Samsun S Tipi ve Bafra T Tipi kapalı Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu

İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi tarafından hazırlanan bu rapor 21.08.2024 tarihinde Samsun/Kavak S Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu bulunan 11 mahpus ve 22.08.2024 tarihinde Bafra T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu bulunan 13 mahpus ile yapılan görüşmeler sonucunda aktarılan bilgiler doğrultusunda hazırlanmıştır.

Yapılan görüşmeler neticesinde gözlemlerimiz şu şekildedir:

Bafra T Tipi Kapalı Hapishanesi

  • 6 mahpusun tahliyeleri idare ve gözlem kurulu tarafından engellenmiştir. Bu hapishanede mülakata çağrılan mahpusların hiçbir kurulun önüne çıkmadığı; ilk önce psikososyal servisine davet edildikleri, psikososyal servisinde psikoloğu gördükleri, psikoloğun kendilerine 3 soru sorduğu, sonrasında hiçbir yorum yapmadan “tamam” dediği ve infazların uzatıldığı, 6 mahpustan hiçbirinin disiplin cezası almadığı, “iyi halli olma” şartını bütün mahpusların sağladığı, bu mahpusların sadece 2021 yılında açlık grevine girdiğini ancak 2021 yılından da herhangi disiplin cezalarının bulunmadığı, buna rağmen bütün mahpusların infazlarının uzatıldığı, mahpuslara gönderilen idare ve gözlem kurulu kararlarının tamamının noktası virgülüne kadar aynı olduğunu öğrenilmiştir.
  • 08.2024 tarihinde yapılan aramada defter, ajanda, notlar ve mektuplara el konulduğu, sonrasında mektupların kendi adlarına olması halinde geri iade edileceğinin söylendiği, el konulan ajandalarda mahpusların şiirleri ve edebi eserleri, düşünce yazılarının yer aldığı, ancak bu notlara da el konulduğu, üzerinde “uygundur” kaşeleri yer alan kitaplara da el konulduğu, 2 koğuştan el konulan kitap ve ajandalar için 3 mahpusa soruşturma açıldığı, Kürtçe sözlüğün bahane edildiği, sözlüğün Bafra T Tipi Kapalı Hapishanesinde de incelendiği, 2 yıl önce yapılan aramadan sonra geri verilen bir sözlük olduğu, soruşturma açılan diğer 2 mahpusa da tutulan defter ve türkü defterleri için 11 gün hücre cezası istendiği öğrenilmiştir.
  • Mahpusların etkinliklere ve sosyal faaliyetlere 1 yıldır çıkamadıkları, yılda 1 veya 2 kere sohbete çıkarıldıkları, pandemi öncesinde spora çıkarıldıklarını ancak şu an her odanın ayrı ayrı spora çıkması için dayatma yapıldığı bu nedenle çıkmadıkları öğrenilmiştir.
  • 6 aydır oda değişimi yapılmamaktadır.
  • Rojavalı olan S. S.’ın ailesinin Türkiye’de olmaması ve vasisinin de yurtdışında olması nedeniyle banka üzerinden para yatırılamadığı ve ayrıca ACEP sistemiyle de başkasının kartıyla da telefon görüşü yapamadığı, telefon görüşmesi yapabilmesi durumunda ise yurtdışı görüşme sistemi gerekçe gösterilerek 10 dakikalık telefon görüşmesi ücretinin 325 TL olarak belirlendiği, ACEP sistemi nedeniyle de ankesörlü telefon kullanma haklarının da olmadığı ve ACEP sisteminin de Vakıfbank aracılığı ile para yatırılması ile kullanılabildiği, özellikle yabancı uyruklu mahpusların, uzun zamandır aileleriyle görüşemediği ve mağdur edildiği öğrenilmiştir.
  • Gönderilen mektuplar, suç duyuruları ve başvurularda herhangi bir evrak kayıt numarası verilmediği, mahpusların bu nedenle gönderdikleri mektupların ulaşılıp ulaşılmadığı veya gönderilip gönderilmediğinin sorgulanamadığı öğrenilmiştir.
  • Mahpusların 3 yıldır ağız içi arama dayatması nedeniyle hastaneye gidemediği, en acil durumu olan hasta mahpusların dahi ağız içi arama dayatması ile karşı karşıya kaldığı, hastaneye gidemedikleri ve tedavilerinin engellendiği aktarılmıştır.
  • Mahpusların hastaneye sevkleri aksamakta ve bunun yanı sıra yalnızca ayda bir defa revire çıkarılmaktadır.
  • Yeni Yaşam Gazetesi başta olmak üzere süreli yayınların yasaklandığı aktarılmıştır.
  • Televizyon kanallarında idarenin izin verdiği kanalların izlenebildiği, muhalif kanallara izin verilmediği, Halk TV’nin dahi yasaklanmış olduğu aktarılmıştır.
  • Posta ücretlerinin aşırı yüksek olduğu, normal mektupların ulaşıp ulaşmadığını bilmedikleri için iadeli taahhütlü mektup yollamak zorunda kaldıkları, bu durumunda mahpusları maddi olarak zorladığı aktarılmıştır.
  • Kantinde ürün çeşitliliğinin çok yetersiz ve çok kalitesiz olduğu, daha önce hiç duyulmamış markalı ürünlerin satıldığı, hapishanede her bir mahpusun aylık 4.000 veya 5.000 TL giderinin olduğu aktarılmıştır.
  • Ailelerinde uzak olan mahpusların sevk talepleri “Kapasite doludur” gerekçesiyle kabul edilmiyor.
  • Koğuşların birbiriyle haberleşme olanağı kurulamayacak şekilde özellikle uzak konumlandırıldığı aktarılmıştır.

Samsun/Kavak S Tipi Kapalı Hapishanesi

  • 6 mahpusun tahliyesi idare ve gözlem kurulu tarafından engellenmiştir.
  • 4 Mart 2024 tarihinde mahpusların odasına girilerek, işkence ile odalarından çıkartılıp tekli hücrelere konuldukları olaydan sonra spora çıkartılmadıkları, bu olay öncesinde resim atölyesine de götürüldükleri ancak sonrasında resim atölye ve diğer faaliyetlerin de yasaklandığı öğrenilmiştir.
  • Mahpuslara kimlik kartı almaları almalarının talep edildiği, kimlik kartı almayan ve göstermeyenlerin faaliyetlere çıkarılmayacağının söylendiği aktarılmıştır.
  • Sadece kimlik taşımanın yeterli olmadığı, kimliği taşıyarak, tek sıra, askeri düzenle yürümenin de dayatmasının yapıldığı, örneğin, revire, hastaneye çıkartacakların da birkaç mahpusun beraber çıkarıldığı, tek sıra halinde, askeri düzende yürümeleri konusunda talimat verildiği, hastaneye sevkler sırasında adli mahpuslara “sağa dön! Sola dön! Duvarın kenarından yürü! Ağzını aç! Bağcığını sök!” şeklinde komutlar verildiği ve buna sürekli şahit oldukları aktarılmıştır.
  • Sosyal faaliyet için yeterinde alan bulunmasına rağmen, bu faaliyetlere çıkarılmadıkları öğrenilmiştir.
  • Mahpuslara ağız içi dayatması yapılmakta, bu dayatma nedeni ile mahpusların tedaviye erişimleri engellenmektedir.
  • Bu şekilde kalp hastası ve riski olan bir mahpusun tedavisi geciktirilmiştir. Yine aynı mahpusa 3 adet stent takıldığı, stent takıldıktan sonra gece vakti kardiyoloji servisine hasta bakım odasına girerken ayakkabı bağcıklarının sökülmesi için dayatma yapıldığı, kendisinin baygın halde dahi bunu kabul etmediği, ancak ayakkabısının zorla soyulduğu, hasta bakım odasında gardiyanın soyduğu ayakkabının bağcığını söküp atarak ayakkabıyı geri getirdiği, mahpusa memur emrine karşı gelmekten disiplin soruşturması başlatıldığını ve sonrasında ceza verildiği öğrenilmiştir.
  • Bir mahpusa ağız içi araması dayatması nedeniyle hücre cezası verilmiştir.
  • Bir mahpusa arama sırasında el konulan defterler nedeniyle hücre cezası verildiği, şiirlerin içinde geçen Kürdistan ifadesi ile 11 günlük hücre cezanın verildiği, yine aramalarda mahpusların mektuplarına, defterlerine el konulduğu aktarılmıştır.
  • Mahpusların, 6 Şubat depreminden sonra bu hapishaneye sevk edildiklerinden bu yana oda değişim talepleri karşılanmamıştır. Mahpusların birçok kez oda değişimi rotasyon talebinde bulunduğu ancak bu oda değişikliği taleplerinin “eğitim amaçlı yapıyorsunuz içeride örgütsel bir programımız var” denilerek reddedildiği aktarılmıştır.
  • Mahpuslar, 4 Mart 2024 tarihinden itibaren birbirlerine en uzak yerde olacak şekilde odalara yerleştirilmişlerdir.
  • Mahpusların özel yaşam hakkı ihlal edilmekte, çatıdan yaklaşık 1,5 metre yükseltilmiş 360 derece görüş özelliği olan kameralar, mahpusların tuvaletini görmektedir.
  • Mahpusların temizlik ihtiyacı için gerekli olan sıcak su kotalı olarak verilmekte ve kota ile verilen 50 litrenin yeterli olmadığı aktarılmıştır.
  • Musluktan akan soğuk suyun kötü koktuğu, içme suyunu kantinden temin etmek zorunda kaldıkları, bu durumun da maddi külfeti arttırdığı aktarılmıştır.
  • Mahpusların kalmış olduğu iki katlı koğuşların alt katındaki lambayı gece kapattıklarında görevlilerin gelip açtığı, lambanın sürekli olarak açık tutulduğu öğrenilmiştir. Bu lambanın elektik bedeli de mahpuslardan alınmaktadır.
  • Hapishaneye sürgün olarak getirilen veya ilk kez getirilmiş olan mahpusların çıplak arama dayatması ile karşı karşıya kaldıkları, çıplak arama dayatmasına karşı çıkan mahpusların işkence ve kötü muamele ile karşılaştıkları aktarılmıştır.
  • Yakın zamanda Denizli’den getirilen 2 mahpus, Bolu F Tipinden getirilen bir mahpusa çıplak arama dayatılmış, karşı çıkmaları üzerine darp edilmiş ve mahpuslara 6 ay etkinliğe çıkmama cezası verilmiştir.
  • Mahpuslara, havalandırmada çamaşırlarını kurutmak için havalandırma 7 metre olmasına rağmen 1 metre uzunluğundan ip verilmekte, çamaşırlarını oda içlerine ve kalorifer üzerine sermek zorunda kalmaktadırlar.
  • Mahpuslar, görevlilerin sürekli olarak yüksek sesle konuşmasından ve devamlı yapılan gürültüden kaynaklı olarak, rahatsız edilmekte ve uyumakta güçlük çekmektedirler.
  • Aileleri tarafından gönderilen iç çamaşırları alınmamakta, kantinde satılan ve sağlık açısından uygun olmayan kalitesiz çamaşırların satın alınması istenmekte, mahpusların mağdur edilmesine yol açılmaktadır.
  • Çeşitli hastalıkları ve psikolojik rahatsızlıkları olan 1 adli mahpus, hapishanede suça itildiğini ve bir mahpusu yaraladığını iddia etmiştir.

