Gazetecilerin tutuklanması ifade ve basın özgürlüğünün ağır ihlalidir

Son bir haftada 8 gazeteci tutuklandı. Bu gazetecilerden altısı hakkındaki kararlar MİT Kanunu’na aykırılıktan verildi.

Libya’da bir MİT görevlisi yaşamını yitirmiş ve cenazesi Türkiye’ye getirilmiş, cenaze töreni düzenlenerek defnedilmiştir.

Bazı gazeteciler tarafından da bu bilgiler haber olarak kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Bu suç isnadından tutuklanan gazeteciler, OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, haber müdürü Barış Terkoğlu, muhabir Hülya Kılınç, Yeni Yaşam Gazetesi yazı işleri müdürü Aydın Keser, Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel’di.

OdaTV yazar ve yöneticilerine yönelik tutuklamalar dışında OdaTV web sitelerine de üst üste “idari tedbir” olarak erişim engeli kararları verildi.

Yakındoğu Haber Sitesi genel yayın yönetmeni Alptekin Dursunoğlu, Rudaw TV’den Ravin Sterk Yıldız’da tutuklanan gazeteciler arasındaydılar. Bu gazeteciler hakkındaki tutuklama kararları da Suriye İdlip merkezli silahlı çatışmalar ve mültecilerin sınırlarda yaşadıklarıyla ilgili haber ve yorumlar nedeniyle verildi.

Bir MİT mensubunun cenazesiyle ilgili haberlerden kaynaklı tutuklamalar, MİT Kanunu 27.maddesine dayandırılıyor.

Cenaze törenini haber yapmak “ifşa” olarak, gizli bilginin açığa çıkarılması olarak yorumlanamaz. Ortada gizli bir konu bulunmamaktadır. Konu TBMM’de konuşulmuştur. Ortada haber verme dışında bir kasıt da bulunmamaktadır. Daha önce açığa çıkmış, açık olan bir bilgi yayımlanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de 2016 yılında, Can Dündar ve Erdem Gül kararında açığa çıkmış bir bilginin yayımlanmasının suç teşkil etmeyeceğine karar vermiştir. Bu bir ifade ve basın özgürlüğü konusudur. Bu,  gazetecilerin halkı bilgilendirme hakkı ile ilgilidir. Halkın da o bilgilere erişim hakkı ile ilgilidir. AİHM de 1991 yılında verdiği Observer ve Gurdian/İlgiltere kararında da ifade özgürlüğü, basının bilgiye erişim ve yayma hakları da dikkate alınarak gizli bilginin yayımlanmasının engellenmesini hak ihlali saymıştır.

AİHM Türkiye’den yapılan başvurularda da, “devlet sırrı” kavramı karşısında ifade ve basın özgürlüğünü temel alan pek çok karar vermiştir. Bianet’te Kerem Altıparmak tarafından işaret edilen aşağıdaki kararlar, ifade ve basın özgürlüğüne saygı çerçevesinde yargıya da yol gösterici ve Anayasa’nın 90.maddesi uyarınca da bağlayıcı kararlardır.

(Saygılı ve Falakoğlu/Türkiye, no. 39457/03, 21.10.2008, para. 25-27; Sürek (2)/Türkiye, no. 24122/94, 8.7.1999, para. 37-40; Özgür Gündem/Türkiye, no. 23144/93, 16.3.2000, para. 67-68.

** Saygılı ve Karataş/Türkiye, no. 6875/05, 16.1.2018

*** Görmüş ve Diğerleri/Türkiye, no. 49085/07, para. 68

http://bianet.org/bianet/insan-haklari/221065-odatv-vakasi-dunyanin-her-yerinde-gazeteciler-bu-nedenle-tutuklanir-mi)

Gazetecilerin tutuklanması ifade ve basın özgürlüğüne kelepçe vurulmasıdır.

Geçen haftada sekiz gazetecinin tutuklanmasıyla Türkiye’de yüzden fazla basın mensubu gazeteci ve yazarın hapishanelerde tutulduğu gerçeği bir kez daha kendisini göstermiştir.

Gazetecilere ve yazarlara özgürlük istiyoruz!

İfadeye özgürlük istiyoruz!

Basın özgürlüğü istiyoruz!

Gazetecilik suç değildir!

Tutuklanan gazeteci ve yazarlara özgürlük istiyoruz!

İnsan Hakları Derneği