İnsan Hakları Heyeti’nin Beytüşşebap’taki Göç ve Gıda Ambargosu’na İlişkin Araştırma ve İncelemesi

Değerli Basın Mensupları,

Şırnak ili Beytüşşebap ilçesine bağlı Aşat (15 hane) ve Ortaklı (30 Hane) köylerinin 20 Temmuz 2001 günü boşaltılması, aynı ilçeye bağlı Ilıcak (70-80 hane), Dağaltı (40-50 hane), Hisarkapı (12 hane) köylerine gıda ambargosunun uygulanması, köye giriş ve çıkışların yasaklanması, söz konusu köylerin boşaltılma tehdidi ile karşı karşıya olmasıyla, işkence konulu başvuru ve iddiaları araştırmak üzere; İHD Genel Başkan Yardımcısı Av. Osman BAYDEMİR, Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı Av. Şeyhmus ÜLEK, TMMOB MYK Üyesi, Celal BEŞİKTEPE, İHD MYK üyesi İsmail BOYRAZ, TİHV adına Feray SALMAN, İHD Bölge Temsilcisi M. Hanefi IŞIK, TTB adına Dr. Kamuran YILDIRIM, Göç-Der adına Av. Zülfü DEMİR, Diyarbakır Demokrasi Platformu Sekreteryasından Arif AKKAYA, Yakup KESKİN, Bahri KARHAN'dan oluşan İnsan Hakları Heyeti 08.08 2001 tarihinde başlayan ve iki gün süren araştırma ve incelemelerini tamamlamıştır.

İnsan Hakları Heyeti'nin araştırma ve incelemelerine ilişkin hazırlamakta olduğu detaylı rapor, en kısa zamanda kamuoyuna duyurulacaktır. İnsan Hakları Heyeti, yaşanan dramı ve bu dramın sürüyor olmasını dikkate alarak sorunla, ilgili bazı tespitlerini kamuoyuna ve yetkililerin dikkatine öncelikle sunma zorunluluğunu duymuştur.

İnsan Hakları Heyeti'nin incelemeleri sırasında tanık olduğu manzara tüyler ürperticidir. Boşaltılan Aşat ve Ortaklı köyü yerleşimcileri Beytüşşebap ilçesi kenarında çadırlara yerleşmişlerdir. Toplam 80 çadırdan oluşan göçzedelerin 600-700 kişilik nüfusunun çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşmaktadır. Bu insanların tamamı yokluk, yoksunluk ve kaygı verici bir belirsizlik içerisinde yaşamaktadırlar. Görüştüğümüz göçzedelerin tamamı derin bir korku ve travmayı en üst düzeyde yaşamaktadırlar. Tarım, arıcılık ve hayvancılıkla geçimlerini sağlayan göçzedeler, göçün yaşandığı 20 Temmuz 2001 gününden bugüne yaklaşık 600 küçükbaş hayvanlarının telef olması, köylerinde bıraktıkları arılarına gerekli bakımın yapılamaması nedeniyle yok olması, bağ ve bahçelerine bakım yapma olanaklarının ortadan kaldırılması nedeniyle tüm ekonomik kaynaklarını yitirmişlerdir. Halkın, üretim damarları kesilmiş durumdadır.

İnsan Hakları Heyeti, göç ettikleri günden bu yana hiçbir sağlık hizmeti görmeyen ve son derece sağlıksız bir ortamda yaşamlarını sürdürmeye çalışan göçzedelerin, çadır kent yerleşimcilerinin, salgın hastalıklar dahil çok ciddi sağlık sorunları tehdidi ile kaşı karşıya olduklarını gözlemiş ve bundan duyduğu kaygıya dikkat çekmektedir.

Ilıcak, Dağaltı ve Hisarkapı köylerine uygulandığı söylenen gıda ambargosuyla ilgili incelemelerini Ilıcak köyünde sürdüren Heyetimiz, Ilıcak sakinlerinin yaşamlarına dair korku ve kaygı olduklarına tanıklık etmiştir. Gıda ambargosu uygulamasının köy yolu üzerindeki "kontrol noktası yapısı ve barikatlarını" bizzat gören Heyetimize, yerleşimciler, heyetin geleceği haberinden dolayı sadece o gün için kontrol noktasında görevli askerler ve korucuların çekildiğini belirtmişlerdir. Ilıcak köyü yerleşimcileri son günlerde gıda ambargosunun biraz yumuşadığını, almak istedikleri gıda maddesinin listesinin İlçe Jandarma Komutanlığına verildikten sonra listede onaylanan ve nüfus sayısına göre de miktarı belirlenen yiyecek maddelerini alabildiklerini belirtmektedirler.

İnsan Hakları Heyeti üyelerinin gerek çadır kentte yaşayan, boşaltılan köy yerleşimcileri ile gıda ambargosu uygulanan köy yerleşimcileri ile yaptıkları görüşmelerde, heyetle konuşan tüm şahıslar "Temmuz ayı içerisinde kırsal kesimlerde sürdürülen operasyonlar sırasında bazı askerlerin yaşamlarını yitirmesine ve yaralanmalarına sebep olan mayın patlaması ile kendi köylerinin ilgisinin olmadığını, mayının çok önceden yerleştirilmiş olabileceğini, olay yerinin kimi köylerinden 20-25, kimi köylerinden ise 40 km. uzakta olduğunu" ifade etmişlerdir. Olay sonrası gözaltına alınan ve büyük kısmı tutuklanan yakınlarına çok ağır işkenceler yapıldığını, sürekli tehdit edildiklerini, korucu silahlarına el konulduğunu anlatmışlardır. Mayın patlaması olayı ile ilgili olarak tutuklanan Cafer ASLAN'ın olaydan bir ay önce askerlikten terhis olup köye geldiği yakınları tarafından heyetimize aktarılmıştır.

Heyet, inceleme bölgesine gidinceye kadar rutin OHAL uygulamaları dışında başka bir basınçla karşılaşmamıştır. Ancak mağdurlarla görüşme esnasında köylüler üzerinde psikolojik baskı oluşturulduğu, sivil giyimli güvenlik personelinin konuşanları ve konuşulanları tespit etmeye çalıştığı, bundan dolayı da tüm mağdurların konuşmaktan kaçındıkları heyetimiz tarafından gözlemlenmiştir. Heyete "köyümüzü kendi isteğimizle terk ettik" beyanında bulunan Muhtara, orada bulunan kadınlar muhtarın doğru söylemediğini, baskı altında olduğunu, bu şekilde beyanda bulunmaya zorlandığını, bu nedenle muhtarın yadırganmaması gerektiğini belirtmişlerdir. Bunun üzerine muhtara, "niye doğruyu söylemekten çekiniyorsun" diyerek, Heyete tanıklığını anlatan Rasim AŞAN, yaklaşık 40 dakika sonra çok ciddi şekilde tehdit edildiğini, Heyetimizin ayrılması sonrası can güvenliğinden endişe duyduğunu belirterek heyetle birlikte Beytüşşebap'tan çıkmak istediğini iletmiştir. Heyetimiz, bu insani talep üzerine oluşan korku ve baskı ortamını da dikkate alarak Rasim AŞAN'ı güvenlik personelinin gözleri önünde araçlarına almış ve bölgeden ayrılmıştır.

Heyete, Şırnak'a gittiği gibi dönüşünde de güvenlik personeli refakat etmiştir. Şırnak girişinde jandarma kontrol noktasında durdurulan Heyet, tehdit edilerek yapmış olduğu tespitlerin bilgi, belge ve notları ile basın mensuplarına ait mağdur anlatımlarını ve görüntülerini içeren video kasetlerine ve fotoğraf filmlerine hukuka aykırı bir şekilde el konulmuştur. Heyet üyelerinin Cumhuriyet Savcılığı ve diğer resmi yetkilerle telefon görüşmeleri engellenerek fiili bir gözaltı uygulamasına maruz bırakılmıştır. Heyete tanıklık eden ve can güvenliği nedeniyle Heyetimizin aracında bulunan 18 yaşındaki Rasim Aşan, kimliğinin sahte olabileceği gerekçesiyle gözaltına alınmıştır.

Heyetimiz, Rasim Aşan'ın işlemleri sonuçlanıncaya kadar Şırnak'tan ayrılmama kararını resmi yetkililere iletmiştir. 9 Ağustos 2001 saat 14.00'de Şırnak Cumhuriyet Savcılığı'na getirilen Rasim Aşan, ağır işkence gördüğünü, Heyet ve Heyet üyeleri hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmaya zorlandığını, bunu reddedince de kendisine önceden hazırlanan bir ifade tutanağının zorla imzalatıldığını beyan etmiştir. Cumhuriyet Savcılığında işkence gördüğünü söylemesine ve bu hususta doktor raporu bulunmasına rağmen TCK 159. maddeden tutuklanmaya sevk edilmiş ve tutuklanmıştır. Heyetimizin tüm üyeleri bir hukuk skandalına tanık olmuşlardır.

Rasim Aşan'a kollukta imzalatılan beyanlar üzerine, İHD Genel Başkan Yardımcısı Av. Osman Baydemir, sanık sıfatıyla suça azmettirme iddiası ile Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadesi alınmış ve serbest bırakılmıştır. Bunun üzerine bu kez Şırnak Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nce GBT'de arama kaydı olduğu gerekçesiyle gözaltına alınmış, yaklaşık üç saat süreyle TEM sorgu odasında gözaltında tutulduktan sonra kayıt hatası olduğu açıklaması yapılarak serbest bırakılmıştır.

İnsan Hakları Heyeti, çalışmalarına başlamadan önce amacını ve randevu taleplerini ilgili tüm yetkililere iletmesine rağmen, Şırnak Valisi ve İnsan Hakları İl Koordinasyon Kurulu'ndan sorumlu Vali Yardımcısı, çeşitli gerekçelerle Heyetimizin görüşme talebini reddetmiştir. Ayrıca, Beytüşşebap Kaymakam Vekili ve aynı zamanda İlçe Jandarma Komutanı mezrada olduğu gerekçesiyle Heyetimizle görüşmemiştir. Görüşme yapabildiğimiz Beytüşşebap Belediye Başkanı ise tabiri caizse "görmedim, duymadım, bilmiyorum" şeklinde beyanda bulunarak nasıl bir baskı altında olduğunun göstergesi olan ruh halini yansıtmıştır.

İnsan Hakları Heyetinin, köy boşaltma ve gıda ambargosu uygulamalarının gerçek olduğunu gözlemlemiş, gözaltına alınanların işkence gördüklerine ilişkin anlatımlara tanıklık etmiştir. Gerek köy boşaltma, gerekse gıda ambargosunun mağduru olan bütün köy sakinleri büyük bir insanlık dramı yaşamaktadırlar. Bu uygulamaların sorumluları korunduğu ve gizlendiği müddetçe orada yaşayan bütün yurttaşlarımız ciddi bir risk altındadırlar. Heyetimizin hazırlamakta olduğu geniş kapsamlı rapor, görsel materyallerle birlikte kamuoyuna ve ilgililere duyurulacaktır.

Heyetimizin tanık olduğu insanlık dışı bu uygulamalar derhal durdurulmalıdır. Hükümeti, insan haklarının evrensel değerlerine ve hukuka aykırı bu çağdışı uygulamalara son vermeye davet ediyoruz. Halkın mağduriyeti giderilinceye kadar olayın sürekli takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz. Basını, kamuoyunu ve duyarlı tüm çevreleri de bu uygulama ve insanlık dramı karşısında duyarlı olmaya çağırıyoruz.

 
Av. Osman Baydemir (İHD Genel Bşk. Yard.)
Av. Şeyhmus Ülek (Mazlumder Gen.Bşk. Yard.)
Celal Beşiktepe (TMMOB MYK Üyesi),
Dr. Kamuran Yıldırım (TTB GYK Üyesi)
M.Hanefi Işık (İHD Bölge Temsilcisi)
İsmail Boyraz (İHD MYK Üyesi)
Feray Salman (TİHV Adına)
Av. Zülfü Demir (Göç- Der YK Üyesi)
Zülküf Karatekin (D.Bakır.Dem.Pltf.Sek.-İMO)
Bahri Karhan (D.Bakır.Dem.Pltf.Sek.-TMMOB)
Arif Akkaya (D.Bakır.Dem.Pltf.Sek.-İşçi Sen.Adı.)
Yakup Keskin (D.Bakır.Dem.Pltf.Sek.-KESK)

Bir cevap yazın