Ankara Çocuk Araştırması Raporu

Araştırmanın Amacı

TÜİK’in nüfus kayıt sistemi verilerine göre Ankara’da, nüfusun %25,66’sını oluşturan toplam 1.438.296 çocuk yaşıyor. 9-18 yaş aralığındaki çocuklar ise Ankara çocuk nüfusunun %56.14’ünü oluşturuyor.

Kent nüfusunun önemli bir grubunu temsil eden çocukların oyun oynadıkları parklar, okudukları okullar, yürüdükleri kaldırımlar yetişkinler tarafından tasarlanıyor. Oysa kentlerin çocuklar açısından daha güvenli, daha işlevsel, daha eğlenceli olabilmesi, kent politikalarının kentin öznesi olan çocukların görüşleri alınarak hazırlanmasıyla mümkün olabilir. Çocukların yaşadıkları kentle ilgili beklentilerini ve ihtiyaçlarını ifade etmesi, kentlerin çocuk bakış açısıyla gelişmesi açısından büyük önem taşır.

Bu çalışma, Ankara’da yaşayan çocukların mahallelerini ve Ankara’yı nasıl gördüklerine çocuk hakları perspektifinden bir bakışla; çocuğun kent hakkı ve yerel yönetimlerde çocuk katılımının sahici mekanizmalarını yaratmak üzere birlikte düşünmeye katkı sağlamak amacıyla yapılmıştır.

Araştırmanın Yöntemi

Ankara’da yaşayan 9-18 yaş aralığındaki çocukların hem yaşadıkları mahalleyle hem de Ankara’yla ilgili görüşlerini almak için oluşturulan sorular 4 bölümde kategorize edilmiştir:

  • Çocuklarla ilgili genel sorular
  • Okulla ilgili sorular
  • Mahalleyle ilgili sorular
  • Ankara’yla ilgili sorular

Çocuklar için çok anlaşılır olmasına, herhangi bir yönlendirmeye kapı aralamamasına özen gösterilerek anket yöntemiyle hazırlanan sorulara, 9-18 yaş aralığındaki çocuklardan oluşan 42 kişilik örneklem grubunun geri bildirimi alındıktan sonra son hali verilmiştir. Çocukların soruları kaygı duymadan cevaplayabilmeleri için ad-soyad ya da herhangi bir iletişim bilgisi talep edilmemiştir.

Toplam 45 sorudan oluşan ankette, açık uçlu 4 soru bulunmaktadır:

  • Mahalle sayısı çok fazla olduğu için “Yaşadığın mahallenin adını yazar mısın?” sorusu
  • Çocukların cinsiyetlerini kendilerinin tanımlayabilmesi için “Cinsiyetini yazar mısın?” sorusu
  • “Yaşadığın mahalleyi olumlu ya da olumsuz 3 kelimeyle tanımlar mısın?” sorusu
  • “Ankara’yı olumlu ya da olumsuz 3 kelimeyle tanımlar mısın?” sorusu

Bunların yanı sıra, birden fazla seçenekle cevap verilebilen sorularda, şıklarda aradıkları seçenek yoksa istedikleri cevabı yazabilmelerine olanak tanıyan “diğer” seçeneği eklenmiştir.

Soru çeşitliliği, çalışmanın amacı olan çocuğun kent hakkı ekseninde düşünülmüş, her soru, başka sorularla desteklenecek biçimde hazırlanmıştır.

Anket soruları, toplam 7 ilçe ve 12 mahallede doğrudan sahada anketörler aracılığıyla çocuklara ulaştırılmıştır. Saha çalışması için belirlenen ilçeler, ankete dijital erişim olasılığı düşük olan mahalleler gözetilerek belirlenmiştir.

Saha çalışması için; psikoloji, sosyal hizmetler, rehberlik ve psikolojik danışmanlık, çocuk gelişimi bölümü öğrencisi/mezunu ve çocuklarla çalışma deneyimi olan anketörler tercih edilmiştir. Sahaya çıkmadan önce anketörlere çocuk odaklı yaklaşım ve çocuk güvenliği eğitimi verilmiştir.

Katılımcı bütün çocuklara ve ebeveynlerine anket öncesinde aydınlatılmış bilgilendirme yapılarak, istedikleri zaman cevap vermeyi bırakabilecekleri bilgisi verilmiştir. Ad-soyad ve iletişim bilgisi alınmadığı için, ebeveyn ve çocuk onamı yazılı olarak değil, sözlü olarak alınmıştır.

Ankete katılan çocuklar arasında kendisini iki cinsiyet dışında tanımlayan çocuk bulunmadığı için, anket verileri kız ve oğlan çocukları üzerinden ayrıştırılmıştır. Araştırmanın her aşamasında hak temelli yaklaşım ön planda tutulmuştur. Yine çocuk hakları perspektifiyle hazırlanmış olan raporda; kız çocukları “kadın” olarak tanımlanamayacağı gibi, oğlan çocukları da “erkek” olarak tanımlanmamıştır.

Bu rapor; mahallede yüz yüze görüşmelerle 388, dijital ortamda 119 olmak üzere toplam 507 çocuğun cevapları üzerinden hazırlanmıştır.

SONUÇ

Ankete katılan çocukların verdiği cevaplarda; mahalleye, yaşa, cinsiyete göre farklılıklar/benzerlikler ortaya çıkmıştır.

  • Benzer ekonomik şartlarda yaşayan çocukların yaşadıkları mahalleler ve hane koşulları benzerlik göstermektedir. Bunun yanı sıra, yaşadıkları mahallelerin sosyokültürel farklılıklarına göre, çocukların mahalleyle kurdukları bağ da değişiklik göstermektedir. “Yaşadığın mahalle temiz mi?” sorusuna yüksek oranda “Temiz değil” cevabı verilen Altındağ’da, “Yaşadığın mahalle eğlenceli mi?” sorusuna yüksek oranda “Eğlenceli” cevabının verilmesi, bu duruma örnek verilebilir.
  • Kendini güvende hissetme, kız ve oğlan çocukları arasında önemli bir farklılık göstermektedir. Verilen cevapların cinsiyete göre dağılımına göre; kız çocuklarının güvende hissetmeme oranının oğlan çocuklarına göre daha yüksek olduğunu görülmektedir.
  • “Çalışıyorum” ve “Okula gidiyorum ve çalışıyorum” cevabını veren 17 çocuk olmasına rağmen, mahalle dışına “Çalışmak için çıktım” cevabını veren 67 çocuk olmuştur. Buna göre; çocuklar şu an çalışmıyor olsalar bile zaman zaman çalışıyor olabilecekleri ya da çalıştıkları halde bunu açıkça ifade etmek istememiş olabilecekleri düşünülmektedir.
  • 17-18 yaş arasındaki çocuklarda “Okula gitmiyorum” cevabı, liseden sonra üniversiteye gidemeyen çocuklara işaret etmektedir.
  • Çocukların mahalleleriyle ilgili ulaşım, toplu taşıma, temizlik gibi konularda verdikleri cevaplar farklılık göstermekle birlikte, mahallelerin ve Ankara’nın engellilere uygun olmadığı konusunda önemli oranda ortaklaşma görülmektedir.
  • 2012 yılındaki yasal düzenlemeyle mahalle olarak tanımlanan 29 Ekim, Akçaören, Çoğlu ve ilkyakut mahallelerinin, sosyokültürel açıdan halen köy olma özelliğini korumasının Sincan verilerine yansıdığı düşünülmektedir.
  • Çocukların verdiği cevapların mahalle, yaş, cinsiyet, fiziksel, sosyokültürel çeşitliliğe göre farklılık göstermesi, çocukların ihtiyaçlarının da farklı olduğunun görülmesi açısından önemlidir.
  • Anketin, Ankara Büyükşehir Belediyesi Çocuk Meclisi’ndeki çocuklara da gönderilmiş olmasının Çocuk Meclisi’ni bilen ve giden çocukların sayısına yansıdığı düşünülmektedir.
  • Ankara genelinde yaşayan çocuk sayısına oranla ankete katılan 507 çocuk niceliksel olarak az olsa da, çocuk bakış açısını görmeye olanak sağladığı için nitel açıdan oldukça önemlidir.

ÖNERİLER

Çocuk dostu kent tanımlaması, kentlerin çocuk odaklı kurgulanması gerektiğine işaret ederken, aynı zamanda kentlerin çocuk dostu olmadığını da ifade eder. Yetişkin odaklı kurgulanan kentlerde, çocukların kullandığı tüm mekânlar da yetişkinler tarafından ve büyük oranda yetişkin odaklı kurgulanmaktadır.

Mekân, çocukların hayal gücünü, bedensel ve zihinsel gelişimini önemli oranda etkiler. Yaşadıkları kentlerin, mahallelerin, okulların, oynadıkları parkların, yürüdükleri kaldırımların yetişkinler tarafından tasarlanarak değişime ve çocukların müdahalesine kapalı olması, çocukların mekânla bağ kurmalarını engeller, aidiyet duygularını ve yaratıcılıklarını sınırlandırır.

Kentsel alanları kentin yurttaşları olan çocuklar da önemli ölçüde kullanır ancak bu alanlar çocukların görüşleri alınmadan kurgulanmaktadır.

Türkiye’nin de imzacı olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 4 temel ilkesi,  çocuklara haklarını tanımlamanın yanı sıra, devlet kurumlarının yükümlülüklerinin, yetişkinlerin de sorumluluklarının çerçevesini çizer:

  • Ayrımcılık yasağı (madde 2)
  • Çocukların yüksek yararının gözetilmesi (madde 3)
  • Çocukların yaşama ve gelişme hakkı (madde 6)
  • Çocukların katılım hakkı (madde 12)

Madde 12: Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar.

Çocuk dostu kent iddiası taşıyan bütün yerel yönetimlerde çocuk katılımı, Çocuk Meclisleri üzerinden gündeme gelir. Ama çocuk meclisleri de tıpkı diğer çocuk mekânları gibi; yetişkin yaklaşımıyla oluşturulmuş, kapsayıcılığı olmayan, çocuklar tarafından kurgulanmayan, yetişkinlerin yönettiği, katılımın her anlamda temsili ve biçimsel kaldığı oluşumlardır.

“Çocuklar” homojen bir grup değildir. Yaşın ve cinsiyetin yanı sıra; fiziksel, etnik, kültürel, sosyoekonomik, sağlık gibi açılardan da çeşitlilik taşırlar. Ankara’da ve sınırlı ölçekte olmakla birlikte, yapılan anket sonuçlarının da ortaya çıkarttığı gibi, çocuklar yaşadıkları mahallelere göre de farklılık göstermektedir. Bu nedenle, çocuk dostu kent ya da çocuk katılımı düşünülürken, bütün bu çeşitlilikler göz ardı edilmemelidir.

Kent yönetiminde sahici bir çocuk odaklı yaklaşım ve çocuk katılımı için, bu perspektife uygun adımlar atılmalıdır:

