Madımak Katliamını Unutmadık! Unutturmayacağız!

Üzerinden tam 29 yıl geçti. 30 Haziran’da başlayan Pir Sultan Abdal anma etkinliğine katılmak üzere Sivas’a gelmiş aydınlar, sanatçılar ile etkinlikleri izlemek üzere orada bulunanlar, Madımak Oteli’nde yakılarak, vahşice katledildiler. Devlet katliamı önleyebilirdi, önlemedi.  Orada, apaçık bir insanlık suçu işlendi ama gerçek sorumluları yargılanmadı, katiller korundu. 2 Temmuz 1993; tarihte kara bir gün, Türkiye tarihinde bir utanç sayfası.

Daha önce de defalarca söylediğimiz gibi; olay, önceki pek çok katliamda yaşananlarla neredeyse aynıydı. Hazırlıklar çok öncesinde başlatılmış, saldırganlar örgütlenmiş, etkinlik sırasında Kuran’a , Kabe’ye, Peygambere ve Müslümanların maneviyatına saldırıldığına dair asılsız söylentiler yayılmış, bu içerikte bildiriler dağıtılarak, yerel gazetelerde haberler yapılarak belli bir kesim kışkırtılmış, devlet güçleri bu saldırının katliama dönüşmesi için organize edilmişti.

Bu organizasyon, etkinliğin başlaması ile devreye sokulmuş, tarih 2 Temmuz’u gösterdiğinde ise saldırının dozu artırılmış, önce etkinliğin yapıldığı Kültür Merkezi’ne saldırılmış, ardından bu saldırı kalabalık bir güruhla konukların kaldığı Madımak oteline yönelmiş, otel kuşatılmış, parke taşları sökülerek taşlanmış, ardından ateşe verilmiş, tüm çıkış kapıları kapatılmış, içindekiler ölüme teslim edilmişti. Madımakta alevlere karşı yaşam mücadelesi verildiği o dakikalarda;  dönemin Cumhurbaşkanı “Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyin” buyurmuş, hükümettekiler olayı izlemekle yetinmiş,  otel çevresinde bulunan askerler saldırganlara müdahale etmediği gibi yangını söndürme ve kurtarma faaliyeti yürütmemiş,  hatta bölgeyi terk etmişti.

O vahşi katliamda; biri 12 yaşında olmak üzere etkinliğe katılanlardan 33  can yakılarak katledildi.

2 Temmuz 1993 tarihinde iktidarda SHP-DYP hükümeti bulunuyordu. Tansu Çiller başbakan, Erdal İnönü başbakan yardımcısıydı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Sivas Emniyet Müdürü Doğukan Öner, Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’ di. Hiçbiri bu katliamın hesabını vermedi.

2012 yılına kadar devam eden ve Sivas Davası olarak bilinen katliam davasında ise; Yine cezasızlık politikası çıktı karşımıza. 15 bin saldırgan olduğu söylenirken sadece 124’ ü hakkında dava açıldı. Dava sanıklarından Ali Kurt ve Mevlüt Atalay pişmanlık yasasından yararlanmak için mahkemeye yaptıkları başvurularında olayda Hizbullah, İslami Hareket Teşkilatı ve Kaplancılar gibi örgüt bağlantılarını anlattılar, ancak mahkeme “olayda örgüt yok” dedi. Olay sonrası tutuklanan 124 saldırgandan birçoğuna hafif cezalar verilerek, ağır tahrik indirimleri uygulandı.  33’ü hakkında idam cezası verildi ancak bu ceza, sonrasında müebbet hapse çevrildi. İdam cezası alan sanıklardan 8’i 1997 yılında tahliye edildi ve bir daha yakalanmadılar. Mahkeme 2012 yılında, yakalanmayan 7 saldırgan hakkında zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verdi ve dosyayı kapattı.

Ceza almasına rağmen yakalanmayan katiller arasında Refah Parti yöneticileri de vardı. Katillerin savunmanlığını yapan sekiz avukat ise sonrasında AKP’den milletvekili seçildi.

Bunca hukuksuzluk yetmezmiş gibi; katliamın adresi, 33 insanın yakılarak katledildiği Madımak Oteli’nin Utanç Müzesi yapılmasına izin vermeyenler, katliam sırasında ölen iki saldırganın adını içeren “Bilim ve Kültür Merkezi” adıyla kullanılmasına ve katliamın kutsanmasına izin vererek, bir kere daha  ne tarafta durduklarını göstermiş oldular.

Katliamın üzerinden tam 29 yıl geçti. Katliamın asli faillerinden olduğu gerekçesi ile hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmiş bulunan dava sanığı Ahmet Turan Kılıç, tartışmalı ve uzman hekimlerin itirazını içeren bir Adli Tıp Kurumu raporuna dayanılarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından affedildi ve 31 Ocak’ta tahliye edildi.

1997 yılında tahliye edilen ve sonrasında hepsi firar eden sanıklardan Murat Karataş, Eren Ceylan ve Murat Sonkur  hakkında müebbet hapis cezası istemi ile dava devam ediyor. Ancak diğer firari sanıklar gibi, yakalanmazlarsa, 2023 yılında zamanaşımı nedeniyle haklarındaki dava düşecek.

“2 Temmuz, İnsanlığa Karşı İşlenen Suçları Kınama Günü”

İnsan Hakları Derneği, 1-2 Kasım 2014 tarihinde yapılan 17. Olağan Genel Kurulunda, 2 Temmuz gününü  “İnsanlığa Karşı İşlenen Suçları Kınama Günü” olarak ilan etti.

Unutmamak ve unutturmamak için, adalet için, yeni katliamların önlenebilmesi için kerelerce dile getirdiğimiz taleplerimizi Sivas/ Madımak Katliamında katledilen canlarımızı anarak, bir kez daha yineliyoruz.

1. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan İnsanlığa Karşı Suçlara ilişkin yasa maddesi , “hangi tarihte gerçekleştiğine bakılmaksızın insanlığa karşı suçlarda zamanaşımı söz konusu edilemez” şeklinde  yeniden düzenlenmelidir.

2. Sivas Katliamı davası yeni baştan ele alınmalı, cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, emniyet müdürü, vali dahil tüm sorumlulardan yargı önünde hesap sorulmalı, adalet sağlanmalıdır.

3. Devletin ve toplumun geçmişle yüzleşmesinin sağlanması bakımından Hakikat Komisyonu kurularak katliamın bağlantılarını da içeren gerçeğin açığa çıkarılması sağlanmalıdır.

4. Madımak Oteli “Utanç Müzesi” yapılmalıdır.

5. Gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve 2 Temmuz günü ulusal düzeyde “İnsanlığa Karşı İşlenen Suçları Kınama Günü” olarak kabul edilmelidir.

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi