MÜLTECİ DRAMLARI SONA ERMELİDİR

9 Aralık 2007’de İzmir sahillerinde yine 50–60 mültecinin cesedi bulundu. 70 mültecinin bulunduğu tahmin edilen teknenin batmasıyla ölümlerin meydana geldiği belirtildi. Bu olay ne ilk ne de son olacağa benziyor. Her gün ülkelerinden ekonomik, siyasi ve sosyal nedenlerle kaçarak başka bir ülkeye gitmeye çalışan birçok mülteci denizde can veriyor.

Bazı insan tacirleri de bunu fırsat görerek mültecilerin üzerinden para kazanmayı kendilerine meslek ediniyorlar. Devletler, kendi ülkelerine sığınmaya çalışan mültecileri karasularına girer–girmez takip etmekte ve kendi karasularının dışına, uluslararası karasulara geri göndermekteler. Her devlet, mümkün olduğu kadar mültecilerin kendi ülkelerine sığınmaması için uğraşmaktadır. Uluslararası karasularda dolaşan ve kapasitesinin dışında yolcu alan, hatta hiç de yolcu taşımaya uygun olmayan sandal-gemi batmakta ve her defasında onlarca mülteci hayatını kaybetmektedir.

Sadece Türkiye karasularında 2007 yılının ilk altı ayında 9, 2006 yılında ise 56 mülteci yaşamını yitirmiştir. Başta Türkiye ve Yunanistan olmak üzere bütün devletler göçmen-mültecilerin ölümünü engelleyecek tedbirleri almalıdır.

Son olarak İzmir’de ortaya çıkan ölümlerin nedenleri biran önce araştırılmalı, devlet/devletler, kişi kim sorumlu ise sorumlular ortaya çıkarılmalı, ulusal ve uluslararası mahkemelerde yargılanmalıdır.

Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosu gibi devletler üstü örgütler bu konuda görevlerini yerine getirmeli, mültecilik ve göçmenlik statüsünü zorlaştırmamalıdır.

Sığınmacıların, mültecilerin yaşamını güvence altına alacak uluslar arası önlemler alınmalıdır.

Türkiye 1951 tarihli Sığınanların Statüsüne ait sözleşmeye koyduğu Avrupa ülkeleri dışından gelen mültecilerle ilgili çekinceleri kaldırmalıdır.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın