2020 Yılı Baskı ve Tehdit Yöntemleriyle İfade Alma, Mülakat Yapma, Ajanlaştırma ve Kaçırma Olaylarıyla İlgili Özel Rapor

İnsan Hakları Derneği olarak 2019 yılı “Baskı ve Tehdit Yöntemleriyle İfade Alma, Mülakat Yapma, Ajanlaştırma ve Kaçırma Olaylarıyla İlgili Özel Raporu’muzu” 13 Ocak 2020 tarihinde bir bilanço ile birlikte kamuoyu ile paylaşmıştık. Raporumuzda bu uygulamaların 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) uygulaması ile birlikte devletin baskı politikası haline geldiğini, bunların aynı zamanda TCK’da tanımlı tehdit, hakaret, işkence, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, görevi kötüye kullanma gibi birden fazla suçu da teşkil ettiğini belirtmiştik.

Son üç yıldır bu alandaki ihlallerin arttığı, şikâyetlerin etkili bir şekilde soruşturulmadığı ve faillerin cezalandırılmadığı, yapılan başvurulardan ve basına yansıyan haberlerden de anlaşılmaktadır.

2018 yılında bu konuyla ilgili açıkladığımız raporumuzda 160 vaka tespit etmiştik. 2019 yılındaki raporumuza göre; İHD Genel Merkezi’ne 8 kişi, İHD İstanbul Şubesi’ne 36, Diyarbakır Şubesi’ne 8, İHD İzmir Şubesi’ne 8, İHD Ankara Şubesi’ne 5, İHD Malatya Şubesi’ne 1, İHD Batman Şubesi’ne 5 kişi başvurmuştur. İHD Genel Merkez Dokümantasyon Birimi ise 13 kişinin kaçırılarak ajanlık teklifine ve tehdidine maruz kaldığını, bu kişilerin resmi işlem yapılmadan serbest bırakıldığını belirlemiştir. 61 kişinin ise çeşitli yerlerde (gözaltında ve gözaltı yerleri dışında) ajanlık teklifine ve tehdidine maruz kaldığını, 5 kişinin de hapishanede iken savcı ya da diğer güvenlik görevlilerince ajanlık teklifine maruz kaldığını tespit etmiştir (Toplam 150 kişi).

2020 yılının sadece ilk on aylık sürecinde İHD Genel Merkezi’ne 6, İHD İstanbul Şubesi’ne 11, İHD Diyarbakır Şubesi’ne 5, İzmir Şubesi’ne 14, İHD Ankara Şubesi’ne 5, İHD Mersin Şubesi’ne 1, İHD Van Şubesi’ne ise 3 kişi başvuru yapmıştır. İHD Genel Merkezi Dokümantasyon Birimi ise 10 kişinin kaçırılarak ajanlık teklifine ve tehdidine maruz kaldığını, bu kişilerin resmi işlem yapılmadan serbest bırakıldığını belirlemiştir. 72 kişinin ise çeşitli yerlerde (gözaltında ve gözaltı yerleri dışında) ajanlık teklifine ve tehdidine maruz kaldığını, 4 kişinin de hapishanede iken savcı ya da diğer güvenlik görevlilerince ajanlık teklifine maruz kaldığını, 29 kişinin ise sosyal medya üzerinden tehdit edildiklerini tespit etmiştir. (Toplam 160 kişi)
Tablo 1: 2019-2020 İHD Verileri

Elbette ki yaşanan olaylar bu sayının çok daha üstündedir, ancak mağdurlar savcılığa veya derneğimize başvuru yapmaktan da çekinmektedir.

Ekte özetleri yer alan başvurulara bakıldığında, bu baskı yöntemlerinin genelde öğrencilere, siyasi parti üyelerine, basın emekçilerine veya mahpus ailelerine karşı uygulandığını görmekteyiz. İstihbarat ve terörle mücadele görevlileri kişileri tehdit edip özel hayatlarındaki bilgileri de bildiklerinden hassas oldukları konularda yardım edecekleri vaadiyle psikolojik işkence yapmaktadırlar. Kişileri tutuklanmakla, kaçırılmakla, ölümle veya işkenceyle tehdit etmekte, peşlerini bırakmayacaklarını söyleyerek de yasa dışı ajanlığa zorlamaktadırlar. Kimi zaman bu daha da öteye geçmekte, kişiler kaçırılarak aylarca nerede olduklarını bilmeden fiziki ve psikolojik işkenceye maruz kalmaktadırlar.

2019 yılı raporumuzda yer verdiğimiz zorla kaçırılarak 7 ay alıkonulan Salim Zeybek, Gökhan Türkmen, Erkan Irmak, Yasin Ugan, Özgür Kaya ve Mustafa Yılmaz hakkında etkili bir soruşturma yapılmamıştı. 2020 yılında ise bu kişilerden Gökhan Türkmen ve Yasin Ugan ilk kez kaçırıldıklarını ve işkenceye maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca Yasin Ugan beyanında kendilerini kaçıran ve 7 ay boyunca işkence yöntemleriyle sorgulayan kişilerin cezaevine gelmeye devam ettiğini ve cezaevinde de gözaltındaki ifadelerini değiştirmeleri konusunda tehdit ettiklerini, cezaevi idaresinin bu görüşmeleri organize ettiğini, görüşmelerin revirde gerçekleştiğini fakat gardiyanların kendisini yüzü duvara dönük vaziyette oturttuğunu ve bu sayede kaçıran kişilerin yüzlerini göremediğini belirtmiştir. Gökhan Türkmen ve Yasin Ugan yargılandıkları davaların duruşmalarında kaçırılma ve 7 aylık işkence öykülerini anlatarak suç duyurusunda bulunmalarına rağmen, konuyla ilgili etkili bir soruşturma yürütülmemektedir.

Salim Zeybek, Gökhan Türkmen, Erkan Irmak, Yasin Ugan, Özgür Kaya ve Mustafa Yılmaz’ın bulunmalarından 1 ay önce 6 Ağustos 2019 tarihinde zorla kaybedildiği ileri sürülen Yusuf Bilge Tunç ile ilgili bir yılı aşan süreye rağmen halen bir haber veya bilgi yoktur.
Bu yılki vakalardan örnek verecek olursak; 16 Ocak 2020’de İHD Diyarbakır Şubesi’ne başvuruda bulunan S. D. şu ifadeleri kullanmıştır:

“20 Aralık 2019 tarihinde Sabah saat 6 sularında jandarma tarafından evimden gözaltına alındım. Birinci günün akşamı mülakat yapılan odaya götürüldüm. Odada hem hakaret hem suçlamalarda bulundular. Yaklaşık bir saat sürdü. Suçlamaları kabul etmeyince şiddete başvurdular. Bunu da beyzbol sopası ile yaptılar.”

Baskı ve tehdit yöntemleri bazı olaylarda yalnızca kolluk görevlileri değil, ayrıca diğer kamu görevlilerinin dahli ile de meydana gelmektedir. Örneğin 21 Ocak 2020’de İHD İzmir Şubesi’ne başvuruda bulunan ve İzmir Karşıyaka’da 11.sınıf öğrencisi olan M. T., 13 Ocak 2020 tarihinde ders saatinde müdür yardımcısı tarafından çağırıldığını, üç polisin müdür yardımcısı odasında beklediğini, polislerin özel olarak konuşmak istediklerini söylediğini ve müdür yardımcısının odadan çıktığını, bu sayede rahatlıkla ailesi ve akrabaları hakkında sorular sorulduğunu, telefon numaralarını verdiklerini belirtmiştir. Yine İHD Diyarbakır Şubesi’ne gelen benzer bir başvuruda; Bismil’de bulunan bir lisede öğretmenlik yapan A.Ç, 20 Şubat 2020 tarihinde okul müdürünün kendisini arayarak İl Milli Eğitim Müdür yardımcısının kendisini çağırdığını söylediğini, ismini belirttiği müdür yardımcısının odasına gittiğinde odada sivil giyimli üç polisin bulunduğunu, müdür yardımcısının odanın anahtarını polislere vererek çıktığını, odada polislere kalan A.Ç’, polisler tarafından tehdit edildiğini, “Sen de devlet memurusun, biz de devlet memuruyuz, bizim birbirimize yardım etmemiz gerek.” benzeri cümleler ile ajanlaştırmak için ikna etmeye çalışıldığını, ayrıca görüşme sonunda telefon numarasını aldıklarını belirtmiştir. Bir diğer benzer vaka da Ankara’da yaşanmıştır. 27 Kasım 2019 tarihinde gözaltına alınan S.S. 29 Kasım’da serbest bırakılmasının ardından sürekli arandığını, bir aramadan hemen sonra sivil polislerin yanına geldiklerini, sürekli olarak kızından bahsettiklerini, bir yandan tehdit edip bir yandan da işbirliği yapması konusunda telkinde bulunduklarını ve kızı hakkında tehdit ettiklerini, 05 Şubat 2020’de saat 11.00’da Keçiören’den Kızılay’a gitmek için otobüsün güzergah dışı Beşevler Metro durağında durduğunu kendisini polis olarak tanıtan kişilerin indirdiğini zorla kafeteryaya götürdüklerini, kendisine HDP ile ilgili olarak sorular sorduklarını, bununla kalmayıp kızı ile ilgili sorular sorarak tehdit etmeye çalıştıklarını “Seni gözaltından biz bıraktırdık, istersek bir daha tutuklarız, bir daha görüşürüz” demişlerdir.

Baskı ve tehdit yöntemleri o kadar ileri gitmiş ki, Türkiye’nin 3. Büyük partisinin parti meclisi üyeleri bile tehdit edilmektedir. 18 Eylül 2020’de HDP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Üyesi ve HDP Gençlik Meclisi Eş Sözcüsü Serhat Aktumur, Kayapınar İlçesi Kantar Kavşağı’nda önü 3 kişi tarafından kesilerek kaçırıldı. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yazılı kimliği gösteren kişiler, burada kendisine “sohbet” adı altında konuşma teklifinde bulunduğunu söyleyen Aktumur, bunu reddetmesi üzerine darp edilerek, zorla bir araca bindirildiğini belirtti. Başından geçenleri aktaran Aktumur, kaçırıldığı araçta şiddete maruz kaldığını ifade etti. Bağlar ilçesinde bulunun Ninova AVM önünde bir kişi daha arabaya bindiğini anlatan Aktumur, araçta kaçmak istediğini ancak başaramadığını söyledi. Silvan yolu üzerinde bulunan Kent Orman da gözü kapalı bir şekilde araçtan indirildiğini vurgulayan Aktamur, burada isminin “komiser Nihat” olduğunu öğrendiği kişi tarafından İHD’ye gitmeme ve basına demeç vermeme yönünde uyarıldığını kaydetti. Aktamur, “Bir daha seni burada görürsek kafana sıkarız” diye tehdit edildikten sonra kent ormanında bırakıldığını dile getirdi. Aktamur, daha sonra kendisini arayan aynı kişiler, yarın emniyete gelip “Nihat komiseri” görmesini istediklerini belirtmiştir.

2020 yılı içinde çeşitli tarihlerde HDP’li siyasetçi ve milletvekillerine (Serpil Kemalbay, Murat Sarısaç, Hüseyin Kaçmaz, Habip Eksik, Nuran İmir, Semra Güzel, Murat Çepni, Hasan Özgüneş, Ayhan Bilgen, Veli Saçılık, Emine Çetiner) sanatçılar Gökhan Yavuzel, Ferhat Tunç, Pınar Aydınlar, yazar Gülfer Akkaya sosyal medya üzerinden “jitem.turkey” isimli hesaplardan “Ölüm seni bulacak hewal bekle, şewbaş. Kod adı Yeşil” içerikli mesajlar ile tehdit edilmişlerdir.

Cezaevlerindeki mahpusların da baskı ve tehdit yöntemleriyle korkutulmaya çalışıldığı öğrenilmiştir. Örneğin 3 Temmuz 2020’de basında yer alan haberlerden, Manisa Akhisar T Tipi Cezaevi’nde hasta mahpus Ekim Polat’ın tek kişilik hücrede tutulduğu ve infaz koruma memurları tarafından ölümle tehdit edildiği öğrenilmiştir. Haberde infaz koruma memurlarının adli mahpuslara Ekim Polat ile ilgili “devlet düşmanıdır istediğinizi yapabilirsiniz” dediği iddia edildi.
Ayrıca mağdurların bir kısmı da failler tarafından İHD’ye başvurmaları halinde kötü şeyler yaşayacakları yönünde tehdit edilmektedir. Örneğin 29 Şubat 2020’de İHD İstanbul Şube’ye ye gelen bir başvuruda özetle A. T. İsimli başvuran, metrobüse bineceği sırada iki sivil polisin önünü kestiğini, kimliğini alıp, ifaden var diyerek arabaya bindirdiklerini, Topkapı mezarlığına götürüldüğünü, orada çeşitli sorular sorduklarını ve İHD’ye gitmemesi için mesaj verdiklerini, bildikleri birinin de İHD’ye gittiğini ve yanlış yaptığını söylediklerini ifade etmiştir

Bu başvurular Derneğimizce İçişleri Bakanlığı’na, Kolluk Gözetim Komisyonu’na ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na gönderildiği halde etkili bir soruşturmanın yapılmadığı görülmüştür. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda hâlâ kolluğu denetlemekle ilgili bir alt komisyon oluşturulmamıştır. İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan Kolluk Gözetim Komisyonu 2019 yılında faaliyetine başlamış olmasına rağmen halen hangi çalışmaları yaptığına dair bir rapor yayınlanmış değildir.

SONUÇ VE ÖNERİLER
• Cumhuriyet savcıları, TCK’da tanımlı tehdit, hakaret, işkence, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, görevi kötüye kullanma gibi birden fazla suç teşkil eden kaçırma ve ajanlaştırma faaliyetlerine sessiz kalmamalı, şikâyetleri etkili bir biçimde soruşturmalı ve failler tespit edilerek devlet korumasından çıkarılarak yargılanmalıdır. Bu konuda Adalet Bakanlığı ve HSK üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
• TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu kolluğun denetlenmesine yönelik olarak bir alt komisyon kurmalı ve başvuruları değerlendirmelidir.
• Kolluk Gözetim Komisyonu, bu raporda belirttiğimiz ihlallerle ilgili etkili faaliyetler yürütmelidir.
• TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu kanundan kaynaklanan yetki ve sorumluluğu gereği alt komisyon kurarak istihbarat örgütlerinin yasa dışı faaliyetleri konusunda araştırma yapmalı, iş bu raporda belirtilen yaba dışı faaliyetleri önleyecek etkili tedbirler almalıdır.
• Avrupa Konseyi İşkenceyi Öneme Komitesi’nin bu konuda Türkiye ziyareti yapması talep edilecektir. Ayrıca, BM’nin yetkili organlarına da başvuru yapılacaktır.
Ek: Raporda belirtilen vaka özetleri

Ajanlaştırma_Ozel_Raporu_