Anadolu çok dilli, çok kültürlü, çok dinli bir toplum olmasına rağmen
Türkiye’de uygulamalar çok kültürlülüğü, çok dilliliği reddetmekte, her geçen gün yasaklar meşrulaştırılmaktadır. Kürtçe’yi yasaklayan 2932 sayılı yasa 1991 yılında kalkmasına rağmen yasaya ve hukuka aykırı uygulamalar hala devam ediyor. 23 Mayısta Konya’da parkta cep telefonuyla ailesiyle Kürtçe konuştu diye iki Diyarbakırlı Kürt vatandaşa “Gürültü” yaptıkları gerekçesiyle 62’er YTL para cezası kesilmiştir.
Erzurum’da Azadiya Welat gazetesi okuduğundan dolayı bir üniversite öğrencisi gözaltına alınmış, okul ve yurt idaresi eşliğinde linç edilircesine kaldığı yurttan eşyaları sokağa bırakılmak suretiyle fiili olarak atılmış, bu kentte artık barınamayacağı derhal bu kenti terk etmesi gerektiği kendisine söylenmiştir.
Diyarbakır ve bölgede bulunan cezaevlerindeki birçok tutukluya Kürtçe gazete Azadiya Welat cezaevi idaresinin keyfi uygulamalarıyla verilmemektedir. Bu yurttaşların haber alma hakları ellerinden alınmış olup 24 Haziran 2004 tarihinde resmi gazetede yayımlanıp yürürlüğe giren 5187 sayılı Basın Kanunun 3. maddesinde “Basın Özgürlüğü” açıkça ihlal edilmektedir.
Basın kanunun 3. Maddesi “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.” demekle gazetenin dağıtılmasının engel olunamayacağını açıkça ifade etmiştir.
Ülkemizde siyasi temsilciler AB süreciyle beraber birçok mevzuatta değişiklik yapıldığını söyleyedursun son yıllarda neredeyse her gün haklar ayaklar altına alınmakta Kürtçenin konuşulması, Kürtçe gazetenin okunması, Kürtçe gazetenin basılması, Kürtçe haber yapılması sürekli engellenmektedir.
Basın Kanunun 22 maddesi Basılmış eserleri engelleme, tahrip ve Bozma’yı“…bir yıla kadar hapis ve birmilyar liradan beşmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır.” Demektedir.
Fakat uzun süredir Kürtçe yayımlanan günlük Azadiya Welat gazetesi Türkiye’de birçok cezaevine girmesi engellenmekte, bu keyfi engellemeyi ortaya koyanlara dair soruşturmalar açılmamakta, insanların kendi ana dillerinde bilgiye, habere ulaşma hakları ellerinden alınmaktadır.
Burada hem okur açısından hem de gazete açısından çift taraflı mağduriyet söz konusu olup iki ayrı kişinin (gerçek ve tüzel kişinin) yasalardan kaynaklı hakkı ihlal edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 28 maddesi Basın Hürriyetini düzenlemiştir. 28.Madde – “Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve malî teminat yatırma şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.” Engellemenin ne şekilde olacağı yine bu maddede düzenlenmiştir. Hakim kararı olmadan bir engellemenin yağılması doğrusu anlaşılır değildir.
Anayasanın 29 maddesinde Süreli ve süresiz yayın hakkının izne değil sadece bildirime tabi olduğu ifade edilmektedir. Azadiya Welat gazetesinin imtiyaz sahibi ve yazı işleri Müdürü Vedat Kurşun yaptığı haberlerden dolayı uzun süre tutuklu kaldı, yapılan yargılama neticesinde sadece yaptığı haberlerden dolayı örgüt propagandası yaptığından dolayı 3 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Türkiye’de günlük yayınlanan tek Kürtçe gazete olan Azadiya Welat’ın imtiyaz sahibi ve yazı işleri Müdürü Vedat Kurşun’a verilen cezanın Kürtçe diline verildiğini, Kürtçe gazete okuduğundan dolayı okullarından, yurtlarından öğrencilerin atılmasının yine Kürtçe’den kaynaklandığını, gazetenin cezaevlerine sokulmamasın yine Kürtçe’den kaynaklandığını çok iyi biliyoruz.
Haber alma hakkının ihlal edilmesinin çok ciddi bir insan hakkı ihlali olarak görüyor Kürtçe üzerindeki yasakların derhal kaldırılarak demokratik bir ülke olmanın gereklerinin yerine getirilmesini talep ediyoruz.
Av. Muharrem ERBEY
Diyarbakır Şube Başkanı