  • Çocukların ihtiyaçları, beklentileri ve sorunları, yaşadıkları mahalleler ölçeğinde farklılık göstermektedir. Kent genelinde merkezileştirilmiş bir Çocuk Meclisi, bu ihtiyaca hiçbir açıdan yanıt vermez. Bu nedenle, çocuk katılım mekanizmalarının yerelden başlayarak oluşturulması, yerellerin katılımıyla merkezileştirilmesi gerekir.
  • Her mahallede; çocukların mahalleyle ilgili ihtiyaçlarını, beklentilerini, sorunlarını konuşabilecekleri, fikir geliştirebilecekleri, birlikte zaman geçirebilecekleri çocuk mekânları açılmalı. Bu mekânlar çocuklarla birlikte geliştirilmeli ve değişime açık olmalıdır.
  • Çocuklar için kurgulanan tüm mekânların tasarımında ilk aşamadan itibaren çocuk çeşitliliği gözetilmeli; tekerlekli sandalye rampası, görme engelliler için yürüme yolu, yazılı bütün alanlar için Braille alfabesi olmalıdır. Mekânın fiziksel koşulları ihtiyaç halinde değil, ihtiyaç olduğunda hazır olacak biçimde, tasarlanırken gözetilmelidir.
  • Çocuklar, uzman yetişkinler tarafından; demokratik katılım konusunda güçlendirilmeli, desteklenmeli ve yapılan çalışmaların amacı, aşamaları ve hakları konusunda aydınlatıcı, şeffaf bir şekilde bilgilendirilmelidir.
  • Mahallelerde oluşturulacak olan çocuk katılım mekanizmasının adı da çocuklar tarafından belirlenmelidir.
  • Yetişkinlerin çocuk mekânlarındaki varlığı yönlendirici değil, güçlendirici ve destekleyici olmalıdır.
  • Çocukların iletişim, öğrenme, ifade etme ve sosyalleşme aracı olan oyun bir çocuk hakkıdır. Çocukların kendilerini rahat ifade edebilmesi, yaratıcılıklarının açığa çıkması, sorgulama ve yorumlama potansiyellerinin gelişebilmesi için, yürütülecek bütün çalışmalarda çocukların oyun hakkı gözetilmelidir.
  • Hem çocuklar arasında bilgi eşitliğinin sağlanması hem de çocukların birbiriyle, uzman yetişkinlerle ve mekânla güvenli ilişki kurabilmeleri için, çocukların ihtiyaç duyduğu oranda bir oryantasyon ve düzenli olarak aydınlatılmış bilgilendirme yapılması gerekir.
  • Sürekliliği olan, çocuklar büyüdükçe kendi içinde bir oryantasyonla yeni gelen çocukları teşvik eden bir katılım mekanizmasının kurulabilmesi için, öznesi olan çocukların söz sahibi olmasının ve sahiplenmesinin önünde, yetişkinler tarafından engeller oluşturulmamalıdır.
  • Oluşturulan çocuk katılım mekanizmasının, yerel yönetimle doğrudan bağı olmalıdır. Belirli periyodlarla görüşlerini ifade etmeleri, önerilerinin hayata geçirilip geçirilmediğinin takibini yapabilecekleri, gerçekleşmesi mümkün değilse gerekçesinin açıklanacağı kanallar yaratılmalıdır.
  • Merkezi çocuk katlım mekanizmaları, yerel mekanizmalar üzerinden kurulmalıdır.
  • Yılda iki kez ilçe ve yılda bir kez il genelinde çocukların gözünden kent politikalarının değerlendirilmesine olanak sağlayacak buluşmalar organize edilmelidir.

Bütün bunları yapabilmek için, yerel yönetimler öncelikli olarak;

  • Çocuk katılımı ve çocuk odaklı stratejilerin geliştirilmesi için yeterli oranda kaynak ve kapasite ayırmalıdır.
  • Belediye çalışanlarına çocuk hakları ve çocuk odaklı yaklaşım eğitimleri verilmeli ve bu eğitimler belirli aralıklarla tekrarlanmalıdır.
  • Bu çalışmaların her bir aşaması, çocuk hakları örgütleriyle ve bağımsız uzmanlarla işbirliği içinde yürütülmelidir.

Kent politikaları; çeşitliliğe uygun olacak biçimde çocukların ihtiyaçlarını, güvenliğini, mutluluğunu, yaratıcılığını destekleyecek ve güçlendirecek bir bakışla oluşturulmalıdır. Kullandıkları tüm mekânlar çocuklarla birlikte kurgulanmalıdır. Çünkü çocuklar kendi yaşlarının uzmanlarıdır. Çocukların, yaşadıkları kent ve mahalleyle ilgili fikir geliştirme hakları olduğu unutulmamalıdır.

Çocukların yaşadıkları kente, mahalleye kendilerini ait ve güvende hissedebilmesi için fikirlerinin alınabileceği, bu fikirlerin yerel yönetimlerde karşılık bulacağı etkin mekanizmalar yaratılmalıdır. Bu mekanizmalar yerel yönetimler açısından da kentin yurttaşları olan çocukların talepleri doğrultusunda kentin geliştirilmesinin yolunu açar. Çocukların görüşlerini alarak geliştirilecek yerel yönetim politikaları, belediyelerin planlama, izleme, ihtiyaca uygun hizmet üretme kapasitesini de artıracaktır.

Çocuklar, gelişimlerinin özel bir evresinde olan bağımsız bireylerdir. Tıpkı yetişkinler gibi bir gücü/potansiyeli vardır. Ve çocuk hakları, insan haklarının ayrılmaz bir parçasıdır. Unutulmamalıdır ki; çocuklar yarının yetişkinleri olacakları için değil, bugün çocuk oldukları için bu haklara sahiptir.

Raporun tamamına buradan erişebilirsiniz: Ankara_CocukArastırma_Raporu

İHD ANKARA ŞUBESİ ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU