Ruhsat Gaspı, Savunmaya Yönelik Saldırılardan Ayrı Düşünülemez!

Avukatlık Kanunu m.5/3’e göre Adalet Bakanlığı, hakkında belirli suçlardan ya da 2 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan kovuşturma yürütülen avukat adaylarının ruhsat başvurularının kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesi yönünde görüş bildirmektedir. Avukatlık Kanunu’nun bu hükmü, henüz hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunmayan bir avukat adayının mesleğe adım atmasını engelleyerek masumiyet karinesini hiçe sayıp çalışma hakkını gasp ettiği gibi hukuk güvenliği ve hukuki belirlilik ilkelerini de ihlal etmektedir.

Son yıllarda yargının bağımsızlığını – ve özellikle savunmayı – hedef alan birçok saldırı Türkiye’de avukatlık mesleğinin niteliğine, savunma hakkına ve bir bütün olarak adil yargılanma hakkına ciddi hasarlar vermiştir. Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde yapılan kanun değişiklikleriyle avukatların; belirli suçlara ilişkin dosyalarda müdafilik yapması keyfi olarak yasaklanmış, müvekkilleriyle gizli ve özel olarak görüşme hakkı ihlal edilmiş, avukatlar, müvekkillerine isnat edilen suçlardan dolayı yargılanmış, işkence görmüş, tutuklanmış ve ağır hapis cezalarına çarptırılmıştır. Savunma hakkının sindirilmeye çalışıldığı bu siyasi atmosferde stajını tamamlamış ve avukatlık ruhsatı almaya hak kazanmış avukat adaylarının ruhsatlarının Adalet Bakanlığı’nca gasp edilmeye çalışılması tam da bu nedenle hiç şaşırtıcı olmamıştır.

Siyasal iktidarın savunmaya yönelik saldırılarına hukuki kılıf dikme arayışının son durağı olan Av. K. m.5/3’ün otuz yıldır uygulaması dahi yokken bugün muhalif avukat adaylarını sindirme amacıyla bu maddenin nasıl araçsallaştırıldığı da açıktır. Hukuk fakültesi sıralarındayken başlatılan cadı avları, bugün ruhsat gasplarıyla hız kesmeden sürdürülmektedir.

Bir tür tehdit mekanizmasına dönüşen ruhsat gaspı, iktidarın savunmayı kendi himayesinde bulundurma hayalinin tezahürüdür. Bilindiği gibi hukuk devletinin varlığından söz edilebilmek için devletin bütün etkinliklerinin, yasamanın ve yürütmenin işlemleri de dâhil olmak üzere, hukukla bağlı ve denetime açık olması gerekir. Bu denetim de ancak bağımsız ve tarafsız yargı eliyle yapılabilecektir. Bağımsız ve tarafsız yani adil bir yargı için olmazsa olmaz koşullardan biri de yargının diğer ayakları ile eşit güce sahip, bağımsız ve güçlü bir savunmanın varlığıdır. Saldırılar tam da bu sebeple savunmaya yöneltiliyor. Yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamadığı, yürütmenin genelgelerle baro seçimlerini ertelemeye çalıştığı, avukat adaylarının ruhsatlarının gasp edildiği günlerden geçiyoruz. Yeri geliyor hiçe sayılan kanunilik ilkesi, yeri geliyor genelgeyle yok sayılan normlar hiyerarşisi! Utanç vesikası haline gelen tüm bu kararların hedefindeki ise savunmanın ta kendisi.

Daha önce Avukatlık Kanunu m.5/3 gerekçesiyle kaç kişinin ruhsatının gasp edildiğini de içeren soru önergeleri verilmiş, kanun teklifi sunulmuştur; fakat bunlara yönelik bir yanıt verilmemiştir. 2019 Yılı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Faaliyet Raporu’nda ise 528 dosyanın, yeniden görüşülmek üzere Türkiye Barolar Birliği’ne gönderildiği belirtiliyor. Geri gönderilen dosyaların tamamı Avukatlık Kanunu 5/3 kapsamında verilmiş kararlar olmayıp kararların toplam sayısıdır. Bununla birlikte, 2015 sonrasındaki artışın, büyük oranda Av. K. m.5/3 sebebi ile oluştuğu da açıktır. Av. K. 5/3 uygulamada savunmaya yönelik saldırıların en açık örneği olduğu gibi Anayasa’ya açık aykırılık taşımaktadır ve bugün burada tekrar söylüyoruz Avukatlık Kanunu mad.5/3 hükmünün kaldırılması gerekmektedir.

Savunmanın binbir çeşit saldırıyla sindirilmeye çalışıldığı bu atmosferde, stajını tamamlamış ve avukatlık ruhsatı almaya hak kazanmış avukat adaylarının Adalet Bakanlığı’nca ruhsat haklarının gasp edilmesine son verilmesini amaçlıyoruz. Avukatların ruhsatlarına yönelik gaspların savunmaya yönelik saldırıların bir parçası olduğunu bugün burada bir kez daha yineliyoruz.

Avukatlık ruhsat hakkı engellenen meslektaşlarımızın davalarına barolar müdahil olmuyor ya da bu hak gaspı sürecinin takipçisi olma konusunda herhangi bir çaba sarf etmiyor. Bununla birlikte bazı Barolar avukat adayları hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturma dosyaları hakkında bilgi edinmeyi de kendine görev olarak biçiyor! Masumiyet karinesi bir de meslek örgütümüz tarafından ihlal ediliyor. Öznesini merkezine almayan bir meslek örgütü tahayyül edilemez. Ruhsat gasplarını odağına almayan bir savunma düşünülemez! İşte tam da bu yüzden açık çağrımızdır; anayasal haklarını kullanan hukukçuların ruhsatları gasp ediliyorsa buna karşı mücadele etme sorumluluğu herkesindir. Barolar bu konuda tutum almak zorundadır. Nitekim savunma üzerinde süren bu baskı şiddetini arttırarak yol almayı seçmiştir. Çoklu baro sistemi, baro seçimlerinin ertelenmesi gibi hukuksuzluklar bir başlangıç değil sessiz kalınan diğer saldırıların bir sonucudur.

Ruhsat Gaspına Karşı Koordinasyon olarak bizler, savunmaya yönelik saldırılara karşı ruhsatları hukuksuzca gasp edilen avukat adayları, bu hukuksuzluğa karşı onları destekleyen avukatlar ve stajyerler, hukuk kurumları ve insan hakları kurumları temsilcileri ile birlikte mücadeleye devam ediyoruz.

Bizler biliyoruz ki; ancak mücadele ile aşılacak bir savunma çağı yaşıyoruz. Yargı, bağımsız karar alma yetisini haiz olmadığını ruhsatı gasp edilen hukukçulara dair her yeni kararda tekrar göstermekten imtina etmemektedir. Süregelen tüm bu teşkilatlı saldırılara inat ruhsat gaspına karşı ihlal edilen haklarımızı savunmaya ve mücadelemizi büyütmeye tüm koşullarda tereddütsüz devam edeceğiz. Baroları meslektaşlarıyla birlikte mücadele etmeye, hak örgütlerini bu gaspa karşı dayanışmaya ve tüm kamuoyunu ruhsat gasplarına karşı duyarlı olmaya, ses olmaya çağırıyoruz.

Hukuktan ve adaletten yana tüm kesimleri mücadelemize destek olmaya çağırıyoruz.

RUHSAT GASPINA KARŞI KOORDİNASYON

Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi

Demokrasi İçin Hukukçular

İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi

Toplumsal Hukuk