Genel Af Kampanyası – 1999

Toplumsal Bir Gereksinme: Ayrımsız Genel Af 

Temmuz 1999 

İHD, toplumsal adaletsizlikler sonucu cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısının artması, yaşam koşullarının her dönemde insanca yaşam hakkından uzak oluşu ve tutuklu ve hükümlülerin sağlık problemlerinin çözülmeyip, demir parmaklıkların arkasında bulunanlara intikam duygularıyla yaklaşıldığından hareketle Ayrımsız Genel Af Kampanyası başlattı. 

22 Temmuz günü, kamuoyuna başlatıldığı bildirilen kampanya ile ilgili İHD Basın Bürosu’nca basına verilen açıklamada; devletin hukuksal-siyasal sistemi ve uygulamalarıyla sivilleşme ve demokratikleşmenin önündeki engellerin ortadan kalkmadığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin altına imza koyduğu ulusal üstü sözleşmeler gereği iç hukukta düzenlemeler yapılmadığı ve askeri yöntemlerce hazırlanan anayasaların her türlü iyileşmenin önünde engeller oluşturduğu belirtilerek, resmi görüşten farklı düşünmenin yasaklandığı, örgütlenme hakkı önünde yasakların oluşturulduğu, ulusal üstü sözleşmeler ve adil yargılanma hakkına aykırı olmasına karşın özel mahkemelerin kurulduğu, ceza infaz yasalarıyla ayırımcı bir sistemle toplumsal çelişkinin arttırıldığı ve 70 yılı aşkın süreçte toplumu oluşturan farklılıklara ayrımcı bir hukuk uygulandığı, özellikle Kürtlerin yoğun yaşandığı coğrafyanın farklı yasa ve kararnamelerle yönetildiği vurgulandı. 

Cezaevlerinin tıkabasa doldurulduğuna dikkat çekilen açıklamada; siyasal yapısı demokratik olmayan sistem, evrensel ilkelerle bağdaşmayan uygulamalar ve yasakların işsizlik ve eşitsizliği yarattığı, bu uygulamaların da yasaların ihlaline ve suçu üretmeye neden olduğu belirtilerek, DGM’lerde düşünceleri nedeniyle yargılananların sayısının 6 bin civarında olduğu, 6-7 yıl önce 20 bin olan tutuklu ve hükümlü sayısının 75 bine ulaştığı ve bu sayının artışına toplumsal adaletsizlik, yasaklara dayalı uygulamaların belirleyici olması ve işkenceye dayalı ifadelerin temel alınarak adil olmayan yargılamaların neden olduğu belirtildi. 

Yürürlükteki infaz sisteminin ayrımcı ve antidemokratik olduğu, tutuklu ve hükümlülerin insanca yaşam koşulları uğruna girdikleri açlık grevlerinde ve son yedi yıllık süreçte birçok tutuklunun cezaevinde işkence veya saldırı sonucu yaşamlarını yitirdikleri hatırlatılan açıklamada daha sonra şu görüşlere yer verildi: “Suçu esas olarak üreten toplumsal koşullardır. Türkiye’de ve sistemleri demokratik olmayan ülkelerde, suçlardan ve suç işleyen bireyden çok, toplum sorumludur. 

Bu anlamda af, iktidarların bir lütfu değil, barışın sağlanması için bir zorunluluktur. Adli ve siyasi suçlardan cezaevlerinde bulunan 75 bin kişi, bu toplumun insanlarıdır ve farklı düşünen ve farklı yaşamak isteyen insanlar ile sosyo-ekonomik çarpıklığın neden olduğu kurbanlardır. 

Ayrımsız genel af bir gereksinim ve toplumun beklentisiyken, kısmi affın gündemde tutulması ve tartışılması, kısmen boşaltılacak cezaevlerinde hücre sisteminin yaşama geçirilmesi kaygısı yaratmaktadır. 

Ayrımsız genel affın aciliyeti iktidarca bilinmesine karşın kısmi genel affın gündeme sokulması, bir erken genel seçime yönelik yatırım mıdır? 

Şayet gerçekleştirilirse kısmi af toplum vicdanında ayrımcılıktan ötürü derin tahribatlar yaratmaz mı? 

İfade ettiğimiz gerçekliğimizden ötürü toplumsal yarar, ayrımsız Genel Affı gerekli kılmaktadır. Ayrımsız Genel Af demokratikleşmeye, akan kanın durmasına, savaş yerine barış içinde yaşam bilincinin güçlenmesine katkıda bulunacaktır. 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA 
ANKARA 

Toplumumuzda 12 Eylül 1980’den beri yaşanan ve biçim değiştirerek halen sürmekte olan olağanüstü dönemin açtığı yaraları sarmak, toplumsal barışa ve demokrasiye giden yolu açmak için, Baskının somut biçimleri olan siyasal tutukluluğu ve hükümlülüğü sona erdirerek, güvenli, özgür ve dinamik bir toplumsal ortam yaratmak için,

Sıkıyönetim, Askeri Mahkemeler ve DGM’ler eliyle sürdürülen, işkenceyle alınan anlatımlara dayalı, adil yargılanma hakkının ihlali niteliğindeki yargılamaların doğurduğu çok yönlü zararın giderilmesi ve adil, eşit ve açık yargılama koşulları yaratmak için, 

Düşünce, örgütlenme ve basın özgürlüğüne aykırı olarak verilen ve toplam binlerce yılı bulan cezalardan ötürü ortaya çıkan çağdışılıktan kurtulmak için, 

Cezaevlerinde insanlık dışı koşullarda tutulan insanlarımızı, doğal yaşam ortamına kavuşturmak için, 

Türkiye’de uygulanmakta olan sosyal ve ekonomik sistemin ürettiği ve adli nedenlerle cezaevlerine doldurulmuş bulunan tutuklu ve hükümlülerin artan acılarına son verebilmek için, 

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerini Genel ve Özel Af yönünden sınırlandıran Anayasa’nın 87. maddesindeki “Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere” ibaresi kaldırılarak Parlamento iradesinin, halkın istemlerine açılması ve özgürleştirilmesi için, 

İşkenceyi insanlığa karşı işlenmiş suç olarak gördüğümüz, insanlığa karşı işlenmiş suçlarda ise zaman aşımının uygulanamayacağı ve mutlaka, zaman ve ülke sınırlamasına bağlı olmaksızın soruşturulması gerekeceği ve hiçbir erkin bu suçun soruşturulmasını ortadan kaldıramayacağı nedeniyle, 

a. Devlet içinde oluşmuş çeteler ve mensupları ve tetikçileri hakkındaki soruşturma ve davalar, 

b. İşkence suçları ile ilgili soruşturma ve davalar, 

c. Kamu görevlilerinin organize ettiği ya da onlarla bağlantılı olanlar eliyle işlenmiş faili meçhul siyasal cinayetler ve kaybetmelerle ilgili soruşturma ve davalar, 

d. İnsanlığa karşı işlenmiş suç kategorisine giren yerleşim alanlarının zorla boşaltılması, zorla göç ettirmeler ve etnik, siyasi ya da dinsel nedenlere bağlı olarak, işkence, öldürme ve benzeri suçların soruşturma ve davaları hariç olmak üzere; kısacası, barış, özgürlük ve demokrasi için, adli, siyasi ayrımı gözetmeksizin bir Genel Af istiyoruz.

Bir cevap yazın