KAYIPLAR HAFTASI BAŞLADI – TÜM KAYIPLAR BULUNSUN

Hep söyledik. Kaybedilenlerin akıbetleri öğrenilmeden ve sorumlular yargılanmadan bu ülkede toplumsal barışa ulaşmak mümkün olmayacaktır.

Hep söyledik. Kaybedilmelerin yaşandığı tüm ülkelerdeki deneyimler göstermektedir ki kaybedilmeler devlet veya devletçe desteklenen örgütlü güçler tarafından yapılmaktadır.

Nitekim Birleşmiş Milletler de bu durumlar nedeniyle 20 Aralık 2006 tarihinde “Bütün Kişileri Zorla Kaybedilmeden Korumak İçin Uluslararası Sözleşme”yi kabul ve ilan etti.

Sözleşme ile zorla kaybetmeye mutlak yasak getirildi. Bu suçlar insanlığa karşı işlenmiş suçlardan sayıldı. Devletlere iç hukuklarında sözleşmeye uygun düzenlemeler yapma yükümlülüğü getirildi. Sözleşmeyi Mart 2009 tarihi itibariyle 81 ülke imzaladı. Türkiye ise henüz imzalamadı.

Devlet güçlerinin zor kullanarak yok ettiği, annelerinin, babalarının, eşlerinin, kardeşlerinin çocuklarının kayboldukları günden beri göremedikleri, seslerini duyamadıkları, hala belki gelir diye bekledikleri, umutlarını kaybetmedikleri, ama hep gizliden bildikleri ve kendilerine bile söylemedikleri kayıplar.

Ve onlar… Bir daha geri dönemeyenler, hala nerede oldukları bilinmeyenler, kim bilir hangi özlemle, hangi yürekle yok olanlar…

Bu gerçeklikle yüzleşilmesi gerek. Demokratik Hukuk Devleti olmanın gereği olarak sorumlular hakkında hukuksal yaptırımları uygulamak gerek…

İHD, 1995’ten itibaren her yıl 17-31 Mayıs tarihleri arasındaki dönemi “Kayıplar Haftası” olarak anıyor. Bundaki amaç, İHD’nin temel kuruluş nedenlerinden birini oluşturan “Kayıplar” sorununu her yıl gündeme getirmek, kayıpların soruşturulmasını ve sorumluların bulunarak yargı önüne çıkarılmasını sağlamaktı.

2008 ve 2009 yılları kayıplara en çok yaklaşılan yıllar oldu. Açılan kuyular, kazılan topraklar, bulunan kemiklerle kaybedilenlere bir adım daha yaklaşılması süreçleri yaşandı. İHD, 7 Şubat 2009 tarihinden itibaren her cumartesi şubelerinin bulunduğu yerlerde kayıplar Galatasaray Lisesi önünde tekrar oturmaya başladı. Kayıplar konusunda hükümet açık bir irade ortaya koyup yaklaşık 840 kayıp vakasının akıbetini araştırıncaya kadar oturma eylemlerimize devam edeceğiz. Bu sürecin devamı olarak, geçmişle hesaplaşmanın ve ülkede adaleti sağlamanın ilk ve en önemli adımı olarak gördüğümüz, kayıpların soruşturulması ve sorumlularının tespit edilerek adalet önüne çıkarılması konularında daha hızlı, etkili, kayıpların ailelerinin katkısına ve katılımına açık süreçlerin işletilmesini talep ediyoruz.

Unutturulmak istenen dosyaların güncellenmesini istiyoruz.

İnsanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımı uygulanamaz. O nedenle hangi tarihte kaybedilmiş olursa olsun sorumlular hakkında etkili hukuk yollarının işletilmesini istiyoruz.

Türkiye “Bütün Kişileri Zorla Kaybedilmeden Korumak İçin Uluslararası Sözleşme”yi imzalamalı ve onaylamalıdır.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın