Ege Bölgesi Hapishaneleri Açlık Grevleri İzleme Raporu

Türkiye’deki hapishanelerde yaşanan insan hakları ihlallerinin sonlandırılması, ağırlaşan infaz koşullarının düzeltilmesi, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah ÖCALAN, Ömer Hayri KONAR, Hamili YILDIRIM ve Veysi AKTAŞ üzerinde, uzun zamandır sürdürülen tecrit koşullarına son verilerek aile ve avukat görüşlerinin sağlanması ve Kürt meselesine demokratik çözüm talebiyle hapishanelerdeki mahpuslar tarafından 27 Kasım 2023 tarihinde süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemine başladıklarını kamuoyuna duyurulmuştur.

27 Kasım 2023 tarihinden bu yana Türkiye’deki hapishanelerde bulunan siyasi mahpusların tecride karşı süreli ve dönüşümlü açlık grevi eylemi bugün itibariyle 90. günündedir.

Ege Bölgesi’nde bulunan hapishanelerde mahpusların devam ettirdiği süreli ve dönüşümlü açlık grevlerinin izlenmesi ve herhangi bir ağır hak ihlali yaşanmaması için İHD İzmir Şubesi, ÖHD İzmir Şubesi, ÇHD İzmir Şubesi ve Ege Tuhay-Der olarak, ortak bir koordinasyon içerisine girilmiştir. Oluşturulan Açlık Grevleri İzleme Heyeti içerisinde yer alan kurumlara gelen başvurular, mektuplar ile Açlık Grevi İzleme Heyeti içerisinde yer alan kurumların avukatları tarafından bölge içerisinde yer alan hapishanelere gidilmiş ve açlık grevine giren mahpuslarla, Açlık Grevi İzleme Heyeti tarafından oluşturulan izlem formu çerçevesinde yapılan görüşmeler rapor haline getirilmiştir Bugün burada sizlerle raporumuzu paylaşıyoruz.

Açlık Grevi eylemlerinin sonlanması için siyasal iktidar ve yetkili kurumlar tarafından bugüne kadar olumlu bir adım atılmamıştır.

Açlık grevlerinin başladığı tarihten bu yana Ege Bölgesi hapishanelerinde mahpuslarla yapılan görüşmeler sonucu edinilen bilgilere göre; hapishane idarelerinin mahpusların tıbbi hakları olduğu bilinci ile hareket etmedikleri rapor edilmiştir. Mahpusların tıbbi hakları çerçevesinde hareket edilmemiş olması nedeniyle bunun önüne geçilememesi halinde ileride mahpusların sağlıkları açısından kalıcı ve daha ağır sonuçlar doğacağı düşünülmektedir.

Süreli ve dönüşümlü açlık grevi eylemini sürdüren mahpusların belli tıbbi bakım hakları olduğu kesinlikle unutulmamalıdır. Açlık grevinde olanların yaşamlarının korunması için düzenli sağlık kontrollerinin yapılması son derece önemlidir.

Birçok hapishanede açlık grevinin hekim gözetiminde sürdürülmediği, bir kısım hekimin ise meslek etiğine ve gerekli bilinç ve donanımla yaklaşım göstermedikleri rapor edilmiştir. Açlık grevindekilerin vücut endeksinin takibini sağlayacak düzeyde düzenli tahlil ve ölçümlerin yapılmaması sürecin sağlıklı takibini zorlaştırmaktadır.

Kimi hapishanelerde açlık grevinde bulunan mahpusların sağlık kontrollerinin yapılabilmesi için revire gitmeleri dayatılmakta olduğu tespit edilmiştir. Grevdeki mahpuslar revire gidemedikleri için hekim tarafından sağlık kontrolleri yapılmamaktadır. Açlık grevinde bulunan mahpusların minumum düzeyde enerji harcamaları önemlidir. Yürümek, onların enerji kayıplarını arttıran bir eylem olduğundan idarenin revire kadar gitmelerinde gerekli kolaylığı göstererek tekerlekli sandalye ayarlaması gerekmektedir.

Genel olarak Ege Bölgesindeki hapishanelerde idare tarafından açlık grevinde bulunanların alması zorunlu olan B1 vitamini, tuz, şeker, limon ve karbonatın düzenli ve yeterli miktarda verilmediği özellikle B1 vitaminin birçok hapishane idaresi tarafından temin edilmediği ve mahpusların bu nedenle B1 vitamini tüketemedikleri bazı hapishanelerde B12 kompleks olarak bu ihtiyaçları karşılamaya çalıştıkları veya bazı mahpusların B kompleks vitaminini dahi hiç tüketemedikleri tespit edilmiştir.

