Adana İli 2018 Yılı İfade Özgürlüğü Raporu

01.01.2018 – 22.10.2018 TARİHLERİ ARASINDA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA HAK İHLALLERİ RAPORU

GİRİŞ:

İnsan hakları kavramı, kişiyi iktidarların hukuka aykırı eylem ve uygulamalarından koruma amacı ile ortaya çıkmış ve özellikle son yıllarda büyük bir yol kat etmiştir. Temel hak ve özgürlüklerin en temel ve olmazsa olmazı ise, düşünce ve ifade özgürlüğüdür. Düşünce özgürlüğü, özgür bir birey olmanın ve özgür bir topluma sahip olmanın en önemli öğelerinden birini teşkil etmektedir. Çünkü düşüncelerini özgürce açıklamaktan yoksun kılınan bireylerden oluşan bir toplumun sosyal, kültürel, politik ve ekonomik alanlarda ilerlemesi mümkün değildir. Özgür bir biçimde düşüncenin oluşumuna, yaşanmasına, açıklanmasına izin verilmeyen bir toplumda, bireylerden değil, ancak tek tip ve devletin istediği gibi programlanmış makinelerden söz edilebilecektir. Böyle bir sistem ise, bir kısır döngü şeklinde, sorgulamayan, yanlışların düzeltilemediği ve bu yüzden de bir grubun keyfiyeti çerçevesinde işleyen bir devlete yol açacaktır.

İfade özgürlüğü; sadece olağan karşılanan, zararsız ya da önemsiz görülen bilgi ve düşüncelerin açıklanması açısından değil, ayrıca devlete ve toplumun belli bir kesimine aykırı gelen, onları rahatsız eden, rahatsızlık ve endişe verici düşüncelerin açıklanması açısından da geçerlidir.

Muhalif basına, gazetecilere, akademisyenlere, gazetecilerle dayanışan aydın ve yazarlara, insan hakları savunucularına, milletvekillerine ve seçilmiş diğer siyasetçilere, toplumsal muhalefet görevi yürüten grupların temsilcilerine ve bireylere; esasen siyasal iktidar gibi düşünmeyen herkese ceza veriliyor. Çünkü Türkiye’de ifade özgürlüğü (düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü) baskı altındadır. Zira şimdi paylaşacağımız sayısal veriler içerisinde bulunduğumuz durumu özetler niteliktedir.

ADANA İLİ

01.01.2018 – 22.10.2018 TARİHLERİ ARASINDA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA AÇILAN SORUŞTURMALARIN İSTATİSTİKİ VERİLERİ

  • Türk Milletini , Cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisini Alenen Aşağılama TCK-301/1 – 2
Açılan Toplam Soruşturma Dosya Sayısı 302
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair  18
Yetkisizlik Kararı Verilen 9
  • 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet
Açılan Toplam Soruşturma Dosya Sayısı 185
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair  15
Davası Açılanlar 156
  • Cumhurbaşkanına Hakaret TCK 299.Madde
Açılan Toplam Soruşturma Dosya Sayısı 560
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair  38
Davası Açılanlar 34
Yetkisizlik Kararı Verilen 83
  • Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik Etmek TCK 216. Madde
Açılan Toplam Soruşturma Dosya Sayısı 119
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair  75
Davası Açılanlar 65
Yetkisizlik Kararı Verilen 33

Yukarıdaki veriler ışında

ADANA’DA TOPLAM İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA;

(01.01.2018-22.10.2018)

2018 Yılı 11 ayda açılan savcılık soruşturma dosya sayısı1166
Açılan dava sayısı295
Takipsizlik / kovuşturmaya yer olmadığı kararı sayısı146
Yetkisizlik ile başka şehre gönderilen dosya sayısı125

Yukarıda belirttiğimiz istatistiki veriler derneğimiz hukuk komisyonu tarafından yapılan araştırma ve dosya takibi neticesinde elde ettiğimiz verilerdir. Bu veriler rakamsal olarak tam kesinlik arz etmemekle beraber yaptığımız araştırmalar neticesinde doğruluk payı yüksektir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:

Demokratik bir toplumda ifade özgürlüğü toplumsal varoluşun temelidir. Çünkü ifade özgürlüğü kişinin kanaatini diğerlerine bildirme, düşüncesini dışa vurma, kendisi dışındakilerle iletişime girebilme potansiyelinin gerçekleştirilmesidir. Özgür bir biçimde düşüncenin oluşumuna, yaşanmasına, açıklanmasına izin verilmeyen bir toplumda ise yurttaşlardan değil, ancak tek tip ve iktidarların istediği gibi programlanmış, biat eden bireylerden söz edilebilecektir. Bu da hem demokrasinin hem de toplum olma halinin yok edilmesinden başka bir şey değildir.

Demokratik bir sistemde, eleştirinin özgür olması ve teşvik edilmesi gerekir. Üzerinde ne kadar çok kişinin uzlaştığı konusundan bağımsız olarak, her konuda kişilerin eleştirilerini dile getirebilmeleri gereklidir. Özellikle devlet yönetiminde bulunanların, halkın temsilcisi oldukları ve bu vekalet ilişkisinin kamu görevlilerine yüklediği sorumluluklar düşünüldüğünde, eleştiriye daha açık olmaları gerekir. Ancak bu biçimde halk tarafından düzeltilmesi gerekenler ifade edilebilecek ve gerçek bir demokrasiden söz edilebilecektir. Siyasi sistem, bireylerin eleştirilerini güvenli ve rahat bir biçimde dile getirmelerinin koşullarını oluşturmalıdır. Aksi takdirde demokratik bir biçimde eleştiri yoluyla sıkıntılarını dile getiremeyen kişiler, daha sert yöntemlerle görünür olmak ihtiyacı hissedebileceklerdir. Buna bağlı olarak söylenebilir ki, düşünce özgürlüğü ve eleştiri hakkı daha fazla istikrar ve daha az şiddet ortaya çıkaracaktır

İnsan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğü ilkesi üzerinde yükselen bir demokrasi için herkesi bir kez daha duyarlı olmaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz!

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

ADANA ŞUBESİ

HUKUK KOMİSYONU