Bu gözlemler neticesinde vardığımız sonuç ve önerilerimiz aşağıda belirtilmiştir.

  • BM Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 10. maddesinde açık bir şekilde “Özgürlüğünden yoksun bırakılmış̧ kişiler insani muamele ve insanın doğuştan kazandığı insan onuruna saygılı davranış görme hakkına sahiptir” denilmektedir. Yine BM Mahpusların Islahı İçin Temel Prensiplerin 1. maddesinde; “Bütün mahpuslara doğuştan sahip oldukları insanlık onurunun ve değerin gerektirdiği saygıyla muamele yapılır” denilmektedir. Mahpuslar tarafından, Samsun/Kavak S Tipi Kapalı Hapishanesinde ve Bafra T Tipi Kapalı Hapishanesinde insanlık onuruna yakışır muamele yapılmadığı, çıplak arama ayakta sayım dayatmalarına ve şiddet, hakaret ve kötü muameleye ve hak ihlallerine maruz kaldığı, hasta olanların tedavilerinin aksatıldığı, iletişim ve bilgi edinme hakları engellendiği, tahliyelerinin engellendiği ve daha pek çok hak ihlallerine maruz kaldıkları aktarılmıştır.
  • İşkence-darp vakalarına son verilmeli, sorumlu olan kişiler hakkında soruşturma açılmalı ve cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. Mahpuslara yapılan işkence, onur kırıcı ve kötü muameleler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile yasaklanmıştır. Madde3: İşkence Yasağı” Hiç̧ kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz.”
  • Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 4. Maddesine göre, “Kurumlarda hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddi ve manevi koşullar altında çektirilir.” Maddesine göre ise “Kurumlarda, hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur. Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.”
  • AİHS’nin 14. maddesinde düzenlenen “Ayrımcılık Yasağı” ilkesine göre “Bu Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.”
  • Çıplak arama ve zorla soyma fiilleri kişinin mahremiyetini ihlal eden, moral değerlerini, sosyal kimliğini hedef alan, ruhsal bütünlüğüne zarar veren ve cinsel şiddet boyutlarına ulaşan işkence fiilleri olarak icra edilmektedir. Oysa “Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş̧ Milletler Asgari Standart Kurallarında da (Nelson Mandela Kuralları) yer verildiği gibi “aramaların, insanlık onuruna ve aranılanların mahremiyetine saygılı olacak şekilde ve aynı zamanda ölçülülük, yasallık ve gereklilik ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi” gerektiği açıkça ifade edilmektedir.
  • Ayakta sayım dayatması, telefonda tekmil verme zorlaması, kimlik kartı takılması zorunluluğu, askeri nizamda tek sıra yürütme dayatmaları hapishanelerde idarenin otoritesini kabul ettirmenin bir aracı olduğu gibi hapishanelerde işkence ve kötü muamele uygulamaları olarak öne çıkmaktadır. Ayakta sayım dayatması, hücre mevcutlarının çok az olduğu durumlarda bile varlığını göstermektedir. Buna tek kişilik hücrelerde kalan mahpuslar da dahildir. Bir tür psikolojik baskının da aracı durumundadır.
  • Hapishanelerde meydana gelen en önemli hak ihlallerden biri de yaşam alanlarını görecek şekilde takılmış olan kameralar gelmektedir. Bu kameralarla mahpusların özel alanları gözetlenerek mahremiyet hakları ihlal edilmektedir. Oysa özel hayata saygı hakkı mahpuslar için de geçerli bir haktır ve yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle garanti altına alınmıştır.

ANAYASA Madde 20. Özel hayatın gizliliği; Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

 AİHS Madde 8. Özel ve aile hayatına saygı hakkı; Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

  • Hastaların revire çıkarılmaları, hastaneye sevkleri hızlandırılmalıdır. Teşhis, tedavi ve kontrollerinin uzman hekimler tarafından yapılması sağlanmalıdır. Ağız içi arama ve kelepçeli muayene uygulamasından vazgeçilmelidir.
  • Yeterli ve sağlıklı beslenmek temel insan hakkıdır. Sağlık sorunları olan mahpuslar, doktorlarca reçete edilmiş yiyecekleri alma hakkına sahiptirler. Cezaevi idareleri tarafından hasta tutuklu veya hükümlülere diyete uygun yemek sağlanmalıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Ebedin Abi/Türkiye (B.No: 10839/09, 13/3/2018) bireysel başvurusunda hasta tutuklu veya hükümlüye diyete uygun yemek sağlanmaması ile ilgili olarak insanlık onuruyla bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine hükmetmiştir.
  • Hakkında yasaklama, toplatma kararı olmayan gazetelerin hapishanelere alınmasının önündeki engeller kaldırılmalı ve temini sağlanarak gazeteler mahpuslara verilmelidir. “Recep Bekik ve Diğerleri’nin” AYM’ye başvuruları (2016/12936): AYM, 27.03.2019 tarihinde ücreti ödenmiş, hakkında toplatma kararı olmayan süreli yayınların verilmemesinin Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan “ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini” karar vererek şikâyetçilere 500 TL tazminat ödenmesine hükmetmiştir.
  • Mahpusların sosyalleşmeleri açısından elzem olan sosyal faaliyetlerin eksiksiz olarak uygulanması sağlanmalı ve kısıtlamalara son verilmelidir.
  • Hapishanelere bağımsız sağlık kurumlarının girmesine ve inceleme yapmasına izin verilmelidir. Hapishanelerin denetiminde başta meslek kuruluşları ve insan hakları örgütleri olmak üzere ilgili kuruluşların yer alacakları şekilde yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik” doğrultusunda kurulan İdare ve Gözlem Kurulları kendilerini mahkeme yerine koyarak mahpuslar hakkında iyi halli olup olmama durumları hakkında değerlendirmede bulunmakta, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarından yararlanıp yararlanmayacaklarına karar vermektedir. Ayrıca İdare ve Gözlem Kurulu mahpuslarla ilgili değerlendirmelerinde, mahpusların yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce aldığı disiplin cezalarının da gerekçe gösterilerek iyi olmadığına karar vermesi de “geçmişe yürüme yasağı” ilkesine aykırı uygulamalar yürütmektedir ve mahpusların tahliyelerini engellemektedir. Mahpusların yasal olarak kazanılmış haklarını engelleyen yönetmelik iptal edilmelidir.
  • Sonuç̧ olarak; mahpusların beyanlarında ve başvurularda belirtilen tüm hak ihlallerin sonlandırılmasını, insanlık onuru ile bağdaşmayan tecrit, işkence, darp ve kötü muamele yasağını ihlal edenler hakkında soruşturma açılmasını, açlık grevi yapan mahpusların disiplin cezalarının iptal edilmesini, mahpusların dilekçelerinin ve mektupların gönderilmesinin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını, idare ve gözlem kurulu kararları ile soyut gerekçeler oluşturularak mahpusları denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme hakkının ihlalinin engellenmesini, mahpusların özel yaşamlarına saygı gösterilmesini, ağız içi arama ve kelepçeli muayene uygulamalarına son verilmesini ve insan onuruna yaraşır bir yaşam tesis edilmesini talep ediyoruz.

Raporun tamamına erişmek için:Samsun S Tipi ve Bafra T Tipi kapalı Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu

İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi

Hapishaneler Komisyonu