İdare tarafından iaşelerin eksik verilmesi veya verilmemesi, gerekli hijyenik ortamın sağlanmaması, günlük olarak hekim kontrolünde izlemin sağlanamaması, idare tarafından açlık grevindeki mahpuslara disiplin cezalarının verilmesi, refakatçi sağlanmaması gibi sorunlar açlık grevinde olan mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele olarak değerlendirilir.

Ayrıca, açlık grevleri sırasında izleme koordinasyonlarının genel olarak yaptığı gözlemlere göre açlık grevi eylemleri ile birlikte mahpuslara yapılan saldırılar, hücre ve disiplin cezaları, infaz yakmalar ile sürgünler hapishanelerdeki durumu daha da ağırlaştırmıştır. Özellikle verilen disiplin cezaları ile birlikte mahpusların sosyal etkinliklerden mahrum edilerek diğer mahpuslardan tecrit edildikleri rapor edilmiştir. BM 31 Temmuz 1957 tarihli “Hükümlülere Muamelede uygulanacak Asgari Standart Kurallar”, Aralık 1988 tarihli “ Herhangi Bir Şekilde Gözaltında Tutulan ya da Hapse Konulan Tüm Kişilerin Korunmasına Dair İlkeler Bütünü” ve Aralık 1990 tarihli “Mahpuslara Muamelede Temel İlkeler” adlı kurallar ve esaslar bütününde mahpuslara uygulanması gereken muameleler belirtilmiştir. Mahpusların haklarının keyfi olarak kısıtlanması işkence ve kötü muamele kapsamında değerlendirilmeli ve anayasa ve kanunlara uygun olarak mahpusların hakları kullandırılmalıdır.

BM 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi m. 5: “hiç kimse işkenceye veya zalimane veya insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele tarzına veya cezaya tabi kılınmayacaktır.” demektedir. Aynı zamanda Anayasa m. 17’de de “işkence yasağı” düzenlenmiştir.

Ayrıca BM 16 Aralık 1966 tarihli Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile 10 Aralık 1984 tarihli İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele ve Cezaya Karşı Sözleşme’de de insan onurunun korunması benimsenerek her türlü kötü muamele ve işkence yasaklanmıştır.

Ancak açlık grevinde bulunan mahpuslara yönelik olarak gerçekleştirilen tüm bu keyfi muameleler işkence ve kötü muamele kapsamında değerlendirilmelidir.

Hapishane hekimleri açlık grevinde bulunan mahpusların takibini yapmak ve sağlıklarını kontrol altında tutmakla sorumludurlar. Dünya Tabipler Birliği’nin Malta ve Tokyo Bildirgelerine ve Türk Tabipler Birliği’nin hazırlamış olduğu “Açlık Grevi Sırasında Dikkat Edilmesi Gereken Konular” adlı bilgi notuna dayanarak açlık grevinde bulunan mahpusların takiplerini yapmakla görevlidirler.

Türkiye hem BM hem de Avrupa Konseyi’ne üye olan bir devlet olarak hukukun uygulanmasında tüm bu sözleşme ve esasları göz önünde bulundurmak zorundadır.

Tüm bu yaşanan eksikliklerden yola çıkılarak açlık grevi sırasında tıbbi olarak yapılacak olanları tekrarlamakta yarar görmekteyiz.

  • Mahpuslar, açlık grevine başladıkları andan itibaren, müdahalesini kabul ettikleri hekim gözetiminde tutulmalı ve kendi sağlık durumları hakkında her gün hekimleri tarafından bilgilendirilmelidirler.
  • Açlık grevi eyleminde olan mahpusların günlük olarak Türk Tabipler Birliğinin açlık grevindeki mahpusların beslenmesi için belirlediği standartlar en az alınması gereken miktarlardır, kişiden kişiye bu ölçüler değişir ancak bu miktarlardan daha az alınamaz. Bu değerler minimum şekilde, 5 büyük bardak su, 2 çay kaşığı tuz, 5 yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı karbonat ve 500 mg B1 vitamini, alması sağlanmalıdır.
  • Açlık grevi sırasında, açlık grevi yapan mahpusların başka koşullardan kaynaklanan sağlık riskleri ortadan kaldırılmalıdır. Kullanılan malzemelerin temizliği ve sağlığa uygunluğu sağlanmalıdır. Bu kişilerin ılık ve nemli bir ortamda, fazla fiziksel aktiviteye maruz bırakılmaksızın bulunmaları sağlanmalıdır.
  • Açlık grevindeki mahpusların var olan hastalıkları nedeniyle kullandıkları ilaçlara nasıl devam edecekleri konusunda doktorlar tarafından bilgi verilmelidir.
  • Hapishane idaresi tarafından, açlık grevi eylemine giren mahpuslara ilişkin tekli oda uygulamasından vazgeçilmeli, refakatçi bulundurulmasına imkan sağlanmalıdır. Açlık grevi eylemine giren mahpuslara refakat eden, bakımlarını sağlayan mahpuslar için de gerekli bilgi ve olanaklar sağlanmalıdır. Bu nedenle Türk Tabipleri Birliği tarafından hazırlanmış “Açlık Grevi Sırasında Dikkat Edilmesi Gereken Konular” adlı bilgi notu, bu kişilere ve açlık grevi yapan mahpuslara iletilmelidir.
  • Açlık grevinin kişinin kendi iradesiyle sonlandırıldığı, tedavi ve beslenmeye geçiş aşamasında, TTB’nin daha önceki açlık grevlerine katılmış olanların beslenmeye geçiş, eksikleri yerine koyma ve ortaya çıkan hastalık ve rahatsızlıkların tedavileri üzerine yapılmış olan araştırmalara bağlı olarak hazırladığı “Açlık Grevi Yapmış Hastada Tedavi Bakım Protokolü” uygulanmalıdır.
  • Açlık grevi eylemi bittikten sonra yerine koyma ve beslenmeye geçiş aşamasında, ihtiyaç duyulabilecek hekim ve sağlık çalışanı daha önceden belirlenmeli, bu kişilere tedavi ile ilgili gerekli bilgiler verilmelidir.
  • Hapishanelerde mahpusların haklarını kısıtlayıcı ve ihlal edici uygulamalardan vazgeçilmelidir.

Türkiye hapishanelerinde uzun süredir hak ihlalleri yaşanmaktadır ve bu durum sürekli hale gelmiştir. Özellikle 7242 sayılı infaz kanunu değişikliği ile siyasi mahpuslar bakımından infaz koşulları ağırlaştırılmış ve aleyhlerine bir durum yaratılmıştır.

Şunu vurgulamak gerekir ki; insan haklarının en önemli unsuru olan Yaşam Hakkı, Kutsaldır.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde tutulan mahpuslar için daha önce de açlık grevi eylemleri yapılmış, bu eylemlerin etkisi ile tecrit geçici olarak kaldırılmış, ancak 25 Mart 2021 tarihinden beri görüş yasakları yeniden devreye girmiştir. Bu durum BM Mandela Kuralarına, CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırıdır. Adalet Bakanlığı tarafından bir an önce yasal olmayan bu uygulamaya son verilmeli, gerek avukat gerekse aile görüşleri yaptırılmalıdır.

Ayrıca tüm hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine son verilerek, kişi onuruna yakışır muamele yapılması, mahpuslara yönelik işkence, kötü muamele ve insan onuruna aykırı davranış yasağı kapsamında muamelelerin ve diğer hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, hasta mahpusların tedavilerinin aksatılmadan yapılması, hastane sevkleri sonrası karantina koşullarının tecrit işkencesi uygulamasına dönüştürülmesinin önlenmesi hususunda Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumları ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar görevlerini yapmalıdır.

Hapishane yaşamı özgürlüğün kısıtlanması dışında mümkün oldukça normal yaşam koşullarına yakın olmalıdır. Özgürlüğün kısıtlanması insan haklarının ihlal edilmesini ortaya çıkardığı için hapishanelerin dış dünyaya ve bağımsız heyetlere incelemeye açılması gerekmektedir. Açlık grevi sürecinde İnsan Hakları Derneği’nin, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin, Çağdaş Hukukçular Derneği’nin, Türk Tabipler Birliği’nin, avukatların ve doktorların içinde bulunduğu Bağımsız İzleme Heyetleri’nin hapishanelere girişi Adalet Bakanlığı tarafından kabul edilmelidir.

Açlık grevine giren mahpuslar arasında çok sayıda önceki dönemlerde uzun süreli açlık grevi eylemine katılmış mahpuslar bulunmaktadır. Hapishane koşulları da düşünüldüğünde söz konusu grev mahpusların sağlığı tehlike oluşturmaktadır. Mahpuslar hayati tehlikeye girmeden Adalet Bakanlığı bir an önce, 5275 sayılı Kanunu’na, infaz tüzüğü ile yönetmeliğine açıkça aykırı olan İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde tutulan Abdullah ÖCALAN, Ömer Hayri KONAR, Hamili YILDIRIM ve Veysi AKTAŞ üzerinde uygulanan mutlak tecridi kaldırmalı ve mahpuslara haklarını kullandırmalıdır.

Bizler buradan bir kez daha sesleniyoruz,

Yetkililerden hapishanelerdeki mahpusların insan onuruna yakışır bir şekilde yaşama hakları olduğunu hatırlatır; bu kadar hak ihlalinin olduğu bir ortamda insanca yaşamanın mümkün olamayacağını, hapishanelerin koşullarının hemen düzeltilmesini ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz.

raporun tamamı için: Ege Bölgesi Hapishaneleri Açlık Grevi Eylemi Hak İhlali İzlem Raporu

 İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu

Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu

EGE TUHAY-DER