HUKUKSUZLUK DEVAM EDİYOR. BU HUKUKSUZLUĞA BİR SON VERİN

Basın Açıklamasının Fotoğraflarına Buradan Ulaşabilirsiniz

24 Aralık 2009 günü İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesine yapılan baskın ve arama sonucu İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Av. Muharrem Erbey’in tutuklanmasının üzerinden tam bir yıl geçti. Bildiğiniz üzere,  14 Nisan 2009 tarihinde Kürt siyasetçi, sivil toplum örgütü temsilcisi ve insan hakları savunucularının gözaltına alınıp tutuklanması ile başlayan süreç, 24 Aralık 2009 günü birçok belediye başkanı ve yine insan hakları savunucusunun da tutuklanması ile devam etmişti. Kamuoyunda KCK davası olarak bilinen, 7 bin 500 sayfalık iddianame ile açılan ve 18 Ekim 2010 günü ilk duruşması görülmeye başlanan dosyanın hukuki sürecine, daha doğrusu hukuksuzluklarla dolu sürecine, yaptığımız açıklamalarla defalarca değinmiştik.

Daha önce yaptığımız açıklamalarda da bu dava dosyası ile aslında Türk Yargı sisteminin büyük bir sınav vereceğini, ulusal ve uluslar arası kamuoyu ile tüm insan hakları savunucularının gözünün bu davada olduğunu ve de bu davanın takipçisi olacaklarını belirmiştik. 18 Ekim günü başlayan ve bir ayı aşkın süre seri olarak devam eden duruşmalarda da, soruşturmanın başından itibaren süregelen hukuksuzluklar devam etmiş, yargıdan, adalet sisteminden beklentiler karşılanmamıştır.

7 bin 500 sayfalık iddianamenin 900 sayfalık özetinin okunması ile başlayan duruşmada, sanıkların kendilerini en iyi ifade edebilecekleri anadillerinde savunma yapma taleplerinin mahkeme tarafından kabul edilmemesi nedeniyle iki yıla yakın bir süredir tutuklu olan sanıklar kendilerini ifade edememişler, savunmalarını yapamamışlardır.

Savunma hakkı, uluslararası metinlerde kutsal ve dokunulmaz bir hak olarak kabul edilmiştir. Savunma hakkının kullanılmasının herhangi bir gerekçe ile kısıtlanması, temel evrensel hukuk kurallarının dayandığı ilkelere uygun düşmediği gibi, toplumsal vicdana da uygun değildir. Zira Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu sözleşmesi olarak kabul edilen Lozan Barış Antlaşması’nın 39/5 Maddesinde kişilerin kendi dillerinde savunma yapma hakkı açık bir şekilde düzenlenmiştir.

Yasal düzenlemelere aykırı bir şekilde verilen ve savunma hakkını kısıtlayan bu karardan, 13 Ocak 2011 tarihinde yapılacak duruşma ile geri dönülmesini, kişilerin savunmalarını kendilerini en tabi hakkı olan anadillerinde yapmalarının sağlanmasını bekliyoruz. Bu konuda verilecek kararın Türk Yargı sistemi ve Türkiye demokrasisine büyük katkısı olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türk Ceza Kanunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer taraf olduğumuz uluslar arası sözleşmelerde, tutuklamanın en son başvurulması gereken yöntem olduğu, tutuklama süresinin bir cezalandırma yöntemine dönüştürülemeyeceği açık bir şekilde düzenlenmiştir ve uzun tutukluluk sürecinden dolayı Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yüzlerce dosyadan mahkûm olmuştur. Ancak,  Sayın Av. Muharrem Erbey, Roza Erdede, Arslan Özdemir’in de içerisinde bulunduğu 107 sanık, kimi 1 yıl kimi ise yaklaşık 2 yıl gibi bir süredir tutuklu bulunmaktadırlar. Uzun tutukluluk konusunda Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri verdikleri kararlar ile adeta tutuklama konusundaki yasa ve sözleşmelerin bu mahkemeler açısından geçerli olmadığını göstermektedirler. Bu dosyada verilen hukuka aykırı kararlar, hukuk dışı uygulamalar Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin kaldırılması gerektiğini tek başına gösterir niteliktedir.

Bizler insan hakları savunucuları olarak bu dosya üzerinden yapılacak olan, evrensel hukuka ve yasalara uygun adil bir yargılama sürecinin Türkiye’nin hukuk sistemine çok şeyler katacağı ve demokrasiyi, hukuk devletini güçlendireceği inancımızı tekrarlamak isteriz.  Bu dosyada tutuklu bulunan siyasetçiler ve insan hakları savunucuları üzerinden yapılan tüm siyasi pazarlıklar ve hesaplara rağmen adil bir yargılama sürecine dair beklentilerimiz sürmektedir.

Bu vesileyle, birinci yılına girdiğimiz 24 Aralık operasyonunu yarattığı tahribatın giderilebilmesi için yargılanan siyasetçi ve insan hakları savunucularının adil yargılanmalarının tüm koşulları sağlanmalı, hukuka aykırı bir şekilde sürdürülen tutukluluk sürecine bir an önce son verilmelidir.

İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

Bir cevap yazın