Başta işçiler ve emekçiler olmak üzere herkesin 1 Mayıs’ı kutlu olsun!
İşçilerin yürüttüğü mücadeleler sonucunda elde ettikleri kazanımlar sadece ekonomik ve sosyal haklar açısından değil insan hakları, barış ve demokrasi standartlarının korunmasında, geliştirilmesinde de son derece önemlidir.
1 Mayıs’ı tüm dünyada sağcı ve liberal iktidarların yükseldiği dolayısıyla da işçilerin, emekçilerin haklarının ellerinden ya daha fazla alındığı ya da ellerinden alınması riskinin arttığı bir dönemde kutluyoruz. Göçmen ve Mülteci karşıtlığı üzerinden tüm Avrupa’da ve dünyada ırkçı ve sağcı iktidarlar yönetimlere gelmektedir. Bu iktidarların temel icraatları ise sağlık, eğitim vb. temel kamu hizmetlerine yönelik bütçeleri kısmak olmaktadır. Öte yandan tüm dünyada devletlerin askeri harcamalara ayırdıkları bütçeler giderek artmaktadır. Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsünün 2024 yılı “Küresel Askeri Harcamalar” raporuna göre tüm dünyada askeri harcamalar bir önceki yıla göre yüzde on civarında artmış durumdadır. Aynı rapora göre Türkiye’nin son 10 yılda askeri harcamalara ayırdığı bütçe yüzde yüz on oranında artmıştır. Türkiye’nin 2024 yılında askeri harcamalara ayırdığı bütçe bir önceki yıla göre yüzde on iki artarak yirmi beş milyar dolara yükselmiştir. Gazze’de, Ukrayna’da, Rojava’da ve dünyanın değişik bölgelerinde devam eden savaş, silahlı çatışma ve şiddet politikaları, emekçilerin insan onuruna yakışır bir yaşam sürmelerini engelliyor.
23 yıllık AKP iktidarının izlediği neoliberal politikalar sonucunda coğrafyamızdaki emekçilerin yaşadığı sorunlar devam ediyor. Toplumun geniş kesimlerini değil bir avuç şirketin kar etmesini amaçlayan ekonomik politikalar nedeniyle resmi rakamların çok üzerinde gerçekleşen enflasyon tüm toplum kesimlerini ve emekçileri giderek daha da yoksullaştırmaktadır.
Ekonomik krizin temel nedenlerinden birisi de kamu hizmetlerine ve işçilere ayrılacak bütçenin silahlanmaya ve savaşa ayrılmasıdır. Kürt meselesine yönelik şiddet temelli politikalar nedeniyle 40 yılı aşkın süredir devam eden silahlı çatışma ortamı işçilerin ekmeğinin daha da küçülmesine neden olmuştur. Bütçenin savunma sanayisine ayrılması nedeniyle işçiler, kamu emekçileri ve emekliler başta olmak üzere toplumun yaşadığı yoksulluk derinleşiyor. Son aylarda Kürt Meselesinin şiddet ve çatışma zemininden çıkarılarak hukuki ve siyasi zeminde çözümüne ilişkin söylemler gelişmekle birlikte henüz Çözümün ve Barışın toplumsallaşması konusunda maalesef toplumun beklentilerini karşılayacak adımlar atılmamıştır.
İnsanca yaşamaya yetecek ücret almayan işçiler çalışma koşulları bakımından da ağır sorunlar yaşıyor. İş sağlığı ve güvenliği konusunda alınmayan önlemler sonucunda her yıl yüzlerce işçi ve emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitiyor. Ayrıca, çocuk işçiliği de bir diğer ciddi mesele olarak karşımızda duruyor. Çocukların ağır ve denetimsiz iş koşullarında çalıştırılmaları ve buna bağlı olarak çalışan çocukların hayatlarını kaybetme oranları giderek artıyor. Eğitim ortamında olması gereken çocuklar MESEM adı altında uygulanan programlarla ağır iş koşullarında çalışmaya itiliyorlar. İşçiler uygun olmayan koşullarda çalışmaları nedeniyle çeşitli meslek hastalıklarına da yakalanıyorlar. Kapitalizmin kar hırsı işçilerin, emekçilerin canını hiçe sayarken talan politikası da doğaya zarar veriyor, çevreyi yok ediyor. 2023 yılında yaşanan 6 Şubat depremlerinde yıkımın bu kadar fazla olmasının nedenlerinden birisi de doğayla uyumlu olmayan yapılaşmaydı. Bu sorundan ders çıkarmayan siyasi iktidar deprem bölgesinde sendikaların, meslek örgütlerinin ve diğer uzmanların önerilerini dikkate almayan bir süreç izleyerek rezerv alan ve kamulaştırma uygulamasını sürdürüyor.
Savaş ve diğer koşullar nedeniyle ülkelerini terk etmek durumunda kalan mültecilerin ağır çalışma koşullarına ve yoğun emek sömürüsüne maruz kalması da bir diğer ciddi sorun alanını teşkil ediyor. Kadınların istihdama katılım oranının azlığı, bir biçimde iş bulan kadınlar bakımından ise güvencesiz çalışma, iş yerinde mobbing, taciz vb. sorunlarla karşı karşıya kalması çalışma yaşamının temel sorunlarından birisi olmaya devam ediyor. LGBTI+ bireyler de çalışma yaşamında ekstra sorunlarla karşılaşanların başında geliyor. Toplumsal alanın her kesiminde yaşadıkları sorunlar çalışma yaşamında daha da artıyor. İş alanları halen LGBTI+ bireylere kapalı durumdadır.
1 Mayıs başta Taksim olmak üzere tüm kentlerdeki meydanlarda özgürce kutlanmalıdır. Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gerekse de Anayasa Mahkemesinin kararları 1 Mayıs’ın Taksim Meydanında kutlanmasının toplantı ve gösteri hakkı güvencesinde olduğunu ortaya koymuştur.
İşçilerin emekçilerin yaşadığı sorunların tamamının son bulması insan hakları temelli bir çalışma düzeniyle mümkün. Örneğin gerek insanca yaşamaya yetecek ücret gerekse de iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili meselelerin çözümü silahlanmaya ayrılan bütçenin azaltılmasından geçiyor. Kürt meselesinde barışın tesis edilmesi işçilerin haklarının korunması ve geliştirilmesine de katkı sunacaktır.
Tarih üretimden gelen gücünü kullanan ve örgütlü bir biçimde mücadele eden işçilerin ve emekçilerin kazanımlarıyla doludur. Yürüttükleri mücadele toplumun demokratik kesimlerinin izlemesi gereken yolu da gösteriyor.
İşçi Hakları İnsan Haklarıdır!
Yaşasın 1 Mayıs!
Bijî Yekê Gulanê!
İnsan Hakları Derneği