybı var, uzun süredir gözlük kullanıyor. Gözümde 4.25 hipermetrop ve astigmat var.

Revire zamanında çıkarılmıyor, bazen de hiç çıkarılmıyorlar, çıkarılsalar bile yüzeysel bir muayene ile sorunları geçiştiriliyor. Hastaneye sevk edilmiyor, uzman doktorların karar vermesi gereken durumlarda pratisyen hekimler el yordamıyla ilaç yazıyorlar.

42)  Mazlum ALAN:

Bel Fıtığı rahatsızlığı var, Hepatit-B hastasıdır. Ülser hastasıdır, nefes darlığı çekmektedir.

Bir kulak zarı yapay, diğer kulak zarı yok.

43)  Ramazan Besili:

Prostat hastalığı ve bel fıtığı var.

44)  Keyfo Başak:

Reflü hastasıdır. Sinüziti var. Sol kolda güçsüzlük var.

45)  Orhan Bingöl:

Bacaklarda varis var. Hemoroid hastasıdır. Böbreklerinde de taş var.

46)  Sabit Kaya:

23 yıldır hapistedir ve 53 yaşındadır. 2013 yılında mide ameliyatı geçirmiştir. Şu anda biraz daha iyi olmasına rağmen tekrar nüksetme ihtimali bulunmaktadır. Şu anda sürekli ilaç kullandığı iki tane ciddi ve kalıcı hastalığı daha vardır: yüksek tansiyon ve prostat.

Kullandığı ilaçların bazen olumsuz etkileri oluyor. Son zamanlarda nabzı düşüyor. Ayrıca ufak tefek sağlık sorunları da var, kolesterol gibi. Ama en çok uğraştığı tansiyon ve prostat sorunudur.

Ankara’dan Bolu’ya sevk edilmiştir. Bolu’da tedavi olma koşulları sınırlı ve hastane sevkleri çok geç yapılıyor. Ayrıca hastaneye gittiğinde ise kelepçesi açılmadan muayeneleri yapılıyor. Bir kere kırık dişi için hastaneye götürülmüş ve kelepçeleri açılmadan diş ve kanal tedavisi yapılmıştır. Ayrıca aylar geçmesine rağmen dişinin tedavisi tamamlanabilmiş değildir.

Bolu’nun iklim koşulları, sık sık yağmur yağması ve bu nedenle havasının sürekli nemli olması, sağlık sorunları üzerinde ciddi anlamda olumsuzluk etki yapmıştır. Sürekli olarak başı dönüyor ve kendini hep halsiz ve yorgun hissetmektedir.

47)  Hasan İnci:

Mide ve bağırsak kanaması olmuş. Mide-bağırsakta ülser ve iltihap var. Mide biyopsisi yapılmış.

Kan şekerlerinde dengesizlik var.

Faranjit rahatsızlığı var.

48)  Abdulhamit Babat:

1968 doğumlu, 25 yıldır hapistedir. 28 Temmuz 2016’da Bolu hapishanesine sevk edilmiş.

Kalp hastasıdır, 2015 Mart ayında anjiyo olmuş, düzenli olarak kan inceltici ilaç kullanıyor. Kalp çarpıntıları devam ediyor, bazı anlarda geceleri çarpıntıdan dolayı uykudan uyanıyor, nefesi kesiliyor, boğuluyor gibi olmaktadır.

4-5 yıldan bu yana şeker hastasıdır. Sabah ve akşam şeker ilacı olan Diaformin kullanmaktadır.

Yüksek tansiyon hastasıdır; sabah, akşam, her gün düzenli bir biçimde ilaç kullanmaktadır.
Aralık 2016’da gözündeki kataraktan dolayı ameliyat olmuş, ancak giderek görmede zorlanmaktadır. Hastaneye gidip durumu doktora izah etmiş, ancak tansiyon ve şeker hastası olduğundan dolayı doktorlar bir şey yapamayacaklarını söylemişlerdir.

Her üç hastalığıyla ilgili düzenli ilaç kullanıyor. İlaçların temini ve getirilmesinde herhangi bir sorun olmadığını belirtmiştir. Ancak hapishanede düzenli ve kalıcı bir uzman doktor bulunmamaktadır. Hapishaneye haftada iki yarım gün doktor geliyor. Sayı fazla olduğunda, bazen haftalarca revir sırası beklemek zorunda kalıyorlar.

49)  M. Zeki Esin :

25 yıldır hapistedir.  Bel fıtığından daha önce ameliyat olmuştur.

Hemoroid ameliyatı olmuş, eskisi gibi kanama olmasa da, bağırsaklarda şişkinlik, sancı ve kramplar, 24 saat ses çıkartma kendisini rahatsız ediyor. Bu durum nedeniyle gece uykularında sorun yaşıyor, saat başı bir kramp ve ağrılardan dolayı uyanıyor. Aşırı derecede hafıza kaybı yaşıyor, bir saat önce öğrendiği her hangi bir bilgiyi ve pratik şeyi hemen unutabiliyor.

Midede gastrit-ülser ve reflü hastalığı mevcut Kendisine verilen ilaçlar tedavi amaçlı değil de, günübirlik ve ağrıları kısmi olarak azaltan ilaçlardır.

Ayrıca Hepatit B kronik hastalığı mevcut. Buna paralel yüksek enfeksiyon teşhisi konulmuş. 08.08.2014 yılından beri tedavi amaçlı Zefomen 1000 mg’lık ilaç kullanıyor. 6 ayda bir kontrole götürülüyor. 15 Temmuz’dan sonra kontrol süresinin geçmiş olmasına rağmen kendisini kontrole götürmemişlerdir. Sorduğunda doktor: “Senin kontrol süreni 6 ay uzatmışlar” demiştir. İlaçları aksatılmadan gönderiliyor. Sağ kaburga altında daima bir ağrı var.

Mide ve bağırsak hastalıklarından dolayı yeterli besin alamıyor. Doğal olarak bu beslenmesi de vücut fonksiyonları üzerinde negatif etkili oluyor.

Son bir yıl içerisinde mevcut hastalıklarına yüksek tansiyon hastalığı eklenmiştir. Bu hastalığının teşhisi de uzun çabaları sonucu konulmuştur. Üç aydır düzenli olarak tansiyon ilacı kullanıyor.

15 Temmuz’dan sonra mevcut sorunları daha da çoğalmıştır her yönüyle ikiye katlanmış. Ve yaşadığı bir olayı aktarmıştır: Uzun çabalar sonucu hastaneye (dahiliye) sevki yapılmış ancak sevk sırasında sohbet yerinde olduğundan sevkini iptal etmişler ve gerekçe olarak da sohbet yerinde olması gösterilmiş. Hala da hastaneye sevki yapılmış değil. Bu durum tedavisinin önüne engel olarak konulmuştur.

50)  Hikmet Akbaş:

Üç adet bel fıtığı var. Kas spazmı, kas fıtığı var. Mide ülseri, reflü, alerji ve sinüzit hastalıkları, bacaklarda varis, el ve ayaklarda yanıklar var.

51)  Teyfik Yaşlı:

Memör (Vertigonun aşamalarından) hastalığı, bel ve boyun fıtığı ve sinüzit rahatsızlığı var.

52)  Nevzat Yalçın:

Kronik Faranjit: Özellikle yemek yemede ve içeceklerde yutkunma sorunu var, sürekli boğaz şişkinliği ve yanması, akıntının direk mideye olması durumu söz konusudur. Faranjitle birlikte oluşan boğaz iltihaplanması aynı zamanda boğaz kuruluğuna da neden oluyor.

Mide reflüsü: Sürekli karın şişkinliği, göğüste yanma mevcut, midedeki acı asidin boğaza gelmesi, bir türlü bitmeyen sancılara neden oluyor. Bununla bağlantılı olarak bağırsakların iltihaplanmasının, bir durumda mide ve bağırsakların bağımsız çalışması meydana geliyor. Çünkü bağırsaklarda iltihaplanma, bağırsak kısmında hantallaşmanın oluşmasına neden oluyor. Bu da sürekli bir sancının oluşmasına neden olmaktadır.

2011 yılından bu yana hipertansiyon hastasıdır. Yaşadığı sağlık sorunlarının tümünün merkezinde yüksek tansiyonun yer aldığını belirtmiştir. 19.03.2011 tarihinde tansiyonunun yükselmesiyle iki katlı ranzandan kafa üstü betona düşmüş ve kafa travması geçirmiştir. Bugün bu olayın yarattığı tahribatları yaşıyor. Bu konuda ilaçları temin etmekte zorlanıyor.

Yüksek tansiyon nedeniyle beton zemine kafa üstü düşmesinden dolayı merkezi beyin sinir sistemindeki darbe sonucu; sürekli göz kararması, baş dönmesi, baş ağrısı ve durup dururken yere yığılma yaşıyor. Özellikle bu düşmeden sonra vücutta bir halsizlik ve enerjisizlik gözle görünür bir durumdur. Ancak bir haftada kendine gelebiliyor. O durumlarda günlük ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor. Yanında kalan arkadaşları ihtiyaçlarını karşılayıp yardım ediyorlar. Bunun için her ne kadar tedbirli davransa da nerede ve ne zaman atak olacağı belli olmuyor. En son 12.11.2016 tarihinde üst katın merdivenlerinden bayılıp düşme sonucu dili boğazına kaçıyor. Bunu yanındaki arkadaşlar fark edip kenetlenmiş olan çenesini zorla açıp, parmaklarıyla dilini boğazından çıkarıyorlar. Düşme sonucu sırtında ödemler oluşmuş, daha sonra acilen hastaneye kaldırılmış ve üniversite hastanesinde yapılan tetkikler sonucu somatik bozukluk hastası olduğunu söylemişlerdir.

53)  Akif İpek (Bandırma Cezaevine Sevk Edildi)

Her iki böbreğinde taş ve kistler bulunmaktadır. Daha önce iki defa,  2010 ve 2015 yılında böbreğinden (sol) taş aldırma ameliyatı olmuştur. Ancak buna rağmen böbreğinde yine taşlar oluşuyor. Şu anda her iki böbreğinde en büyüğü 20 mm olan 6-7 adet taş bulunmaktadır. Ayrıca geçen yıl yapılan tetkikler sonrasında her iki böbreğinde kistler tespit edilmiş, en son birkaç ay öncesinde yapılan ultrason çekiminde böbreklerinde en büyüğü 20 mm olan 56 kist tespit edilmiştir. Doktor kistlerin şu anda tehlike arz etmediğini söylemiş. Daha önce böbreğindeki en büyük taşın ebadı 13 mm iken, son yapılan ultrason çekiminde taşın büyüklüğünün 20 mm ebadına ulaştığı tespit edilmiştir.

Troid bezi hastalığı var. 2013 yılında ameliyatla tiroid bezi alınmıştır ve bu nedenle her gün düzenli ilaç kullanmaktadır. Tiroid bezinden kaynaklı olarak kan değerlerindeki THS sürekli olarak ya yüksek ya da düşük gösteriyor. Hapishenede doktorun talimatı doğrultusunda iki ayda bir kan tahlili yapılıyor. Kan değerlerinin yükseldiği veya düştüğünde ağır bir uyku hali, yorgunluk, takatsizlik, ağız kuruluğu, dil şişmesi ve bunun sonucu konuşmada ağırlaşma, baş ağrısı gibi sorunlar yaşıyor. Sağlık kurulu raporunda; sağlık kurulu heyetinin böbrek sorunuyla birlikte bu sağlık sorununun da düzenli olarak muayene ve kontrol altında tutulması rapor olarak verilmiştir. Daha önceleri ayda bir kontrol için hastaneye götürülürken şimdi 3-4 ayda bir götürülmektedir.

Var olan bir diğer sağlık problemi de oldukça ilerlemiş düzeyde olan reflüdür. Bundan birkaç yıl önce yapılan tahlil ve tetkiklerde ve de sağlık raporu almak için yapılan muayene, tahlil ve tetkiklerde, reflünün ileri bir aşamada olduğu tanısı konuldu ve sağlık kurulu raporunda da, sağlık heyeti reflü hastalığım içinde düzenli muayene ve kontrol altında tutulması kararı verilmiştir. Ancak 2-3 yıldır reflü için hiçbir doktor kontrolüne götürülmemiş ve tahlil, tetkik yapılmamıştır. Kendisini en çok zorlayan sağlık sorunlarının başında gelen bir sağlık sorunudur. Defalarca revir doktoruna, reflü hastalığı için hastaneye sevk edilmesini istemesine rağmen sevk edilmemiştir.

Kronik bir diğer sağlık sorunu da bel ve boynundaki fıtıktır. Boynunda iki, belinde ise bir fıtık bulunmaktadır. Bu sağlık sorunu içinde Sağlık Kurulu Heyeti, düzenli olarak kontrol altında tutulması, tahlil ve tetkik yapılması gerektiğine karar vermiştir. Ancak bu sağlık sorunu için de 2-3 yıldır tahlil ve tetkikler için hastaneye gönderilmemiştir. Fazla ayakta kaldığında, yürüdüğünde veya oturduğunda, ağrı bacaklarından topuk altlarına kadar şiddetli bir biçimde kendini hissettirmektedir. Bu durumlarda yaptığım tek şey kas gevşetici hap almak veya krem sürmekten ibarettir.

Gözlerinde kronik iltihaplanma söz konusudur. Zaman zaman hastaneye göz doktoruna götürülüyor, göz doktoru muayene edip ilaç veriyor. Doktor, kronik iltihaplanma olduğu için “yapılacak bir şey yok ancak ilaç tedavisi yapabilirim” diyor.

Midesinde ülser ve gastrit bulunmaktadır. Bu hastalığı uzun zamandır devam etmektedir. Çok ileri boyutta değil anca düzenli ilaç kullanma biçiminde tedavisini devam ettiriyor.

Bağırsaklarında hantallık ve hemoroid hastalığı da bulunmaktadır. Bağırsak hastalığı nedeniyle aşırı gaz birikimi, şişkinlik nedeniyle ağrı ve sancı durumu zaman zaman zorlayıcı olabilmektedir. Bunun için de düzenli olmasa da gereksinim ve ihtiyaç duyduğunda ilaç kullanıyor.

54)  Ali Murat Çelik:

Tansiyon ve diyabet (gizli şeker) hastası; ayrıca kolesterolü, reflüsü, varisi ve hemoroidi var.

55)  Abdulvahap Kavak:

Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsüdür. Koroner kalp rahatsızlığı var. Kalbinin üç (3) damarında, beş (5) yerde kısmi tıkanmalar var. Bir (1) damarda stend var, iki damarda, ikişer yerde yüzde 20 ve 30 tıkanmalar vardır. 2016 Mart ayında yapılan anjiyo raporlarında durumuna ait bilgiler mevcuttur.

Yüksek Tansiyon rahatsızlığı var, ilaç tedavisi uygulanıyor.

Yüksek kolesterol hastalığı var, ilaç tedavisi uygulanıyor.

2009 yılında safra kesesi ameliyatı olmuş ve safra kesesi alınmıştır.

2017 Mart ayında kasık fıtığı ameliyatı olmuştur.

Boğazında 12 mm toksik olmayan, tanımlanmamış nodül var. Nodül 2010 tarihinde tespit edilmiş, ancak kendisinin haberi olmamış, 2017’de tesadüfen öğrenmiştir. Hastanede genel cerrahi doktoruna söylemiş ve ultrason çekilmiştir. Doktor ameliyat kararı vermiş, kendisinin ameliyat kararından haberi olmadığı için, kan sulandırıcı ilaçlar kullanmaya devam etmiştir. Hastaneye ameliyat için çağrıldığında, kardiyolog ameliyat izni vermemiş ve hapishaneye geri götürülmüştür.

Bel fıtığı var, sağ ayağına ağrısı vuruyor, uyuşma oluyor. Bu hastalığına ait raporları var. Ameliyat için hastaneye gittiğinde kelepçeler açılmadığından hiçbir işlem yapılmadan hapishaneye geri dönmüştür. Konuyla ilgili TTB’ne yazı yazmıştır.

Boyun fıtığı rahatsızlığı var, raporları dosyasında mevcuttur.

Gözlerinden ameliyat olması gerekiyor ancak Devlet Hastanesinde ekipman olmadığından Üniversiteye ameliyat için sevk edilmiş, orada da mahkum koğuşu olmadığı için ameliyat edilmemiştir.

Dişlerindeki rahatsızlıktan dolayı 2015 tarihinde tedavi için hastaneye gitmiş, kalp rahatsızlığından dolayı diş doktoru tedavi öncesi kendisini kardiyoloji bölümüne önlem için yönlendirmiş, kardiyolojiye gidip onay aldıktan sonra tekrar diş doktoruna gidememiştir.

Reflü ve gastrit rahatsızlığı var, ilaç tedavisi uygulanıyor.

Ülser ve aktif kolit rahatsızlığı var, Ankara Numune Hastanesi Sağlık Kurulunun raporuna göre altı aylık periyodlarla, Gastroloji uzmanına muayene için gitmek zorunda, ancak talep etmesine rağmen iki yıla yakındır gidememiştir.

Kendisi için gerekli olan diyet ve beslenme programı da uygulanmıyor.

Tedavi koşulları özellikle son bir buçuk yıldır daha da zorlaşmış, neredeyse imkansız hale gelmiştir.

Acil hastalıklarında, haftalarca revire çıkamamışlar veya sevkleri yapılmıyor. Kelepçeli olarak tedavi ve muayene uygulanıyor. Kendisi Ankara Numune Hastanesine bel fıtığı için muayeneye gitmiş, doktor kelepçeleri açtırmadığı için muayene olmadan geri dönmüştür. Yine Bolu Köroğlu Devlet Hastanesi Göğüs hastalıkları bölümüne muayene için gittiğinde, askerden kelepçeleri açmasını istemiş, asker: “doktor aç derse açarım” demesi üzerine doktora söylemiştir. Doktor; “gerek yok” diyerek kelepçeleri açtırmamıştır. Doktora muayene için hazırlanması, sırtını açabilmesi için ellerinin açılması yönünde talebine rağmen, doktor kabul etmeyince muayene olamadan geri dönmek zorunda kalmıştır. Bolu Diş hastanesi doktorları kelepçelerin açılmasını istemiyorlar. Kelepçeli tedavi dayattıkları için tedavi olamadan geri dönüyorlar.

Yaşamış oldukları bir başka sorunda, hiçbir şekilde hareket edemeyecekleri, en ufak bir hareketin ölümle sonuçlanacağı bilinmesine rağmen hastanede yatağa kelepçeleniyorlar. Örneğin, anjiyo olduğunda, saatlerce anjiyo yerinin üzerinde kum torbası olduğu halde beklemek durumundadır ve en ufak harekete bile izin verilmiyor. Yara-damar tam olarak kapanmadan kalkıldığında ölümle sonuçlanabilir ancak buna rağmen yatağa kelepçeleniyorlar. Kendisi bizzat bu durumu hem Bolu Üniversite Hastanesinde hem de Ankara Numune Hastanesinde yaşamıştır.

Son bir yıldır yaşanan önemli bir sorunda; hastalıklarıyla ilgili tetkik sonuçlarını, raporlarını istediklerinde “Yeni Genelge” gereği verilmeyeceği söyleniyor. Bazen rapor ve tetkik sonuçlarımızı ailelerine gönderiyor, farklı doktorlardan teşhislerini, önerilerini alıyor, ona göre hareket edebilmelerine rağmen bu artık engellenmektedir.

Ayrıca; tahlil ve tetkik sonuçlarıyla tekrar doktorun yanına gidemiyorlar. Tahlil sonuçları hastalığın teşhisinde önemli bir faktör olmasına rağmen yanlarında götüremiyorlar.

Bu sorunların yanında; hastalıkla ilgili doktor teşhisini koyuyor bazen ilaç veriyor. Ve genellikle söylendiği gibi kontrol için sözlü zaman veriliyor, ancak sözlü söylemler kendilerine ulaşmıyor ve kontrole gidemiyorlar. Sonuçtan bazen haberleri olmuyor. Kendi boğazımdaki nodülü 7 yıl sonra öğrenebildiği gibi önemli sonuçları olabiliyor.

Bir de özgün durumlarından dolayı ek olarak kimi sorunlar yaşayabiliyorlar. Kendisi ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmiştir. Bazen hastanelerde yapılan kimi ameliyat ve işlemlerde zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için ailelerinden birinin refakatçi olarak kalması gerekebiliyor. Örneğin; anjiyo olduğunda sekiz-on saat kadar hiç hareket edemiyor. Doktorların refakatçinin kalması gerektiği yönünde rapor vermesine rağmen ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilenlerin yanında refakatçi kalmasına izin verilmiyor. Süre içinde ilaçların vücuttan atılması ve vücuda zarar vermemesi için bol su içilmesi gerekiyor. Ancak hasta olarak hareket edemedikleri için bir bardak su bile içemiyorlar. Ankara Numune hastanesinde anjiyo olduğunda, doktor bol su içmesi gerektiğini söylemiş, damar henüz kapanmadığı için zaten hareket edememiş ve buna rağmen yatağa kelepçelenmiştir. Askerden bir bardak su istemiş, asker su vermeye davranınca rütbeli olan görevli asker “O teröristtir, su verme, hizmetçisi misin?” diye askerin bana su vermesini engellemiştir. Durum böyle olunca sekiz saat boyunca bir bardak su içememiştir. Buna benzer çok sorun yaşayabiliyorlar.

56)  Bedri Akın:

Yüksek tansiyon hastasıdır.

Kalp yetmezliği ve midesinde gastrit var.

57)  M. Emin Çeçi:

Kronik astım hastasıdır. Hemoroid rahatsızlığı var.

58)  Hasan Aşkın:

Boyun fıtığı, kronik mide ve bağırsak rahatsızlıkları, ayaklarda varis hastalıkları var.

59)  Ertan Yürek:

Şeker ve yüksek tansiyon hastası. Vertigo hastalığı, bel ve boyun fıtığı rahatsızlıkları da var.

60)  Mahmut Çakmak:

Hepatit-B hastasıdır.

61)  Süphan Delen:

Reflü ve mide rahatsızlıkları var.

62)  Bedrettin Hasar:

Reflü hastalığı var. Eklem ağrısı, romatizma hastalıkları var. Sırtında şarapnel parçası var, bundan kaynaklı sol gözünde rahatsız.

63) Adnan Sayak:

Diz ve omuzdan ameliyat oldu. Bazen baygınlık geçiriyor.

64)  Osman Süngür:

Uyku apnesi var. Yürüme bozukluğu var. Kan dolaşım bozukluğu ve gözlerde zayıflık gibi hastalıkları var.

65)  A. Rahman Pamuk:

Mide ülseri hastasıdır. Kemik erimesi var.

66)  İsmail Kocaman:

Boyun fıtığı ve kollarda sinir sıkışması var.

67)  A. Rahman Çeçen:

Migren rahatsızlığı var. Ayağında platin bulunuyor. Bel fıtığı ve kaburga zedelenmesi var. Burun kırık.

68) Ahmet Taylan:

Migren hastasıdır.

69) M. Şah Yüce:

Ülser hastasıdır. Bel fıtığı var.

70)  Ali Güler:

Sırtta kemik kayması var.

71)  Eşref Sincar:

Ağır osas (Uyku apnesi) hastasıdır. Astım hastasıdır.

72)  Kurtuluş Atalay:

Bronşit ve astım hastasıdır. Alerjik Rinit hastasıdır; burun tıkanması yaşıyor (1 ve 2 nolu hastalıklarla beraber nüksettiğinde ciddi nefes sorunlarına yol açabilmektedir.) Reflü-Gastrit hastalıkları bulunmaktadır. Reyno hastasıdır (el ve ayak parmaklarından başlayan damar daralması, soğuğa karşı çok ciddi derecede zorlanmasına yol açıyor). Bağırsak spazmı rahatsızlıkları var. Boyun fıtığı rahatsızlıkları var. İlaçlarla tedavisini yapıyor.

73)  Şirin Bozçalı:

Kronik Hepatit-B hastalığı var.

74)  Osman Kapan:

Mide ülseri var. İnce bağırsak iltihabı var. Bel fıtığı hastalığı var.

75)  Halil Geçgel:

Guatr, sinüzit, faranjit hastalıkları var.

76)  İzzet Müslüm Ekoma:

Rojava’dan tedavi için geldiğinde alınmış. Mide ameliyatı oldu. Şeker, tansiyon, baş dönmesi, sırtta ağrıları, vücutta şarapnel parçalar var.

77) Yaşar Alat:

Koah hastasıdır; kalp duvarında kalınlaşma vardır. İleri derecede reflü hastasıdır. Ayrıca midede mide polipi, pan gastrit ve mide fıtığı vardır.

Uzun zamandır hastalıklarla mücadele etmesine rağmen hiçbir olumlu sonuç alamamıştır. Mevcut olan hastalıklarının tedavisinin olmadığı kanısındadır kendisi. Uzun süreler boyunca ilaç kullanmasından dolayı karaciğerde tahribat oluşmuş durumdadır. Artık vücudu ilaç kaldıramayacak düzeye geldiğinden sürekli durumu kötüye gitmektedir.

78) Kenan Karaaslan (Kocaslan)

Beyninde şarapnel parçası var. Bel ve boyun fıtığı rahatsızlığı var. Kronik migren ve romatizma hastasıdır. Mide ve bağırsak sorunları bulunmaktadır. Gözleri ile ilgili de problemi mevcuttur.

79) Serdal SAYAK

Silikozis hastası.  Yeterli tedavi yapılmıyor.

80) Enes Taşkın

Ateşli silah yaralanması sonucu %30 görme kaybı tedavi edilmemektedir.

81) Tuncer BAKIRHAN

Mide ve bağırsak sorunları yaşamaktadır, tutuklu bulunduğu 5 ay süresince 10 kilo kaybetmiştir. Buna rağmen tedavisinin yapılmadığı öğrenildi.

ESKİŞEHİR H TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

  • Ömer ODABAŞ

Hipertansiyon hastasıdır. Gastriti var. Ayrıca anksiyete bozukluğu var. Gözlerinde görmeyle ilgili sorunlar var. Vücudunda %67 fonksiyon kaybı olduğunu belirten raporu bulunmaktadır.

  • Hadi Elçiçek

Kanser ve kalp hastasıdır.

  • Muhip Kerinç

Kalp Hastasıdır.

  • Cemil İvrendi

2009’da kalp kapakçığı ameliyatı olmuştur. Sürekli coumadin kullanmaktadır. Yüksek tansiyon hastasıdır. Sağ bacağındaki yumru nedeniyle ameliyat olmuş ancak yara kapanmamıştır.

  • Adnan Özbey

Anemi Hastasıdır.

  • Şemsettin Kayan

Şeker hastasıdır. Astım hastalığı var.

  • Fevzi Esen

Hepatit-B Hastasıdır.

  • Bedi Aksöz

Astım Hastasıdır.

  • Baki Arslan

Kronik Depresyon Hastasıdır.

SİNCAN KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU   

1) Şivekar ATAŞ: 

Kalp ve yüksek tansiyon hastasıdır.

2) Aslıhan Gençay (Tarsus Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna Sevk Edildi)

Wernicke Korsakof hastasıdır. Bu hastalıktan sonra 6 aylık periyotlar haline 3 kez ATK raporu almıştır. Bu hastalığının yanı sıra göz sinirlerinde ölüm ve solgunluk oluşmuştur. Psikolojik açıdan sıkıntıları depresyon ve uykusuzluk, major ve manik depresif duygu bozukluğu bulunmaktadır. Ayrıca migren boyun ve sırtta ağrılar (raporlu) var. Kronik bronşit, astım (raporlu) hastasıdır. Bacaklarda ve dizden aşağıda sinir ölümü ve dolaşım bozukluğu bulunduğunu sürekli yürümesi ve tedavi olması gerektiğini ve cezaevinde tedavisinin yapılmadığını beyan etmiştir.

3) Ayşe TOPÇU

Ciğerinde ve sırtında şarapnel parçaları var.

4)  Feride ARBUZ

Kanser riski nedeniyle rahim ve sol göğsü alınmış.

5)  Seval ÇADIRCI

İleri derecede alerjik astım hastasıdır. Ayrıca kemik erimesi ve kalp rahatsızlığı var.

6)  Sebahat ÇETİNKAYA

Kronik kalp rahatsızlığı ve yüksek tansiyonu var. Kalp damarları tıkalı durumdadır. Numune Hastanesi’nde anjiyo ve devamında kalp ameliyatı olması gerektiği söylenmiş kendisine. Daha önce ölüm tehlikesi geçirmiş ancak fark etmemişler. Damar tıkanıklığı akciğerde rahatsızlıklara neden oluyor.

7)  Rihan KAVAK ÖZBEY

Kas ve sinir erimesi var.

8)  Nedime YAKLAV

Böbrek, yüksek tansiyon ve guatr hastasıdır. Alerji rahatsızlığı da mevcuttur.

9) Elif ÇETİNBAŞ                                                                  

Rozasea (gül) hastalığı var. Ayrıca guatr hastasıdır.

10) Pınar TİKİT

Beyinde araknoid kist var, 10 cm olunca tüm risklerine rağmen cerrahi zorunlu olmaktadır.     3 Haziran’da MR sonuçları Sincan hastanesine götürülmüş, hastanede bulunan beyin cerrahı, beyindeki kistin oldukça büyük olduğunu, ilk defa bu büyüklükte kist gördüğünü ve aynı zamanda beyinde şişme olduğunu bunun yakın zamanda onu zorlayacağını belirtmiştir. Bunun için hemen ilk MR sonuçlarını istemiş, MR örneği ile birlikte hızlıca Numune’ye sevkinin yapılması gerektiğini ve ona göre numunedeki doktorların ameliyata karar verebileceklerini belirtmişler. Oldukça hızlı davranılması gerektiğini, bir hafta içinde MR sonuçlarının da gelmesi gerektiğini belirtmiştir.  Kist, beyinde bulunduğu alana baskı yapıp, beynin çalışmasını etkileyerek kişide inme benzeri sorunlara neden olabiliyor; baş ağrısına ve nadiren sara nöbetleri geçirmesini yol açabiliyor. Kist şu an 8 cm, hasta son dönemde bayılma, kriz şeklinde ataklar yaşıyor. Ancak, doktorlar hapishane koşullarında ameliyat etmek istemiyorlar. Kist 10 cm olduğunda ameliyat zorunlu olmaktadır, olmazsa kistin sinir damarlarına zarar verebileceğini doktorlar belirtmiştir. Tüm bu risklere rağmen tedavisi oldukça yavaş ilerlemektedir. Yine bu hastalığına rağmen tek başına kalabilir raporu verilmiştir kendisine.

Tedavisini olabilmesi için gerekli işlemler oldukça yavaş ilerlemekte, hastane sevkleri iptal edilmektedir. Yine bazı dönemler baş ağrıları oldukça şiddetlenmektedir. Bu anlarda acil ağrı kesici iğneler yapılması gerekiyorken, revir doktoru olmadığında yapılmamaktadır, geciktirilmektedir.

Durumu acil olarak takip edilip gerekli olan hassasiyet sağlanmalıdır.

11) Sinem Işık

Cezaevine girmeden önce meme kanseri teşhisi konulmuş ve bir süre kemoterapi görmüş. Tedavisi devam ederken cezaevine girmiş.

12)  Caziye DUMAN                                                                     

Sağ dizi sakat, riskli ve ağır bir ameliyat olması gerekiyor, ilaç kullanamıyor. Ancak hapishane koşullarında ameliyat olması mümkün değilmiş.

13)  Sabite EKİNCİ

Hepatit B taşıyıcısı, buna bağlı olarak karaciğerde yağlanma var. Eklem romatizması da var.

14)  Demet RESULOĞLU

Hipertansiyon hastasıdır. Kalp yetmezliği var. Şeker hastalığı var. Troid rahatsızlığı var ve romatizması hastasıdır.

15)  Zeynep AVCI

Diyabet hastasıdır.

Ağırlaştırılmış müebbet cezası var ve 7 yıldır tek kişilik odada kalıyor. Son bir yıldır 4 saatlik havalandırma dışında hiçbir sosyal hakkı bulunmuyor.

Bel ve boyunda fıtıklar ve düzleşme bulunmaktadır. Her iki kolumda kas zedelenmesi, ödem ve kireçlenme bulunmaktadır.

Sağ el parmaklarında (baş, orta ve yüzük) ağrılar, uyuşma, yine sol el parmağında (yüzük ve işaret) ağrılar olduğundan sürekli bir masaj yapmak durumundadır.

İki yıldır midede gastrit rahatsızlığı var. Şeker (diyabet) hastasıdır ve aynı zamanda ve kolesterol problemi de bulunmaktadır. Son 3 yılda migren hastalığı bulunmaktadır. Sol memede “solid” var. Hücreye alınmasından kısa bir süre önce biyopsi yapılmış, patoloji sonuçları pozitif fakat altı ayda bir ultrason, yılda bir mamografi istenecek şekilde tedavisi başlamıştır.

Burnunda problem var ve sadece bir burun deliğinden nefes alabiliyor. Daha önce burun etlerinde bir şişme olduğu belirtilmiş. Bu hastalık nedeniyle zaman zaman yüzünde, göz çevresinde şişkinlik oluşmakta, bahar aylarında ve kapalı havalarda nefes almakta zorlanmaktadır. Bu yüzden sürekli pencereyi açık tutmak zorunda kalıyor. Bu hastalığı ile ilgili olarak herhangi bir tetkik ve tedavi yapılmamıştır.

Son bir yıldır da kalp ritminde sorun var fakat bunun içinde herhangi bir tetkik ve tedavi yapılmamıştır. Kalp sorunu ailesinin birçok üyesinde de bulunmaktadır.

Hastaneye sevklerinde saatlerce ring aracının içinde havasız ve kelepçeli olarak tek başlarına kalmak zorunda bırakılmaktadırlar. Hastaneye gidiş gelişlerinden sonra bu olumsuz nedenden dolayı kendilerini uzun süre toparlayamıyorlar. Hastane sevkleri durumlarını olumsuz etkilemektedir.

16)  Serpil KÖKSAL

Ağır astım hastasıdır, belli aralıklarla oksijen maskesi kullanması gerekiyor.

17)  Zerrin YILMAZ

Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü, tek kişilik hücrede kalıyor. Panik atak hastasıdır bu da risk oluşturmaktadır.

16)  Nilüfer ŞAHİN

Aşırı unutkanlık ve ellerde titreme var. Tiroid hastasıdır ayrıca. Numune Hastanesine düzenli olarak götürülüyor, ancak ilk doktorun yanına çıkarıldığında kelepçeli muayene dayatılıyor, hastanın itirazı üzerine çıkartıyorlar. Yani kelepçeli ve asker nezaretinde muayene dayatılıyor. Bu uygulama, sürekli olarak yaşanmakta olduğundan kendisi için yorucu olmaktadır. Hastaneye sevkler esnasında ring aracında uzun süre bekletilmesinden, dolayısıyla sağlığının da kötü etkilenmesi nedeniyle hastane sevklerine gitmek istemiyor. Başka tutukluları normal araçlarla taşımalarına rağmen kendileri bu yöntem ile sevk edilmekteler.

KIRIKKALE F TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

1)  Ayetullah AY

Kendisi uzun süredir, karın bölgesinde nedenini henüz tam olarak bilmediği kronik inatçı, sürekli ağrı ve kramplarla seyreden, periyodik bir şekilde ishale neden olan rahatsızlık yaşıyor. Bazen ishalle beraber kan da geliyor, sürekli olarak kilo kaybediyor ve şu anda 53 kiloya kadar düşmüş, bundan dolayı sürekli yorgunluk ve halsizlik yaşıyor. Kendisini rahatsız edecek yemeklerden uzak duruyor ama telafi için alternatifi bulunmuyor ve defalarca talep etmesine rağmen uygun diyet uygulanmıyor, diyet için rapor yazılmıyor.

Uzun bir zamandır tedavi olmak için talepte bulunuyor, ancak hiçbir olumlu sonuç çıkmamıştır. Sadece bir konuda değişiklik olmuş; aylar sonra Mayıs ayında Kırıkkale Fakültesine sevki yapılmış, Gastroentoloji bölümünde doktora görünmüştür. Doktor ilk teşhis olarak Crohn teşhisi koymuş, ancak Çölyak ve kolit çeşitlerine de bakmak gerektiğini, tam teşhis için kolonoskopi ile bakıp biyopsi sonucuna bakmak istediğini, elinde kolonoskopi raporu olmadan herhangi bir şey için tedavi uygulamayacağını, bu yetkisinin olmadığını söylemiştir. 02 Haziran 2017’de kolonoskopi için randevu verilmiş, ancak tam işlemi yapılacağı gün işlem iptal edilmiş, işlem için gerekli olan ilacın tüm Türkiye’de bittiği söylenmiştir. Ardından tekrar 30 Haziran’a randevu verilmiş olmasına rağmen bu tarihteki işlem de yapılamamıştır. Doktor işlemin anestezili yapılacağını söylemişti ama bu durum için de gerekli işlemler yapılamamıştır. Tekrar anestezi için yeni bir randevu ayarlayacaklarını, ondan sonra da kolonoskopi için randevu ayarlayacaklarını belirtmişlerdir. Aradan geçen zamana rağmen hala hastaneye götürülmemiştir. Ne zaman götürüleceğini, götürülüp-götürülmeyeceğini de bilmiyor.

2)  Sinan AKBAYIR

Wernicke Korsakoff hastasıdır, tüm raporları mevcuttur.

Bel ve boyun fıtığından rahatsızlıkları var ve bu rahatsızlıklarına ait raporları da bulunmaktadır.

Ağustos ayı içerisinde Ankara’da ameliyat olacak.

3)  Resul KOCATÜRK

23 yıllık mahpustur. Uzun yıllar hapishanede kalmaktan kaynaklı hastalıkları oluşmuştur. Wernicke Korsakoff sendromu var.

Otoimmun Hepatit hastalığı var, astım ve alerjik rinit mevcuttur. Akciğerinde nodüller var.  Tiroid (Hipotiroidizm) var. Mide Ülseri hastasıdır. İrritabl Kolon hastalığı mevcut, boyun ve bel fıtığı var. Ayrıca Sub Bursit (sağ kol ve omuzda doğrudan işkence kaynaklı oluşan rahatsızlık) mevcuttur.

Akciğerdeki nodüllerle ilgili olarak bugüne kadar henüz teşhis ve tedaviye dönük bir gelişme olmamış, tetkikleri devam ediyor. Hastalıklarının önemli bir kısmı kronik haldedir. Bu nedenle sürekli olarak tedavi ve kontrolü gerektirmektedir. Ancak tedavi ve kontrol süreçleri zaman zaman aksatılmaktadır. Bu da rahatsızlığını önemli bir şekilde etkilemektedir.

İki seneyi aşkın bir süredir Kırıkkale Tıp Fakültesinde tiroid tedavisi yapılıyor. İlgili doktor 3 ve 6 aylık sürelerle rahatsızlığının takibi doğrultusunda randevular veriyor ve yapılan kan tahlili ile ultrason tetkiki sonuçlarına göre kullanmakta olduğu ilacın dozajını düzenliyor. Ancak son süreçte bu kontrolleri aksatılmaktadır. Hekimin verdiği randevular ertelenerek aylar sonra doktora götürüldüğü için, dört ayı aşkın bir süreden beri iki kez ayrı ayrı kan tahlili ve bir kez ultrason çekilmesine rağmen, randevulara zamanında götürülmediğinden ilaç düzenlemeleri yapılamamaktadır. Üç ay kadar önce yapılan kan tahlilinden sonraki randevuya geç götürüldüğünden doktor tahlil ve tetkikin tekrarlanmasını istemiştir. Son olarak 09.07.2017 tarihinde kan numunesi vermek ve ultrasın çektirmek için Tıp Fakültesine götürülmüştür. Kan numunesi alınmış, ultrasın yapılmış ve ilgili doktor sonuçlarıyla birlikte hastaneye götürülmesi için bir hafta sonrasına (14 Eylül) randevu verilmiştir. Ancak yine randevuya götürülmemiş ve ne zaman götürüleceği de belli değildir.

Ayrıca 08/05/2017 tarihinde Ankara Numune Hastanesine sevki yapılan Resul Kocatürk muayenesi ve tedavisi yaptırılmadan hapishaneye geri getirilmiştir.

(Hastalıklarına dair raporları mevcuttur)

5)  Cihat ÖZDEMİR

2016’da kardiyoloji kalp-damar, üroloji ve Gastroenteroloji bölümlerine muayene olduğunda bir sene sonraya kontrol istenmesine rağmen, henüz hiçbir bölüme götürülmemiş, revire çıkıp birkaç bölüme sevk yaptırmış, ancak hala götürmeyi beklemektedir.

Kalbinde MY (Mitral Yetmezlik) ve çarpıntı var. Sağ böbreğimde 8 milimetrelik nodül, 1 santim prostat, sağ epididimde 3-4 milimlik kist, sol böbreğinde lezyonlar ve bazı teşhisler var. Pankreası çalışmadığından sindirim bozukluğu var. Midesinde kronik gastrit ve kronik duodenitis ve bası var. Derin venöz, kronik venöz yetmezliği ve venözlerde reflüler var.

Neredeyse 1 senedir kesintisiz kulak akıntısı var. Akıntı çok fazlalaştığı dönemlerde kan geliyor.  Hastaneye götürüldüğü zaman doktora; kronik otit olduğunu, ilaç tedavisinin olmadığını ve ameliyat ile kulak kemiğinin traşlanması gerektiğini aktarmıştır. (Bu bilgiye Ankara Numune Hastanesi’ndeki uzman doktorun söylemesi ile sahip olmuştur). Ancak damla yazıp kendisini geri gönderiyorlar. Daha önce hem Devlet Hastanesi hem de Tıp Fakültesi Hastanesi ameliyat olması gerektiği yönünde rapor hazırlayıp Ankara’ya sevk etmişler. Ankara’da ise ameliyatının riskli olması ameliyat edilmeyip kontrol altında tutuluyor. Akıntı kesilince “kulağında rahatsızlık olduğunda götürülmesi” notu düşünerek kontrol sonlandırılmıştır. Akıntı başladığında ise Ankara’ya sevk yaptırması mümkün olmamıştır.  Ameliyattaki risk, menenjit ve/veya yüz felci geçirme ihtimalinin olması durumu var. Bir süre Vertigo tedavisi de görmüştür.

Hastalıkları nedeniyle Kırıkkale ve İstanbul Adli Tıp Kurumu’na sevk yapılmış. Hastalıkları tam olarak yazılmadığını “mesela sol el bileği platinli ve düz olarak bükülmemesine rağmen “işlevi tam” diye rapora geçirildiği aktarmaktadır.

Hastalıkları için ilaç tedavisi dışında bir şey yapılmıyor. Her gün kullandığım ilaçları

  • Sabah aç karnına Esom 40 mg (ya da muadilleri) 1 tane

Kahvaltı ile birlikte Kreon ıu 1 tane

Kahvaltıdan sonra: Doxium 1000 mg 1 tane, Corospin 100 mg 1 tane, Gismatol200 mg 1 tane, Metsil 80 mg 1 tane, Sanelac 50 mg 1/2 adet

  • Öğle yemeği ile birlikte Kreon 25000 ıu 1 tane

Yemek sonrası: Gismatol200 mg 1 tane, Metsil 80 mg 1 tane

  • Akşam yemeği ile birlikte: Kreon 25000 ıu 1 tane

Yemek sonrası: Doxium 1000 mg 1 tane, Gismatol200 mg 1 tane, Metsil 80 mg 1 tane, Xyzal 5 mg 1 adet, Sanelac 50 mg 1/2 adet

Bunların dışında arada bir kullandığı ilaçlar var. İlaç temininde zaman zaman aksamalar yaşamaktadır.

6)  Mustafa KOCATÜRK

2009 yılında bacaklarında ve bel bölgesinde hissetmeye başladığı ağrıların nedeninin bel fıtığından kaynaklı olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen, fıtığın neden olduğu ağrıların ortadan kaldırılmasına ya da azaltılmasına yönelik bir tedavi görmemiş olduğunu aktarmıştır. Rahatsızlığı hala devam ediyor ve ağrılar çok zorladığında ağrı kesicilerle fıtığın sinirlere yaptığı baskı sonucu oluşan ağrıyı biraz olsun hafifletmeye çalışmaktadır.

2010 yılından bu yana Varikosel sağlık sorunu var. Aradan geçen zaman içinde onlarca doktora muayene olmasına rağmen her doktor farklı şeyler söylemiş kendisine. İçlerinden “varikosel önemli bir hastalık değil, ağrı yapmıyorsa sorun olmaz, varikosel erkeklerin çoğunda var, bir şey olmaz” diyen doktor olduğu gibi, “zaten yaşın elliye yaklaşıyor, bu yaştan sonra kısırlık durumu olsa da bir şey olmaz, bence ameliyata gerek yok, kafayı takma” diyen doktorun olduğunu belirtmiştir. En son 3 ay önce Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesinde yapılan ultrason ve test sonucunda doktor ameliyat olması gerektiğini söylemiş. Ancak kendisi doktor ile görüşememiş. Bugüne kadar da ameliyata götürülmemiş. Revirdeki sağlık personeline sorduğunda “bekle, götürüler” cevabını alan mahpus beklemektedir.

13 yıldır sağ bacağında venöz yetmezliği sorunu yaşıyor. Doktor Doxium adlı ilacı, ömür boyu kullanması gerektiğini söylenmiş. Bu ilacı sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa kullanmaktadır.

Burnunun sol tarafında nefes almasını engelleyecek derecede büyüyen nodülü aldırmak ve ayrıca sağ tarafındaki kemik eğriliğini düzeltmek için yıllardır uğraşmakta ama ancak bugüne kadar bir sonuç alamamıştır. İki ay önce süreci ameliyat aşamasına kadar getirmiş ama bu seferde kelepçe takıntısı olan bir doktor kelepçeli tedaviyi dayattığı için tedavi olamadan ve hapishaneye geri döndüğünü aktarmıştır.

Varikosel ile ilgili olarak raporları mevcuttur.

7)  Seyithan KORT

Ciğerlerde yara var. Hepatit B Hastasıdır, kanda pıhtılaşma oluşuyor.

11)  Orhan EROĞLU

En temel hastalıklarından biri epilepsidir. Günde 800 mg ilaç alıyor, eğer nöbetler, krizler sıklaşırsa günde 1200 mg almak zorunda kalmaktadır. Epilepsi hastalığı nedeniyle tek başına kalması yaşamsal tehlike arz etmektedir.

Bunun dışında kullandığı (tegretol CR 400 mg) ilaç nedeniyle karaciğerinde parçalı yağlanma oluşmuştur. Daha önce yapılan testlerde buna bağlı olarak siroz şüphesi ile tedavi görmüş fakat sonuçların temiz olduğunu söylenmiştir. Bütün ısrarlarına rağmen sonuçlara ulaşamamıştır ve sonuçlarda revirdeki dosyasında bulunmamaktadır.

Daha önce kurşun ile yaralanma sonucu beyin cerrahi operasyonu geçirmiş, bu ameliyat sonrası sağ bacak ve sağ kolda felç “kısmi” oluşmuştur. Yazı yazarken sağ kolunu kullanamıyor, aynı zamanda sağ ayağında da kısalık oluşmuş. Hapishaneye girmeden önce şubede işkence sonucu sol kolu dirsekten itibaren kırılmış ve ters dönmüştür. Hala da aynı şekilde duruyor. Soğuk havalarda ağrı ve sızı yapıyor.

Hapishane yaşamı boyunca iki fıtık ameliyatı bir de göz ameliyatı olmuştur. Göz ameliyatını Kırıkkale Üniversitesi hastanesinde olmuş. Şu anda aynı hastanede guatr tedavisi görüyor. Guatrın yanı sıra boyun bölgelerinde 8 adet çeşitli boyutlarda nodül mevcut. Bununla ilgili de kontrollere gidip gelmesi gerekirken hiçbir şekilde kontrollere götürülmüyor. Defalarca suç duyurusunda bulunmasına rağmen henüz bir gelişme söz konusu değil.

Boyun bölgesinde sağ ve solda, ayrıca belinde de fıtık var. Buna ilişkin bir tedavi söz konusu olmamış, kendi imkanlarıyla spor yaparak ağrılarını dindirmeye azaltmaya çalışıyor.

Kronik bronşit hastalığı uzun yıllardan beridir var. Özellikle soğuk havalarda sık sık hastalanmasına sebep olmaktadır. Tedavi için defalarca başvurmasına rağmen birkaç tane soğuk algınlığı ilacı ya da balgam sökücü şurup ile geçiştiriliyor. Buna ilişkin detaylı bir test ya da tedavi yapılmamış.

13)  Zeynel KARABULUT

Ölüm orucundan dolayı ciddi bir denge sorunu yaşıyor, bir yere tutunmadan başını dik tuttuğu zaman geriye doğru düşüyor, ölüm orucunda omurilikte erime olduğu söylenmiş kendisine. Koltuk değneğine bağımlı olarak yaşıyor.

Ciddi boyutta unutkanlık, yeni şeyleri kaydetmede zorluk yaşıyor, bazı anıları silinmiş ve yaşamımın belli bölümleri yok. Mahpus psikolojik olarak kendisini boşlukta hissettiğini belirtmiştir.

Ellerinde ayaklarda şişme, morarma var. Bazı zamanlarda bilek ve dirseklerinden aşağısını hissetmiyor.

Gözlerinde kanlanma ve sulanma, güneş ve floresan ışıklarından etkilenme, sol gözünde damar tıkanıklığı var. Bu da 19 Aralıkta yapılan işkencede bir subayın ayakkabı yani botunun ucuyla gözlerimi tekmelemesinden kaynaklandığını düşünüyor.

Vücudu dengesiz bir şekilde terliyor. Vücudunun sağ tarafı terlerken, sol koltuk altı terlemiyor. Bunun üzerinde Ankara Hacettepe doktorları çok durduklarını ancak bir teşhis koyamadıklarını belirtmiştir. Dünyada bir-iki kişide görülmüş vakanın uzun süre açlıktan olduğu söylenmiş.

Kulaklarında aşırı derecede çınlama var.

15) Salih GÜN

Kalp ve bel fıtığı sorunu var. Kalp için anjiyo olmuştur.

Bel fıtığı nedeniyle de ameliyat olmuş, fakat ağrıları devam ettiği için fizik tedaviye sevk edilmiştir. Fizik tedaviyi doktoru 15 seans önermiş ancak oraya cumartesi-pazar günleri gittiğinden, ancak 10 seans yapılabilmiş. 2011’de ameliyat olmasına rağmen ağrıları hala devam ediyor. Zaman zaman sağ bacağı (ameliyat sol diz ve kanal daralması üzerinde yapılmış) uyuşuyor. 2 yıl önce beyin cerrahiye gittiğinde “ya bu ağrılara dayanacaksın ya da ikinci bir ameliyat olacaksın” denilmiş. Hem cezaevinde bulunması hem de riskli bir ameliyat olması nedeniyle şu anda sürekli egzersiz yaparak idare etmeye çalışmaktadır. En ufak bir dikkatsizlik, yanlış oturma, ani hareket, ağırlık kaldırma, eğilme ve bazı durumda ağrıları çoğalıyor ve kendisini rahatsız etmektedir. Ağrılar çoğaldığında çoğunlukla doktorunun verdiği ağrı kesici jel ya da hap kullanmaktadır.

Kulak sorunu uzun zamandır devam etmekte, sağ kulak fonksiyonunu kaybetmiş durumdadır. Çok yüksek ses olmasa sağ kulağı duymuyor ve duyma işlevini yitirmiş bulunmaktadır. 2010 yılında Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Süleyman Demirel Araştırma ve Uygulama Hastanesi tarafından yapılan muayenede kulağına “analog işitme cihazı” takılması gerektiği söylenmiş kendisine. Fakat o tarihte Adalet ve Sağlık bakanlıkları bu cihazları karşılamadığı için takılmamış ve kendi parasıyla karşılanması istenmiş. Ailesi aracılığıyla parayı hazırladığında ve tekrardan aynı Hastaneye gittiğinde cihaz takılmamış ve kendisini Ankara Numune Hastanesi’ne sevk etmişler (rapor mevcuttur). Orada da yapılan test ve muayenede de cihaz takılmamış. Kelepçeli halde burnundan giriş yaparak lazerle ufak bir kisti yakıp gönderilmiş. Kulak sorununun, iyileşmek yerine her geçen gün daha da kötüleştiğini belirtmektedir. Aşırı kaşıntı ve çınlama devam ediyor ve ses kaybı artıyor. Bu sorunu ile ilgili kaç kez Kırıkkale’de İhtisas Hastanesi’ne gitmiş, sorununu iletmiş ama KBB doktorunun ilaç bile yazmadan “yapacağım bir şey yok” deyip gönderdiğini de aktarmıştır. Sağ kulağındaki ses kaybı ile birlikte, sol kulağında da sık sık tıkanma yaşanabiliyor. Hemen hemen her yıl bir kez tıkanıyor ve temizlemek zorunda kalmaktadır. Şu anda sadece sol kulağıyla, çevresindekilerle iletişim kurabiliyor. Bu doğal olarak sorun yaşamasına neden oluyor. Konuşmaları ve genel sesleri net duyma ve ayrıştırmada zorluk yaşamaktadır. Bazen bir kelimenin iki üç kez tekrarlanmasını istiyor. Diyalog ve iletişim kurmada zorluklar yaşıyor. En son 2015’te heyete sevk edilmiş, 7. Bölüme götürülmüş. Doğru düzgün muayene ve tahlil yapılmamış olduğunu aktarmıştır. Ses testi ve beyin cerrahinin RAD-MR çekimi dışında sadece uzaktan “neyin var” denilip kendisini sonuna kadar dinlemeden, “tamam götürün” denilmiş ve ona göre rapor yazılmıştır.

Kronik migren ve sinüzit rahatsızlığını da yıllardır çekmektedir. Sinüsleri boşaltmak ve iç akıntıyı durdurmak için onlarca kez hastaneye gitmiş, her seferinde bazı ilaçlar verilip geri gönderilmiş. Özellikle sağ tarafı, yani başının sağ tarafında ciddi sorun olduğunu düşünmektedir. Zira sağ gözü sürekli şiş, sağ geniz deliğinde akıntı var. Sağ kulağı duymuyor, bazen sanki içinde sıvı var hissi duymaktadır. Bir kaç kez röntgen çekme talebi oldu ama dikkate alınmamış.

Yakını görmede zorlanıyor ve göz numarası bayağı ilerlemiş durumdadır (raporu var). Uzağı görmede de sorun var.

Eklem romatizması var, uzun süredir ağır eklem romatizması yaşamaktadır. Yaz aylarında dahi rüzgar estiğinde ya da hava bulutlandığında eklemlerinde aşırı bir sızı ağrı oluşmakta ve üşümektedir. Hastaneye gittiğinde sıradan kas gevşetici, ağrı kesici ve bazı jeller verilmiş. Şu anda kendisini en çok etkileyen hastalıklarından biridir. Sık sık ateşi çıkıyor ve her ateş çıktığında belden yukarısı ter içinde kalırken, ayak bilekleri, dizleri, kalça dirsek ve el bilekleri üşümektedir. Bir yıl önce de eklem ağrılarına, topuklarının ağrısı da eklenmiştir ve bazen yürümekte zorlanmaktadır. Cezaevi revir doktoru direkt fakülteye sevk edemiyor. Bu nedenle İhtisas Hastanesi’nin ortopedi bölümüne gitmiştir. Röntgen çekilmiş ve bir kas gevşetici ile ağrı kesici verilip cezaevine geri gönderilmiştir. Kendisine; Fakülteye ya Romatolojiye, ya da ancak dahiliye gönderebilir denilmiş, tekrardan dahiliye için sevk yapılmış, her sevk bir buçuk, iki ayda ancak olmaktadır. Dahiliye kısmında gittiği doktor muayene dahi etmeden “sende romatizma yok” demiş ve kendisini Romatoloji bölümüne sevk etmemiştir. Bir iğne şırınga verilmiş ve geri gönderilmiştir. O iğneyi kullandığından bu yana ağrıları daha da artmıştır. Sabahları kalktığında elini kapatıp yumruk yapmakta zorlanıyor ve tüm parmak eklemleri ağrıyor. Birkaç kez zorlayıp açık kapattıktan sonra normale dönebiliyor.

Son dönemlerde hasta mahpusta mide sorunları da başlamıştır. Fazla olması daha sık sık yanma ekşime olmaktadır.

İdrar yollarında (sık sık idrara çıkmakta ve her seferinde az biçimde olmaktadır) bazı sorunlar var. Ama net olarak nedenini bilemiyor.

KARABÜK T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

1) Kasım KARATAŞ

Kalp hastasıdır, 2 kez anjiyo olmuş. Hipertansiyon ve şeker hastasıdır.

TOKAT T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

1)  Serhat Güllü

Yüksek tansiyon hastasıdır. Kalp kapakçıklarında sorun var ve bu sorunundan dolayı hastaneden verilen ilaçlar iyi gelmiyor. İlaçlar çeşitli alerjik reaksiyonlar oluşturmuş. Bu durumda üniversiteye sevk edilmiş, ne yazık ki kelepçeli bir şekilde tansiyona bakmaya çalışılmış, bir sonuç elde edilememiş ve bir ilaç verilmemiştir. Şu anda kullanmakta olduğu (DİOVAN-160 mg) ilacı, dışarıdan kendi imkanları ile tespit edebildiği bir ilaçtır. Durumu geçmiştekine oranla bir parça daha iyidir. Tespit etmiş olduğu ilaç öncesinde, kalp ağrılarından yatamadığını, yürüyemediğini, nefes alamadığını belirtmektedir. Şu anda o durumda olmamasına rağmen, zaman zaman kalbimde ağrılar-sızılar oluşmaktadır. Özellikle geceleri bu rahatsızlığı daha fazla artıyor.

Yemek olarak diyet yemekleri kullanıyor. Hapishane idaresinin bu konu da geçmişse göre oldukça duyarsız-boş vermiş yaklaşım sergilediğini belirtmiştir. Dilekçe yazıp, sorunlarını aktarmalarına rağmen hiçbir gelişme sağlanmamıştır. Yine burada da kelepçeli muayene dayatılmaktadır. Kendi imkanları ile temin etmiş olduğu ilacın aslında doktorlar tarafından verilmesi için muayene, tetkik ve tedavilerinin yapılması gerekmektedir.

2)  Aydın Değirmenci:

Bağırsak kanseri, şeker hastası, tansiyon hastasıdır.

4 yıldır cezaevinde bulunmaktadır. Bağırsak kanseri, Şeker Hastalığı ve tansiyon hastalıklarının olduğunu belirtmektedir.. 20 Yıl önce Ankara SSK hastanesinde Dr. Gündüz Tunç ve Doktor Seyhun Akbun tarafından Bağırsak Kanseri ameliyatı olmuş. Rahatsızlığından dolayı “kolostami” adında torbalar kullanıyor. Bu torbaların kaliteli olması önemli olduğu halde cezaevi en kötü torbaları tarafına getirmektedir. Bu konu hakkında kimi yasal (Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusu ve Adalet Bakanlığına suç duyurusu başvurusu) girişimlerinde bulunduğu halde bu kurumlardan herhangi bir cevap alabilmiş değil. Cezaevi idaresine dilekçe yazarak ilgili “suç duyurusu dilekçelerinin” çıkış numaralarını almak istese de tarafına dönüş yapılmamıştır. Bu da yasal dayanaklardan yararlanma hakkının önünde bir engel teşkil ediyor. Torbaları hakkında cezaevinin revir bölümüne bakan ilgili memura (İsmail) mağduriyetini dile getirdiğinde “senin kullandığın torbaların fabrikası kapanmış, istediğin kalitede torbalar çıkartılmıyor, bundan dolayı bunları veriyoruz” dediğini, Kolostami torbalarının ithal olup yurtdışından geldiğini aktarmıştır. Bu torbaların düşük kalitede olması hastalığını tetiklemekte, kemer bölümünde kızarıklığa sebep olmakta bundan dolayı da 10’dan fazla krem kullanmaktadır. Torbaların ağız bölümü yapışkanlı olduğu için sargı bezi veya gazlı bezle temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Bunların cezaevi idaresi tarafından sürekli verilmesi gerektiği halde verilmemektedir. Ayrıca cezaevi aracılığıyla dış kantinden alkollü ıslak mendiller temin etmek istediğinde bile ya engellenmekte ya da düşük kaliteli getirilmektedir. Hastalığından dolayı hastaneye gittiğinde muayene ve kan almalarda kelepçeleri açılmamakta, muayene hakkı engellenmekte ve kan tahlilleri alınmadığı halde ilaç yazılmaktadır. Aynı durum kurumun revir doktoru için de geçerlidir. Herhangi bir kan tahlili alınmadan ilaç yazılmaktadır. Muayene esnasında güvenlik gerekçesi gösterilerek kelepçeleri açılmıyor. 6 Yıl önce yakalandığı Şeker Hastalığı ve tansiyon hastalığından dolayı diyet yemek kullanım raporu bulunmaktadır. Bu raporu cezaevi idaresine ilettiği halde bana yemek olarak yasaklanan yemekler getirilmektedir. Bir diğer rahatsızlığı ise diş hastası olmasıdır ve diş takımı kullanıyor. Kısa bir süre önce takım olan dişlerinden biri kırılmış ve geri kalanlarda erimiş olduğundan, beslenme noktasında, konuşma esnasında kendisini ciddi anlamda rahatsız etmektedir. Bunun için kurumun revirine başvurmuş ve hastaneye sevki yapılmıştır. Hastanedeki Doç. Dr. Gökhan Semiz “güvenlik gerekçesi” bahane edip kelepçeleri açtırmadığı için muayeneyi kabul etmeyip cezaevine geri getirilmiştir. Bahsi geçen bütün bu konular gerek hastanedeki doktorlar tarafından, gerek cezaevi idaresinin keyfi tutumlarından kaynaklı mağdur edilmektedir.

3)  Cebrail Vural:

Cebrail Vural 1967 Başbayır/Derik Mardin doğumlu ancak resmi olarak kimlikte 1975 doğumlu olarak kaydedilmiş. 3 Nisan 1994 tarihinde tutuklanmış, uzun süre gözaltında kalmıştır. Tutuklanmadan önce TNT patlaması basıncına iki maruz kalmış, akciğer kulak ve boğazı bundan etkilenmiştir. Cezaevinde kaldığı ilk 7 yılda bu patlamanın etkisi öksürdüğünde çıkan tükürükte siyahlıklar çıkamaya devam etmiştir. Gözaltında herhangi bir tedavi görmemiştir. 1998 tüberküloz başlangıç bulgusu konulmuş ama herhangi bir ciddi tedavi yapılmamış. Kendi imkanları ile bunu aşmıştır. 2010’da iki kez endoskopi yapılmıştır. Erozif gastrit, ödem, kös gevşekliği tespiti yapıldı. Mayıs 2011’de akciğer iltihaplanması, kanaması olmuş. 1 hafta hastanede kalmış bu sürede 30 adet serum verilmiştir. Daha iyileşmeden 26.07.2011’de Midyat M Tipi Cezaevinden Tokat T Tipi Cezaevine sevk edilmiş. O hastalığın kontrolü de yapılmamış, rutin muayenelere dışında tedaviye devam edilmemiştir. 2015 ve 2016’de birer kez idrar yolu iltihaplanması geçirmiş, acile kaldırılmış, antibiyotik verilmiştir. Orta derecede prostat olduğum söylenmiş kendisine, ancak ne ciddi bir tetkik ne de tedavi yapılmamış. 2 Nisan 2016’da Adli Tıp’a gitmiş ve burası “09.05.2016 tarihli Tokat Hastanesinin bulgularına (Akut peptik ülser yeri tanımlanmamış, hemoroji veya performans yok) katıldığının yanı sıra prostat hastalığı, orta derecede KOAH olduğunu raporladı. Ve bu haliyle ceza infaz kurumu başvurusunda hayatını yalnız idame ettirebileceği, toplum güvenliği bakımında tehlike oluşturmayacağı, kocama hali oluşturmadı “ şeklinde karar alınmış.

Bunun dışında cezaevine geldiğinden beri gözleri, burnu, kolları, koltuk altları ve apış aralarında kaşıntılar olmaktadır. Bunlar, kremlerle dönem dönem düzelse de 24 yıldır sürekli devam etmektedir. Boğazında hala TNT patlamasının etkisiyle tahriş devam ediyor. Bazen sesi kısılacak kadar etkileniyor. Hastaneye gidiş gelişlerde çok olumsuz etkileniyor, bazen bir hafta zar zor eski sağlığına kavuşabiliyor, hastaneye gidiş gelişlerde sıcak havada bayılacak noktaya geliyor.

Bu hastalıklarının hem doğru bir tetkiki hem de tedavisi yapılmıyor. Yine bel kayması ve boyun fıtığıda var. Boyu 1.90, kilom 58’dir ve aşırı derecede zayıftır. Herhangi bir cezanın geriye bırakılması gibi bir talebi yok. Sadece kontrollü bir tedavisinin yapılmasını istiyor.

4)  Mahsun Saruhan:

Ayağındaki darbeden dolayı gelişim sorunu (sinir zedelenmesi) rahatsızlığı vardır.

2016 Mart ayında tutuklanmış, tutuklandığı zaman sağ bacağından sinirsel bir sorun yaşıyor olduğunu ve bu süreçte Diyarbakır D Tipinde olduğunu ifade etmiştir. Bacağındaki rahatsızlık gün geçtikçe daha da ağrı yapmaya başlamıştır Yaklaşık iki ay kadar Diyarbakır’da kalmış bu süre içinde 1-2 defa gidebilmiştir hastaneye ve ilk gittiğinde kontrol edilmemiştir. İkinci gidişinde MR için 5 ay sonrasına gün verilmiş. MR çektirmeden Giresun E Tipine sevk edilmiştir. Giresun’da da aynı sıkıntılarla karşılaşmış, orada da 2 defa hastaneye gitmiş, her gidişimde “bir şeyin yok” denilip bir tane kas gevşetici verilip geri gönderilmiştir. O süre içinde sağ bacağı, sol bacağına göre zayıf, güçsüz ve hep uyuşuk kalmış ve hala da aynı durumdadır. Giresun’da 7 ay kaldıktan sonra Tokat T Tipine sevk edilmiştir. Tokat’ta hastaneye gidişlerinde aynı şekil oluşmuş artı kelepçe ile tedavi de dayatıldığı için daha çok sıkıntı çıkmaktadır. Kendisinin iki yıllık hapishanede kalış sürecinde halen de bacağındaki rahatsızlığa bir teşhis konulmuş değil. Sinir mi kopmuş, yoksa zedelenmiş mi, ya da sol bacağına göre zayıf olması gelişmesinin önündeki engel ve sıkıntıyı halen bilmiyor. Bir de hava koşulları soğuk olduğundan dolayı bazen ciddi ağrılar yaşayabiliyor.

5)  Davut Abo:

Şeker hastasıdır.

6)  Şehmus Koç:

Elinde şarapnel parçası var ve çıkartılmıyor.

7)  Sıddık Aydın:

Hastalıkları hakkında 2 yıl önce Adli Tıp Kuruluna sevk edilmiştir. Orada Kronik Hipertansiyon, Astım ve Akciğerde ronküsler oluştuğu yönünde tespitler yapılmıştır. Şu anda hipertansiyon ilaçları, mide ilaçlarını kullanıyor.

Ayrıca vücudunda yoğun ve sık sık ağrılar, yanmalar oluşuyor. Bu şikayetleri için revir ve dış hastaneye gitmiş ancak herhangi bir tespit yapılamamıştır.

Göğsünde sıkışma, yanma ve kalbinin sık sık aralıklarla hızlı attığını hissediyor, ancak herhangi bir teşhis konulmuş değil.

8)  Mustafa AKKUŞ:

Midesinden rahatsız bundan dolayı iki defa ameliyat olmuş.

SONUÇ ve TESPİTLER

  • Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanunun (5275 s.k.) 6. maddesinin f fıkrasında; “Ceza infaz kurum­larında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur” iba­resiyle yaşam ve sağlık hakları koruma altına alınmıştır.
  • M Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 12. maddesi ile taraf devletler, “herkesin ulaşabileceği en yüksek fiziksel ve zihinsel sağlık standartlarına sahip olma hakkını” kabul etmişlerdir. Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal Kültürel Haklar Komitesi’nin 14 No’lu Genel Yorumu: Ulaşılabilecek En Yüksek Sağlık Standartları­na Sahip Olma Hakkı’nın 34. Paragrafında, BMESvKHS’nin 12. mad­desinin taraf devletlere, özel hukuki yükümlülükler getirdiği tespiti yapılarak, yönetsel organizasyonların özel normlarına bağlı olarak ya­şamak zorunda kalanlar için daha net bir vurgu yapılmaktadır, buna göre:

Taraf devletler mahkûmlar, tutuklular, azınlıklar, sığınmacılar ve yasa­dışı göçmenler de dahil olmak üzere herkesin önleyici, iyileştirici ve tedavi edici sağlık hizmetlerine erişimini engellemeyerek ve kısıtlamayarak; ayrımcı devlet politikaları gütmeyerek …. sağlık hakkına saygı göstermelidir.”

  • Büyük bir sorun olan ve kamuoyunun vicdanını kanatan hasta mahpusların yaşamış oldukları sıkıntılar çözüm üretilmeden ortada durmaktadır. Teşhis ve tedavisi yapılmadan adeta işkence çektirilen, hapishanede hayatını kaybeden ya da ölümüne ramak kala bırakılıp kısa sürede hayatını kaybeden insanların olduğu bir toplum, adalete olan inancını da kaybeder. Türkiye hapishanelerinde bulunan hasta mahpusların acil ve kalıcı tedavilerinin yapılması, hapishane koşullarında tedavisi yapılamayan/yapılmayan hasta mahpusların da acilen infazlarının durdurulması gerekmektedir.
  • Hapishanelerdeki sağlık personeli sayısı arttırılmalıdır. Hastaların havasız, kışın soğuk – yazın sıcak ringler ile hastaneye sevk edilmesi, hastane önlerinde ringler içerisinde saatlerce bekletilmesi uygulamalarına son verilmelidir. Hastaların ring araçları ile değil, ambulanslar ile hastanelere sevkleri sağlanmalıdır.
  • Hastaların revire çıkarılmaları, hastaneye sevkleri hızlandırılmalıdır. Teşhis, tedavi ve kontrollerinin uzman doktorlar tarafından yapılması sağlanmalıdır.
  • Tam teşekküllü hastanelerde tedavilerinin yapılması gereken hastalar, bu hastanelerin bulunduğu illerdeki hapishanelere gönderilmelidir.
  • Kronik hastalıkları iklim koşulları nedeniyle kötüleşen mahpuslar, iklim koşulları hastalıklarına uygun yerlerdeki hapishanelere, kendi talepleri doğrultusunda sevk edilmelidir.
  • Yaşamlarını başkalarının yardımı ile sürdüren mahpusların ya rehabilitasyon tipi hapishanelere sevk edilmesi ya da infazlarının ertelenmesi sağlanmalıdır.
  • Kelepçeli muayene ve tedavi yöntemi uygulamasından vazgeçilmelidir. Bu uygulama nedeniyle birçok hasta mahpusun tedavisi yapılamıyor.
  • Hapishanelere bağımsız sağlık kurumlarının girmesine ve inceleme yapmasına izin verilmelidir.
  • Hasta Mahpusların kimi yerlerde raporlarının kendilerine verilmemesi gibi bir uygulama ortadan kaldırılmalıdır. Her mahpusun kendi durumunu bilme hakkı bulunmaktadır.
  • Tek başına kalması yaşamsal risk taşıyan mahpusların “Ağırlaştırılmış” dahi olsalar hastalık durumları göz önüne alınarak daha kalabalık olan koğuşlarda kalması sağlanmalıdır.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ
ANKARA ŞUBESİ
HAPİSHANELER KOMİSYONU