2 Temmuz 1993’te Sivas’a, Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne giden canlarımızdan 33’ü, Madımak Oteli’nde yakılarak katledildi. 31 yıldır süren bu davada gerçekler ortaya çıkmadı, katliamın gerçek suçluları yakalanıp hesap vermedi.
Sivas Katliamı ana davası 2012 yılında zaman aşımına uğratıldı.
2012 yılına kadar devam eden ve Sivas Davası olarak bilinen katliam davasında ise; Yine cezasızlık politikası çıktı karşımıza. 15 bin saldırgan olduğu söylenirken sadece 124’ ü hakkında dava açıldı. Dava sanıklarından Ali Kurt ve Mevlüt Atalay pişmanlık yasasından yararlanmak için mahkemeye yaptıkları başvurularında olayda Hizbullah, İslami Hareket Teşkilatı ve Kaplancılar gibi örgüt bağlantılarını anlattılar, ancak mahkeme “olayda örgüt yok” dedi. Olay sonrası tutuklanan 124 saldırgandan birçoğuna hafif cezalar verilerek, ağır tahrik indirimleri uygulandı. 33 sanık hakkında idam cezası verildi ancak bu ceza, sonrasında müebbet hapse çevrildi. İdam cezası alan sanıklardan 8’i 1997 yılında tahliye edildi ve bir daha yakalanmadılar. Mahkeme 2012 yılında, yakalanmayan 7 saldırgan hakkında zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verdi ve dosyayı kapattı. davada firari üç sanık yurtdışında olduğu için dosya kapatılamadı; dava Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam ediyor. Üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen hala tam olarak aydınlatılmamış olan bu katliam davasının zamanaşımına uğratılması insanlığa karşı işlenmiş bir suçun örtbas edilmesidir. Hatırlatmak isteriz ki; İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı söz konusu değildir.
Din ve inanç özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi evrensel insan hakları prensiplerini yok sayan ve yine farklılıkları çoğulculuk unsuru olarak görmeyip tekçi, baskıcı bir sistemi tesis etmek ve daim kılmak isteyen politikalar ve uygulamalar Sivas Madımak Katliamına yol açmıştır. Ayrıca, yaşanan katliamın tüm boyutları ile etkili bir şekilde soruşturulmaması ve bazı failler ve gerçek sorumluların bulunup, yargı önüne çıkarılmaması da acıların sağaltılmayıp aksine artmasına ve yeni katliamların yapılmasına yol açmıştır. Fail ve sorumluların korunması cezasızlık politikasının bir yansımasıdır.
Bunca hukuksuzluk yetmezmiş gibi; katliamın adresi, 33 insanın yakılarak katledildiği Madımak Oteli’nin Utanç Müzesi yapılmasına izin vermeyenler, katliam sırasında ölen iki saldırganın adını içeren “Bilim ve Kültür Merkezi” adıyla kullanılmasına ve katliamın kutsanmasına izin vererek, bir kez daha insanlık vicdanını sızlatmış ve taraflarını belli etmişlerdir.
Sivas Madımak’ta yaşanan katliamına ilişkin hakikatin ortaya çıkarılması, geçmişle gerçek bir yüzleşme sürecinin yaşanması ve en önemlisi baskıcı zihniyetin değişmesi gerekmektedir. Bu zihniyet değişikliğinin yapılması ise insan haklarının prensiplerinin tamamen yaşama geçirilmesi ile mümkündür.
İnsan Hakları Derneği, 17. Olağan Genel Kurulunda, 2 Temmuz gününü “İnsanlığa Karşı İşlenen Suçları Kınama Günü” olarak ilan etti.
Unutmamak ve unutturmamak için, adalet için, yeni katliamların önlenebilmesi için defalarca dile getirdiğimiz taleplerimizi Sivas/ Madımak Katliamında katledilen canlarımızı 31. yılında anarak, bir kez daha yineliyoruz.
- Türk Ceza Kanunu’nda yer alan İnsanlığa Karşı Suçlara ilişkin yasa maddesi , “hangi tarihte gerçekleştiğine bakılmaksızın insanlığa karşı suçlarda zamanaşımı söz konusu edilemez” şeklinde yeniden düzenlenmelidir.
- Sivas Katliamı davası yeni baştan ele alınmalı, cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, emniyet müdürü, vali dahil tüm sorumlulardan yargı önünde hesap sorulmalı, adalet sağlanmalıdır.
- Devletin ve toplumun geçmişle yüzleşmesinin sağlanması bakımından Hakikat Komisyonu kurularak katliamın bağlantılarını da içeren gerçeğin açığa çıkarılması sağlanmalıdır.
- Madımak Oteli “Utanç Müzesi” yapılmalıdır.
- Gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve 2 Temmuz günü ulusal düzeyde “İnsanlığa Karşı İşlenen Suçları Kınama Günü” olarak kabul edilmelidir.
İHD olarak, Sivas Madımak katliamında yaşamını yitiren insanlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor ve hakikatin ortaya çıkarılması mücadelemizi sürdüreceğimizi ifade ediyoruz.
İnsan Hakları Derneği